Türk devletinin, KDP’yi esir aldığını söyleyen KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, “Rotasını şaşırmış, yanlış ve tehlike bir yola girmiş” dedi.
Artık Şengal halkının, bıçağın boyunlarına dayandığının farkında olduğunu belirten KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, ya bu bıçağı tutup geri fırlatacaklarını ya da bıçağını boyunlarını keseceğini söyledi.
Avesta, bu yüzden direnişin süreklileşmesi gerektiğini kaydederek, “Yol ve yöntemler önemlidir, bunlar daha zenginleştirilmelidir. Çadırlar kurulmalı, eylemler yapılmalı, açlık grevleri yapılmalı, örgütlenilmeli. Birleşmiş Milletler kapısında oturulmalı, bu anlaşma ortadan kalkmadığı ve Şengal’in özerkliği kabul edilmediği müddetçe hiçbir Êzîdî evinde rahat oturmamalıdır. Şengal halkıyla da sınırlı kalmamalıdır” şeklinde konuştu.
KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, ANF’nin sorularını yanıtladı. İlk bölümünü Çarşamba günü yayınladığımız söyleşinin son bölümünü paylaşıyoruz.
Şengal halkı, KDP ile Irak arasında yapılan ve uygulamaya çalışılan Şengül Anlaşması’na karşı çıkıyor. Bu anlaşmanın kadük kalması için neler yapılmalı?
Şengal halkının, 9 Ekim’den bu yana verdiği direniş ve mücadele, çok dikkat çekici ve önemlidir. Ben başta Şengal direniş ruhuyla Êzîdî halkımızın mücadeleci ruhunu hürmetle tebrik ediyor, halkımızın bayramlarını da kutluyorum. Halkımız şimdi dini ibadetleri gereği oruç ayındadır. Hem geçen Sêşem Bayramı’nı, hem de şimdi Êzî Bayramı’nı tüm Kürdistan halkı için kutluyorum. Bu bayram direniş bayramı oldu. Şengal için iki güç tarafından varılan anlaşmanın ne anlam ifade ettiğini daha önce söylemiştik. İki aydır tüm gündemimiz Şengal’in durumudur. Şüphesiz Şengal’in durumu tüm insanlık için önemli bir durumdur.
Şengal’e farz kılınmak istenenler, sadece Şengal ile sınırlı değildir. Şengal için uygulanmak istenen konsept, Önder Apo ve Kürdistan üzerine uygulanmak istenen konseptle aynıdır. Meseleye bu büyük fotoğraf üzerinden yaklaşmak ve böyle anlamak lazım. Çeşitli yöntemlerle bu konsepti uygulamak istiyorlar. 9 Ekim itibarıyla ahlaksız bir anlaşmayla fiilli bir durum yaratmak istiyorlar. Şengal halkının direnişi ve mücadelesi, bu çabaları boşa çıkardı.
ŞENGAL HALKININ İSTEDİĞİ
Şengal’de yaşanan durumu üç biçimde ele almak lazım.
* Şengal halkı ne istiyor? Tabi bu yeterince açık. Êzîdî toplumu defalarca katliamlara uğradı. Bu yaşadıkları acılar halen taze ve yaraları sarılmış değil. Bu yüzden yeni bir katliam ile yüz yüze kalacakları bir anlaşmayı kabul etmiyorlar ve hiçbir şekilde buna yol vermeyecekler. Şengal halkı, 2014 öncesinin halkı değildir. Artık bilinçli hareket ediyor. Şengal halkı artık bu mevcut durumun son şansları olduğunun farkında. Özerk, kendini yöneten, kendi öz savunmasını yapan ve Irak Anayasası’nda güvence altına alınan bir statüsü olmalıdır Şengal’in. Anayasa bu duruma olanak tanıyor. Şengal halkı ve Êzîdî toplumu, 6 yıldır bu konuda mücadele verdi ve hala veriyor. 2016’da resmi olarak olarak bu konuda kendi projelerini o dönemin hükümetine sundular.
Şengalliler bir devlet kurma arayışı içinde değiller. Irak’tan ayrılıp bir yeri işgal etmek gibi bir amaçları yok. Tam tersine kendi doğal hakları olarak kendi öz güçleri ve değerleri ile yaşamak istiyorlar. Bu hak onların ana sütü gibi saf ve doğaldır. Şimdiye kadar yaşadıkları acıları, bu saatten sonra yaşamak istemiyorlar. Tüm bunlara karşın bu anlaşma yapılırken Êzîdî toplumunun onayı ve görüşlerini almadılar. Zorla Şengal’de var olan demokratik kurum ve kuruluşları ortadan kaldırmak istiyorlar. Şengal halkı sorumlulukla hareket edip demokratik yol ve yöntemleri devreye koydu. Şengal Demokratik Meclisi, Özgürlük Hareketi, Şengal kadınları, Şengal Demokratik Özgürlük Partisi ve gençler duruşları ile tavırlarını ortaya koyup bu konuda diyalog yollarını aradı.
2014’ten bu yana devam eden diyalogu daha güçlü bir biçimde sürdürmek istediler. Heyet üstüne heyet gönderdiler Bağdat’a. Bu sorunu çözmek için halen heyetleri Bağdat’ta bulunuyor.
IRAK NEYİ NİÇİN YAPIYOR?
* Irak Hükümeti, buna rağmen büyük bir güç gönderdi Şengal’e ve halen bu durum devam ediyor. Irak Hükümeti, Êzîdîlerden bir zarar gelmeyeceğini biliyor, ancak Türk devleti ve özellikle KDP kimi tehditlerle Irak’ı zorlamaya çalışıyor. Irak bu tehditler karşısında taviz vermek mecburiyetinde değil. Bu kadar acı, katliam yaşamış bir halka karşı geliştirilmek istenen bu tehditlere boyun eğerse mevcut çoğulcu yapısını sürdüremez duruma gelecektir. Irak’ta bulunan din ve inançlar birlikte yaşayamaz hale gelecektir. Mezhepsel ayrılıklar ve çatışmalar daha derinleşecektir. Irak’ta bulunan her kesim, merkezi hükümeti kendisi için bir tehdit olarak görecektir. Bir süre sonra Irak parçalanmaya doğru hızla gidecektir. Erdoğan bugün Şengal üzerine yapmaya çalıştığı şeyi, yarın Kerkük, Musul ve Til Afer üzerinde de uygulamaya koyacaktır. Aynı şekilde Güney Kürdistan üzerinde de bunu farz kılmaya çalışacaktır ki şimdiden buna başlamış durumda. Irak Hükümeti biraz ömrünü uzatmak uğruna Şengal’i kurban etmek istiyor. Bu durum kendini kandırmaktan öteye gidemez.
Irak’tan bir parçanın gitmesi ile birlikte, zamanla diğer bölgeler de yavaş yavaş gidecektir. Irak’ın mevcut siyasi ve ekonomik durumu da bunu kaldıramayacak durumdadır ve nihayetinde yenilgiye son bulacaktır. Dış güçler bazı tavizler vererek Türk devleti ile ilişkilerini tekrar düzeltmek istiyorlar. Irak, Türk devletinin DAİŞ’e destek verdiğini biliyor. Irak 7 yıldır DAİŞ ile neler yaşayıp şimdi nasıl bir aşamaya geldiğini biliyor. Irak bu gerçekleri bilip Türkler ile var olan siyasetini bu haliyle sonlandırmalıdır. Irak, Êzîdîler ile haklarını koruyan stratejik bir anlaşma üzerinde uzlaşmalı. Eğer Irak bunu yapabilirse Türk devleti ve KDP’nin tehditleri karşısında eli güçlenir. Oyuna gelmemeli ve mevcut sorunu diyalogla çözüp Êzîdî halkının iradesini tanımalıdır.
TÜRKİYE’NİN GÜDÜMÜNDEKİ KDP’NİN TAVRI
* KDP, Êzîdîlerin inancını esir almış. Şengal konusunda açık bir şekilde düşmanlığını ortaya koyan KDP’dir. KDP iradesini Türkiye’ye teslim etmiştir. KDP’nin şimdi yürüttüğü politikalar, Erdoğan ve Bahçeli’nin faşist özel savaş anlayışının yöntemleridir. KDP, Şengal halkına ve Şengal şahsında Êzîdî toplumuna karşı düşmanlık yürütüyor. KDP, hiçbir zaman Şengal ve Êzidi toplumunun iradesini tanımadı. Nasıl o halkı katliamla yüz yüze bıraktı, şimdi de adeta neden ortadan kaldıramadıkları için tekrardan onları katliama uğratmak istiyor. Êzîdîler kesinlikle ortadan kalkmalı tutumu içindeler. Şengal, DAİŞ tarafından işgal edildiği zaman KDP oradan kaçarak o halkı katliama maruz bıraktı. Özgürlük Hareketi müdahale edip Şengal halkını katliamdan kurtardığı zaman sevinmesi gereken KDP, bu müdahaleyi kendilerine yapılmış gibi göstermeye çalıştıl.
Şimdiki Başbakan, o zaman KDP’nin güvenlik sorumlusu olan Mesrur Barzani, “Eğer PKK Şengal’den çıkarsa sizi iki saatte bitiririz. Çünkü siz direnemezsiniz” demişti. Halen bu kişi aynı anlayışla Şengal’e yaklaşıyor. KDP, 2018 baharında güçlerini Şengal’den çekerek tutumunu açık bir şekilde gösterdi. Şengal halkı, KDP’nin gerçekliğini farketti. KDP, Şengal halkının bu gerçekliği fark etmesini hazmedemiyor. KDP Dihok Vilayeti ve çevresinde bulunan kasaba ve köylerde yaşayan Êzîdîleri kendi çıkarları çerçevesinde kullanmaya çalışıyor. Kutsal Laleş, KDP denetimi altındadır. Adeta oradaki tüm Êzîdî değerlerini esir almış durumda. KDP izni olmadan tapınağa gidip ibadetlerini bile yapamıyorlar. Bir buçuk yıl içinde Êzîdîlerin Mir seçimi KDP’nin istediği gibi olmasa seçim yapmalarına izin vermeyeceklerdi. Adeta kendi istedikleri kişiyi kutsal lider olarak farz kılmaya çalışıyorlar. Êzîdîler, bunları görüyor ve şimdi ona göre bir tutum belirliyor.
Eğer Önder Apo olmazsa hem Mir seçimlerinde hem de Baba Şêx seçimlerinde Êzîdîler parçalanırdı. Tabi bilinçli hareket etti Şengal’deki halkımız. Êzîdîlerin birliği ve kutsal Êzîdxan için sorumlu ve doğru hareket eden Şengal halkıdır. 6 yıldır Şengal emsalsiz bir direniş, mücadele ve çaba içerisindedir. Kendi özerk yönetimlerini oluşturup hem kendilerini yönetiyor hem de koruyorlar. İyi biliyorlar ki bu felsefe, anlayış ve sistem olmadan hiçbiri onları katliamlardan koruyamaz. KDP, Êzîdîlerin içinde sürekli çelişki, çatışma ve anlaşmazlık oluşturuyor. Bunun en iyi örneği kendi denetimleri altında bulunan kamplarda, sözde Şengal özerkliğine karşı yapılan gösterilerdi.
Bununla, “Ezidiler bizim yanımızdadır” demek istediler. Bazılarını televizyona çıkarıp konuşturdular, bazı taraftarlarını devreye soktular. Bunların hepsi boşa çıktı. Artık ne yapacaklarını bilmiyorlar. Mesrur Barzani, utanmadan açıklama yaparak Irak Hükümeti’nin anlaşmayı uygulamaya koymasını beklediğini söylüyor. Aslında bu açıklamayla Êzîdî katliamı çağrısını yaptı. Irak Hükümeti eliyle bunu yapmak istiyor. Bu, KDP anlayışıdır. Tüm Güney Kürdistan’da bu anlayışla hareket ediyorlar. Bu anlayış ve Erdoğan’ın istekleri ile KDP, Êzîdîleri ortadan kaldıramayacak. KDP anlayışı ve Êzîdî toplumuna karşı yaklaşımları gün gibi ortadadır.
Bedeli ne olursa olsun Şengal halkı, inanç, direniş ve mücadele ile haklı taleplerini sonuna kadar savunacaktır. Onları başarıya ulaştıracak olan da bu mücadele yöntemi ve ruhudur. Özellikle bu anlaşmayı boşa çıkaracak olan şey, Şengal halkının direnişidir. Aynı şekilde Êzîdî toplumunun dostlarının dayanışması da etkili olacaktır.
Kürt halkı ve demokrasi güçleri, Şengal’in bu asil duruşuna nasıl sahip çıkmalı?
Şengal’in durumunu çoğunlukla basın üzerinden takip ediyoruz. Şengal’de gördüğümüz görüntüler, ezilmiş toplum adına bize büyük umutlar veriyor. Şengal’de yaşanan yeni bir durumdur. Bu yüzden çok değerli ve anlamlıdır. Şengal’e yapılan saldırılardan sonra bu gelişen direniş ve mücadele, bir ilktir. Şengal’den basına yansıyan görüntü ve halkın konuşmalarına bakınca görüyoruz ki; halk bir daha katliama uğramamak için tüm gücüyle direniyor. Yeni bir katliamın olmasına izin vermiyor. Bu yüzden Şengal halkının bu anlamlı ve değerli direnişi, bölge ve ezilen halklar için büyük bir etkiye sahip. Kadınlar, diplomatik ve eylemsel boyutta bu sürece öncülük ediyor. Daha önce bir programda söylemiştik. Sadece oradaki annelere dahi kalsa, bu kirli anlaşmanın uygulamaya girmesine izin verilmeyecektir. Özellikle benim Şengal kadınlarına dönük inancım bu süreçte pekişti. Bu yüzden bütün direniş gösteren analara ve kadınlara teşekkür ediyor ve kendilerini kutluyorum.
Aynı şekilde Êzdîxan gençlerinin öncülüğü de ön plana çıktı. Eğer gençler inanırsa hiçbir şey onların önünde duramaz. Êzîdî toplumu sürekli mazlum, boynu bükük, çaresiz, bilinçsiz, güçsüz olarak tanınmış. Gerçek böyle değildir. Hep böyle tanınmış, ancak şimdi onların direnişçi, mücadeleci, özgürlükçü yurtsever ruhları ortaya çıkıyor. Bilinçli duruşları ortadadır. Eğer bu anlaşma iptal olmazsa Bağdat kaybedecektir. Özellikle son iki aydır Êzîdî halkı verdiği onurlu direnişle gösterdi ki herkesin bildiği halk değil. Artık Şengal halkı biliyor ki bıçak boyunlarına dayanmış durumdadır. Ya bu bıçağı tutup geri fırlatacak ya da bıçak boyunlarını kesecektir. Kesilmiş bir baş ise bir daha gövde ile asla birleşemez. Hakikat budur. Bu yüzden kadınlar, eğer bu anlaşma uygulanırsa köleliğe mahkum olacaklarını biliyor. Bunu bir daha kabul edemezler. Gençler yine aynı biçimde bunu kabul edemezler.
Bu yüzden bu direniş süreklileşmeli. Yol ve yöntemler önemlidir, bunlar daha zenginleştirilmelidir. Çadırlar kurulmalı, eylemler yapılmalı, açlık grevleri yapılmalı, örgütlenilmeli. Birleşmiş Milletler kapısında oturulmalı, bu anlaşma ortadan kalkmadığı ve Şengal’in özerkliği kabul edilmediği müddetçe hiçbir Êzîdî evinde rahat oturmamalıdır. Şengal halkıyla da sınırlı kalmamalıdır.
Ülke dışında olan Êzîdî toplumu daha etkili ve geniş eylemler yapmalıdır. Zaten Kürt halkı ve Özgürlük Hareketi destek veriyor. Biz Özgürlük Hareketi olarak bir daha Êzîdî halkının başkalarının çıkarlarına kurban edilmesine tahammül edemeyiz. Şengal’deki kazanımlar, tüm kadınların kazanımıdır. Bunlar Güney Kürdistan halkının, Irak’ın kazanımı olacaktır. Bu direniş ile Şengal halkı değerlerine kavuşmuştur. Yaşatılan katliamlar karşısında bu onurlu duruşları ile şehitlerinin anılarına sahip çıkmışlardır. KDP, Birleşmiş Milletler karşısında büyük bir suç işliyor. Türk devleti, KDP’yi esir almış durumda. Onların elinde bir esir olarak, kendini kullandırıyor. KDP, Xakurkê’den Heftanîn’e, Metina’dan tutun Şengal Dağı’na kadar olan bölgeyi Türk devletinin işgaline açmıştır. Türk devleti buralarda onlarca askeri karargah kurup yığınak yaptı. Tüm bunların yanında şimdi de gerillanın etrafını sararak saldırıya geçmek istiyor. KDP bu şekilde kendini bitiriyor. KDP, yanlış ve tehlike bir yola girmiş durumdadır. KDP rotasını şaşırmış ve kendini peşkeş çekiyor.
Güney Kürdistan’da insanlar yoksulluktan yaşayamaz durumda. Öğretmenlerin ve işçilerin maaşları ödenmiyor. Gençler protesto eylemleri yapıyor. Gösterilerde gençler ve çocuklar katlediliyor. Tüm bunların hesabını verip bu sorunları çözeceğine, Irak Hükümeti’ne çağrı yapıp Şengal Anlaşması’nı uygulamasını istiyor. Türklere, siz de gelin, diyor. KDP bu gözü dönmüş, dar ve ulusal çıkarlardan uzak olan siyasi tavrına son vermelidir. Artık bu tarz siyasette sona gelinmiştir. Güney Kürdistan’da yapılan bu gösteriler, KDP’nin Türk devleti ile yaptığı kirli politikaların sonucudur. Eğer Şengal’de sorunları demokratik yollarla çözselerdi ve Êzîdî toplumunu tanımış olsalardı şimdi Irak’a bu kadar mecbur kalmazlardı.
Eğer Türk devletinin Kuzey Kürdistan’da yürüttüğü savaşa göz yummayıp onlara ekonomik olarak nefes olmasalardı, bugün bu krizi yaşamazlardı. Bu siyaset tamamen Kürt karşıtı bir siyasettir. Peki bunun çaresi nedir? Bunun çaresi halkın haklı talebelerine kulak verip kendini bu yönde değiştirmektir. Demokrasinin gerekleriyle yaklaşım gösterip demokratik çözümler geliştirmektir. Halka baskıyla sonuç almak mümkün değildir. Değişime gidip hesap vermek zorundadırlar. KDP, Türk devletinin Güney Kürdistan’da yürüttüğü kirli savaştan desteğini çekip Erdoğan’ın yapmak istediği işgale ve Êzîdîler üzerinde geliştirmek istediği katliama karşı durmak zorundadır.
Gerillalar, yıl boyunca gösterdikleri direniş ve gerçekleştirdikleri eylemlerin sembolü Heftanîn oldu. Gerillanın direnişini nasıl değerlendiriyorsunuz?
2020, özgürlük gerillasının yılı oldu. Yılın başında KDP desteği ile düşman Zînê Wertê’de bir kuşatma gerçekleştirdi. Zaten Türk devletinin saldırıları hiç durmadı. Özellikle bu son yılın baharında saldırılarını Heftanîn, tüm Medya Savunma Alanları’nda ve Kuzey Kürdistan’da yürüttü. Gerilla bunun karşısında verdiği destansı mücadele ve direnişle tüm dünyaya ezilen halkların umudu olduğunu bir kez daha gösterdi. Özgürlük çizgisini esas alan kadınların umudu oldu. Demokrasinin garantisi oldu gerilla. 2020’de verilen mücadele bunu gösterdi. Türk ordusu, sözde NATO’nun ikinci büyük gücü konumundadır. Yaptıkları saldırılarda NATO’nun desteği ve tekniği ile birlikte yürüttüler. Bu saldırılar ile Türk devletinin amacı neydi? PKK’yi bitirip Erdoğan’ın konuşmalarında dediği gibi Kürtleri bitirmekti. Bu amaçla topyekun bir saldırıya geçtiler fakat gerilla büyük bir direniş ile cevap verdi. Modern yeni teknik ve yöntemler, profesyonel bir gerillacılıkla düşmanın tüm tekniğine rağmen büyük bir direniş gösterildi.
Bunlar büyük kazanımlar oldu ve güçlü bir inanç sağladı. Gerilla büyük bir hazırlık ve verdiği mücadeleyle 2021’de Kürt halkının özgürlüğünü sağlayabileceğini gösterdi. Bundan dolayı gerilla 2020’de büyük bir başarı sağlamış ve bunu tüm Kürdistan halkına mal etmiştir. Herkes gördü ki; ancak direnişle kazanımlar korunabilir ve zulme karşı durulabilir. Bu uğurda elbette gerilla şehadetleri yaşandı. Bu şehadetler büyük bir mücadele ve direniş sonucunda yaşandı. Bütün şehitlerimizi bu vesileyle saygıyla anıyor ve tüm mücadele güçlerimizi selamlıyorum. Alanlarda mücadele veren tüm gerilla güçlerimizi kutluyorum. Özellikle YJA STAR güçlerimizi selamlıyorum; her alanda öncülük görevlerini yerine getirdiler. Birçok özgün eylem gerçekleştirdiler. Onlar Şengal’de katledilen, satılan, zindanlarda esir alınan, işkence gören, tacize uğrayan kadınların intikamını alıyor.
Gerilla mücadele veriyor, halk dört parçada ve yurt dışında ayakta, özgürlük tutsakları direnişte. Bu direniş ve mücadele nasıl bir form halinde bütünlük kazanacak, yeni yıl ile ilgili perspektif ve mesajlarınız nelerdir?
Bu yıl içinde yaşananlar, yeni yılda da devam edecektir. Olaylar bir yerde durup başka bir yere geçmiyor. Birbiri ile bağlantılı ve süreklilik içinde devam ediyor. Bunlar 50 yılın mücadele ve kazanımlarıdır. Bu 50 yıl, Kürt halkının tarihten gelen değerleri ile bu aşamaya gelmiştir. Hem değerlere sahip çıkma adına hem de ulusal birlik adına yapılan emek ve çabalar çok önemliydi. Bunca saldırı altında olmasına rağmen Önder Apo’nun fikri ve felsefi öncülüğünde özgür yaşam için büyük mücadeleler verildi. Yeni yılda bu mücadele daha çağdaş yöntemlerle zenginleştirilip devam etmelidir. Kürt halkının düşmanları yenilgi ile ile yüz yüze kalmış ve bitme noktasına gelmiş durumdalar. Kürt halkı da her konuda kendini güçlü hale getirmiştir. Kazanımlarını büyütmüştür.
Düşmanın özel savaşı artık yok olma noktasındadır. Genel olarak bunlar iyi görülmeli ve buna göre yeni yıla iyi giriş yapılmalıdır. Hazırlıklar tehlikenin boyutuna göre yapılmalıdır. Kürt parti ve siyasetçilerine çağrı yapıyoruz. Kürt halkının kazanımları tehlike altındadır. Dört parçada saldırılar aralıksız devam etmektedir. Güney Kürdistan’da, Şengal’de yine Kuzey Kürdistan’da siyasi soykırım devam etmektedir. Doğu Kürdistan’da toplumsal, ekonomik, insan hakları, kadın hakları konusunda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Başlatılan yeni hamle ile ülkenin her parçasında, yurt dışında güçlü bir cevap verilmiştir. Her yerde başlatılan sürecin şiarı ile sonuca ulaşıncaya kadar mücadeleyi devam edilmelidir.
Bu münasebetle Kürt halkının dostları, demokrasi bloku, muhalefet güçleri, faşist devlet eliyle haklarından mahrum bırakılan kesimler ve özgürlük isteyenler, güçlerini birleştirmeli ve özgürlük mücadelesini yeni yılda yükseltmeliler. Kürt partileri de ulusal çıkarları tüm parti çıkarlarının üstünde tutmalıdır. Özgürlük Hareketi olarak her zamankinden daha fazla ulusal birlik yönündeki çabalarımızı arttıracağız. İnanıyoruz ki KNK öncülüğünde ulusal birlik çalışmaları devam edecektir. Sanatçılar, yazarlar, aydınlar bu süreçte önemli emek verdiler ve inanıyoruz ki buna devam edecekler. Bu vesileyle özgürlük mücadelesinde emek veren, faşizm karşısında duran herkesi selamlıyorum. İnancım odur ki; bu büyük kazanımlar üzerinden verilen mücadele, direniş devam edecek ve 2021’i tüm Kürt halkı, bölge hakları ve kadınlar için özgürlük yılı yapacaktır.