Aşkın sosyolojisinden damlalar; Toplumsal aşklar özgür eş yaşama -IV-

0
877

AŞKIN TOPLUMSAL İÇERİĞİ İLE ÖZGÜR EŞ YAŞAMLAR MI? YOKSA İKTİDAR İÇERİĞİ İLE KARILIK VE KOCALIK MI?

Yaşamda cinsler arası ilişkilerde eş mi olunacak yoksa birbirine tapulanan, sahip olan, mülk olan karı ve koca mı olunacak?

Eş yaşam, aşk, özgür kadın ve erkek, özgür toplum kavramları bu anlamda kilit rol oynar. Tekillik ve evrensellik ilişkisi, aşk ve özgür-eş yaşam kavramları açısından önemle ele alınması gereken bir ilişkidir. Aşkın bir sosyolojisinden ve özgür eş yaşamlardan bahsedeceksek, bu en başta toplumsal karakterli olmasını ve yine tekillik ve evrensellik ilişkisinin doğru kurulmasını ifade eder.

Eş olmak, eşleşmek ne demektir? Eş olma ile tekillik ve evrensellik ilişkisinin nasıl bir alakası vardır? Neden özgür eş olmada önemli bir rol oynar? Eş olmak, klasik matematikteki gibi, bir artı bir eşittir iki olmak mıdır? Yoksa bir’lerin eşleşerek yeni bir BİR olmaya doğru gitmeleri süreci midir? Örneğin belli orandaki Hidrojen elementi ile oksijen elementinin birleşmesi su maddesini oluşturur. Bu yeni bir BİR’dir, yeni bir durumdur, haldir. Şimdi bunun insan türünde gelişmesi ise çok daha üst bileşimlere yol açmaktadır. Güdüsellik bunu sığ, kısır bir çoğalma anlayışında, soy sürdürme anlamında yerlerde süründürürken, gerçek AŞK duygusu, anlamı ile hareket edilmesi çok değişik çoğalmalara, yepyeni anlam kapılarına doğru götürmektedir. Genel bir toplumsal ilişkilenme kültürü anlamında bunu ne kadar zengin ve çeşitlilikler içerecek biçimde yaparsanız, o kadar büyük bir bilinç, yürek ve beden gelişimi olur, o kadar güzellik ve anlam yaratılır. Bu da yaşamı renklendirir, çeşitlendirir. Tıpkı doğamız gibi. Biz de insan yaradılışının doğadaki olması gereken manasına, hakikatine doğru yol almış oluruz. İşte bu yeni bir insan ilişki biçimidir. Genel olarak böyle iken, kadın ve erkek ilişki biçimi açısından da yepyeni bir çığır açar. Yepyeni duygulara yelkenleri açar.  

Acaba sadece insan toplumları mıdır aşkı, eşini, özgürlüğü arayan? Narin bir kır çiçeğinin en zorlu arazilerde, uçurum kenarlarında en güzel renklerini ve kokularını donanarak salınışına ne demeli? Hayvanlarda dişi ve eril arasında en güzel renklere, seslere ve emek gösterilerine davet eden duygu ne duygusudur? Çiçek neden en güzelinden kokmak ister, neden en güzel renklerle donanmak ister? Kuşlar, balıklar, yılanlar neden karşı cins tarafından beğenilmek ister, beğenilmek için en güzel yeteneklerini sergilemek ister? Bu doğadaki eş arama gerçeği, salt güdünün ötesinde neyi ifade eder? Bir iken iki olma arayışı nedir? İki olmak matematiksel bir durum mudur yoksa ötesinde yeni bir hakikate ulaşmanın kapısı mıdır? Topraklarımızdaki o ünlü “Leyla’yı arar iken Mevla’yı bulma” deyimi, bize çok önemli bir hakikat kapısını işaret etmek ister gibidir.

Eş olmak, eş’leşmek bir’den çok’luğa ulaşmanın, toplumla, doğayla, evrenle buluşmanın ilk kapısıdır. Aşk Leyla’dan başlar Mevla’ya doğru gider, ama eski seni yaka yaka, yıka yıka, en derin duyguları uçurumlardan kanatlandıra kanatlandıra gider. Aşk bir süreçtir, bir oluşum, tamamlanma, kaynaşma, yeniden yaratma duygusu, heyecanı, hazzı, acısı, fırtınasıdır. Aşk büyülü bir duygudur, büyüsü yeniden yaratma duygusunun yüceliğinde, yoğunluğunda ve derinliğindedir. Aşk bu nedenle aydınlıklıdır, ışıltılıdır, çekicidir, kaynaştırıcıdır, baştan çıkarıcıdır, enerji yoğunluğudur, büyük bilinç ve duygu yoğunluğudur. Çokça söylendiği gibi aşkın gözü kör değildir, bilakis aşkın gözü çok keskin görür. Gözü kör olan duygu aşktan ziyade kara sevdadır. Egemenler tarafından yenilmiş, çarpıtılmış, parçalanmış duyguların duyarsızlaştırdığı, toplumdan, doğadan, yaşamdan ve evrenden kopararak sınırlandırdığı ve karşı cinsin bedeninde, tekilliğinde bitirdiği kara sevda duygusudur. Burada tekillerin kaynaşması da yaşanmaz, bir tekilin diğerine hakimiyeti, bencilliğini diğerine dayatma, hakim olma güdüsünden başka bir şey yoktur. Bu nedenle yoğun bir şiddeti de içinde barındırmaktadır. Aşk kavramını kesinlikle bu kara sevdadan ve yine salt cinsel ilişkiden ayrıştırmak, çağımızın en önemli sosyolojik, bilimsel ve felsefi çalışma konularındandır. Çağımızın en büyük kördüğümü burada yatmaktadır.

Devam edecek: ÖZGÜR EŞ YAŞAM, ARİFLİĞE VE ZARİFLİĞE ERENLERİN AŞKINDADIR!

Çiğdem DOĞU

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz