AKP’nin din tüccarlığı korkunç boyutlara ulaştı

0
302

KEMAL SÖBE

Bütün sınıflı-devletli sistemlerde çeşitli argümanlar, iktidarda kalmak ve kendi egemenliklerini meşrulaştırma araçları olarak kullanıldılar.  Demokratikleşmiş ülkelerde din artık kullanılamayacak kadar miadını doldurmuştur, sadece yer ve zamana göre, milliyetçilik ve ulus devlet anlayışı hala kullanılmaktadır. Bazen toplumsal sorunlarda ön plana çıkarılmaktadır, argüman olarak kullanılmaktadır, tıpkı benim işçim benim köylüm deme gibi. Ancak gelişmemiş, demokrasi yoksunu olan Türkiye gibi ülkelerde, din faktörü halkın bir bölümünü etkileyecek şekilde kullanılmaktadır. Türkiye tarihinde, iktidarda kalmak için, birçok hükümet ve düzen partisi tarafından çok değer kullanıldı. Ancak AKP kadar toplumsal değerleri, dini ve inancı aşırı bir şekilde kullanan bir parti ve hükümet hiç olmadı. AKP döneminde, dinin posası çıkarıldı dersek yanlış olmaz. İyi şeyler olduğunda kendileri yapıyor ama kötü şeyler olduğunda Allah yapıyor ve kaderdir. İşte bu, Allah’a şirk koşmaktır yani Allah’a ortak olmaktır. Yoksulluk Allah’ın kaderiymiş ve zamları Allah yapıyormuş öylemi? Böyle söyleyenler ya çok cahiller ya da çok kurnazlar. Başka türlü bu nasıl yorumlanır? Allah tüccar mı ki zam yapsın? Allah’ın zamlardan ve yoksulluktan ne çıkarı olacak? İşte buna, Allah’ın adını kullanıp insanları kandırmak denir. Allah’ın adını kullanıp, insanları kandırmak kadar kötü bir şey olamaz. Çünkü Allah’ın adını kullanıp toplumu kandıranlar her türlü kötülüğü yaparlar, ki yapıyorlar da. AKP’ye bağlı diyanetin imamları, zamlar ve hayat pahalılığı, namaz kılınmadığı için, Allah’ın verdiği bir cezaymış diyorlar. Yani Türkiye’de insanlar, namaz kılmadıkları için, Allah zam yaparak insanları cezalandırıyormuş. Böyle bir geri kafalılık olamaz. Bu söylenenlere inanmak ise deyim yerindeyse akılsızlıktır. 

Refah seviyesi yüksek olan, demokratik olan bazı Avrupa ülkelerinde namaz kıldıkları için mi, refahları yüksek ve demokratik? Kaldı ki Türkiye’de bütün camiler insan doluyor ve namaz kılıyorlar. Ama buna rağmen zamlar oluyorsa, yoksulluk artıyorsa bunu, ülkedeki sistemin yapısında ve ülkenin nasıl yönetildiğinde aramak gerekmez mi? AKP hükümeti daha yeni kurulduğunda ve muhalefetteyken, ülkedeki sorunların kaynağını o dönemin yönetimlerin yanlış yönetmelerinden ve demokrasinin olmamasından arıyordu. Peki son 22 yıldır hangi parti iktidardadır ki, ülkenin sorunları daha çözülmemiş ve daha çok kötüye gidiyor? Başka bir parti iktidardayken, her şeyin sorumlusu iktidardakilerdir diyen AKP, 22 yıllık iktidarı dönemindeki sorunlardan neden Allah’ı sorumlu tutuyor? Böyle bir ahlaksızlık hiçbir ülkede görülmedi. Halbuki İslam’ın en önemli şartlarından birisi Yalan söylememektir. Her gün, toplumun karşısına çıkıp, utanmadan yalan söylüyorlar ve kendi yaptıkları kötülüklerden Allah’ı sorumlu tutuyorlar. İnandıkları gibi bir Allah varsa, AKP’lilere, inandıkları öbür dünyada çok ceza verir. Ama kendileri çok iyi biliyorlar ki öyle inandıkları gibi bir güç ve öbür dünya yoktur, zaten bundan dolayı Allah’ın adını kullanıyorlar ve her yaptıkları kötülükten Allah’ı sorumlu tutuyorlar. Gerçekten düşündükleri ve inandıkları gibi, bir Allah olsa ve ceza verse, bu din tüccarları bunu yapamazlar çünkü başlarına neler geleceğini çok iyi bilirler. Ama öyle bir şey olmadığını bildikleri için, Allah’ı ve dini afyon olarak kullanmaktan hiçbir sakınca bulmuyorlar. Nasıl oluyorsa, AKP’lilerin inandıkları Allah, hep fakirleri cezalandırıyor ve zenginlere hiç dokunmuyor.

Kader hep fakirleri vuruyor. Hep fakirler kader kurmanı oluyorlar. Zenginler ve ülkeyi yönetenler, hiç kader kurbanı olmuyorlar. Bu kadar terbiyesizlik ve ahlaksızlık olamaz ama oluyor işte. Amaç iktidarda kalmak ve halkı sömürmekse, her yalan söyleniyor, her yol mübah görülüyor, insanlar öldürülüyor, aç bırakılıyor. Türkiye’de namaz kılınmadığı için yoksulluk ve zamlar varmış öylemi? Peki namaz kılınmıyorsa, neden yüz bin tane cami var ve hala yeni camilere yapılıyor? Ve neden yüz bin tane imama maaş veriliyor ve diyanet denen kurum ne işe yarıyor? Diyanete ayrılan bitçe, üç bakanlığa ayrılan bütçe kadardır. Ki bu, büyük bir paradır. Bunca para neden harcanıyor diyanet için? Çünkü din ile insanları uyutuyorlar. Çünkü dini kullanıyorlar. Dini kullanıp yoksulluk kaderdir diyecekler ki kapitalizmin varlığını ve egemenliklerini sürdürsünler ve böylelikle halkı sömürebilsinler. İşte bütün bunu din ile yapıyorlar. Bu yeni değil, devletli-sınıflı sistemlerde bütün iktidarlar bunu etkince kullandılar. Sözde Müslüman ülkelerde, bu hala etkince kullanılıyor ve bu Emevi dininin çok alıcısı da var. Bu Emevi diniyle Kürtleri yıllarca kandırdılar. Ama Kürtler, büyük oranda bu afyon dininin etkisinden çıktılar. Kürtler, bu afyon Emevi dininin etkisinden çıkınca bu sefer de Kürtleri Marksist olmakla, dinden uzaklaşmakla suçlamaya kalktılar. Emevi dinini İslam diye topluma yutturanlar, acaba kendileri gerçekten dindarlar mı? Gerçek İslam uygulansa eşitlik ve barış olur, insanlar insanca yaşarlar, yoksulluk olmaz, savaşlar olmaz. Çünkü İslam kelimesi Arapçada barış demektir. 

Hangi sözde Müslüman ülkede barış var ki kendilerine İslam diyorlar? Kürtlerin ulusal kimlikleri ve varlıkları söz konusu olunca, sanki Kürtleri şeytan yaratmış gibi, Türk, İran, Arap devletleri Müslüman olduklarını unutuyorlar, Kürtleri soykırımdan geçiriyorlar, katlediyorlar. Oysaki İslam’ın en önemli şartı öldürmemektir. Her gün, Kürtleri katlediyorlar, sonrada gidip camide namaz kılıyorlar. Sahi bunlar, hangi Allaha’ ve dine inanıyorlar? Türk, İran, Arap devletlerinin, gerçek İslam ile hiçbir ilgileri yoktur. Hepsi de Emevilerin iktidar dinini yaşıyorlar. Yani saltanat dininin Allah’ın diniyle bir ilgisi yoktur. Allah’ın dini hak, barış ve adalet dini olup, herkesin eşitçe ve hakça yaşamaya hakkı vardır. Allah demek hak, adalet, sevgi, merhamet, vicdan demektir. Hakkın, adaletin, sevginin, merhametin, insanlığın olmadığı yerde Allah yoktur, şeytan vardır. AKP hükümeti ve benzerleri, Allah’ın dinine değil, şeytanın dinine inanıyorlar. Allah, bunca nimet veriyorken neden fakirlik ve açlık olacakmış ve buna da kader diyecekler. Yoksa Allah, kendi kullarının aç kalmasından ve fakir olmalarından hoşlanıyor mu? Allah, bunca nimet verecek ama küçük bir kesimi çok zengin yapacak ve halkın tamamını da fakir yapacak öylemi? Allah, bu durumda, neden bunca nimet versin? Dünyada, her yıl yüz milyonlarca ton buğday, sebze, meyve ve gıda üretiliyorken ama buna rağmen insanlar aç ve yoksul kalıyorlarsa, bunun sorumlu Allah olamaz, Allah’ın adını kullanan YEZİTLER, bunun sorumlusudurlar…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz