Kemal SÖBE
15 Ağustos atılımının üzerinden otuz yedi yıl geçti. Bu uzun zaman zarfında, 15 Ağustos atılımı belki de binlerce kez büyüdü, çoğaldı, birçok siyasal, sosyal, kültürel, sanatsal kazanıma yol açtı. 15 Ağustos, görünüşte bir silahlı eylem olsa da, toplumsal kazanımları çok büyük olan ve giderek bir enternasyonal halklar hareketine dönüşen bir siyasal hareketi yaratmıştır. Zaten 15 Ağustos, böyle bir amaç üzerinde yoğunlaşarak 15 Ağustos olmayı başarabildi. Eğer büyük toplumsal amaçları olmasaydı, 15 Ağustos, bir efsane haline gelemezdi. Demek ki büyük kazanmak için 15 Ağustos gerekliydi. Bu yönüyle 15 Ağustos, büyük kazanmanın kendisidir. 15 Ağustos’u sadece bir silahlı eylem olarak görmek, 15 Ağustos’un toplumsal hedeflerini görememek demektir. Kürt halkının bugün sahip olduğu toplumsal değerler, ulaştığı siyasal ve demokratik düzey, edindiği kültürel birikim, halklarla kurduğu kardeşlik ilişkisi anlaşılırsa, 15 Ağustos’un ne kadar başarılı olduğu daha net anlaşılır.
15 Ağustos, düşmandan korkan bir halk gerçekliğinden, savaşan ve düşmana darbe vuran bir halk gerçekliğini ortaya çıkardı. Sadece cesarete sahip olan değil, dimdik ayakta kalmasını bilen, zorluğun her türlüsüne göğüs geren, fedakarlıkta sınır tanımayan, yüreği insanlık için çarpan pırıl pırıl yeni bir insan modeli oraya çıkardı. Yüzyıldır kadersizlik yaşayan Kürtler, kader tayin edebilecek bir düzeye ulaşmış bulunuyorlar. 15 Ağustos atılımının 24 saatte biteceğini söyleyenler, 15 Ağustos’un başarıları karşısında adeta şaşkına döndüler. Tabi bu büyük kazanımlar öyle kolay oluşmadı. Büyük bedellerle, emeklerle, inanılmaz fedakarlıklarla, yok denecek kadar az ve kıt imkanlarla bu başarılara ulaşıldı. Ortadoğu gibi her türlü geriliğin olduğu bir coğrafyada, kirliliğin en derin kuyusuna atılmış Kürt halkının özgürlüğü için, 15 Ağustos atılımının önemi çok büyüktür. Kürtlere dayatılan köleliğe darbe vurmaktır. Kürtlerin dilsiz bırakılmasına dil olmaktır. Kürdü adeta diriltmektir, yeniden yaşama çekmektir.
Kürtlerin bu gelişimi öyle klasik bir ulusal gelişim-uyanış değildir. Hem uluslaşma, hem yeni bir tarz ve duruşa sahip olma ve daha sayabileceğimiz birçok yenilik var bu devrimde. Bugün Kürtler, dünya için bir çekim merkezi haline gelmişse, bu, Kürtlerin yeni insan olma yolunda ilerlediği anlamına gelir. 15 Ağustos atılımı, düşmandan çok, Kürtlerin geriliklerine kurşun sıkmıştır. Çünkü düşman, Kürtleri, Kürt olmaktan çıkarmış, tanınmaz hale getirmişti. İşte 15 Ağustos, hem düşmana yönelmiş ve hem de Kürdün içine gizlenen düşmana yönelmiştir. En büyük düşman, Kürtlerin beynine, ruhuna gizlenen düşmandı. Kürtlerin beynine, ruhuna gizlenen düşman, önderliğin büyük ideolojik savaşıyla, Kürtlerin beyninde ve ruhunda yok edildi. Düşmanın en tehlikelisi, insanın beynine, ruhuna girendir. İnsanın beynine ve ruhuna giren düşmanı yenilgiye uğratmak ancak büyük bir ideolojik savaşımla ve siyasi eğitimle olur. Onun için, Kürt Halk Önderi, ” Biz gücümüzün yüzde seksenini kendi içimizdeki geriliklere karşı harcıyoruz, sadece yüzde yirmisini düşmana karşı harcıyoruz ” diyor.
Burada, anlatılmak istenen şey, eğitimin önemi ve eğitimle, düşmanın oluşturduğu köle kişiliği yıkmaktır, yeni bir kişilik oluşturmaktır. Binlerce yıllık kirliliği söküp atmak, devletçi rejimin oluşturduğu köle kişiliği öldürmek öyle kolay olmamıştır. Kürtlerin şahsında, binlerce yıllık devletçi kirlilik yıkılıyor. Kürtlerin ruhunda ölen devlet, Kürtlere yaşam hakkı tanımak istemiyor. Kürtlerin yaşamında biten devlet, Kürtlere her türlü saldırıyı yapıyor. Kürtler, sadece yüzyıllık inkar rejimiyle savaşmıyor, Kürtler, binlerce yıllık devlet zihniyetiyle hesaplaşıyor, savaşıyor. Kürt kadınının bile özgürleşmesi, hayatın her alanında etki-yetki sahibi olması büyük bir devrimdir. Kadını, özgür olan toplum köle olmaz. Kadını, hayatın her alanında etkili olan bir toplum her şeyi başarmış, başarıyor demektir. Kürtler hem kazanıyorlar hem de kazandırıyorlar. Yani Ortadoğu’da halkların kardeşliği ve demokratik ulusçuluğun yaşamsallaşmaya başlaması, hem kendi halkına hem de başka halklara kazandırmaktır. 15 Ağustos atılımı, hem Kürtleri, hem de diğer halkları özgürleştirmenin çok yönlü koşullarını yaratmış bulunuyor. 15 Ağustos, Kürtler için, imkansızı gerçekleştirmenin adı olmuştur.