Aleviler demokratikleşme mücadelesini neden büyütmüyor?

0
270

CİHAN EREN

Alevilerin, Türkiye’deki gelişmelerin nereye evrileceğini daha derin ve iyi anlayarak hızla tavır almaları, çok daha güçlü mücadele vermeleri gerektiğine inanlardanım.

Son birkaç yıldır Alevilerin oldukça pasif, adeta hiçbir örgütlemeleri, toplumsal dinamik anlamında da güçleri yokmuş gibi durdukları görülüyor. Bu durumu ve duruşu, Alevilerin siyasal bilinç eksikliğine, tecrübesizliğe bağlamak doğru olmayacaktır. Çünkü Alevi örgütlemesi içinde görevli canların, temsil ettiği misyona cevap olabilecek bilinç ve tecrübede oldukları biliniyor. Yine Alevi inancı adına söz söyleyecek mertebede duran Ocakzade yüzlerce Pîr vardır. Ayrıca Aleviler adına konuşabilecek sorumlulukta bulunan aydın, sanatçı, entelektüel çok sayıda şahsiyetin olduğu da bilinmektedir. Tüm bu kazanımlar ve değerler, Alevilerin sadece Türkiye’de değil, Ortadoğu ve dünyada olup bitenleri takip ederek, sonuç çıkarabildiğini de gösteriyor. Bu sebeple Alevilerin baskı altındaki bir topluluk olmasına rağmen, pasif durmaları, mücadelesiz kalmaları, doğrudan kendilerini ilgilendiren konularda tavır alamamalarının nedenlerini başka yerde aramak gerekiyor.

Türkiye tarihsel bir değişim yaşayacaktır. Bundan kaçışın olamayacağı kesinleşmiştir. AKP-MHP-Ergenekon çete devleti ya içinde Alevilerin ve Kürtlerin de olduğu milyonlarca insanı öldürecek, hiçbir muhalif toplumsal dinamik bırakmayacak ya da yok olup gidecektir. Türkiye’nin önünde başka hiçbir yol görünmemektedir.

Sorun tekçi ulus devlettir
Türkiye’de yaşanan sorunların tümü, tekçi ulus devlet sisteminden kaynaklanmaktadır. Sorunlar, Türk ulus devletinin ‘bozuk düzen’inden kaynaklandığı için, devletin temel ideolojisi olan Türk İslam sentezcilik değişmeden hiçbir sorun çözülemez.

AKP-MHP-Ergenekoncu kliğin tümüyle çeteleşmiş olması hem Türk ulus devletinin tekçi kafa ile gelip dayandığı yeri hem de başka alternatifinin olmamasından kaynaklanmıştır. AKP-MHP-Ergenekon denilen çete, yok edilmesi gereken tekçi sistemin görünen yüzüdür. Bunun için Türkiye’deki mesele, ‘seçim olsun AKP-MHP-Ergenekon çetesi gitsin, yerine başkaları gelsin’ ile hal edilebilecek bir mesele değildir.

AKP-MHP-Ergenekon çetesinin tümüyle yenilgiye uğratılmasının önemi, yüz yıldır birikerek gelen ve artık çözülmesi gereken sorunların çözülmesinin önündeki en büyük engellin kalkmasıdır.

Bu nedenle Türk İslam sentezciliğinin sol yüzü CHP ya da diğerleri, eski akılla iktidara gelseler de sorunlar çözülemeyecektir. Örneğin Alevilerin ve Kürtlerin kimlik ve halk olarak hakları tanınmayacak, varlıkları yasal güvenceye alınmak istenmeyecektir. Bu nedenle değişimin kesinleştiği, çeteleşmiş devletin yenilgisinin net olduğu bir dönemde, kim ne kadar mücadele ederse, yarın kurulacak demokratik cumhuriyet Türkiye’sinde o güç olur. Daha da önemlisi, mücadele edenlerin çoğalmasının, cumhuriyeti daha da demokratikleştirecek olmasıdır.

Alevi kimliği ile konuşan ve halk içinde de temsilci kabul edilen şahsiyetlerin, son dönemlerdeki açıklamaları, değerlendirmeleri insanı üzüyor. Çünkü (her kes aynı düzeyde olmasa da) konuşanların değerlendirmelerinin toplamdaki anlamı, Alevilerin inançlarının ruhuna göre siyasi duruş belirlemede kafa karışıklığı yaşadıklarını düşündürtüyor.

Alevileri dinleyince; bir faşist rejimin yarattığı baskı ortamının sonlanmasını beklemeliyiz diyenler, iki, CHP çizgisinde kalarak tehlikelerden korunalım düşüncesinde olanlar, üçüncüsüyse, HDP çizgisinde mücadele edelim diyenler olduğu anlaşılabiliyor. Örneğin son günlerde Pîr Hacı Bektaş-ı Veli adıyla düzenlenen ve artık bir gelenek haline gelmiş etkinlik etrafındaki tartışmalarda böyle bir siyasi resim çıktı. O tartışmalar, dışarıdan bakanlarda böyle bir his uyandırdı. Oysaki Aleviler, hiçbir siyasi yapının uzantısı, arka bahçesi, tarlası, masasında mezesi değildir.

Tüm inançlar gibi Alevilerde siyasetsiz ve mücadelesiz olamaz. Ve her inanç gibi Alevilerde, inancının emrettiği ahlak, kimlik ve kişilik gerçekliğine göre siyaset yapar. Mücadele eder. Kendisine yakın gördüğü siyasi çizgiyle ortaklaşabilir. Buna kimse bir şey diyemez. Nasıl ki AKP-MHP-Ergenekon çete devletine ‘siz doğrusunuz, yaptıklarınız iyidir, arkanızdayız, sizi destekliyoruz’ diyen, Türk İslam sentezci Müslümanlar varsa, Aleviler de kendi inançlarına yakın gördüğü siyasi yapıları destekleyebilirler. Daha doğrusu desteklemelidirler. İçinde yer alıp siyaset de yapmalıdırlar. Alevilerde bu netlikte olmayanların varlığı, kimi önemli ve zorunlu durumlar karşısında ortak karar almalarını zorlaştırıyor. Örnek olarak verdiğimiz Pîr Hacı Bektaş-ı Veli adıyla yapılan etkinlik süreci tartışmalarında böyle bir tablo ortaya çıktı. ‘Etkinlikler olsun mu olmasın mı, falanca gelirse biz gelmeyiz, falan belediyenin yaklaşımı şöyle oldu’ minvalindeki değerlendirmeler oldu. Çok önemli Alevi kurumlarından, örgütlerinden açıklamalar geldi. 
Önemli bir konuda Alevilerin yaptığı bu iç tartışma, aynı zamanda içinde bulunduğumuz tarihsel süreci karşılayacak noktada olmadıkları şeklinde de yorumlanabilir.

Oysaki böyle bir dönemde Alevilerin tartışması gerektiğine inandığım şey, ‘devleti, diyaneti, kültür bakanlığını Pîr’in dergahından nasıl kovarız’ olmalıydı. Osmanlıdan beri Pîr Hacı Bektaş-ı Veli üzerine düşürülmek istenen devlet ve iktidar gölgesinin önüne nasıl geçebiliriz olmalıydı. Tüm Alevilerin bildiği, adına yemin ettikleri için Pîr Hacı Bektaş-ı Veli adıyla düzenlenen etkinlikler hakkında Alevi canlar ne diyor denilerek görüşler alınabilirdi. Kısacası, Aleviler adına konuşanların, Cem’deki, Ocak sistemindeki ve Semahın çemberindeki ruh ve duygularla oturup karar vermeleri gerekirdi. Alevileri güçlendirecek yol da yöntem de bu olur diye düşünüyorum.

CHP söylemine kanmamak
Aleviler, devlet ve rejim köklü değişmeden, cumhuriyet radikal demokratikleşmeye uğratılmadan her zaman tehlike altında olduklarını bilmek zorundadır. Demokratik cumhuriyet derken, CHP ve Kılıçdaroğlu’nun söylediğini kastetmiyoruz. Aleviler CHP’nin demokratik cumhuriyet söylemine aldanırlarsa, laiklikle kandırılmanın ikincisini yaşamış olacaklar. Çünkü mevcut CHP ile AKP-MHP-Ergenekon kliği arasında sadece ‘İnce İp’ kadar bir mesafe vardır. Aleviler, AKP’yi ve Erdoğan’ı Türkiye’nin başına bela eden bu CHP’yi de unutmamalıdır.

Faşist ırkçılarla yan yana olmaya değişim diyen, ancak Kürtler ve Alevilerle aynı karede görünmek istemeyen CHP gerçeğini Aleviler çok iyi okumalı ve anlamalı, tavır koyabilmelidir. Aleviler, kendilerini cumhuriyetin demokratikleştirilmesi mücadelesinden alıkoyanın da CHP olduğunu unutmamalıdır.

Özcesi, Alevilerin, Türkiye’nin evrileceği yeri görmesini engelleyenin CHP ve CHP’cililk olduğunu çok iyi görerek yol alması gerekmektedir.

YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz