Barolardan açıklama, bazı cezaevlerinde ise 12 eylül uygulamaları

0
803

Salgının Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da da yayılmasıyla birlikte zaten kapasitesinin 60 bin üzerinde ve binlercesi hasta 300 bin tutsağın bulunduğu Türk cezaevlerindeki duruma dikkat çekilmesine rağmen Türk hükümeti, görüşleri ertelemek ve telefonla görüşme haklarına ek yapmak dışında bir adım atmadı. Hükümetin bu duyarsızlığına karşı açıklama yapan 33 baro, gerekli adımların atılmasını istedi.

Aralarında Adana Barosu, Adıyaman Barosu, Ağrı Barosu, Amasya Barosu, Ankara Barosu, Artvin Barosu, Batman Barosu, Bolu Barosu, Bursa Barosu, Bitlis Barosu, Bingöl Barosu, Diyarbakır Barosu, Düzce Barosu, Hakkari Barosu, Hatay Barosu, Gaziantep Barosu, Gümüşhane-Bayburt Barosu, İstanbul Barosu, İzmir Barosu, Kocaeli Barosu, Manisa Barosu, Mardin Barosu, Mersin Barosu, Muş Barosu, Ordu Barosu, Osmaniye Barosu, Siirt Barosu, Şanlıurfa Barosu, Şırnak Barosu, Tunceli Barosu, Tekirdağ Barosu, Van Barosu ve Yalova Barosu’nun bulunduğu 33 baronun yaptığı açıklamanın bazı bölümleri şöyle:

Görüş yasağı tedbir değil

”Türkiye cezaevlerinde sayısı 300 bini bulan mahpuslar, risk grubunun başında gelmektedir. Mahpusların dış dünya ile tek iletişim yolu olan avukat ve yakınlarıyla görüş ve ziyaret haklarının kısıtlanması ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin tam olarak sağlandığını söylemek güçtür. Bu, amaca uygun bir tedbir değildir. Kaldı ki virüs sadece mahpus yakınları tarafından değil, infaz koruma personeli ve diğer güvenlik personeli tarafından da cezaevine taşınabilecektir.

Hijyen yok, sağlık hakkı da

Türkiye cezaevlerinde koğuş ve hücre bazında kapasitelerinin çok üstünde mahpus tutulduğu, koğuşların ve ortak kullanım alanlarının havasız ve hijyenden yoksun olduğu; sıcak su, temizlik ürünleri ile diğer dezenfektanlara erişimin çok kısıtlı, kapsamlı bir sağlık hizmetine erişimin ise neredeyse imkansız olduğu bilinmektedir. Cezaevi komisyonlarımızca hazırlanan raporlarda sıkça belirtildiği üzere birçok cezaevinde mahpusların bir sağlık kuruluşuna sevkleri bazen ayları bulduğu yönünde çokça tespitte bulunulmuştur. Cezaevlerinde binlerce hasta, yaşlı, kadın ve çocuğun bulunduğu göz önüne alındığında ne denli büyük bir risk ile karşı karşıya olduğumuz daha net anlaşılacaktır.

Acil ve kapsamlı tedbirler

Cezaevleri boyutuyla bu salgın ile etkili mücadele etmek ve olası yaşamsal riskleri minimize etmek için çok acil ve kapsamlı tedbirler alınmalı, çözümler üretilmelidir. Bu kapsamda alınacak tedbir ve çözümlerin bir kısmı yasal düzenlemeler gerektirse bile, herhangi bir yasal düzenlemeyi gerektirmeyen çözümlerin bulunduğunu da kamuoyunun ve karar vericilerin dikkatine sunmak istiyoruz:

Cezaevlerinde, düşünce ve ifade hürriyetlerini kullandıkları gerekçesi ile tutuklanan ve halen tutuklu bulunan azımsanmayacak sayıda siyasetçi, belediye başkanı, aydın, gazeteci, avukat, öğrenci bulunduğu; bunlardan bir kısmının yaş ve hastalık sebebiyle korona virüsünün ölümcül risk grubunda olduğu bir gerçektir.
Tek tek isimlerini sayamayacağımız hasta, yaşlı, hamile veya çocuklu kadın tutuklular, acil bir çözüm bulunmaması halinde telafisi imkansız yaşamsal risklerle karşılaşacaktır.
Sağlık ve yaşam hakkına üstünlük tanınarak tahliye edilmeleri; ev hapsi ve benzeri adli kontrol hükümlerinin yaygınlaştırılarak varsa tutuklamadan elde edilebilecek kamusal faydanın bu suretle temini elzemdir.
Tutuklular ile ilgili bu çözüm ve tedbirin herhangi bir yasal düzenlemeyi gerektirmediğini, talep veya resen tutukluluk incelemesi ile bunun mümkün kılınabileceğini önemle vurgulamak isteriz.
Risk grubunda bulunan yaşlı, hasta, kadın ve çocuk hükümlüler yönünden ise ceza infaz kanunundaki ‘infaza ara verme’ ve ‘özel infaz usulleri’ konusunda bir kısım değişiklikler yapılarak veya ek hükümler konularak acil çözümler bulunmalıdır. Bu düzenleme yapılıncaya kadar salgın hastalık süresince infaza ara verilmesi veya cezanın evde infazı gibi tedbirlere başvurulması ile hükümlülerin sağlığa erişim hakkının temini ve dolayısıyla yaşam hakkının korunmasının sağlanması gerekmektedir.
Yine Ceza İnfaz kurumlarında çalışan tüm personellerin de salgına karşı genel sağlık durumlarının korunmasına yönelik tedbirler alınmalı, gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

‘Afyon Cezaevi’nde 12 Eylül uygulamaları devrede’

Maltepe’den zorla Afyon Cezaevi’ne sevk edilen siyasi tutuklular, 12 Eylül askeri darbe uygulamalarının devreye sokulduğunu belirterek, durumu yerinde incelemek için acilen bir heyetin cezaevine gelip incelemelerde bulunmasını istedi.

İstanbul Maltepe Cezaevi’nde kalan 24 siyasi tutuklu, 9 Mart tarihinde başka cezaevlerine zorla sevk edildi. Tutuklulardan 16’sı Afyon Cezaevi’ne, 8’si ise Bandırma Cezaevi’ne zorla götürüldü. Cezaevi yönetimi tarafından bu sevklere dair tutukluların ailelerine haber verilmezken, aileler yakınlarının başka yerlere sevk edildiği bilgisini, haftalık görüşme hakkı kapsamında bekledikleri telefonlar gelmeyince, cezaevini aramaları üzerine öğrendi.

Sevk edilen tutuklular arasında astım ve bel fıtığı hastası olan Mehmet Soylu, Velat Kazanççı, Hamit Çelik ve Abdullah Ongullu adlı tutuklular da var. Telefon üzerinden ailelerine ulaşan tutuklular, cezaevinde sistematik işkencenin devreye sokulduğunu belirterek, bir an önce bir inceleme heyetinin cezaevine gelmesini istedi. Tutuklular, koronavirüs sebebiyle tekli odalarda tutulduklarını, her görüş sonrası sistematik bir şekilde darp edildiklerinin bilgisini paylaştı.

GARDİYANLARDAN: KİMSE BİZE KARIŞAMAZ

Zorla sevk edilen tutuklular arasında olan Abdullah Ongullu, ailesini telefonla arayarak cezaevi şartlarını anlattı. Ayakta sayım, süreklileşen koğuş aramaları ve askeri düzen gibi uygulamalarının devreye sokulduğunu belirten Ongullu, duruma dair Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanlığı’na şikayet dilekçeleri yazdıklarını, ancak cezaevi yönetimi tarafından yırtılıp atıldığını kaydetti. Ongullu, gardiyanların “Biz ne istersek onu yaparız, kimse bize karışamaz” benzeri söylemlerle kendilerini tehdit etiklerinin altını çizdi.

12 EYLÜL UYGULAMALARI DEVREDE

Cezaevinde sistematik baskı aygıtlarının devreye sokulduğuna değinen Ongullu, koridorlarda görüşe giderken gardiyanlar tarafından askeri düzen şeklide sıraya konulup, yürütmeye çalıştıklarını anlatarak, “Tutuklulara zorla marş okumayı dayatıyorlar. Bu tür uygulamalar burada başlamış durumda. Bunlara karşı çıktığımızda fiziki müdahale bulundular. Sonrasında ise şiddete varan müdahalelerde de bulundular. Burada her şey bir baskı aracına, bir işkenceye dönüştürülmeye çalışılıyor. Baskıcı uygulamaları kabul etmediğimizde fiziki şiddete maruz kalıyoruz. Bu tür durumların çözümü konusunda resmi kurumlarla mektup ve dilekçe ısrarımız sürekli engelleniyor. Burada olanlar 12 Eylül askeri darbesi uygulamalarıdır. Buna ne zaman karşı tavır geliştirsek ‘Biz ne istersek onu yaparız kimse bize karışamaz’ benzeri söylemleri oluyor. Bundan ötürü gözlem için bir heyetin buraya gelmesi lazım. Burada uygulanan ve kanunda yeri olmayan askeri sürece özgü uygulamaları kayıt altına almalı” dedi.

SİSTEMATİK İŞKENCE

Sevk edilen tutuklu Velat Kazanççı’nın kardeşi Baver Kazanççı da abisinin kendisini telefonla aradığını söyleyerek, cezaevinde meydana gelen hak ihlallerini aktardığını belirtti. Abisinin aktarımlarını paylaşan Kazanççı, abisinin sevkten sonra her gün sistematik bir şekilde darp edildiklerini söylediğini vurguladı.

Sevk edilen bir diğer tutuklu Hamit Çelik ise, eşi Gürbet Çelik’i arayarak, durumlarının hiç iyi olmadığını ifade etti. Gürbet Çelik, eşinin görüşe gelmemeleri konusunda sürekli ısrar ettiğini belirterek, eşinin görüşün kendileri için bir tuzağa dönüştürüldüğünü söyledi. Çelik, eşinin her görüş sonrası ağır bir şekilde darp edildikleri bilgisini paylaştı.

Babası Mehmet Soylu’nun ağır astım ve bel fıtığı hastası olduğunu söyleyen Xebat Soylu, Pazar günü babasının aradığını ve durumlarının iyi olmadığın belirtti. Zorlu sevk sırasında babasının kötü muameleye maruz kaldığını dile getiren Soylu, “Durumu çok kötü, acilen tedavi altına alınmalı. Buna rağmen koronavirüs nedeniyle tekli odaya konulup tutuluyor. Maltepe’de yer kalmadığı için zorla sevk edilen 16 tutuklu da tekli odalarda tutuluyor. Babamın hastalığı daha da ilerlemiş, ayrıca durumu yerinde incelemek için acilen bir avukatın durumu gözlemlemek için cezaevine gelmesini istedi” diye konuştu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz