Vatanımızda işgal, zulüm, işkence, soykırım ve asimilasyon varken sessiz kalanlar yürüyen birer ölüdürler. Özgür bir vatan parçası olmayanların duyguları karmaşık, ruhları yaralı, yaşam sevinçleri yarım, geleceğe dair umutları vahşice öldürülmüştür. Düşman soykırımdan çok daha fazla; bizi vatansız bırakarak yarım, gününü düşünen bir canlıdan ibaret yapar. Bu düşama karşı direnmek; insani özeliklerini, ulusal gerçekliğini toplumsal bilincini kazanarak sağlıklı yaşamak demektir.
Şimdi Türkiye metropollerinde yaşayan biz Kürtler, Kürdistan’da ana karnında kurşunla ölü doğduk. Annemiz çocuğunun kemiğini bulamadan göçtü. Kokmasın diye cocuklarımızın cenazesini buz dolabında sakladık. Babamız işkencede yara aldı. Abe ve ablamız dağlarda tonluk kazanlarla vuruldu. Ülkemizin tarihi eserleri tahrip edildi. Çocukluk çağında yaşımızdan fazla kurşunla kana boyandık. Roboskide parçalanan bedenlerimiz katırlarla taşındı. Dersim, Geliye Zilan, Amed Surlarında soykırıma uğradık. Şimdi geçmişten günümüze kadar yaşattığınız vahşetin intikamını almak, içinize yüz yıllık dert kahır koymadan yaşamak bize haramdır. Ülkemizi özgürleştirmek için gece gündüz çalışmadan aldığımız her nefes kendimize, sevenlerimize, bu vatan uğruna seve seve canını verenlere ihanettir. Yaşayan ölülerden değil, direnerek zafer kazananlardan ve intikam ateşiyle faşist türklere cehennemi yaşatanlardan olacağız.
Bilinç açığa çıkmıştır. Hedef nettir. Tarz ve yöntem bellidir. Kamera, mobese, iha, polis, bekçi engelleri aşılmıştır. Korku duvarı yıkılmıştır. Düşman, tüm çıplaklığıyla Kürdistan yoktur diyen herkestir. Silahımız öncelikle namustur, şereftir ve biraz ulusal onurdur. Çakmak, bıçak, boya, tiner, sapan, taş, yol kapanı, yakma, yıkma; zamanın düşman şehirlerini fethetme araçlarıdır. Hiç kimseden imkân, destek, yardım, talimat beklemeden Tekirdağ’dan Kocaeli’ye, Bursa’dan Samsun’a Edirne’den kırıkkale’ye, Ankara’dan İzmire, İstanbul’dan Kayseri’ye kadar inisiyatifli davranarak faşist Türklüğe kan kusturan vatan aşıkları, ulus sevdalıları, özgürlük tutkusuyla yanıp tutuşanlar; ülkemizin filozofları, bilgeleri, alimleri kahraman ve yiğitleridirler. Lafla değil, eylemleri ile yurtseverliğin timsalidirler. Artık sadece düşmanı vurmak, birkaç yeri yakmak ile saldırıları durduramadığımızı bilmeliyiz. Darbe vurmak, eylem yapmak yetmiyor. Fethetme ve eş zamanlı yakıp yıkmanın vaktidir. Biz cevap olamadığımız için hergün insanlarımız öldürülüyor. Üst üste hergün ve her an yaşamın tüm alanlarında gece gündüz yakıp, yıkma, faşizmi çökertme, kaosa sürükleme kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk; biz yurtseverlerin görevidir. Türk şehirlerindeki her şeye düşman gözüyle bakanları selamlıyor kesintiz ve eş zamanlı eylemlerle faşizme diz çöktürme andımızı yineliyoruz. Herkesi inisiyatifli olmaya davet ediyoruz.
Haziran Ayı Bilançosu;
Onlarca yol tabelası boyandı
Onlarca araç tekeri kesildi
1 Araç galerisi
8 Araç
1 Tarihi bina
509 Dönüm buğday tarlası
23 Dönüm arpa tarlası
4 Fabrika
1 Çocuk parkı
3 Kuyumcu atölyesi