Asrın Hukuk Bürosu avukatları İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Önder Abdullah Öcalan ve Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş’a 13 Şubat tarihinde verilen disiplin cezasına itiraz etti.
Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının 20 Mart tarihinde Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Önder Abdullah Öcalan ve diğer üç tutsağın sağlık durumları hakkında güncel tedbirlerin alınması ve alınan tedbirler hakkında bilgilendirme yapılması talebiyle yaptığı başvuru geçtiğimiz hafta savcılık tarafından reddedildi. Savcılık, ret cevabında Abdullah Öcalan ve 3 tutsağın 13 Şubat’ta disiplin cezası aldığını Asrın Hukuk Bürosu Avukatlarına bildirdi. Asrın Hukuk Bürosu Avukatları müvekkillerine verilen disiplin cezasına yönelik Bursa Ağır Ceza Mahkemesine itirazda bulundu.
Konuya ilişkin bilgi veren Asrın Hukuk Bürosu Avukatlarından Raziye Turgut, Abdullah Öcalan’ın yaşı gereği ve bir kısım kronikleşmiş solunum rahatsızlıkları ve ağır tecrit altında tutulması sebebiyle 20 Mart’ta Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na, Bursa İnfaz Hakimliği’ne ve Adalet Bakanlığı’na başvurularda bulunduklarını hatırlattı. Başvurularda, İmralı Adası’ndaki Covid-19 ile ilgili tüm personel ve tutsakları içerecek şekilde mevcut tespit edilebilen tüm sağlık ve hijyen tedbirleri ile ilgili derhal önlemler alınmasını talep ettiklerini dile getiren Raziye, önlemler ile ilgili ihtiyaç durumunda müvekkillerinin masraflarının tamamının taraflarınca karşılanabileceğini bildirdiklerini ifade etti. Ayrıca alınan önemlerin taraflarına bildirilmesini talep ettiklerinin altını çizen Raziye gerekli tedbirlerin alınıp uygun koşullarda Önder Abdullah Öcalan ile görüşmelerinin sağlanması talebinde bulunduklarını vurguladı.
‘İnfaz hakimliğinin görevi kapsamında olmadığı iddiası hukuka aykırıdır’
Yaptıkları bu başvuruya ilişkin olarak İnfaz Hakimliği’nin 26 Mart’ta bir karar verdiğini dile getiren Raziye, “Bu kararı bize 6 Nisan’da tebliğ etti. Bu kararda; taleplerimiz İnfaz Hakimliği’nin görevi kapsamında olmadığı gerekçesiyle ret edildi. Bizlerde bu ret kararına 13 Nisan tarihinde itirazda bulunduk. Nitekim İnfaz Hakimliği’nin görevi kapsamında olmadığı iddiası hukuka ve yasaya aykırıdır. İnfaz Hakimliği’nin görevinin hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları, giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikayetleri incelemek ve karara bağlamaktır. Bizim taleplerimiz tam bu hususlara ilişkindir. Müvekkillerin aile ve avukat görüşlerinin gerçekleştirilmesine izin verilmemesi, mektup, telgraf, telefon vb. haberleşme ve iletişim araçlarından faydalandırılmaması suretiyle dışarısı ile ilişkilerine tümüyle engel olunması ve bu şekilde müvekkillerden bilgi sahibi olunamama durumu şikayet konusu olarak İnfaz Hakimliği’nin görevi kapsamındadır” dedi.
Müvekkillerinin yaşam hakkının, vücut dokunulmazlığı ve bütünlüğünü ilgilendiren başvurunun kabul edilip gerekli ve ilgili tedbirlere dair karar verilmesi gerektiğinin altını çizen Raziye, kanunen belirlenmiş görevin göz ardı edilmesi sonucunda, taleplerinin reddedilmesine ilişkin itirazda bulunduklarını belirtti.
20 Mart 2020 tarihli başvuruda Türkiye’de tüm tutuklu ve hükümlülerin kullanabildiği ancak bugüne kadar İmralı Adası’nda kullandırılmamış olan telefon hakkının derhal kullandırılmasını talep ettiklerini hatırlatan Raziye, şöyle devam etti: “İnfaz Hakimliği bu hususta 26 Mart tarihinde karar verdi ve gerekçe olarak müvekkiller hakkında 6 ay süre ile telefon görüşme kısıtlamasının mevcut olduğunu belirtti. Bu kararda yine bize 6 Nisan’da tebliğ edildi. Aynı şekilde 13 Nisan’da karara itiraz ettik. İnfaz Hakimliği’nin bu kararından müvekkiller hakkında İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla 6 aylık bir iletişimin ve haberleşmenin kısıtlanması kararı verildiğini öğrenebildik. Bu kısıtlama kararına karşı Sayın Öcalan dışında 3 Müvekkilimizin itiraz ettiğini, Ömer Hayri Konar ve Hamili Yıldırım açısından kesinleştiğini, Veysi Aktaşın itirazının ise hala Ağır Ceza Mahkemesinde olduğunu yine verilen bu kararla öğrendik.”
‘Bir kez daha meşru taleplerimiz işlevsiz bırakılmaya çalışıldı’
11 Mart tarihinde İnfaz Hakimliğine gidipdisiplin cezsına dönük sorgulama yapmak istediklerini ancak kendilerine sorgulamanın yapılamayacağını ve yeni bir disiplin kararının olmadığının bilgisi verildiğini söyleyen Raziye “Ancak 13 Şubat 2020 tarihinde disiplin kurulu tarafından 6 ay süre ile telefon yasağı verilmiş. Müvekkiller tarafından itiraz edilmiş ve 12 Mart 2020 tarihinde de yani mahkeme ile görüşmemizden bir gün sonra kesinleştirme işlemi gerçekleştirilmiştir. Böylelikle bir kez daha yalan beyan, kanunu karşı hile, kanunu dolanarak meşru taleplerimizin işlevsiz, devre dışı bırakılmaya çalışılmıştır. Vekilleri olarak savunma mesleği devre dışı bırakılmış ve müvekkiller hukuki danışmanlık hakkı ile müdafiden yararlanma haklarından mahrum bırakılmış, başvuru hakkı, adil yargılanma hakkı ve etkili başvuru yolu hakları ihlal edilmiştir.
Haberleşme hakkının kısıtlamasını düzenleyen İnfaz Yasasının 42’ci Maddesinin en fazla üç ay süre ile bir kısıtlama getirilebileceğini söyleyenRaziye, infaz hakimliğinin disiplin cezası karanında kanun dışında sürenin 6 ay olarak belirlendiğine dikkat çekti. İlgili kararların, yasal dayanaktan yoksun olduğu ve kaldırılması gerektiğine işaret eden Raziye, bu kararın aynı zamanda Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve içtihatlarına aykırılık teşkil ettiğini söyledi. Raziye Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin, (CPT) İmralı Adasına ilişkin karar ve tavsiyelerine uyulmadığı gerekçeleriyle itirazda bulunduğunun dile getirdi.
Raziye son olarak , “Her hafta, her gün için ise Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na; uygun koşullarda aile ve avukat görüşmesinin ivedi bir biçimde sağlanması için başvuruda bulunmaya devam ediyoruz. Ancak bu aşamaya kadar bu hususta olumlu bir cevap alamadık. Yine Adalet Bakanlığı’na yaptığımız başvuruya da yanıt alamadık” diye belirtti.