Armanc: Rêber Apo’ya yönelik tecridin işkenceye dönüşmesi komplocuların korkularının göstergesidir

0
135

HPG Merkez Karargah komutanlarından Haki Armanc, Kurdistan’daki siyasi ve askeri gelişmelere ilişkin Dengê Gel Radyosu’na konuştu. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim Uluslararası Komplo’nun yıl dönümüne yaklaştığımız şu günlerde, komplonun nasıl gerçekleştiğini, amacını, ve etkilerini anlattı. Kuzey Kurdistan’da yaşanan savaşa ve gerilla direnişine de dikkat çeken Armanc, Şehîd Axîn Mûş, Rêdûr Sîser şahsında tüm Kurdistan şehitlerini andı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve zindandaki tüm tutsakları selamlayarak konuşmasına başlayan HPG Merkez Karargah komutanlarından Haki Armanc, “Önder Apo’ya yönelik uluslararası komplo 25 yıldır sürüyor. Bu komplonun amacı neydi, bu komployla ne yapmak istiyorlardı? Bu komplonun kesinlikle büyük bir amacı vardı. Mücadelenin başlangıcından bu yana Rêber Apo, kapitalist modernite sisteminin karanlık taraflarını, gerçeğinin ne olduğunu, topluma ve özgürlükçü halklara yönelik tehlikesinin ne olduğunu her zaman ortaya çıkardı. Sadece ortaya çıkarmadı buna karşı verdiği mücadeleyle de özgürlükçü, direnen ve ezilen halklara umut oldu. Bundan dolayı işbirlikçi hain bir kesim Kürtler de bu komploda yer aldı. Uluslararası komplonun amacının Önder Apo’yu ortadan kaldırmak, fiziksel olarak yok etmek ve Önder Apo’yu ortadan kaldırarak Kürt-Türk halkı arasında çatışma yaratarak bölgedeki savaşı derinleştirmek olduğunu biliyoruz. Önder Apo bunu daha komplonun başlangıcında gördü ve anladı.

Bu nedenle 9 Ekim 1998’de Suriye’den ayrıldı. Çünkü bir tehlike vardı. Hazırlıklar yapıldı. Sadece Türk devleti değil, tüm uluslararası ve bölgesel güçler Suriye’ye saldırı ile bölgesel bir savaş başlatmak istiyordu. Belki orada milyonlarca insan öldürülebilirdi. Önder Apo bunu kabul etmedi ve kendini feda etti diyebiliriz. Önderlik halkın zarar görmemesi, halkın tehdit edilmemesi, öldürülmemesi için her zaman duygusal davrandı. Mücadelenin başlangıcından bugüne kadar her zaman bunu esas aldı. Öldürme olmamalı, Kürt ve Kurdistan sorunları her zaman barışçıl demokratik yöntemlerle çözülmelidir. Bu her zaman Önderliğin temel isteğiydi. Önderlik Avrupa ve Rusya’ya gitti, bunun sonucunda Kenya’da 15 Şubat komplosuyla karşı karşıya kaldı. Önderlik komploya soğukkanlılıkla yaklaştı.

Türk devletinin özel ekibinin tüm ahlak dışı uygulamalarına rağmen Önderlik soğukkanlı yaklaşarak bu komplonun amacına dikkat çekti. Böylece bu komployu fiilen boşa çıkardı, önlendi. Komplo sürecinde bilindiği gibi yurtsever halkımız, hareketin kadroları, sempatizanları ve dostları “Güneşimizi karartamazsınız” sloganıyla eyleme geçti. Kendilerini yaktılar, fedai eylemler yaptılar ve Önder Apo’nun etrafında toplandılar. Bugüne kadar milyonlarca insanımız bu komplonun başarısızlığa uğraması ve boşa çıkması için büyük bir mücadele sergiledi” diye konuştu.

ÖNDER APO DURUŞUNDAN TAVİZ VERMEDİĞİ İÇİN TECRİT AĞIRLAŞTIRILDI

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin son yıllarda işkenceye dönüştüğünün altını çizen Armanc konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Rêber Apo’ya yönelik tecridin işkenceye dönüşmesi komplocuların, egemen güçlerin Önderlikten ne kadar korktuklarını gösteriyor. Önderliğin konuşmasını dahi kendileri için bir tehlike olarak görüyorlar. Bu güçler Ortadoğu ve Kurdistan halkına yönelik politikalarında tıkanma yaşadıklarının farkında. Bundan dolayı tecrit politikasında ısrarlılar. İşkenceye dönüşen bu tecrit, yalnızca faşist Türk devletinin bu özel savaş politikası kapsamında değildir. Yani uluslararası güçler, bölgesel ve hatta Kürt işbirlikçi hainler de bu komplonun bir parçasıdır. Düşmanımızın bunu yapacağını biliyoruz çünkü Önder Apo duruşundan taviz vermedi. Son 25 yıldır bu komploculara karşı en zor ortamda mücadele ediyor. Önder Apo bütün saldırılara rağmen vazgeçmedi, onurlu bir duruş sergileyerek geri adım atmadı.

Kuşkusuz bu son zamanlarda halkımız Kurdistan’ın her parçasında, Avrupa’da ve tüm dünyada her yerde ayaktadır. Sadece Kürt halkı değil, Kürtlerin dostları da ayakta ve dirençli bir duruş sergiliyor. Son dönemde giderek artan Kürt dostları, yabancılar, Önder Apo’nun felsefesini ve fikirlerini, anlamış ve benimsemiştir. Bu temelde mücadele ediyorlar ve komploya karşı Önder Apo’nun fiziksel özgürlüğü için bu mücadeleyi birçok ülkede kitlesel olarak destekliyorlar. Kürt halkıyla birlikte mücadelede yer alıyorlar. Eğer yabancı çevreler Önder Apo’yu bu kadar anlıyor ve onu bir özgürlük umudu olarak görüyorsa, Kürt halkının da bunu daha fazla anlaması ve sahip çıkması gerekiyor.

Kürt halkının tarihinde ilk kez bu kadar özgür, bağımsız bir felsefeye, ideolojiye ve bilince sahip bir önder sadece Ortadoğu bölgesinde değil, tüm dünyada etki yaratabiliyor. Herkesin bununla gurur duyması lazım. Halk, Önder Apo’nun içinde bulunduğu bu duruma karşı eylemsellik içinde olmalıdır. Halkımızdan istenen budur. Bu hareketin militanları olarak bizler de üzerimize düşen görevlerin farkındayız. Bunu her zaman tartışıyoruz  ve Önder Apo’ya karşı görevlerimizi yerine getirmeye çalışıyoruz. Çünkü kendimizi Önder Apo ile tanıdık. Önder Apo’dan önce kendimizi tanımıyorduk, ülkemizi tanımıyorduk, halkımızı tanımıyorduk, düşmanımızı tanımıyorduk. Onun için hepimiz Kurdistan Özgürlük Gerillası, savaşçıları ve komutanları olarak bu bağlamda bir mücadele içerisindeyiz. Önder Apo’ya olan görevimizi layıkıyla yerine getirmek için büyük bir mücadele veriyoruz.”

GERİLLA TOPLUMUMUZUN UMUDUDUR

Birkaç yıldır düşmanın Bakur alanı başta olmak üzere Kurdistan’ın birçok alanına aralıksız bir şekilde saldırdığını vurgulayan Armanc, “Düşman her mevsim operasyonlar yürütüyor. İşgalci Türk devleti Bakur gerillasından çok korkuyor. Bakur alanında tek bir gerilla bile olsa düşmanın uykuları kaçıyor. Çünkü Kurdistan gerillası özgürlük umududur. Toplumumuzun ve halkımızın umududur. Yıllardır Türk ordusunun yüreğinde korku yarattı. Bu nedenle eylemlerine kesintisiz olarak devam etmektedir. Gerilla yaptığı eylemlerle düşmanın teknik gücünü de boşa çıkarıyor.

Kürt halkının tarihinde ihanet her zaman kör ve lanetli bir düğüm olmuştur. Bütün direnişlerde düşman zayıf insanlardan faydalanmış ve bu şekilde ihanete başvurmuştur. Bu yıllarca mücadelemiz için de bu kullanıldı. Kendileri için kontralar yarattılar. O hainlerin yardımı olmadan Türk ordusunun Kurdistan’da bir gün bile kalması mümkün değildir. Bu dağlarda duramazlar, bunu çok iyi biliyoruz. Bu nedenle toplumdaki bazı zayıf insanları kullanarak özel savaş yöntemine başvuruyorlar. Yine korucu kisvesi altında bazı kişileri kontra yaparak operasyonlara katılmalarını sağlıyorlar. Bu dönemde bize ihanet eden, saflarımızdan kopan bazı kişilerden faydalanmak ve onları kullanmak istiyorlar. Bildikleri yerlerin koordinatlarını öğrenmek için onları kullanıyor. Son dönemdeki bu işgal operasyonları sırasında birçok saldırı gelişti. Aldığımız bilgilere göre düşman son saldırıları da bu hainleri kullanarak yapmıştır. Şüphesiz Qileban’daki yoldaşlarımız da bu şekilde şehit edilmiştir. Farklı alanlarda da şehit düşen arkadaşlarımız oldu. Fakat bir süre sonra arkadaşlar gerekli tedbirleri alıyor ve bu operasyonlar boşa çıkarılıyor.

Çok değerli komutan ve savaşçı yoldaşlarımız şehit düştü. Bu şehadetler bize çok ağır geldi. Yaşanan eksikliklerin ne olduğunu değerlendiriyoruz. Ama genel olarak Bakur gerilla grubunun dirençli bir grup, tüm baskılara ve zorluklara karşı duran bir grup olduğunu söyleyebiliriz. Kendilerini koruyabilir, düşmanın küçük, büyük tüm saldırılarını etkisiz hale getirebilirler. Düşmanın çoğu operasyonları da boşa çıkarılıyor. Artık Bakur gerillasının şuna dikkat etmesi gerekiyor; düşman o hainlerin ve kaçan kişilerin verdiği bilgilerde ısrar edecektir. Bir süre bu hainlerin bilgilerini uygulamayabilirler. Çünkü biliyoruz ki bir kaçış olduğunda arkadaşlar gerekli tedbirleri alıyor ve şuan da almış durumdalar.

Ancak aldıkları bilgilerin hayata geçirilmesi aylar, yıllar alabilir. Bu konuda arkadaşlar dikkatli olmalı. Arkadaşlar bu kaçkınların bildiği yeri kullanmamalı. Kampların gidiş ve geliş hatlarında tedbirlerin alınması gerekiyor. Arkadaşlar bir süre tedbir aldık demesin genel tedbirleri almak lazım. Genel olarak dikkatli olmak gerekir. Bölgedeki arkadaşlardan, bulunduğunuz alanlara kadar mutlaka tedbirlerinizi alın. Düşman saldırılarının tamamen boşa çıkarılması gerekiyor. Arkadaşlarımızın bu temelde bir çaba içerisinde olduğuna inanıyoruz. Çünkü önlem alarak düşmanın birçok saldırısını boşa çıkardıklarını biliyoruz. Bu önlemlerin her zaman alınması gerekir. Sonbahar mevsimine giriyoruz ve bu konuda daha fazla hassasiyete ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.

İHANETE KARŞI APOCU BİR DURUŞ SERGİLEDİLER

Axîn Mûş ve birlikte şehit düştüğü 3 yoldaşı şahsında tüm devrim şehitlerini anan Armanc, devamla şunları belirtti: “Bu yıl yaşadığımız ağır şehadetlerden biri de heval Axîn. Axîn yoldaş fedailerin komutanıydı. Öncü biriydi. Birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz ve pratiklerin çoğunu Kuzey’de geçirdik. Rêber Apo’nun çizgisinde yürüyerek tüm hayatını feda etti. Halkı için, ülkesi için her şeyi göze aldı. 1 Haziran 2004 Hamlesinde Gabar bölgesinden saflara katıldı. 1 Haziran Hamlesine etkin bir şekilde katılan öncülerden biriydi. Komutanlık etti. Yıllarca özel güçlerde eğitim aldı. Teknik ve taktikte uzmandı. Güçlü yoğunlaşmaları olan bir arkadaştı. Gabar’daki ilk yıllarında çok başarılı eylemlerde yer aldı. Türk devleti yaptığı açıklamada bu eylemlerde yaklaşık 70-80 askerinin öldürüldüğünü açıkladı ama ölü sayıları çok daha fazlaydı. Axîn yoldaş, Kurdistan’da halkı soykırımdan geçirmek isteyen yüzlerce düşman askerini ve polisini cezalandırdı. Ailesi, halkımız özellikle de Serhat halkı heval Axîn’le gurur duymalıdır. Böyle kahraman bir kadındı Axîn yoldaş. Yaşamıyla, duruşuyla, örnek bir militandı.Gerilla yaşamının her anında bize gerçekten umut verdi, güçlüydü. Son yıllarda Amed bölgesinden sorumluydu. Hem Amed, hem de diğer eyaletlerle ilgileniyordu. Birçok zorluklara ve operasyonlara karşı kendisini ve arkadaşlarını korudu, eylemler geliştirdi. Heval Axîn’in yoğunlaşmaları, “Rêber Apo’nun perspektifleri çerçevesinde görevlerimi nasıl yerine getirebilirim” temelinde olurdu. Heval Axîn’i kelimelerle anlatmak mümkün değil. Fakat pratikleriyle yarattığı birçok değere sahip çıkacağımızın ve takipçisi olacağımızın sözünü veriyoruz.

Onunla birlikte şehit olan arkadaşlar da genç arkadaşlardı. Onlar da yıllardır özgürlük hareketinde yer aldılar. Bunlardan biri Rohat Pasûr’du. Kendisi de uzun süre pek çok farklı bölgede ve son olarak da Amed’de faaliyet yürüttü. Birçok eyleme katıldı. Yurtsever bir çevreden geliyordu. Militan duruşuyla nasıl bir fedai olduğunu herkese gösterdi. Son anına kadar en güçlü haliyle mücadelede yer aldı.

Bir diğer yoldaşımız ise Demhat Setkar’dı. Elkê’ye bağlı yurtsever Setkar köyündendir. Heval Zerdeşt’in şehit düştüğü köy. Yıllardır düşmanın saldırılarına maruz kalmış bir köydür Setkar. Halk düşmanın baskılarından ve saldırılarından dolayı metropollere gitti, köyünü terk etti ama hep direndi. Heval Demhat da, şehidi, katılımı çok olan bu yurtsever köydendir. Heval Demhat da tüm çalışmalara fedai bir duruşla katılırdı. Heval Egîd ise Batmanlıydı, oradan mücadeleye katılmıştı. Yani o da zorluklara göğüs geren, engel tanımayan bir yoldaşımızdır. Gerçekten çok büyük emekleri vardı bu arkadaşların. İhanete karşı Apocu bir duruş sergilediler. Ablukaya alınmışlardı, düşman tüm teknik gücüyle saldırdı. Yoldaşlarımız saatlerce direnerek canlarını feda ettiler. Bu duruşları bize güç veriyor.

HEVAL YUSUF PÎROSÎ MÜCADELEMİZİN KORKUSUZ KAHRAMANLARINDAN BİRİYDİ

Heval Yusuf, (Yusuf Pîrosî- Hacı Ali Yiğit) mücadele tarihimizde çok büyük emek veren yurtsever bir yoldaşımızdı. Başta ailesine, Maxmur halkına ve tüm Kurdistan halkına başsağlığı diliyoruz. Halkımızın bir kahramanıydı. İnsanlık tarihinde her zaman kahramanlar vardır. Heval Yusuf da o kahramanlardan biridir. Büyük emekleri vardı. Yıllarca düşmanın saldırılarına, baskılarına maruz kalan yurtsever Pîrosa köyündendi. Pîrosa köyü tüm bu saldırılara rağmen hiçbir zaman boyun eğmedi. Arkadaşlar da bir dönem köyün çevresindeydi. Heval Yusuf da o dönemde arkadaşlarla iletişime geçti, hizmet etti, köyde kaldığı süre boyunca çalışmalara katıldı. İşgalci düşmanın baskı ve saldırılarından sonra ailesiyle birlikte Güney Kurdistan’a geçerek Maxmur’a taşınır.

Fedakar, emekçi, mütevazı bir milis olan Yusuf yoldaş, aktif olarak mücadele etmeye devam etti. 2006’dan günümüze kadar halkımızın özgürlük mücadelesinin ihtiyaçları temelinde açığa çıkan görevlerin hepsini başarıyla yerine getirdi. Arkadaşları onu bir milis olarak görmüyorlardı. Çünkü o, en zor alanlarda, sınır hatlarında, düşman pusularında, en tehlikeli alanlarda gerillanın yanında oldu, önüne geçti, öncülük etti. Binlerce gerillanın Bakur’a sağlam bir şekilde ulaştırılmasında emek ve rol sahibi olan Yusuf yoldaş, mücadelemizin korkusuz, fedakar kahramanlarından biriydi. Önce örgütü düşündü, Kürt halkının mücadelesini düşündü. Yani yıllarca halkını düşünmüş ve arkadaşlarının yanında kalmıştır. Arkadaşları ona defalarca ailesinin yanına gitmesini söyledi, gitmek istemediğini çok iyi biliyorum. Yaz-kış demeden yıllarca mücadele etti, bizim için bir öğretmendi. En kritik alanlarda, en zor zamanlarda geliş-gidişlerin yaşandığı anlarda bile heval Yusuf’u hatırladık. Çünkü çok disiplinliydi, çok fedakardı, alana hakimdi. Yani bir gün bile bir grubu pusuya düşürmedi. Bütün çalışmalarını, görevlerini başarıyla yerine getirdi. Kendisi ve ailesi 24 saat boyunca devrime hizmet etti. Heval Yusuf böyle bir insandı.

Son yıllarda birçok sınırda sorun yaşanıyordu. Heval Yusuf, birçok kez sınıra gitmek istedi ama biz uygun görmüyorduk. Çünkü çocukları vardı, ailesi vardı ve yaşı büyük bir arkadaştı. Artık korunması gereken bir değerdi bizim için. Dolayısıyla biz bunu pek uygun bulmadık ama birçok yurtsever aracılığıyla bu çalışmayı yürütmek istediğini bize iletiyordu. Arkadaşların sıkıntı yaşadığını, yol sorunlarının devam ettiğini, Heftanîn’de, Metîna’da operasyon olduğunu, oraları bildiğini belirtiyordu. Yani yardım etmek için en kritik yere, düşmanla her gün savaşılan yere ısrarla gelmek istiyordu. Biz de heval Yusuf’un ısrarı üzerine gelip arkadaşlarımıza yardım etmesini uygun bulduk. Bizim için ağır bir durum olsa da gidip arkadaşlara hattı anlatıp, etrafı göstermek için ısrar etti.

Son anlarında bile görevini başarıyla yerine getirdi. Arkadaşlarına pek çok yer gösterdi, yeni arkadaşlarla, gençlerle her yönde birçok yeri ve bilgiyi paylaştı. Maalesef Türk devletinin vahşi saldırısı sonucu Têkoşer û Zerdeşt heval ile birlikte şehit oldu. Şimdi bu aslında bir ihanet sonucu oldu. Bizi zorlayan, canımızı acıtan şey budur. Düşman yıllardır yaptığı operasyonlarla, her türlü saldırılarla heval Yusuf’u hedef alıyordu ama başaramamışlardı. Fakat böyle bir arkadaşımız ihanetçilerin verdiği bilgilerden dolayı hava saldırısı sonucu şehit düştü. Heval Yusuf’un bizde gerçekten özel bir yeri var. Yıllarca emek verdi, Kurdistan dağlarında anılarını bıraktı. Heftanîn’de, Metina’da, Van, Botan eyaletlerinde, her yerde büyük bir heyecanla faaliyet yürüttü. Bir Kurdistan yurtseveri nasıl olmalı, düşmanın karşısında nasıl durmalı, görevini nasıl yerine getirmelidir, heval Yusuf bize bunu gösterdi. Tüm Kurdistan halkına örnek oldu. Bu şehadette parmağı olandan mutlaka hesap sorulacağının sözünü veriyoruz.

İHANETÇİLERE KARŞI DİKKATLİ OLUNMALI

Şu an sonbahara giriyoruz, bu ayın bazı özellikleri var. Kış kampına hazırlık dönemi sona eriyor. Yaz aylarında arkadaşların altyapılarını, yemeklerini, konaklamalarını yaptıklarına inanıyoruz. Bitirilmeli, bitmese bile arkadaşlar bu işleri bir an önce bitirmeli. Yukarıda da söylediğimiz gibi şüpheli yerler varsa, kaçanlar varsa, gerekli tedbirlerin alınması gerekir. Bu en önemli şey. Zaten havalar soğuduğu için operasyonlar da başlayacaktır. Ağaçların yaprakları dökülecektir, düşman bazı yerleri termal için kullanacaktır. Tüm arkadaşların buna dikkat etmesi gerekir. Çünkü biliyoruz ki düşman birçok yerde operasyon hazırlığı yapıyor ve saldırılarını ilerletmek için her mevsimi bekliyor. Aynı zamanda bölgeye fotokapan ve mobese yerleştiriyor.

Arkadaşlar zaten bilgi veriyorlar. Serhat ve Ağrı dağının etrafının her alanına kamera yerleştirmişler. Yüksek her yere mobese yerleştirmişler. Düşman Bakur’daki arkadaşlarımızı katletmek için tüm teknik ve ekonomik gücünü kullanıyor. Arkadaşlar da buna karşı dikkatli olup kendilerini korumalı ve gerekli tedbirleri almalıdır. İlişkilere de dikkat edilmesi gerekiyor. Özellikle bu yıl yaşanan şehadetler genelde sabit ve köylere yakın noktalarda oldu. Yurtseverler gidip arkadaşları ihbar etmiyorlar ama bilgiler kulaktan kulağa yayılınca düşman da bilgi alıyor bu şekilde. Bu temelde arkadaşlar bir deneyim edinmelidir. Bu nedenle yarı hareketli gerilla timi diyoruz. Bakur’da çok gerekli olmadığı sürece bir hareketlilik olmasın. Aynı zamanda bilinen yerler varsa değişiklik yapılmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır. Her açıdan arkadaşlar bunlara odaklanmalıdır. Bu önemli bir konudur.

SON NEFESİNE KADAR DİRENDİLER

Bir diğer önemli konu ise sonbahar eylem zamanıdır. Bütün arkadaşlar biliyor ki bu dönemde eylemleri etkili bir şekilde yürütmek avantajlıdır. Hava kapalı, yağmur, bulut düşmanın birçok tekniğini etkisiz hale getiriyor. Bu aynı zamanda eylemleri daha etkin geliştirmemiz için de bir fırsattır. Arkadaşların da buna odaklandığına inanıyoruz. Her alanın ve her timimizin imkanlarına göre eylem planları var. Bu bakımdan önümüzdeki aylarda Kurdistan özgürlük gerillaları bunu iyi değerlendirmeli ve bu dönemin taktiklerine göre kayıp vermeden, büyük riskler almadan eylemler gerçekleştirmeli. Arkadaşların bu temelde hareket edeceklerine inanıyoruz.

Düşmanın operasyonlarına karşı ise heval Rêdûr Sîser’in, Beritan’ın, Destan’ın Apocu militan duruşu esas alınmalıdır. Düşmanın saldırılarına karşı günlerce direndiler ve canlarını feda ettiler. Rêdûr ve Destan’ın duruşu dönemin militan duruşudur. Fedai bir duruşa sahip heval Destan’ı Nisêbîn’de düşman tarafından ablukaya alınmıştı. Düşman onları teslim almak istiyordu. Saatlerce savaştı, sonuna kadar direndi ve düşmanın eline düşmemek için kendini feda etti.

Yine İlkbahar’da Mardin’de katledilen heval Xebatkar ve çok değerli yurtsever milisimiz Lokman da halkın kahramanlarıydı. Lokman arkadaş aynı zamanda heval Xebat’ın da dayısıydı. Düşman onları esir aldığında büyük işkenceler etti. Düşman onlara arkadaşların yerini bildiklerini onlar da bilmediklerini söylemiş. Son nefeslerine kadar direndiler. Düşman onları işkenceyle katletti. Yani Bakur’daki arkadaşların ihanete, teslimiyete karşı duruşu böyle olmalıdır. Bizi zafere götürecek, düşmanı yenilgiye uğratacak ve boşa çıkaracak duruş budur.

DİRENİŞ ADIM ADIM DEĞER ÜSTÜNE DEĞER YARATIYOR

Şehîd Doxan, Girê Cûdî, Girê Şehîd Mazlûm ve Girê Amediyê direnişlerini selamlıyoruz. Birkaç yıldır gerillalar verdikleri direnişle Medya Savunma Alanlarında adım adım değer üstüne değer yarattı. Düşmana karşı direniş hala devam ediyor. Direnişin sonuçları her gün halkımızla, kamuoyuyla paylaşılıyor. Büyük bir mücadele var. Düşman gerilla alanlarına yönelik işgal saldırılarını 2021 yılında Garê’de başlattı. 2022 yılında ise Güney Kürdistan’ın tamamını işgal etmek istedi. Ama gerçekten gerilla büyük bir direniş sergiliyor. Savaşın ön saflarında yer alan arkadaşlar, Türk ordusunun moralinin ve psikolojisinin bozulduğunu söylüyor. Gerilla direnişini kıramayan düşman ahlaksız yöntemlere başvuruyor. Kimyasal silah kullanarak sonuç almak istiyor. Buna rağmen her gün onlarca düşman askeri gerillalar tarafından cezalandırılıyor. Türk devleti ordusuyla, tüm imkanlarıyla, çeteleriyle, kontralarıyla saldırmasına rağmen gerilla karşısında sonuç alamıyor.

Düşman bu süreçte KDP’den destek alarak onları da bu savaşa sokmak istiyor. KDP zaten uzun bir dönemdir bu savaşta yer alıyor. KDP son zamanlarda artık açık bir şekilde savaşta yer almaya çalışıyor. Bu yönde hazırlıkları var. Bir kez daha Kürtler arasında bir savaşı devreye koymak istiyor. Türk devleti de ısrarlı bir şekilde bunun üzerinde duruyor. KDP’li bazı güçler de Türk devletinin bu politikalarını yürütüyor. Buna ilişkin hareketimizin de birçok açıklaması var. Kürt kamuoyunun bunlardan haberi var. Fakat önümüzdeki günlerde bunun açık bir savaşa dönüşme tehlikesi de var. KDP’nin Türk devletiyle işbirliği yaptığını herkes görüyor. Savaş alanında bu durum daha da görünür hale geliyor. Buna göre arkadaşlar bir hazırlık aşamasındalar.

Biz Kürtler arasında bir savaşı istemiyoruz. Komutanlığımızın, hareketimizin yönetimi buna ilişkin defalarca çağrı yaptı. Aslında büyük bir fedakarlık ve sabır gösterdik. Arkadaşlarımızın ne kadar zorlandığını biliyoruz. Bu nedenle yönetimimiz ve komutanlığımız dikkatli davrandı. Elbette bu duruşumuzu son ana kadar koruyacağız. Önderliğimizin perspektifini, hareketimizin yönetimini esas alıyoruz. Farklı bir durum yaşanırsa yıllar buna da hazırız. Yani tedbirlerimizi aldık. Medya Savunma Alanlarında durum budur. Hem tünel savaşı, hem de tünelde savaşan direnişçilerinin hazırlıkları var, yarı hareket timi de gerekli tedbirleri aldı. Eylem yaptıklarında kendilerini korurlar. Yılların verdiği tecrübeyle artık tüm arkadaşlarımızın net bir şekilde görevlerinin başında olduklarını söyleyebiliriz.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz