Kemal SOBE
Geçmiş Newrozlar gibi, bu yılın Newroz’u da, görkemli geçti. Başta Kürdistan olmak üzere, Kürtlerin yoğun yaşadığı Türkiye şehirleri ve Avrupa’da, Kürtler Newroz’u, büyük katılımlarla kutlayıp, inkar rejimine, gereken siyasi mesaj verilmiş oldu. HDP’nin üstüne gitmeyle, kapatma davaları açmayla, vekillerin, vekilliğinin düşürülmesiyle, belediyelere kayyum atamalarıyla, parti çalışanları ve yöneticilerini tutuklanmasıyla, mücadelenin bitirilemeyeceği gösterilmiş oldu. Kürtler, büyük bir direnişle, mücadelede ve özgürlükte ne kadar kararlı olduklarını ortaya koydular. Kürtler, hem kendi ulusal kimlikleri için hem demokrasi ve özgürlük için ve hemde halkların kardeşliği için alanları doldurdular. Aslında Kürtler ve bütün ezilen halklar için, yıllardır bütün günler mücadele günü olarak şekilleniyor. HDP’nin sahipsiz ve yalnız olmadığı, HDP’yi kapatmaya çalışanlara gösterilmiş oldu.
***
HDP’den önceki partilerin kapatılmasıyla, özgürlük mücadelesinin, kurulan yeni partilerle daha çok kitleselleştiğini ve güçlendiğini aslında en çokta, rejim temsilcileri iyi biliyorlar. Rejimin ve AKP-MHP faşizminin çöküş süreci başladı. Bu sadece bir hükümet çöküşü olmayacak. Şimdiki durum, geçmiş yıllara nazaren çok farklıdır. Şimdi, rejimin-sistemin kaderi söz konusudur. Yüzyıllık rejim, artık tutunamıyor ve hem dış siyasette hem de iç politikada baş aşağı gidiyor. Çünkü hiçbir soruna çözüm olmuyor, olamıyor, olamazda. Çünkü bu rejim, toplumsal sorunları çözme, çözebilme kapasitesine sahip değildir. Zaten toplumun sorunlarını çözme gibi bir niyeti ve amacı da yok. Çünkü mevcut durumda, sorunların ürediği bir bataklıktır. Haydutluk ve hırsızlık üzerine kurulan bir sistemden, sorunları çözmesi beklenemez.
***
Kürtler, bu Newroz’da da, hem HDP’ye, hem kendi önderliklerine ve hem de demokrasiye ve halkların kardeşliğine sahip çıktılar. Bu büyük direniş, HDP’ye açılan kapatma davası üzerinde de etkili olabilir. HDP kapatılsa bile, kurulduğu kitlesel zemin diri olduğu sürece, yeni parti kurulur ve siyasette daha güçlü bir şekilde yerini alır. Zaten DBP var ve aktiftir. HDP’ye yönelmeleri, HDP’den korktukları içindir. HDP’nin gücünü dikkate aldıkları içindir. Yani HDP’nin, Türkiye’nin sorunlarını çözebilecek bir güç olduğunu biliyorlar. HDP, geleceği olan bir partidir. Çünkü HDP, halktır, yaşamdır, halkların demokratik ve özgür geleceğidir. AKP-MHP faşizmi, baskı ve zulümden besleniyor. Baskı ve zulümden beslenene rejimlerin meşruluğu ve geleceği olmaz. Geleceği olmayan rejimler baskı ve zulümle varlıklarını sürdürebilirler.
***
HDP, ateşte pişen bir demir gibidir. Demir ateşe girdikçe ve suyunu aldıkça, daha çok keskinleşip mücadele sahnesine çıkıyor. HDP hakikatin gücünü temsil ediyor. Kürtler ve Türkiye halkları, HDP’ye şimdi daha büyük bir görev vermiştir. Halka dayanan ve halktan güç alan bir siyasi gücün, geleceği kurma gücü her zaman olur. AKP-MHP ve diğer denenmiş ve posası çıkmış kapitalist düzen partilerinin gelecekleri olmaz, olamaz. Çünkü halka dayanmıyorlar, hakikati temsil etmiyorlar. Bu kapitalist düzen partileri, elit bir kesimin temsilcileri olup, baskıyla, zulümle varlıklarını sürdürüyorlar. Emek sömürüne, mafyalaşmaya, çeteleşmeye, yolsuzluğa, rüşvete, yağmaya, talana, hırsızlığa ve yalana dayalı rejimler, faşizmle, zulümle, kolluk kuvvetleriyle varlıklarını sürdürebilirler ama yıkılmaktan kurtulamazlar.
***
Halk karşıtı olan bütün rejimlerin akıbeti aynı olmuştur. Yani yıkılmaktan kurtulamamışlardır. HDP’nin bileşenleri ve bütün demokrasi güçleri, şimdi daha çok güçleneceklerdir. Türkiye’de, işçi, köylü, öğrenci gençlik ve geniş halk kesimleri, gerek AKP-MHP rejiminden ve gerekse de mevcut sistemden daha çok şikayetçiler. Önümüzdeki dönem, halk daha çok ekonomik sorunlar yaşayacak ve AKP-MHP rejiminin, toplumsal sorunları çözme gibi bir gücü artık kalmamıştır. Yani artık sıfırı tükettiler ve söyleyecekleri yalan kalmadı. Vahşi kapitalizm, söyleyecek yalan bulamadığı zaman, yada yalan söylediğinde ama etkili olamadığı zaman, faşizmi devreye koyar. Yani baskının ve zulmün dozajını en üst seviyeye çıkarır. Ancak, baskı ve zulmün dozajı yukarı çıktıkça, halkında buna karşı bir cevabı oluyor.
***
İşte Newroz’da alanları yüzbinlerle doldurmak faşizme verilmiş en büyük cevaptır. Yani sizin zulmünüz varsa, bizimde direnişimiz olacaktır ve bizim direnişimiz sizin zulmünüzü yıkacaktır. Çünkü biz gücümüzü hakikatten, doğruluktan, hak ve adaletten alıyoruz. Ama siz, sömürüye, talana, yağmaya, çapula, hırsızlığa, inkara, zulme dayalı bir rejimi temsil ettiğiniz için, geleceğiniz olmayacak ve bir gün yıkılacaksınız. Tarihe bakıldığında, hiçbir zulüm sisteminin geleceği olmamıştır, hepsi yıkılmıştır. Ama halklar her zaman var olmuştur. İnsanlık büyük risk ve tehlikelerle dolu bir süreci yaşıyor. Ama aynı zamanda da büyük başarı ve kazanma imkanlarının olduğu bir süreç var. Yani şimdiki süreç, artık kalıcı bir özgürlük ve demokrasiyi kurma süreci olacak. Çağdaş Kawaların , çağdaş Newroz direnişi, zalim Dehakların saltanatını sonsuzluğa dek yıkacaktır, insanlığı adalete, özgürlüğe, eşitliğe götürecektir. Çünkü Newroz, insanlığı yeni özgür yarınlara götürmektir. Yeni özgür yarınlar, HDP ‘yle gelecektir. Halklar direndiği ve var olduğu ve özgürlüğe susadığı sürece, zalimlerin gücü, HDP’yi yıkmaya yetmeyecektir. Yarınlar halkların özgürlüğü olacaktır…