Sema ÇELİKBİLEK
Türkiye’de yaşayan halklar sindirme politikası ile kendi gerçekliklerinden uzaklaştırılmış ve kendi özüne yabancılaştırılmıştır. Bu yabancılaşma ve kendini tanımama ya da kendi olamama ya da kendine yetememe psikolojisini ortaya çıkartmıştır. Kendisinin dışında her şeye bürünebilen bir toplum gerçekliğinden söz edersek 18 yıldır Türkiye’yi despotluk ve faşizmle yönetmeye çalışan AKP ve faşist Erdoğan iktidarı yaratmak istediği köle toplum tablosunu ortaya çıkartmıştır. Bu tabloya baktığımızda bir yandan savaş, talan, sömürü ve faşizm bir yandan da ölüme götürülen insanlar olarak karşımıza çıkıyor. Bir yerde bütün ekonomi tanga, topa, silaha, uçağa yatırılıyorsa orada demokrasi, insan hakları, eşitlik ve özgürlükten söz etmek imkansızdır. Bu imkansızlıkların içinde bir de iktidarın dolaylı aslında birebir katlettiği ölüler toplusu var.
Bu tabloda intihar olgusunu ortaya koyacağız. İntihar bir insanın kendi canına kendi eliyle son vermesidir. Ama burada asıl önemli olan bu insanları ölüm eşiğine getiren olgu, olay ve düşünce nedir? İnsanlar niye canına kastediyor? İnsanlar herhalde kendi canına durup dururken kast etmiyor. Veya canı sıkıldı diye kendi canına yönelmiyordur. Bu yönelmeyi ortaya çıkartan olaylara bakmak gerekir. Her intihar olayından sonra iktidarın talimatıyla televizyon ekranlarına çıkıp intihar eden kişileri psikolojik sorunlarla yansıtmaya çalıştıklarını görüyoruz. Psikolojik sorunları yaratan etmenler hiçbir zaman ortaya konulmuyor. Çünkü bu intiharlar sadece psikolojik değil, siyasi, sosyal ve ekonomik nedenler ön plandadır. Eğer dikkat edilirse Türkiye’de sadece ekonomik nedenler yüzünden yüzlerce kişi intihar etti. İşsizlik, açlık, yoksulluk, sefalet, baskı, sömürü ve tek tip insan yaratmanın getirdiği bunalımlı süreç insanları intihara sürüklemektedir.
18 yıldır iktidarı elinde tutan faşist Saray hükümeti var karşımızda. 18 yıldır Türkiye’yi resmen kaos ve krizin içine sürüklenmiştir. Bütün ekonomisini Kürtleri yok etmek için savaşa yatıran bu iktidar, insanları açlığa ve sefalete götürmüştür. Aslında AKP-MHP iktidarı ve saray şefi Erdoğan’ın eliyle bu insanlar katledildi. Evet bunların katilleri iktidar ve iktidara yandaşlık yapan koyun sürüleridir. Ekonominin iflas ettiği bir ülkede her gün kepenkler kapanıyor, insanlar işlerinden atılıyor, işsizlik oranı gün geçtikçe tavan yapıyor.
Sadece İktidar talimatları doğrultusunda açıklama yapan TÜİK,’e göre ekonomik sebepler yüzünden yaşanan intiharların toplam intiharlar içindeki payı 2018’de yüzde 7.3 iken 2019’da yüzde 9.4’e yükseldi. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisine (İSİG) göre sadece iş yeri içinde veya işe bağlı olarak intihar edenlerin sayısı 2020’nin ilk 8 ayında 54 kişi oldu. TÜİK verilerine baktığımızda verilen sayılarının en aza indirgendiğini de unutmamak gerekir.
Gerçek işsiz sayısı 9.8 milyon kişidir
İktidarın savaş politikasından kaynaklı yükselen işsizlik ve enflasyonun yanı sıra Dolar karşısında eriyen Türk Lirası’ndaki değer kaybı yoksulluğun boyutlarını daha da artırdı. TÜİK’in açıkladığı son verilerine göre, Türkiye’de 4 milyon 16 bin bin kişi işsiz. Ancak TÜİK’in yalanını ise Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi ortaya çıkardı. (DİSK-AR) göre bu rakam 4 milyon 16 bin bin kişi değil, 9.8 milyon kişidir.
AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte intihar vakalarında büyük artış
AKP’nin 2002’de iktidara gelmesiyle birlikte intihar vakalarında büyük artış yaşandı. Yine Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2002’den bu yana Türkiye genelinde toplam 4 bin 801 kişi geçim sıkıntısı yüzünden intihar etti. Aynı sebepten intihar edenlerin son 5 yıldaki sayısı da bin 370 kişiye ulaştı. 2018 Ağustos’ta yaşanan kur artışıyla derinleşen ekonomik kriz, sadece son 2 yılda 566 vatandaşı intihara sürükledi. Türkiye genelinde ekonomik sebepler yüzünden yaşanan intiharların toplam intiharlar içindeki payı 2018’de yüzde 7.3 iken 2019’da yüzde 9.4’e yükseldi. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’ne göre sadece işyeri içinde ve/veya işe bağlı olarak intihar edenlerin sayısı 2020’nin ilk 8 ayında 54 kişi oldu.
2020’de 100 Müzisyen İntihar Etti
AKP-MHP iktidarı pandemi sürecini kendi lehine çevirerek, Türkiye’deki halkları büyük bir baskı altına alarak, istediğini yaptırmaya çalışıyor. Bu baskı ve faşizan politikaların yarattığı krizden kaynaklı 2020’de sadece sanat dünyasında yüzlerce kişinin intihara teşebbüs ettiği ve 100 müzisyenin ise intihar ettiği ortaya çıktı. Müzik ve Sahne Sanatçıları Sendikası Onursal Başkanı Mehmet Çırıka bu iddianın gerçeği yansıtmadığını belirtse de sendikanın yönetim kurulu üyesi Hasan Aldemir iddiayı doğruladı. Aldemir, “Müzisyenlik meslek tanımı içinde görülmüyor, ek gelir olarak müzisyenlik yapanlar da var. Bu yüzden de resmi rakamlar elde etmek mümkün değil!” diyerek bu bilgilere sendika olarak ulaştıklarını ifade etti.
Açlık sınırı gün geçtikçe artıyor
Türk-İş’in açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasının Aralık 2020 sonuçlarına göre; açlık sınırı yani sadece sağlıklı beslenmesi için dört kişilik bir aileye 2 bin 592 lira para gerekiyor. Yoksulluk sınırı olarak belirlenen gıda harcaması ile birlikte giyim, konut, ulaşım, eğitim ve sağlık ihtiyaçları harcamalarının toplam tutarı ise 8 bin 436 TL olarak açıklandı.
2020’ de Bir ailenin mutfak masrafı 427 TL arttı
Araştırma sonuçlarına göre dört kişilik bir ailenin aylık mutfak masrafları bir yıl öncesine göre 427 TL arttı. Temel ihtiyaçlar için yapılması gereken toplam harcama da bin 392 TL artış gösterdi. Verilere göre son bir ayda bir aile bütçesinin sadece mutfak harcamalarına 73 TL ek maliyet yükü geldi. Gıda enflasyonunda son on iki ay itibariyle artış oranı yüzde 19,75 oldu. Yıllık ortalama artış oranı ise yüzde 16,16 olarak hesaplandı.
İktidarın intihara sürüklediği insanlar
Denizli’de bir sağlık merkezinde çalışırken işten atılan 26 yaşındaki Osman Karul, işsizlik nedeniyle girdiği bunalımın ardından hayatına son verdi.
Denizli’nin Pamukkale ilçesinde yaşayan 21 yaşındaki U.Z.Ş, geçim sıkıntısı nedeniyle intihar etti. U.Z.Ş’nin bir süredir işsiz olduğu öğrenildi.
Gebze ilçesinde yaşayan ve dış cephe işiyle uğraşan 39 yaşındaki Levent Akar, borçlarını ödeyemediği ve geçinemediği için iş yerinde yaşamına son verdi.
Antalya’da işsiz olduğu için bunalıma girdiği iddia edilen jeofizik mühendisi 38 yaşındaki Ercan Özer, oturduğu apartmanın 9’uncu katındaki evin penceresinden atlayarak yaşamını sonlandırdı.
İş bulamadığı için maddi sıkıntı yaşayan Hasan M. isimli şahıs, Bolu’da bir inşaat halindeki binanın çatısına çıkarak geçtiğimiz nisan ayında intihar etmek istedi.
Uzun süredir işsiz olduğu öğrenilen A.Y isimli kişi, Hatay Valiliği önünde ‘Çocuklarım aç’ diyerek kendini yaktı. İntihara kalkışan vatandaşa yangın tüpleriyle müdahale edildi, fakat A.Y. hastaneye götürülürken hayatını kaybetti.
Konya’da iki çocuk babası olduğu belirtilen tır şoförü Mevlüt Çankaya, Konya Kamyon Garajı’nda intihar etti. Sosyal medyada TIR şoförünün maddi sıkıntılar nedeniyle intihar ettiği öne sürüldü.
Kocaeli Darıca’da bir süredir işsiz olan 3 çocuk babası İlyas Yazgan bunalıma girerek hayatına son verdi.
Şırnak’ın Cizre ilçesinde Nezir Kılıç isimli vatandaş, Cizre Kaymakamlığı binasının penceresine çıkarak intihar etti.
Tekirdağ’da Saffet G. isimli vatandaş evde yalnız olduğu esnada ailesine not yazarak yaşama veda etti. Saffet G’nin ailesine “Ben hakkımı size helal ediyorum. Siz de bana hakkınızı helal edin. Biliyorum, sizi çok üzdüm. İşsizlikten bunaldım” şeklinde not bıraktığı öğrenildi.
Çorlu’da günlük yevmiye ile çalışan ve salgın dönemi işsiz kalarak borçlarını ödeyemeyen Muhammed Bedir intihar etti.
Antep E Tipi Kapalı Cezaevi’nde zorunlu askerlik yapan 20 yaşındaki Jandarma Er İbrahim Meşe’nin, 21 Ocak günü nöbet tuttuğu kulübede intihar etti.
İntihar edenlerin tek katili AKP ve Saray şefi Erdoğan’dır
Bir de intihar girişimleri vardı… Ankara, Kızılay Meydanı’nda bir vatandaş “Cumhurbaşkanına sesleniyorum, işsizim sokakta yaşıyorum, adalet bu mu?” diyerek intihar etmek istedi.
Trabzon’da işsiz olduğu belirtilen bir vatandaş, belediye binası önünde kendini yakmaya çalıştı.
Bu intihar edenlerin tek katili ise AKP-MHP iktidardır çünkü Saray iktidarı, bütün ekonomiyi ya savaşa ya da kendi aile keyfi için kullandı. Bunun sonuncunda Türkiye’yi derin bir ekonomik, toplumsal ve siyasal bir buhranın içine sürüklemiştir. AKP ve Saray şefi Erdoğan’ın 2002’de iktidara gelmesiyle birlikte Türkiye’yi ekonomik bir krizin içine sürükleyerek, vatandaşları en yaşamsal gereksinimlerini karşılayamayacak duruma getirmiştir. İnsanları borç krizine, iflasa ve kötü yönetime mahkum ederek, işsizlik, yoksulluk ve krizle boğuşan vatandaşları hayatlarını devam ettirememenin sıkıntısıyla bunalıma sürüklemiştir.