12 Mart’ı unutma – Cemal ŞERİK

0
880

Yarın Kürdistan ve Türkiye toplumları için kana bulanmış olan bir günün yıldönümü. Türkiye’de 1971’de askeri faşist darbenin, İstanbul-Gazi ve Rojava Kürdistan’ında Qamİşlo kentinde yaşanan katliamların gerçekleştiği günün adı. Bu yönleriyle de Kürdistan ve Türkiye toplumlarının sömürgeciliğe, faşizme, her türlü zulme ve baskıya karşı öfkesinin kat be kat artığı bir gün. Yedisinden yetmişine, kadınından erkeğine tüm Kürdistan ve Türkiye toplumunun hafızalarına kazıyarak unutmaması gereken katliamların yaşatıldığı bir tarih!

Yarın, aynı zamanda Kürdistan ve Türkiye toplumlarına bu katliamları yaşatanların kendilerine hatırlatılmasından korktukları günün adıdır. O nedenle de belleklerden silinmeye ve yerlerine yalanlarla dolu “bilgilerin” kayıtlara geçirilmeye çalışıldığı bir tarihi anlatmaktadır.

Yarın egemen, iktidar güçleri ve onların sözcüleri, temsilcileri hatırlamak istemedikleri o günü, belki de yaşanmamış sayacak, eğer soran olmazsa ağızlarına bile almayacaklardır. Egemen yandaş medyanın tutumu da bundan başka olmayacaktır. Yazmak ya da sunmak zorunda kalmaları halinde de mutlaka çarpıtacaklardır. Fakat Kürdistan ve Türkiye toplumları yarını unutmayacaktır. Unutmadığı gibi, unutturmayacaktır da. Hafızlarına bir daha silinmemecesine yerleşmiş olan yaşanmışlıklar ve izler buna müsaade etmeyecektir. Bir daha aynı günleri yaşamamak için de bunu için bir zorunluluk olarak görmektedirler.

Dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar, katliam yaşamış olan toplumlar, her zaman kendilerine “unutma” sözünü vermişlerdir. Bu sözleri de adeta “kulaklarına küpe” haline getirmişlerdir. Kürdistan ve Türkiye toplumları içinde 12 Mart böyle bir özellik taşımaktadır.

12 Mart 1971’de Türkiye’de faşist generaller zamanın hükümetine muhtara vererek devirmişler ve onun yerine kendi belirledikleri teknokratlardan oluşan bir hükümet kurmuşlardı. Kurdukları bu hükümete dayanarak da gerçekleştirdikleri katliamları, zulüm ve baskıları meşrulaştırmak istemilerdi. Darağaçları kurmuş idamlar gerçekleştirmişlerdi. İşkence tezgahlarında devrimcileri katledilmişlerdi. Köylerde, dağlarda, kasabalarda insanları kurşunlayarak katletmişler, köyleri basmışlar meydanlara topladıkları yoksul halkı işkenceden geçirmişler, ağır hakaretlerde bulunmuşlardı. Binlerce insanı zindanlara almışlardı. Bir çok devrimci, demokrat ve aydının Türkiye’yi terk etmesine neden olmuşlardı.

12 Mart faşist darbesini gerçekleştirenler, Türkiye toplumuna yaptıklarının belki de on mislisini Kürdistan toplumuna yapmışlardır. Her zaman kendileri için tehlike olarak gördükleri Kürtleri adeta yeni bir katliamdan geçirircesine, harekete geçmişlerdir. Kürdistan’da köyler, kasabalar açık bir işken haneye çevrilmiştir. Kürt gençleri, ileri gelenleri, biraz konuşabilecek olanlar işkencelerin ardından zindanlara alınmışlar, haklarında ağır ceza istemleri ile “davalar” açılmıştır. Öyle ki, tüm bu vahşete varan sömürgeci zulümle ile Kürtleri, kendileri için bir daha tehlike olmayı bile göze alamaz hale getirmek istemişlerdir.

Bugün bile Kürdistan ve Türkiye toplumlarının kalplerinde taht kuran, sevgi ve saygı ile andıkları, çocuklarına isimlerini verdikleri Deniz Gezmişler, Mahir Çayanlar, İbrahim Kaypakkayalar ve daha niceleri bu dönemde katledilen devrimciler olarak tarihe geçmişlerdir.

12 Mart 1995’de Kürdistan ve Türkiye toplumu bir başka katliamın daha hedefi haline getirilmiştir. Bu sefer, İstanbul-Gazi mahallesinde Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Doğan Güreş, Mehmet Ağar kontra iktidarının çeteleri Alevi-Kürt katliamı gerçekleştirmiştir. Bu katliamda onlarca Alevi-Kürt katledilmiş ve yaralanmıştır. Tıpkı Sivas-Madımakta olduğu gibi, tüm dünyanın gözleri önünde, devletin askeri ve polisinin desteği altında bir katliam yaşatılmıştır. Bununla da yetinilmeyerek, Alevilere-Kürtlere ibret olsun diye TV ekranlarında adeta bir spor müsabakası gibi, katliamı naklen yayın yaparak izletmişlerdir.

Bu katliamlara, 12 Mart 2004’de Rojava Kürdistan’ın Qamişlo kentinde bir yenisi daha eklenmiştir. Bu sefer katliamı ırkçı Suriye BAAS rejimi gerçekleştirmiştir. Fakat bu katliamda Türkiye’deki ırkçı, faşist AKP hükümeti de doğrudan rol oynamıştır. O zaman anti-Kürt ittifakı içerisinde bir araya gelen Suriye rejimi ve TC devleti işbirliği içerisinde hareket etmişlerdir. Bu katliamda onlarca Kürt katledilirken Rojava Kürdistan’ı adeta yeniden işgal edilen bir ülke görünümüne büründürülmüş, binlerce kişi işkencelerden geçirilerek zindanlara alınmıştır.

Tüm bunlarda Kürdistan ve Türkiye toplumlarının unutmak isteseler de unutamayacakları katliamlar olarak belleklerine yerleşmiştir. Yarın Kürdistan ve Türkiye toplumları böyle bir günün yıldönümünü karşılayacaklardır.

UNUTMA!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz