19. yüzyıla gelindiğinde, Osmanlı Batıda gelişen kapitalizmin yarı sömürgesi durumuna düşmüş, Avrupa’dan ve Balkanlardan itilmiş, siyasal, ekonomik ve askeri olarak kendini yenileyemez duruma gelmişti. Hıristiyan halkların Batı ile yakın ilişkileri, yine bu halklarda gelişen ulusal kurtuluş eğilimi, çöküş ve dağılma korkusunu büyütmüştü. Talan döneminin sonuna gelen Osmanlı, bunu elde kalan topraklardaki halklara ağır vergiler yükleyerek telafi etme yolunu seçiyordu. İmparatorluğun sağında solunda gelişen halk ayaklanmaları, sürekli ve büyük bir askeri güç gerektiriyor, bu da asker alımının arttırılması ve askerlik süresinin uzatılması ile karşılanıyordu. Osmanlı ağırlaşan yükünü Kürtlere yükleyerek aşmaya çalışıyordu. Bunun yol açacağı tepkileri önlemek için birbirine düşürme, birlikte karşı koyuşun önünü alma temelinde her tür farklılık ve çelişki sonuna kadar kullanılıyordu. Yine bir eyalet biçiminde örgütlenen ve kendi içinde oldukça bağımsız olan siyasal yapı değiştiriliyor, küçük birimlere bölünen Kürdistan’a beylerbeyi ve sancak beyi gibi yöneticiler atanıyordu. Beyliklerin otoriteleri böyle kırılırken, işbirlikçileştirme ve bağımlı kılma biçiminde iç bütünlük iyice dağıtılıyordu. Osmanlı’nın siyasal, askeri ve ekonomik baskıları karşısında zorlanan Kürt beyliklerindeki rahatsızlıkların hissedilir derecede artması, Osmanlı’yı daha baskıcı bir yönelime itti. Otoritesini kurumlaştırmak isteyen Osmanlı Devleti Kürdistan’a yöneldi. Kürt beyliklerinin direnişi ile karşılaşınca, yönelimin dozajını arttırdı. Padişah II. Mahmut’un Osmanlı’yı Batı karşısında güçlendirme çabası orduyu modernleştirme, siyasal otoriteyi merkezileştirme ve vergi sistemini oturtma yaklaşımına dayanıyordu. Kürdistan’daki beyliklere yüksek miktarda vergi ve asker alımını dayatan II. Mahmut, zaten patlama noktasına gelen Kürtlerin fitilini ateşlemiş oldu. 1831 yılında Rewanduz İsyanı patlak verdi. İsyan 1835’e kadar sürdü. Aradan fazla zaman geçmeden 1842’de Güney Kürdistan’da Behdinanlılar isyanı başladı. Kısa sürede bastırılan bu isyanı aynı yıl Botan’daki Bedirxan Bey İsyanı izledi. Kürdistan’ın en gelişkin ve güçlü beyliklerinden olan Bedirxan Beyliği birçok ittifak geliştirmiş, isyana önemli bir askeri güçle girişmişti. Yeğeni Yezdan Şer’in Osmanlı’ın vaatlerine kanarak ihanet etmesi isyanın kaderini belirledi. Altı yıl süren isyan yenilgiyle sonuçlandı. Osmanlı’nın vaatlerini tutmaması üzerine, bu sefer Yezdan Şer isyan hazırlıklarına girişti. 1856’da başlayan Yezdan Şer İsyanı, iyi hazırlanmadığı ve diğer aşiret ve beyliklerle ittifak geliştiremediği için çok kısa sürede ezildi. 1879’daki Bedirxanlılar isyanı da ancak birkaç ay sürdü. Epeydir sınırlanan Kürt beyliklerinin bu peş peşe yenilgileri, isyanların yapısında önemli bir değişikliğe yol açtı. Beyliklerde somutlaşan Kürtlerin siyasi iradeleri, ayaklanmalar sürecinde kırıldı. Beyliklerin iradesinin kırılması, halkın siyasal iradesinin de kırılması anlamına geliyordu. Beyler artık sürükleyici ve yönlendirici konumlarını kaybettiler. Bundan sonra Kürtlerin isyanlarına seyh ve seyit gibi dini otorite sahipleri önderlik etti. Şeyh Ubeydullah’ın öncülük ettiği isyan güçleri top, mitralyöz gibi ağır silahlarla donanmış yaklaşık otuz bin kişiden oluşuyordu. Fakat isyancılar birkaç muharebede dağıtıldılar. 19. yüzyıl Kürt isyanlarının sonuncusu olan bu isyan da yenilgiyle sona erdi. Bu yenilgiler Kürtlerin uluslaşma gücünü de tahrip etti. Dünyada daha geri bir çok halk uluslaşmaya evirilirken, Kürtler 20. yüzyıla dinamikleri kırılmış bir halde girdiler. İsyanlar ağa, bey ve şeyh çıkarlarıyla hanedan ve aile çıkarlarının yönlendirdiği, dolayısıyla çıkmazı ve çözümsüzlüğü derinleştiren isyanlar oldu. Gelişmeye değil, gerilemeye yol açtı. “Çok tipiktir, diğer tüm kavimlerin isyanı başarıya ulaşmasına karşın, bu isyanların büyük çaplı olmalarına rağmen başarıya gitmemelerinde yine bünyedeki ‘ortak vatan ve devlet’ anlayışı temel etken olarak büyük rol oynuyor. İsyan edenlerin her zaman bir kolu zaten devletin yanındadır. Temelde kopma felsefesi ve siyaseti yoktur. Daha çok çıkar, taviz koparma hesabı vardır. ‘Bana vermezsen, ben de şu dış güçle ilişkiye geçer, isyan ederim’ anlayışı hakimdir. Bu, Kürt isyanlarının tipik karakteri kadar talihsizliği ve trajedisidir. Bu isyanları ileri veya geri, siyasi veya milli saymak bile abartılıdır. Aslında özde böyle niyet taşımıyorlar. Bu, daha çok bir örtü anlayışıdır. Yalın ağa, bey, reis ve şeyh çıkarı, daha çok hanedan ve aile çıkarlarının yönlendirdiği ve çıkmazı derinleştiren Kürt halkının tarihine büyük acılar ve katliamlar veren, gelişmeye değil baş aşağıya götüren özelliklere sahipler.” Ayaklanmaların felsefe, siyasal program ve örgüt yoksunluğu, yine iki başlılık ve ihanet gibi kendilerinden kaynaklanan yenilgi nedenleri vardı. Buna bölgeden geçen ticaret yollarının güvenceye 98 alınmasını isteyen İngiltere’nin Osmanlı’ya desteği de eklendi. Aynı dini paylaşma, iç içe geçmişlik ve ortak yaşama istemi gibi olgular ise yenilgide belirleyici oldu. Bu isyanlarda halk ayrılma, bağımsız devlet kurma gibi bir amaç içinde olmadığı gibi ağa, bey, şeyh, reis vb. egemen kesimlerde de bu yoktu. Böylece bir isyan dönemi büyük bir yıkımla ve gerilemeyle sonuçlandı. Ayaklanmaların bastırılması Osmanlı’nın çöküşünü belki geciktirdi, ama durduramadı. Emperyalist aşamaya yükselen Avrupa kapitalizmi Osmanlı’yı kuşatmaya alıyor, dıştan geliştirdiği kuşatmayı içte Hıristiyan halklara dayalı koloniler oluşturarak tamamlamaya çalışıyordu. Osmanlı buna Abdülhamit döneminde Panislamizme sarılarak direnmeye çalıştı. Bu temelde ümmetçilik felsefesiyle bütünlük korunmaya çalışıldı. Yine iradeleri kırılan Kürt beyliklerine güç verildi. Hamidiye Alayları biçiminde örgütlendirilen Kürt aşiretlerine devletin doğusunda gelişebilecek hareketleri bastırma görevi yüklendi. İngilizlerin Ermeni, Keldani, Süryani ve Hıristiyan halklarla ilişkilerinden kaygılanan Kürtler, bu görevi yüklenmekten kaçınmadılar. Osmanlı Birinci Paylaşım Savaşına girdiği ve yenildiği zaman da Kürtler kaderlerini ayırmayı düşünmediler. Araplar bunu yapıp gelişmelerini bağımsızlık temelinde sürdürmeye yönelirken, Kürtler Türk halkının yanında olmayı seçtiler
Kaynak: Demokratik Kurtuluş Mücadelesinde Halk Hareketi SERHILDAN-Weşanên Serxwebûn