Barok ressam Artemisia Gentileschi, resimlerinde yer verdiği güçlü kadın karakterlerle, kadınların diriliş ve direniş mücadelesinde yol gösterici olmaya devam ediyor.
İtalya’nın başkenti Roma’da 8 Temmuz 1593 tarihinde dünyaya gelen Artemisia Gentileschi, cinsler arası eşitsizliği, kadına yönelik şiddet ve tecavüzü resmederek protesto eden feminist bir barok ressam olarak tanınır. Barok sanat akımının ilk büyük sanatçılarından Caravaggio’nun izinden giden Artemisia, hocasını gölgede bırakacak eserlerin sahibi olur.
‘Kadın’ olma sorunsalı
Artemisia, dönemin feodal yönetiminde ‘kadın’ olması sebebiyle sanat okullarında eğitim alamadı. Fakat eserlerinde kadının güçlenmesini yansıttığı için 1970’lerde feminist sanatçılar ve sanat tarihçilerinin dayanışmasıyla ismi daha çok duyuldu ve son elli yılda ‘kült’ isimlerden biri haline geldi. Kadın ressamların henüz kabul görülmediği ve sanatsal bir topluluk olarak görülmediği bir dönemde Floransa’da Accademia di Arte del Disegno’ya kabul edilen ilk kadın oldu. 19 yaşında, Agostino Tassi isimli resim öğretmeni tarafından cinsel istismara maruz kalan Artemisia, bu travmanın ardından mahkeme süreciyle beraber zorla evlendirilmeye çalışıldı. Agostino Tassi isimli fail zorlu mahkeme sürecinin ardından sekiz ay hapis cezası aldı. Fakat Artemisia, bu sefer de Floransa’lı bir ressamla evlendirildi.
Feminist bakış açısı
Artemisia’nın yaşadığı tüm bu travmatik olaylar sanatını ve eserlerini anlama çabasında feminist bir bakışa yol açtı. İncil’deki karakterlerden esinlenerek resmettiği güçlü kadın kahramanları patriyarkal toplumun cinsiyet rollerini ihlal eden karakterler olmaya başladı. Artemisia’nın şiddet dolu sahnelerinde yer alan kadın karakterler güçlü, enerjik ve savaşçıydı. Yaşlı erkeklerin uyguladığı tacizden duyduğu tiksinti ve rahatsızlığı eserlerine yansıtan Artemisia, güçlü, direnen, özgüven dolu kadın karakterleri yaşadığı cinsel saldırı travmasının dışavurumu, bir nevi “intikamı” olarak işledi.
Artemisia otoportrelerinde kendisini alışılagelmişin dışında bir açı kullanarak ve idealize etmeden çalışırkenki dağınık saçlarıyla coşkulu ve yoğunlaştığını dışa vuran bir yüz ifadesiyle resmetti. Artemisia’nın ressamlık kariyeri 40 yıla dek sürdü, bilinen 34 adet tablosu mevcut. Erken dönem resimleri devrimci ve isyankar bulunurken, kariyerinin ikinci yarısındaki çalışmalarını daha çok kadın perspektifli ve duygusal işledi. Bu değişim, teorisyenler tarafından Artemisia’nın Napoli ve İngiltere’de sanat çevrelerinde tanınıp ünlenmesi ve erkeklerle rekabet etmemesiyle yorumlandı.
Tecavüz faili erkeklerden intikam alan kadınların vücut bulmuş hali
Artemisia’nın kült çalışmalarından biri ise Ortaçağ ve barok sanatında bilindik bir konu olan, İncil ve mitlerden alınan kadın karakterlerini Asurlu bir generalin başının gövdesinden ayrıldığı sahneyle betimleyen Holofernes’in kafasını kesen Judith idi. Aynı sahneyi resmeden Caravaggio’nun eserinde Judith pasif, gözlemci konumundayken, Artemisia’nın kadın figürleri, tecavüz faili erkek uyurken odasına gizlice girip intikam alan, etkin ve güçlenmiş kadınların vücut bulmuş haliydi.
Eserleri sanat tarihi çevresinin dışına taştı
Floransa’da Galileo Galilei ile aynı akademide yer alan Artemisia, 20’nci yüzyıl başında yeniden keşfedilene dek resimlerinin çoğunu babasına atfetti. Artemisia’nın Holofernes’in kafasını kesen Judith isimli meşhur tablosu, Cosimo di’Medici adlı kişi tarafından dehşet verici bulunduğu için satın alınarak hiç kimseye gösterilmeden yıllarca saklandı. Daha sonra ise Artemisia’nın eserleri sanat tarihi çevresinin dışına taşarak birçok yazar ve film yapımcısının popüler portresi ve feminist kadınların en önemli rol modellerinden biri olmaya başladı. Uzun yıllar boyunca sıra dışı olarak nitelendirilen Artemisia, bugün neslinin en ilerici ve etkileyici ressamlarından biri olarak kabul ediliyor. Günümüzde hala büyük bir ilgiyle sanat dünyasında işlenen ve birçok feminist kadına güç veren Artemisia Gentileschi, 1653’te Napoli’de yaşamını yitirdi.