İşgalci Türk Devleti’nin Savunma Bakanlığı’nın 2020 yılı Bütçesi, 2019’a göre 7.4 milyar TL artarak 46.4 milyar TL’den 53.8 milyar TL’ye yükseldi. Teklif ayrıca Bakanlığ’ın 2019’un sekiz ayında 29 milyar TL harcama yapıldı.
Askeri hizmetleri yürütmekle sorumlu Milli Savunma Bakanlığı’nın bütçe teklifinde en yüksek harcama kalemi olarak ‘personel giderleri’ yer aldı. Bu harcama için 29 milyar TL ödenek ayrıldı. En yüksek ikinci harcama kalemi olan mal ve hizmet alımları kalemi için ise 18 milyar TL ödenek ayrıldı.
Personel giderleri arttı
2019’da 23 milyar 395 milyon ödenek ayrılan “Personel giderleri” 2020’de 29,4 milyar TL, 2021’de ise 31,6 milyar TL ödenek ayrıldı.
2019’da 596 milyon 496 bin ayrılan “cari transfer” kalemi için 2020 için ayrılan ödenek de 670 milyon 813 bin TL’dır.
Giderlerde Büyük Sapma
Birçok kamu kurumunda olduğu gibi Milli Savunma Bakanlığı’nda da ödenek üstü harcamalar yaşandı. 2019’un tamamı için 333 milyon TL ödenek ayrılan yolluk giderlerine sekiz ayda 345 milyon TL, sadece 64 milyon TL ödenek ayrılan görev giderleri için ise 347 milyon TL harcama yapıldı.
364 Milyon Tl’yi ‘Aktaracaklar’
Milli Savunma Bakanlığı’na ‘kar amacı gütmeyen kuruluşlara yapılacak transferler’ kaleminden yapılacak harcamalara önümüzdeki üç yıl için toplam 364 milyon TL’lik ödenek ayrıldı. Bu yılın sekiz ayında bu kuruluşlara 26 milyon TL aktaran Bakanlığa 2020 yılı için 113 milyon TL, 2021 yılı için 121 milyon TL ve 2022 yılı için ise 127 milyon TL ödenek ayrıldı.
205 Yeni Araç Alacak
Milli Savunma Bakanlığı’nın önümüzdeki yıl edineceği araçlara yönelik bilgiler de Bütçe Teklifi’nde yer aldı. Buna göre, Bakanlık önümüzdeki yıl 50’si arazi aracı, 40’ı panel araç, 35’i midibüs, geri kalanları ise binek otomobil ve ambulans olmak üzere 205 yeni araç alacak. Milli Savunma Bakanlığı, 20 de bisiklet alacak.
Arka Bahçeye 444 Milyon Yardım
Bütçe Kanun Teklifi’ne göre, iktidarın arka bahçesi olarak nitelendirilen dernek ve vakıflara 2020 yılında milyarlarca lira ödenek aktarılacak. Genel bütçeden, aralarında Maarif Vakfı ve Yunus Emre Vakfı gibi vakıfların da yer aldığı kâr amacı gütmeyen kuruluşlara toplamda 2 milyar 471 milyon TL transfer edilecek.
MİT’e ayrılan payın yarısı MİT personeline
2019 yılında 1,1 milyar TL bütçe ayrılan Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı’na (MİT) 2020’da ayrılan miktar ise 2 milyar 182 milyon 381 bin.
Bu rakamın 1,2 milyar TL’si “istihbarat personeli” kalemine ayrıldı.
MİT’e 2021 yılı için 2,3 milyar TL, 2022 yılı için de 2,4 milyar TL bütçe ayrılması öngörüldü.
Emniyet Genel Müdürlüğü’ne (EGM) için de önümüzdeki yıl 5,8 milyar artışla 38,9 milyar TL ödenek ayrıldı.
EGM bütçesinde 2014 yılında 1,7 milyar artış olurken, 2015 yılında 1 milyar, 2016 yılında 3,5 milyar, 2017 yılında 2,3 milyar 2018 yılında ise 4,2 milyar artış oldu.
2020 yılı bütçesinde yine Milli Güvenlik Kurulu’na (MGK) 1,4 milyon artışla 34,7 milyon TL, Jandarma Genel Müdürlüğü’ne 3,9 milyarlık bir artışla 22,9 milyar TL, Sahil Güvenlik Komutanlığı’na ise 1,1 milyar TL ödenek teklif edildi.
Sadece Çözüm Sürecinde Azaldı
Çözüm sürecinin başladığı 2013 yılında Milli Savunma Bakanlığı (MSB) bütçesinde, 2014 yılında 1,4 milyar TL, 2015 yılında ise 949 milyon TL artış oldu. 2016 yılında 3,6 milyar TL, 2017 yılında 2,2 milyar TL artış yaşandı. Bakanlığın bütçesinde 2018 yılında da 63,8 milyar TL ile rekor artış yaşandı.
Savunma Sanayii Başkanlığı’na ise 2020 yılı için 13 milyon TL artışla ayrılan 100 milyon 839 bin TL ödenek ayrıldı.
Savunma Sanayii ödeneğinde çözüm süreci döneminin dışındaki yıllarda büyük artışlar oldu. 2013 yılı için 7 milyon artış olurken, 2014 yılında 5 milyon, 2015 yılında 3 milyon artış, 2016 yılında 7,7 milyon, 2017 yılında 5,4 milyon ve 2018 yılında ise 3 milyon lira artış yaşandı.
Türk devletinin Bütçe açığı
Türk devletinin ekonomisindeki bütçe açıkları da savaşın etkisiyle daha çok açık vermeye başladı. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, 2013 sonu itibarıyla merkezi yönetim bütçe açığı 18,4 milyar lira iken, bu rakam sırasıyla 2014’te 22.7 milyar TL, 2015’te 22,6 milyar TL, 2016’da 29.7 milyar TL, 2017’de 47,4 milyar TL olarak gerçekleşti. Açık giderek derinleşti, 2018’de 72.6 milyar TL ve 2019’un tamamında 123,7 milyar TL oldu. İktidarın 2018’de başlayarak bedelli askerlik, imar affı, varlık barışı gibi bir sefere özgü gelirlerle bütçeye destek vermesine rağmen bütçe açığındaki yükseliş durdurulamadı. Mevcut durumda bütçe açığı 2020’nin ilk 6 ayında 109,5 milyar TL oldu. Buna göre, yılın ilk yarısında bütçe açığı geçen yıla göre yüzde 40’a yakın arttı.
İktidar Krizi derinleştiriyor
Soykırımcı Türk devleti gerek Kürt sorunundaki çözümsüz politikaları gerekse de yanlış ekonomik tercihleri sonucu çalkantılı bir döneme girdi. Verili durumda Merkez Bankası rezervlerinin eksilere düşmesi, cari dengenin sadece 2020’nin ilk beş ayında 16 milyar 720 milyon dolar açık vermesi, yine dış ticaret açığının yüzde 73,2 artarak 23,9 milyar dolara ulaşmasıyla birlikte vadesi gelen dış borç stokunun 123,5 milyar dolara dayanması; başta kur krizi olmak üzere enflasyon ile işsizliğin yönünün yukarıya doğru olacağının emarelerini gösteriyor.
Yabancı sermaye Türkiye’den kaçıyor
2015’te Dolmabahçe Mutabakatı’nın reddiyle sonuçlanan belirsizlik, beraberinde yabancı yatırımcıların Türkiye piyasalarından hızla kaçışına neden oldu. Mevduatlarıyla yabancıların Türkiye’deki toplam portföy büyüklüğü, 2002’de 9,2 milyar dolarken, bu oran diyalog sürecinin yaşandığı Mayıs 2013’te 158 milyar 397 milyon dolar gibi devasa bir seviyeye çıkmıştı. Savaşın yeniden başladığı 2015’ten sonra yabancı sermayenin doğrudan yatırımlarında yüzde 54 gerileme yaşandı. Merkez Bankası’nın açıkladığı ödemeler bilançosu verilerine göre, sadece Mart 2020’de Türkiye’den çıkan yabancı sermaye (tahvil, borsa ve banka mevduatından) 7,7 milyar dolar oldu. Yine Yabancılar son bir ayda 1.4 milyar dolar değerindeki hisse senedi ve tahvili satarak Türkiye’ye veda etti. Türk devleti yılbaşından bu yana hızla ‘sıcak para’ kaybediyor. Borsa İstanbul’da yabancılar 7 Ağustos ile biten haftada nette 566.5 milyon dolarlık satışa imza atarak Mart 2019’dan bu yana haftalık bazda en büyük çıkışı gerçekleştirdi. Söz konusu haftada yabancılar, 141.4 milyon dolarlık da tahvil sattı.
10 Temmuz- 7 Ağustos dönemini kapsayan bir aylık dönemde yabancıların portföy hareketlerindeki kur etkisinden arındırılmış net değişim tutarı da hisse senetlerinde eksi 971.7 milyon dolar, tahvillerde ise eksi 418.5 milyon dolar olarak gerçekleşti. Yani yabancılar, son bir ayda 1.4 milyar dolar değerindeki hisse senedi ve tahvili sattı.
Yine Merkez Bankası (MB) verilerine göre, yabancı yatırımcı tahvillerde de yılbaşından bu yana net 7.4 milyar dolar satış yaptı. Yabancıların Türk tahvil piyasasından aldıkları pay yüzde 3.6 ile tarihi dip seviyelerini gördü. Böylece hemde hisse senetlerinden hem tahvillerden 12.5 milyar dolar çıkış oldu.
Borsa İstanbul’daki yabancı payı ise 16 yıl sonra ilk kez yüzde 50’nin altına indi.
Yabancı sermayenin kaçışı sürüyor. Kaçışına sebep olan önemli göstergelerden biri de Credit Default Swap (CDS) puanı.
En iyi CDS primi dönemi
Bir ülkenin risk ölçümünde en güvenilir ölçü olarak kabul edilen CDS, bir anlamda kredi sigortalama maliyetini ifade ediyor. CDS primi 300’ün üzerinde olan ekonomiler aşırı kırılgan, altında olanlar ise iyi olarak tanımlanıyor. Türkiye’nin yıllara göre CDS primine bakıldığında en düşük olduğu dönem 2013-14 yıllarına ait. 8 Mayıs 2013’te Türkiye’nin 5 yıllık CDS primleri 111 puanla en düşük seviyedeydi. Yine çözüm sürecinin devam ettiği 24 Ocak 2014’te CDS puanı 274 seviyelerinde seyretti. Çözüm sürecinin bitirilmesiyle birlikte CDS Eylül 2015’te 327 puana yükseldi. CDS puanı daha sonraki yıllarda da artış kaydetti ve şimdi 600 seviyesine yaklaştı.
İktidara güven bitti
Hane halkının genel ekonomik durum ve gelecekteki kişisel ve genel finansal beklentilerini yansıtan tüketici güven endeksi, 100’den büyük olduğu durumlarda, tüketicilerin ekonomi konusunda iyimserliklerini, küçük olduğu durumlarda ise kötümserliklerini gösteriyor. Tüketici güven endeksi 2014’te 77 seviyesindeyken, daha bir sonraki yıl düşüş kaydederek 73,58 oldu. Aralık 2016’da ise endeks 63,38 oldu.
2007-2018 arasında veri bulunan tüm ayları incelendiğinde tüketici güven endeks değeri de 2008 krizi öncesindeki seviyeye ulaşmadı.
Ocak 2020 tüketici güven endeksi ise 58,8 olurken, bu rakam bir sonraki ayda 57,3 oldu.
Savaş, ekonomiyi bitirdi
Savaşın ekonomi üzerindeki olumsuzluklarından biri de yurttaşları direkt ilgilendiren kişi başı milli gelir. Türkiye’nin kronik sorunlarının başında gelen kişi başına düşen Gayri Safi Yurt İçin Hasıla, AKP’nin iktidara geldiği 2002’de 3 bin 659 seviyesindeyken, Öcalan’la görüşmelerin olduğu 2013’te tarihi seviyeye ulaştığı gibi, çözüm sürecinin bitirilmesiyle birlikte giderek eridi. Buna göre, 2013’te 12 bin 480 dolar civarında olan kişi başı gelir, sürecin devam ettiği 2014’te 12 bin 112 dolar seviyesinde gerçekleşti. Ancak sürecin bitirilmesi sonrası bu rakam, 2015’te 11 bin 19, 2016’da 10 bin 883, 2017’de 10 bin 616 dolar, 2018’de 9 bin 693 dolar ve 2019’da ise 9 bin 93 dolar oldu.
İşsizlik içinden çıkılmaz boyutta
Savaş, ekonomideki diğer parametreler olduğu gibi işsizlik sorununu da çözümsüz boyutlara taşıdı. Buna göre; diyalog sürecinin konuşulduğu günlerde tek hane olan işsizlik rakamları, savaşın başlamasıyla birlikte çift hanelere çıkmasının yanı sıra sürekli artış kaydetti. 2013’te 9.5 olan işsizlik rakamları, 2014’te de tek hanede kalmayı başardı. Sağlık olmayan TÜİK verilerine göre bile 2015’te 10,3 olan işsizlik rakamları, sırasıyla 2016’da 10.9, 2017’de 10,9, 2018’de 12,3, 2019’da ise 13,5 şeklinde oldu. DİSK-AR tarafından her ay hesaplanan geniş tanımlı işsiz sayısı verilerine göre ise Nisan 2020’de 2 milyon 793 bin kişi artarak 9 milyon 756 bine yükseldi. Geniş tanımlı işsizlik oranı ise Nisan 2020’de yüzde 28,7 oldu.
çift haneli Enflasyon dönemi
Yurttaşlar üzerinde direkt etkili olan bir diğer makro ekonomik gösterge ise enflasyon rakamları. Buna göre, 2013’te 7,4 olan enflasyon 2014’te tek hanede seyrederek, 8,17 oldu. Enflasyon sonraki yıllarda çift hanelerden düşmeyerek sırasıyla 2017’de 11,9, 2018’de yüzde 20’ye çıktı.
TÜİK’in oynadığı verilere göre, 2019’da tekrar yüzde 11, 5 olan enflasyonun özellikle döviz kurunun Türkiye’de zirve noktasına varmasıyla 2020’de de çift hanelerde olacağının işaretlerini veriyor.
Faşist Türk devleti ve soykırımcı AKP-MHP iktidarının Kürtleri soykırım ve katliamlardan geçirmek için savaşa yatırım yaptığı yukarıdaki tablodan da anlaşılacaktır. Şimdi de AKP-MHP iktidarının Kürtleri soykırımdan ve katliamdan geçirmek için kullandığı bombaların, mermilerin, uçakların maliyetine bakacağız.
Son bölüm:Türk devletinin Kürtlere yönelik başlattığı işgal operasyonlarının maliyeti