​​​​​​​Bir YPG savaşçısının yaşamı…

0
4466

Geçmiş kaybolmaz, silinmez. Tüm geçmiş bugün YPG-YPJ savaşçıların kanında birikmiş

Tarihin tüm hengamesi, canlılığı, acısı, sevinci, hıncı, öfkesi, bugün bu onur savaşçıların kanında dolanıyor. Gözlerinden, yüreklerinden, bileklerinden tarih taşıyor. Tüm savaşlardan şan ve şerefle çıktı geldi bugünlere. Dur durak bilmeden, gece gündüz demeden, bin bir emekle yaşamı kuruyorlar. En azılı katil düşmanlar karşısında dikiliyor yüreklice, canı pahasına savunuyor yaşamı. Tarihin sayfaları arasına cesurca ve yiğitçe bir destan daha yazıyorlar. Tırnak ile diş ile emek ile. Dünya da İnsanların vicdanında yer edindiler. Onursal bir savaş veren, dünyanın barbarlarına karşı zulmün kalelerini yıkan savaşçılar onlar. Tüm dünyada ilgiyle izleniyor, destekleniyor, tüm dünya hayranlıkla izlerken onları, onlar sade bir yaşamın içinde özlüce akıyorlar.

Yaşından çok eylem, çatışma, savaş görmüş, vücudunda kurşun yaraları taşıyan ama capcanlı, enerji dolu bir savaşçıyla kesişti yollarımız bir şekilde.

Ortamda canlılığı, neşesi, havası bizi de kendine çekti. Bizde ardından gittik enerji dolu bu savaşçının. Bazen elinde kazma kürekle, toz duman içinde görüyoruz, bazen bir eylemde, düşman içinde göğüs göğse çatışırken cihazlardan adını duyuyoruz. Bazen bir moralde tiyatro yaparken çıkıyor karşımıza. Hayat dolu, olgun, genç bir savaşçı. Kolay olmadı ardında yürümek. Kameramız toz duman içinde kaldı mevzilerde. Tehlikelerin içinde, çatışma ortamlarında bulduk kendimizi. Gece yarısı gelip nöbetlere kaldırdı. Güzel bir zaman geçirdik beraber.

Onun yaşamından, sözlerinden, düşüncelerinden, sevinçlerinden, acılarından, isyanlarından, duygularından bir parça, bir kesit paylaşıyorum.

Genç bir savaşçının içinden taşan enerjiyi paylaşmaktır amacım, derdim.

TANIŞIYORUZ…

İlkin mevzide toz duman içinde, elinde kazma kürekle çalışırken görüyorum. Fotoğrafını çekiyorum. Bazıları bu toz duman içinde resmedilmek istenmezken, o tüm doğallığıyla işine devam ediyor. Kendisine: “Bir savaşçının elinde silah olur. Senin elinde kazma kürek görüyoruz.”  Cevabını veriyor hemen; “Neye ihtiyaç olursa biz buna göre hareket ediyoruz. Yeri geldi mi bir işçiyiz, savaşçıyız, askeriz, devrimciyiz. Devrimcilik budur, her bir işi yapmaktır. Devrimcilik bazen tozu yutmak, bazen aç kalmak, yağmurda ıslanmaktır. Her şeyin bir tadı vardır. Çünkü ne iş yaptığımızın, niçin yaptığımızın bilinci var.”

İZLİYORUM, SOHBET EDİYORUM, RÖPORTAJ YAPIYORUM, SORULAR SORUYORUM…

Kuzey Kürdistan’ın Mardin ilinden gelip katılmış YPG saflarına2014 Kobanê direnişinden etkilenerek Rojava Devrimi’ne karşı ilgisinin geliştiğini söylüyor

Ve anlatmaya başlıyor YPG’ye attığı ilk adımlarını, savaşçı olmaya doğru yürüyüşünü:

“2015’te YPG saflarına katıldım. Kobanê’de yaşanan savaşın etkisinde kaldım. Rojava Devrimi’ne karşı ilgim başladı. Yeni şervanlar (YPG-YPJ savaşçılarının ilk askeri eğitimi) eğitimini Derik’te gördüm. Sözümü verdim, silahımı aldım. Ardından hareketli taburlara geçtim. Yeni şervanlarda zorluklar çoktu. Çünkü yeni bir yaşamın içine giriyorsun. Sivil bir yaşamdan askeri bir yaşama geçiyorsun. Bunun getirdiği zorluklar vardı. Gecenin bir yarısı, soğukta nöbet tutuyorsun. Mutfağa çıkıyorsun, yemeğini kendin yapıyorsun. Anlam vermekte zorlanıyorsun. Geldiğinde farklı duygular, hayallerle geliyorsun. Eline bir silah alıp sadece savaşacaksın sanıyorsun. Ama önce yaşamı kurmayı öğreniyorsun. Fakat zamanla bir anlam düzeyini yakalıyorsun. Anlamaya başlıyorsun askerliği.

BİR ÜLKEYİ ÖZGÜRLEŞTİRMEK İSTİYORSAN

İlk öğrenmen gereken bir savaşçı olmayı öğrenmektir. Bunun yolu da yaşamı her yönüyle kavramaktan geçiyor. Yaşamdan geçiyor savaşçının yolu.                                                                 

Yaşamı öğrenmekle, yoldaşlığı öğrenmekle başlıyor bizim savaşımız. Yaşamda çokça tekrar ettiğimiz bir söz var. Savaş yaşamda kazanılır. Yeni şervanlarda aklımda kalan bu sözdür. Yeni şervanlarda her şeyi öğreniyorsun. Kadın arkadaşlar nöbet tutuyor, eline silah alıyor. Bunlar yeni şeylerdi benim için. Dikkat çekiyor tabi. Başka ordularda kadın askerler göremezsin. Ama biz beraber eğitimler görüyoruz. Beraber aynı mevzilerde savaşıyoruz. Tabi ilkin tam güvenemiyorsun, oturmuş bir zihniyet var kadına karşı, fakat görüyorsun, izliyorsun, inanıyorsun. Zihniyetimiz değişiyor.

ELEŞTİRİ ÖZELEŞTİRİ VAR PARTİ YAŞAMINDA

Biri bir hata, bir yanlış yaptığında düzeltiyorsun, eleştiriyorsun. Sonra hiçbir şey olmamış gibi yoldaşlığını sürdürüyorsun, gülüyorsun. Bunlar zamanla bir düşünce oluşturuyor. Sivil yaşamdan askerliğe adım atıyorsun böylece yavaş yavaş.”

Yeni savaşçı eğitiminden sonra hareketli taburlara geçiyor. 4 yıldır hareketli taburlarda yer alarak birçok hamleye katılıyor. Yaralanma durumları oluyor. Vücuduna baktığımız da kurşun yaraları, dikiş izleri bir harita oluşturmuş vücudunda. Çekiniyor yaraların izlerinin resmini çekmekten. İstemiyor. Zorlamıyorum. Gülerek, “Gördüğün gibi Rojava haritasını ilkin bedenimize kazdık” diyor. Ve anlatmaya devam ediyor mücadeleye katılım sebeplerini:

BURADA KENDİMİZİ İFADE EDEBİLİYORUZ

Beni etkileyen, Rojava Devrimi’ne doğru getiren sebepler vardı elbet. Bakur’da kendini ifade edebileceğin bir ortam yok. Kendini kimliğinle ifade edemiyorsun. Kürtlük adına bir şey yok. Her şey yasak, suç. Bayrağını kaldırmaya izin yok. Bir kurumun yok. Yasaklar, baskılar var. Düşman hiçbir şeye izin vermiyor.

BURAYI KENDİME AİT GÖRDÜM

Rojava’da renklerimizi gördüm. Bayrağımız serbestçe kaldırılıyor, dalgalanıyor. Kürt gençleri kendi ülkeleri için askerlik yapıyor. Burayı kendime ait gördüm. Ben neden Rojava’da değilim diye sorguladım. Mademki ben bir Kürdüm, her şeyin bir zamanı vardır. Ben niye gidip ülkem için savaşmayayım. Sorgulamasını yaptım. Bunlar aklımı işgal eden sorular oldu. Kürtler gözünü dünyaya açar açmaz bir savaşın içindedir. Bizde fark ettik bir savaşın içindeyiz. Kürt olduğumuzu fark ettik. Hiçbir şeyimiz yok. Her şey elimizden alınmış. Yaşam şansı dahi yok. Düşman her şeyi ayakları altına almış.

KÜRTLER HER ZAMAN DÜŞMANLARINA KARŞI BAŞKALDIRMIŞ

Büyüklerimizi dinlediğimizde bütün anıları, sohbetleri hep savaş üzerinedir. Şeyh Sait’ten, isyanlardan, savaşlardan bahsederler her sohbette. Kürtlerin tarihi isyanlarla geçmiş. Biz çocukluğumuzdan itibaren Kürtlerin başkaldırılarını, isyanlarını, savaşını dinliyoruz. Düşmanlarını kabul etmemiş başkaldırmış hep.

EMSAL OLACAK SONUÇ ALACAK BİR İSYANDIR

Tabi bizde Kürt’üz ve bunlar bizi de etkiliyor. Kendimizi korumamız gerekiyor. Kimliğimizi, bayrağımızı, toprağımızı, ülkemizi korumamız gerektiğinin bilinci doğuyor. Özgür değiliz. Bunu fark ediyorsun ve yaşıyorsun. Rojava ise bizim için özgürlüktür. Rojava Devrimi de bir yönüyle isyandır. Son isyandır.Emsal olacak bir isyandır. Sonuç alacak bir isyandır.

BİZDE SEVGİ EMEKTİR

Bölgede bir gücüz. Apocu bir gücüz. Devrime hizmet etmek için bizde buradayız. Emek veriyoruz. Halkımızın çıkarlarını koruyoruz. Savaşıyoruz. Bir yere emek verdin mi orayı seviyorsun. Emek vermedin mi bir yeri sevemesin. Bizde sevgi bu şekildedir. Tabi Rojava Devrimi kolay olmadı. Bedelsiz, emeksiz gerçekleşmedi. Şehit arkadaşların fedakarlığı sayesinde oldu. Rojava’yı Rojava yapan şehit arkadaşların fedakarlığı ve emekleridir. İçten, yürekten, coşkuyla emek verdiler. Canla başla savaştılar. Bedellerle bugüne geldik. Her karış toprağında bedel verildi.

Bugün geçtiğimiz her yol, her köy, her yer, şehit arkadaşların anısıyla, adıyla anılıyor. Her yerde izleri var şehit arkadaşların. Rojava Devrim gerçekliği, doğru bir yoldaşlık sayesinde oluştu.

ONLARIN HAYALLERİNİN SAVAŞINI VERİYORUZ

Yanımızda bir arkadaş şehit olduğunda bu bizi daha çok hırslandırıyor. Onun silahını kaldırıyoruz, bir daha söz veriyoruz. Yükümüz iki katına çıkıyor. Daha çok sorumluluk altına giriyoruz. Onların hayallerinin savaşını veriyoruz. Biz de bir savaşçı olarak bu yolun sonunda şahadetin olduğunu biliyoruz. Her savaşçı bunu biliyor. Fakat bizi etkileyen, yürüten, savaştıran Önderliğimizin fikridir.

ROJAVA DEVRİMİ ULUSAL BİR RUH YARATTI

Rojava’da sadece Kürtler savaşmadı.  Birçok halk el ele verdi savaştı, şehit düştü. Dışardan farklı ülkelerden gelen devrimcilerle, Avrupa’dan, Bakur’dan, Başur’dan, Rojhılat’tan gelen gençler Rojava Devrimi’ne katıldı. Burada insani bir fikir var. Dolayısıyla nerde bir insan varsa yüzünü Rojava’ya çevirdi. İnsan, kendini tanımaya başladı Rojava’da.

Avrupa’ya göç etmiş, dünyanın başka yerlerine gitmiş Kürtleri uyandırdı. Uykularına, hayallerine girdi. Gündemlerine girdi. Ve gelip katıldılar. Rojava Kürt kimliğinin tanımı oldu. Canlandırdı içimizdeki özümüzü.

DOĞRU TEMELLERE DAYANAN BİR YAŞAM FELSEFESİ

Bütün insanları içine alabilen bir fikir, bir düşünce, bir felsefe. Özgürce, doğru temellere dayanan bir yaşam felsefesi. Bütün halkları içine alan, bütün halkların özgürlüğünü esas alan, birlikte mutlu bir yaşam kurmanın fikir savaşını veriyoruz.Bütün halkların özgürlüğünü esas alan bir düşünce uğruna can vermek ölmek değildir. Asıl yaşamdır. Belki ruhumuz bedenimizden ayrılır ama farklı bir enerji olup yaşama tekrardan akar. Bu da ölüm değildir bizim için.”

Elinde taşıdığı YPG bayrağının kendisi için ne anlam ifade ettiğini sorunca;

“Bu bayrak onur ve direniş bayrağıdır. Yaşamın canlılığını temsil eder. Her türlü güçlük aşılarak, her türlü fedakârlık gösterilerek, büyük bir cesaretle Kanla, terle, emekle, direnişlerle, isyanlarla göğe çekildi bu bayrak. Analar gözyaşlarını içine akıttı. Acısını yüreğine bastı. Kolay olmadı, kolay kazanılmadı bu yaşam, kolay elde edilmedi bu zaferler. Bugünlere kolay gelinmedi. Bu dil, bu kültür, bu şehir, bu yurt, bu vatan bu bayrağın gölgesi altında yaşam buluyor. Yaşam teminatıdır. En soylu duygular, en yoğun duygular burada birleşir, anlamlaşır. Bir halkın tarihi asaletini simgeler bayrak. Bizde bunu taşımanın gururunu yaşıyoruz.”

Bir YPG savaşçısının yaşamına kapı araladığımda gördüm ki, taşıdığı bir bayrak var. Yürüttüğü bir davası var. Ve emeklerle kurduğu bu yaşamı büyük bir cesaretle sahiplenmesi var…

ANHA

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz