Kadın direnişi ve mücadelesinin esası evrensel karakterdedir. Tüm kadınlar ezilmiş cins olma gerçeğinden ötürü ortak mücadele, direniş, dayanışmanın farkı ve sorumluluğu ile hareket etmektedirler. Yerelin yok sayılmadığı, küçümsenmediği, ötelenmediği ve dışlanmadığı bir evrensellik anlayışının ortak değeridir 8 Mart.
Kürt kadınları, kadının evrensel çapta yürüttüğü mücadele, direniş ve bunun sonucunda oluşturduğu değerleri, kendi değerleri ve kazanımları gibi sahiplenmede hiçbir zaman geri durmamıştır ve tereddüt etmemiştir. Kadın özgürlük mücadele tarihi seyri ve trendinin her bir evresindeki gelişme düzeyine göre sahiplenme düzeyi yaratılmıştır.
Ulusal Birlik bu günlerde Kürt ulusal birlik çalışmaları yeniden sıcak bir talep olarak, Kürt halkı ve kadının gündemindedir. Yerinde ve önemli bir talep olarak en fazla Kürt kadınlarının gündemi ve çalışmalarının temel gündemidir. Ulusal birlik çalışmalarında kadının önde olması hem hakkıdır ve hem de ulaştığı örgütlü ve mücadeleci düzeyi ile etkili olabilecek durumdadır. Hakkıdır derken; Kürtlerin, halk olarak varlığını koruması ve bu günlere taşırılmasında tarihsel, sosyal-toplumsal ve kültürel olarak oynadığı rol ve yaptığı katkı ile alakalı belirtiyoruz. Bu hakikat Kürt halkının tarihine dair az olan yazılı belgeler, semboller de ifade edildiği gibi, sözlü anlatım da çok daha güçlü vurgu olarak öne çıkmaktadır. Sadece yazılı ve sözlü ifade ile de sınırlı kalmamakta; canlı bir tarih olarak da halen varlığını koruyarak, sürdürmektedir. Kürt kadını; Kürt kültürünün ve varlığının bu güne taşıyıcısı, sürdürücüsü ve yaşatıcısı olarak bilinir ve hala böyledir.
Kadın kültürün taşıyıcısıdır
Kürtlerde kadın aktarıcı, dilin ve kültürün taşıyıcısı-taşırıcısı ve koruyucusudur. Diline Anaca sahip çıkan kadın; bazen susarak, bazen kendini dışındaki tüm seslere kapatarak ve çoğu zamanda sesi yettiği-avazı çıktığı oranda da haykırarak sahiplenmiş. Yavrusunu korur gibi dilini korumuş ve çocuğunun kulağına söylediği ninni, denbêjliğinin senfonisi ve ağıtının derin duygusu kılmış dilini. Yaşamının gayesi, içeriği ve biçimi haline getirerek; kültürün taşıyıcısı olmuştur. Kürt kadının bugün ulusal birlik çalışmalarındaki aktivitesinin böylesi tarihi, sosyolojik ve kültürel arka planı vardır ve önemli bir hafızaya sahip olunmasının da katkısı büyüktür. Ulusal birlik çalışmaları ve ulusal duruş noktasında çalışmaları görevi olarak ifade etmemizin bu tarihsel hakikat ile ilgilisi kadar, verdiği mücadele ile halkının varlığını kalıcılaştırma adına mücadeleci bir aktör ve öncü konumu yakalamış olması ile ilgili yanı öndedir. Tabi Kürt kadının ulusal ve evrensel anlamda belirleyici bir mücadele düzeyini yaratması ve yakalaması; Kürt kadının çok daha ilerici-çağdaş, devrimci, değiştirici ve dönüştürücü konum kazanmasıyla da yakından bağlantılıdır. Koruyucu, taşıyıcı ve taşırıcı konumdan, ulusal anlamda özne rolüne yükselmiş ve öncü olma gibi bir konumu yakalamıştır. Özne olmak, belirleyici konuma gelmek; Kürt kadınını ulusal mücadelede de öncü konuma getirdi. Yakalanan bu düzey kendiliğinden gelişmedi. Büyük mücadeleler, bedeller ve acılar pahasına ortaya çıktı. Ana topraklar olarak insanlığın gelişiminde önemli bir role sahip üzerinde yaşadığımız topraklar, Kürt kadının öncülüğünde, yeniden tarihi rolüne denk bir konum ve gelişme yaratmak adına büyük bir arayış ve mücadele içerisindedir. Bedellerin acısı, ağırlığı ve büyüklüğünün kabul edilirliği belki de, amacın ve geleceğe dönük hayalin büyüklüğünden kaynaklıdır.
Kadın öncülüğünde kaos aşılır
Bu topraklar yeniden gerçek anlamı ile buluşmak durumundadır. Yurt edindiğimiz topraklarda geliştirilen düşmanlıklar, kadın kırımı, soykırım, katliam, savaş ve çatışmalar, bu toprakların ilk oluşum hali ile buluşması ile aşılır hale gelebilir. Paradigmamızın, Kürt ulusallığının demokratik çizgide buluşması ve demokratik ulus perspektifi etrafında halklarla ortaklaşarak kadın öncülüğünde yerleşmesi ile var olan kriz, kaos, bunalım, şiddet ve cinnet halini aştırabilir. Kadın özgürlük mücadelesinin bütün çabaları buna dönüktür. Tanımlanmamışlık, aidiyet oluşturamamak varlık ve kimlik kazanmanın önünde büyük engel oluşturacaktı. Tabi aidiyet bu toprakların tüm renklerinin ortak ve birbirini tamamlar düzeyde buluşması, ortaklaşması ve yaşaması demekti. Kürt kadının özgürlük mücadelesi ile buluşmasının geliştirdiği bilinç düzeyi; üzerinde yaşadığı toprakların tüm renkleri ile doğru buluşmayı, ortak ahengi ve yaşam birlikteliğini yakalaması ihtiyacını öncelikli hale getirdi.
Biz hep birlikte; birbirinin tamamlayıcısı haline geldiğimizde yaşamın hakikatli hali ile buluşabiliriz. Kürt kadının ideolojik-felsefi gelişimi ve yakaladığı bilinç düzeyi yurtseverlik ile böyle bir bağ kurmasını sağladı. Tam da bu nokta da Kürt kadının, Kürt halkına karşı halen yürürlükte olan inkar, imha, sürgün ve soykırım saldırıları karşısında; en önde, en fazla söz söyleme, görüş belirtme ve var olan parçalanmışlığı giderme hakkına sahip olduğunu belirtiyoruz. Özgürlük bilinci, felsefi, ideolojisi ve perspektifi ile donanmış Kürt kadının Kürt ulusunun demokratik ve özgür bir gelecek oluşturmasında etkisi her gün biraz daha artmaktadır. Belki bundandır ki, son zamanlarda ilginç ve dikkat çekici bir biçimde oluşan, biriken ve giderek ortak değer haline gelme eğilimi gösteren kadın özgürlük mücadelesine saldırılarda artış görülmektedir. Bir tarafı ilginç olsa da, aslında anlaşılır yanları vardır. Çünkü Kürt kadının kazandığı düzey, gelenek diye tarif edilen cinsiyetçi ve milliyetçi algıları, bilmeleri ve biçimleri ciddi anlamda riske sokmaktadır ve aşılmasını sağlama imkanını yaratmaktadır. Yakalanan gelişme düzeyi yaşamını verili ve geri-geleneksel ölçüler üzerine kurgulamış ve inşa etmiş kesimleri rahatsız etmektedir.
Stratejik noktalardan saldırı
Saldırılarını geliştirirken, ulusal noktalardan, kadın ve özgürlük mücadelesi etrafında oluşan yeniyi temsil eden değerler üzerinden gelişmektedir. Geçtiğimiz günlerde Peşmerge kadınları, erkek peşmergeler ile birlikte yaşamın bir parçası olan hayvanları kanlı hali ile yerken ve vahşi göstermeye çalışan anlayış belirttiğimiz bu gerçeklik ile alakalıdır. Yani şu söylenmektedir, hiç bir şey değişmemiştir ve yeni diye ifade edilenler, geçmişin ve var olanın, verilinin tekrarıdır. Kürt kadınlarının da bu realiteyi değiştirme gücü yoktur. Boşuna heveslenmeyin ve ısrarlı davranmayın, olanı sürdürmek durumundasınız. Kadın ve erkek Kürtler de; hep birlikte genelde yaşanan durumun birer parçasıdır algısı oluşturulmak istenmektedir. Vazgeçin mesajları verilmektedir. Tabi savaşçılık ve gerillacılık denildiğinde de, dünyada özgürlük mücadelesi yürüten Kürt kadını akla gelmektedir. Bu sembollerin dünyada yayına sokulmasının esas nedeni, Kürt kadının oluşan büyük etkisi ve olumlu algısına dönük büyük bir saldırıdır. Kadının özgürlük mücadelesi; Kürt kadınını ifade etmeyen semboller ile afişe, teşhir edilmektedir ve gelişmenin önü kesilmek istenmektedir. Bununla Kürt kadının dünyadaki imajının etkisi kırılmak istenmektedir.
Yine dünya kadınlarının Kürtlerin ortaya çıktığı örnekten yararlanması önü alınması amaçlanmaktadır. Benzer bir durumda, belki bu yazının özel konusu olmasa da, bir yönü ile de ilgili olan, ulusal ve evrensel olanı mücadelesi ile büyük buluşturmayı başaran Sakine Cansız arkadaş şahsında özgürlük mücadelesine dönük saldırılardır. Sakine Cansız arkadaşı tanımlamayan ve tersi olarak büyük bir saldırı olarak ifade edeceğimiz saldırıların son zamanda gelişmiş olması ulusal buluşma alanında gelişme trendi içine giren çalışmalarla bağlantısı vardır.. Eleştiriyi aşan, inceleme, araştırmaya dayanmayan ve gerçeklikle ile bağı olmayan, karşıt anlayış ve dil üzerinden algı oluşturma çabalarının amacı Sakine Cansız şahsının hem ulusal ve hem de evrensel anlamda özgür kadın hareketinin sembol olmasını sindirilememesi ile ilgilidir. Özgür kadın hareketinin ulusal öncü sembolü olarak en önde kabul görmüş bir öncü kişisi olması anlamında, özünde saldırılar Kürt kadının direnen, mücadele eden ve bu uğurda yaşamı ortaya koyma duruşuna karşı bir tutum olarak da ifade edilebilir. Kaldı ki, Sakine Cansız yoldaş, yaşarken direnişi ile sembolleşen ulusal ve evrensel değer düzeyi yakalamış devrimci ve öncü kişilikti.
Kürt kadını ulusal duruş yakaladı
Benzer saldırıların bir kısmı da özgürlük mücadelesi ile dünyada önemli bir yer edinen Kürt kadın özgürlük mücadelesinin ulusal olanı, evrensel olana kurban ettiği gibi algılar oluşturmaya dönük çabalar ve değerlendirmelerdir. Hakikati ifade etmeyen bu değerlendirmeler bilinçli olarak gerçeği ters yüz etmeye dönüktür. Son yıllarda kadının direnişi ve mücadelesi ile Kürtler, dünyada çok daha fazla tanınan ve bilinen bir halk haline geldi. Rojava başta olmak üzere, Kürtlere dönük sömürgeci ve çete güçlerin geliştirdiği saldırılar karşısında dünyada en fazla dayanışma gösteren ve halkımızın yanında saf tutan ve direnen kadınlar oldu. Bu durum kendi başına Kürt kadının ulusal duruşta yakaladığı gelişme düzeyini göstermeye yeterdir. Eleştirilerden bağımsız, onu aşan durumların adı elbette ki, bilinçli bir tutum ve saldırı olarak tanımlanmak durumundadır. Bunun Kürt halkının, kadın öncülüğünde birliğini sağlamasını önlemeye dönük amaç ve çabalarla da bağı vardır. Çok masumane bir durum olarak görmemek gerekir. Kürt kadının yakaladığı düzeyi zayıflatmaya dönüktür. Bir hazımsızlık hali yaşanmaktadır.
Şu ana kadar ulusal birlik adına iki konferans gerçekleşti. Bu konferans bir araya gelme ve tartışma adına önemliydi. Fakat yeterli bir hazırlık, farklıklar yerine, ulusal birlik adına ortak yanları öne çıkarma noktasında istenilen ve beklenen sonuçları yaratamadı. Tabi konferanslar neticesinde şimdi daha gerçekçi, dayatmalar üzerinden değil de, halkımızın öncelikleri ve kadın mücadelesi adına görevlerimizi bazı temel noktalarda buluşturabilirsek, ilerleme ve gelişme sağlayabiliriz. Kürt kadınlarının farklı ideolojik ve politik farklılıklarla birlikte yeniden ulusal birliği ve bir arada durmanın gereği üzerinden yürüttüğü çalışmalarda gelişmeler vardır. Bazı engeller ve zorluklarına rağmen önümüzdeki dönemde bu çalışmaların giderek ortak bir akıl ve duruş yaratabileceğine dair verilerde vardır. Zaman alabilir, engeller olabilir. Ama zamanı gelmiş ve halkımız açısından giderilmesi gereken bir ihtiyaçtır. Yaklaşım ve hareket bunun üzerinden olursa, eksiklikler aşılabilir. Kürt kadınlarının yakaladığı gelişme düzeyi çevre üzerindeki etkisi de her gün biraz daha belirginlik kazanmaktadır. Yaratılan bu fark yurtseverliğin, milliyetçilik zehrinden kurtulması ve gerçek anlamı ile buluşması anlamında hayati önemdedir. Varlığını, yaşadığı toprağa ve mekana bağlığını mülkiyetçilikten arındırması anlamında önemlidir. Yurtseverliğin bilinç, irade, örgütlülük, mücadele-eylem ve estetik ile bağını kurmak; tüm cinsiyetçi, milliyetçi, dinci ve bilimci bilme halini ve algıları sorgular hale getirdi. Yukarıda ifade ettiğimiz Kürt kadının tarihi, kültürel ve toplumsal rolü, günümüzde daha devrimci bir bilinçli, felsefi, ideolojik ve stratejik bir anlam, duruş ve mücadele kazanmış durumdadır. Ulusal olanın, evrensel ile doğru bağı bu anlamda doğru kurulmuş ve Kürt halkının varlığı ve geleceği açısından da hayati tedbir ve önem arz etmektedir.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, kadının evrensel anlamda büyük ve önemli bir mücadele ve dayanışma içeriğine sahiptir. Kadın direnişi ve mücadelesinin esası evrensel karakterdedir. Tüm kadınlar ezilmiş cins olma gerçeğinden ötürü ortak mücadele, direniş, dayanışmanın farkı ve sorumluluğu ile hareket etmektedirler. Yerelin yok sayılmadığı, küçümsenmediği, ötelenmediği ve dışlanmadığı bir evrensellik anlayışının ortak değeridir 8 Mart. Yerelin evrensel ile eşit ve özgür bağ oluşturmasında Kürt kadını örnek bir duruş yakalamıştır. Kürt kadınları, kadının evrensel çapta yürüttüğü mücadele, direniş ve bunun sonucunda oluşturduğu değerleri, kendi değerleri ve kazanımları gibi sahiplenmede hiç bir zaman geri durmamıştır ve tereddüt etmemiştir. Kadın özgürlük mücadele tarihi seyri ve trendinin her bir evresindeki gelişme düzeyine göre sahiplenme düzeyi yaratılmıştır. Hatta 8 Mart ve benzeri evrensel çaptaki kadın mücadele günleri ve değerlerini şimdi Kürt kadınları, bir çok dünya ülkesindeki kadınlara göre çok daha güçlü karşılamakta, eylem ve etkinlikleri ile öne çıkmaktadırlar. Son yıllarda evrensel düzlemde kadınların çok daha güçlü bir araya gelmesinde katkısı da vardır. Bu yılda Kürt kadınları 8 Mart’ı hem ulusal çapta ve zeminde bir mücadele ve direniş günü esprisi ile ele almaya, güçlü yürüyüş, eylem ve etkinliklerle anlamına göre karşılamaya hazırlanmaktadırlar. Rojava, Bakur, Avrupa ve Kürdistan’ın diğer parçalarında şimdiden yoğun bir hazırlığın olduğu görülmektedir. Yine Türkiye cephesinden de her yıl olduğu gibi, bu yılda Kürt kadınlarının, ortak platformlarda buluştuğu kadın hareketleri ile birlikte erkek egemen anlayış, şiddet, katliam, kadın kırımına karşıt tek olarak hareket edeceklerdir. Yine savaş karşıtlığı üzerinden de güçlü bir itiraz ve direniş tutumu çerçevesinde bir anlam ve içerik ile yaklaşacakları anlaşılmaktadır.
Faşizm karşısında tek ses olalım
Milliyetçiliğin, ırkçılığın toplamı, örgütlü tutumu olarak faşizm karşısında tek ses ve yürek halinde alanlara inilmesi kadın ve insanlık mücadelesi adına çok önemlidir. Dünyanın birkaç diktatör, faşist ve maço erkek yönetiminde geldiği düzey insanlık krizi ve tehlikenin alarm halidir. Silah tüccarları tarafından yönlendirildiği bilinen bir savaş ve şiddet sarmalı içinde, kapitalizmin kazanç ve çıkar ilişkilerinin tümünün yönetiminde ve komutasında erkek akıl vardır. Bu yönetim biçiminin rolü belirleyicidir. Kadınlar artık sadece erkek akıl, zihniyet ve uygulamalarının kadına dönük saldırısı, kırımı ve katliamı ile mücadele etmiyor. Aynı zamanda tüm insanlığa, doğaya ve tüm canlılara dönük yürütülen şiddet sarmalı karşısında mücadele ediyor. Küresel çapta yaşanan hastalıklı yönetim ve iktidar gerçekliğinin insanlığı ve doğayı karşı karşıya getirdiği büyük bunalım ve yok oluşuna ve gidişine dur deme adına sorumluluk üstlenmiş durumdadır. Atmosfere salgılanan sadece sera gazları, kimyasal atıklar değil, aynı zamanda erkek aklın iflas eden gerçeğidir. Faşizmin ruhsal, psikolojik ve sağlıksız hali, tüm insanlığın sağlık ve varlık sorunu haline gelmiş durumdadır. Büyük buhran ve umutsuzluk durumunun tüm verilerinin içinde barındıran ve bunun esas sorumlusu olan bu sistem ve sahiplerine karşı kadının çok daha örgütlü, direnişçi ve mücadeleci konuma gelmesi gerekmektedir. Bu sistemden ve onun ortaya çıkardığı hastalık halinden sorumlu olan erkek akıl, çözüm üretemez ve insanlığı bu çıkmazdan kurtaramaz durumdadır. Zaten böylesi bir çabası ve amacı da bulunmamaktadır. Daha çok ırkçılık, muhafazakarlık, sömürgeci ve emperyalist politikalara yönelme gerçekliği ile karşı karşıyayız.
8 MART İLE YANIT VERECEĞİZ
Emperyalist ve sömürgeci talan ve işgal üzerinden geliştirdikleri savaşlar ile kadınlar, çocuklar başta olmak üzere insanlığı katletmek yetinmemekteler, göç ve sürgün yollarında ölümlere sürüklemektedirler. Göç ettiren, göçler üzerinden de çıkar sağlamaya çalışan kirli ve alçakça bir sistem politikası ve temsilcileri ile karşı karşıyayız. Tüm Ortadoğu ve Asya böylesi kirli bir politikanın zulmü altında inim inim inlemektedir. Erkeğin küresel ve yerel temsilcilerinin iktidar ve paylaşım savaşının bedelini kadınlar ve çocuklar ödemektedir. Emperyalist-kapitalist güçler bölgenin tüm güçlerini birbirini kırdırtmakta, çıkarına göre günlük-anlık değişiklikler ile her koşulda çıkar-kazanç sağlama üzerinden yürümektedir. Artık kaldırılamayacak duruma gelmiş bu durum karşısında kadınların çok daha örgütlü ve mücadeleci olması gerekiyor. Bu yıl 8 Mart eylemliklerinin evrensel düzeyde ortaya koyacağı mücadele tutumu bu gidişe dur deme anlamı ve içeriğine denk olmak durumundadır. Yaşanan çıkmaz ve sıkışma haline kadının devrimci, değiştirici ve dönüştürücü müdahalesi gereklidir. Her devrimci müdahale çok fazla ön hazırlık gerektirmez. Zaten yıllardır ön hazırlık anlamına gelebilecek ciddi bir mücadele birikimi de vardır. Kadının tüm yaşam mücadelesi bir anlamda bir hazırlık ve güçlü bir müdahaleyi yapma adına birikimin oluşum süredir. Şimdi devrimci direniş ile müdahale ve faşizmin temsilcilerinden kadın ve insanlık adına hesap sorma zamanıdır. Bu yılın 8 Mart’ı böylesi bir anlam kazanmış durumdadır. Kürt kadınlarının hem önderliğe dönük tecrit, saldırılar ve hem de Kürt özgürlük mücadelesine dönük yürürlükte olan soykırım politikaları karşısında duruş ve mücadelesine 8 Mart eylemlikleri ile yanıt verme zamanıdır.
Türk devletinin tutumu çok daha tehlikeli bir sürece evirilmiştir. AKP-MHP faşizm Kadın ve Kürt düşmanı politikaları, kaybetme sürecine girmeleri ile birlikte çok daha pervasız hale gelmiştir. Ama aynı zamanda da kaybetmenin ön günleri içindedir. Çok daha güçlü bir devrimci mücadele gereklidir. Kürdistan’ın her parçasında ve yurt dışında çok daha organizeli ve örgütlü bir eylem ve etkinlik geliştirmemiz halinde faşizmi erkenden def edebiliriz. Aynı zamanda dünya çapında ortaya çıkan devrimci duruş ve enternasyonalist dayanışmada güç katacaktır. 8 Mart’tan Newroz’a uzanan direniş ve mücadele hattı bu yıl çok güçlü, örgütlü ve süreklilik kazanırsa, mevcut duruma bir devrimci bir müdahale olur. Hem 8 Mart ve hem de aslında bir bütün olarak kadın direnişçilerinin anısına da bu bağlamda yanıt içerecektir. Her güçlü eylem direnişçi kadınların anılarına doğru yanıt oluşturacağı gibi, kadınların örgütlü duruşu ve mücadelesine de katkı sağlar. Örgütlü tutumdan güç alan kadınların korku duvarlarını aşması da daha mümkün hale gelir.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günün anlamına ve amacına denk duruş, mücadele ve eylemli bir karşılama umudu ve beklentisi ile kutluyorum.
8 Adare Piroz be! 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu olsun!