YJA Star Merkez Karargah Komutanlığı, 15 Ağustos Atılımı’nın yıldönümü dolayısıyla yayınladığı mesajda, “15 Ağustos hamlesi başkaldırının ve intikamın zirvede gerçekleşmesi olmuştur” dedi.
YJA Star Merkez Karargah Komutanlığı, yazılı mesajında Heftanîn’de Türk işgal güçlerine karşı gerilla direnişi ve şehitlere dikkat çekerek, “Türk devleti bilmelidir ki fedai yoldaşlarımızın intikamı bugün bizler için büyük savaş ve zafer gerekçesidir” vurgusunda bulundu.
YJA Star’ın 15 Ağustos mesajı şöyle:
“Mahsum Korkmaz (Agit) arkadaşın komutası altında gerçekleşen 15 Ağustos diriliş bayramını başta Rebêr APO olmak üzere bu uğurda şahadete ulaşan ve mücadele yürüten bütün yoldaşlara kutluyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Yine Heftanin direnişinin verdiği büyük mücadele onuruyla gerilla bayramı olan 15 Ağustos’u aynı zamanda tüm yurtsever halkımıza kutluyor, daha büyük başarıların sahibi olacağımızın sözünü veriyoruz.
Tarihi 15 ağustos hamlesi Kürt halkı açısından bir diriliş bayramı ve kendi olma mücadelesinin ilanı olmuştur… Tarihte ilklerin her zaman ayrı bir anlamı vardır. Kürt halk tarihi de, PKK hareketinin çıkışıyla eşine ender rastlanan bir kahramanlık geleneğine sahiptir. Zaten PKK hareketinin çıkışı başlı başına bir kahramanlık çıkışıdır. Daha sonraki her süreçte bu gelenek, önder militanlarının ortaya çıkarttıkları eylemlerle devam ettirilmiştir. Yani PKK’nin bu özünü temsil eden, onu eyleme döken ve bugünlere kadar getiren de onun bu özüyle buluşturan kahramanlarıdır. Şanlı 15 Ağustos Atılımı, varlığı ve yokluğu dahi doğru dürüst bilinmeyen halkımızın yaşama isteğinin, yaşama kararlılığının ve var olma mücadelesinin kesin bir biçimde dile getirilişi olmuştur. Bu anlamda bilinçsizliğin yerine bilinci, korkunun yerine cesareti, düzensizliğin yerine düzeni, inançsızlığın yerine inancı, kararsızlığın yerine direngenliği, boyun eğmişliğin yerine başkaldırıyı hakim kılarak halkımızın yeniden dirilişinin adı olmuştur. 15 Ağustos, 12 Eylül’ün zifiri karanlığında sömürgeciliğe sıkılan kurşun ile halkımızın görkemli direnişinin başlangıcı olmuş ve ulusal kurtuluş mücadelemize dayatılan, Bitirme ve ezme söylemlerine karşı “an serkeftin an serkeftin!” şiarı ile cevap olmuştur.
15 Ağustos atılımı Kürt halkı için nasıl ki büyük bir öneme sahipse Kürt kadınları içinde aynı öneme sahiptir. Karanlıklara mahkum edilen, sömürülen, metalaştırılan kadın konumundan çıkıp bugün ‘xwebun’ olma mücadelesini veren aynı zamanda hem kendi hem de bütün kadınların öz savunmasını sağlamak için büyük kadın ordulaşmasına gitmiştir. Bu bir anlamda binlerce yıldır üzeri örtülen kadın eksenli özgür, eşit, adaletli ve hakikat aşkı ile dolu olan yaşamın yeniden dirilişi ve ruh kazanmasıdır. Şüphesiz bu tarihi oluşumda 15 Ağustos atılımının büyük bir önemi vardır. Sara arkadaş öncülüğünde gelişen kadın mücadelesi 15 Ağustos atılımında Besê Anuş, Heval Azime, Heval Havva şahsında devam etmiştir. Ki zaten 15 Ağustos’ta gerçekleşen Eruh eyleminin planlama ve hazırlıklarında birebir kadın arkadaşlar da yer almıştır. Bu eylemde hem komuta düzeyinde hem de savaşçı olarak yer alan kadın arkadaşlar da vardı. O dönemde Heval Besê Anuş, Heval Azime, Heval Hava ve birçok kadın yoldaşımız Botan sahasından Güney sahasına, Lolan’a kadar Kürdistan dağlarında mücadele yürütüyor. Kadının bu kadar ezildiği, sömürüldüğü bir süreçte onlar Kürdistan dağlarında mücadele edip direniyorlar. Bugün kadınlar olarak meydanlarda sesimizi duyuruyor, bir devrime öncülük ediyorsak bunu o gün, o zor koşullarda mücadele edip bu uğurda şehit düşen yoldaşlarımıza borçluyuz. Kadın ordulaşması, sadece kadında değil, erkekte de çok büyük değişimler yaratmıştır. Kadını küçük gören kaba savaş anlayışını yerle bir etmiş, bu anlamda değişim dönüşümü gerçekleştirmiştir. Erkek egemen sistem salt bir cins olarak kadına saldıran bir sistem gerçekliği olmamıştır. Kadın ile birlikte ahlaki politik toplumun değerlerine, ‘yiğit erkek’ olarak tanımlayabileceğimiz kadın değerleri ile kendisini donatmış olan erkeğe karşı da bir saldırı içinde olmuştur. PKK etrafında şekillenen özgürlük mücadelesi bir anlamda Zilanlar öncülüğünde özgür kadın duruşu kadar, bu yiğit erkekliğin de yeniden kendisini yaşamsal kılmasının alanı olmuştur. Bunun en somut isimleri; diriliş hamlemizin efsanevi komutanı Agit yoldaşın kendisidir. Agit Yoldaş, özgür kadın çizgisine yani Önderlik çizgisine en derinden bağlı olan ve bunu pratikleştirmeye çalışan bir yoldaştır. Kendi birliğinde yer alan kadın arkadaşlara destek sunmanın yanında, onlarla özgürlük temelinde önemli bir yoldaşlık ilişkisi de geliştirmiştir. Klasik erkek anlayışına da bir darbe olan bu yaklaşım kendisiyle 15 Ağustos Hamlesi gibi zaferi yaratan bir hamleyi de getirmiştir.
12 Eylül faşist cunta dönemin koşullarında, kendi varlığından, insan haklarından bahseden herkes Türk devleti için potansiyel bir tehlike olarak görülüp zindanlara konuluyordu. Zindanlarda onları ıslah etmek için her türlü özel savaş, psikolojik savaş ve insanlık dışı yöntemler uygulanıyordu. Bu yöntemlerle devrimcilerin iradesini esir alacağını düşünen faşist cunta rejimi tarihi 14 Temmuz direnişiyle karşılaşınca neye uğradığını şaşırmıştı. Mazlum Doğan arkadaşın bedeninde yaktığı alev “Direnmek Yaşamaktır” şiarı zindanları aydınlatan ve yol gösteren bir meşale olmuştur. Yine Dörtler bedenini ateşe verdiğinde “ateşe su dökmeyin, ateşi gürleştirin. Ateşe su döken ihanetçidir” diyerek haykırdıklarında, ‘dört duvar arasında en ağır uygulamalara maruz kalsak bile bizlerin iradesini teslim alamayacaksınız’ demişlerdir. Orada sergilenen duruş bütün soykırım politikalarını boşa çıkarma temelinde olmuştur. Yine Amed zindanında tarihi 14 Temmuz ölüm orucunu başlatan Kemal Pir, Mehmet Hayri Durmuş, Ali Çiçek ve Akif Yılmaz yoldaşlar bedenleriyle en güçlü eylemi gerçekleştirip düşmanın kalbinde, düşmana en büyük darbeyi vurmuşlardır. ‘Biz yaşamı uğruna ölecek kadar seviyoruz’ dediklerinde de özgür yaşama olan sevgilerini dile getirmiş ve ancak özgür bir yaşamın anlamlı bir yaşam olacağını ve bunun için gerekirse tereddütsüzce ölüme yürüyeceklerini dile getirmişlerdir. O dönemde Kürt kadınının temsilini yapan heval Sara’nın Esat Oktay şahsında faşist zihniyete ve erkek egemenlikli sisteme karşı olan duruşu bir başkaldırıdır. Heval Sara, Esat Oktay’ın yüzüne tükürüp asla irademizi teslim alamayacaksınız dediğinde Kürt kadının uyanışını, dirilişini ve onlar karşısında asla boyun eğmeyeceğini göstermiştir. 15 Ağustos hamlesi ise başkaldırının ve intikamın zirvede gerçekleşmesi olmuştur. PKK hareketi her tarihsel adımında faşist zihniyet ve onun tüm yapılanmalarına karşı intikam almayı bilen bir atılımcı ruhla kendini var kılmıştır.
Tarihi bir süreci yaşadığımız bugünlerde faşist ve soykırımcı sistem bir bütünen Kürdistan’da kendini var etme adına hunharca bir saldırıdadır. Fakat tüm tarihsel süreçlerde olduğu gibi serhildanlarda açığa çıkan özgürlük bilinciyle direnen halklar özsel bir birliktelikle demokratik yaşam değerlerinden yana olup kendi eylemselliklerini göstermekten geri durmamışlardır. Bunun öncülüğünü başta analar ve tüm kadınlar yapmaktadır. Kürt analarının bedduası olan ‘xwedê pergala we belav bike’ ile T.C faşizmine öfkeler dile gelmekte, faşist zihniyetin sistemini dağıtma iddiası gösterilmektedir. Yine kuzey ve medya savunma alanlarında, kızgın savaş ortamında tüm Nato gücünü ve tekniğini arkasına alarak saldıran faşist T.C. devletine karşı bugün YJA-STAR militanları olarak, modern gerilla tarz ve taktiğinin ustalığıyla büyük eylemlerle darbeler vurulmaktadır. Heftanin başta olmak üzere Serhat, Botan, Dersim ve tüm gerilla alanlarında sıkılan her mermi kadınların intikamı olmaktadır. Komutan Esmer öncülüğünde Heftanin’de yürütülen kadın gerillaların emsalsiz fedai direnişi 15 Ağustos hamlesel ruhunun çağdaş yüzü olmuştur. Faşist Türk devleti bilmelidir ki fedai yoldaşlarımızın intikamı bugün bizler için büyük savaş ve zafer gerekçesidir. Bu temelde her kadın gerilla bugün Zilanlaşmaya hazır bir fedaidir.
Bizler de bu görevi Önderliğimizin yarattığı özgür yaşam felsefesiyle, Egîd ve Zîlan yoldaşların savaş ruhuyla yerine getirmeye, bu temelde Önderliğimizin özgürlüğünü yaratma sözünü veriyoruz. 15 Ağustos atılımının 37. yılında Saraların, Çiçeklerin, Tekoşinlerin, Esmerlerin, Doğaların, Rüstemlerin, Memyanların, Zeryanların, Amara yoldaşların izinde mücadeleyi yürüterek zaferi garantileme ve Kürdistan’da demokratik özerkliği, Ortadoğu’da demokratik konfederalizmi yaşamsallaştırma iddiasını gösteriyoruz.”