Barzani ve KDP İhanet Sosyolojisi

0
1521

KDP’nin PKK düşmanlığı sadece sınıf karakteriyle açıklanamaz. KDP, Küresel sitemin yerel ayağı ve projesidir. Girdiği ihanet ilişkileri mecburiyetten, güçsüz olmaktan veya korkudan kaynaklanmıyor.

DİJWAR SASON

KDP, NATO Gladio’sunun Kürdstan’daki ayağıdır. Verilen talimat ve emirlerle hareket etmektedir. KDP varlığını tümüyle Küresel güçlere bağlamıştır ve Türk devletiyle ittifak halinde politika yürütmektedir Türk devleti Kürdistan’daki işgal ve ilhakı KDP üzeri sağalmaktadır. KDP’siz bir TC Kürdistan’da hiçbir başarı sağlayamaz ve işgal gerçekleştiremez. KDP aynı zamanda ulusal birlik önündeki en büyük engeldir. Kürt ulusal birliğini sürekli sabote etmiş, engellemiştir. Bu yönüyle sömürgeci devletlere en büyük hizmeti sağlamıştır. KDP ve ENKS gibi uzantılarından Ulusal Birlik gerçekleşemez. Barzani ve KDP Kürt ulusuyla aynı ruh, duygu, düşünce ve bağlılığı yaşamamaktadır. Barzani ve KDP Kürtlüğü sahte Kürtlüktür, maske Kürtlüktür. Kürt ulusuna bu denli zarar vermesi Barzani/KDP’nin Kürtlüğünü sorgulatmaktadır. Bir yönetim kendi halkına, kavmine, onun yurtsever devrimci evlatlarına bu düzeyde düşman olamaz. Yaşanan pratik Barzani ailesinin Yahudi olduğu, sonradan Kürtler içine sızdırıldığı tezini haklı çıkartmaktadır. “Beyaz Türklük” başka milletlerden devşirilen “Türkler” için ne kadar sahteyse, Barzaniler içinde Kürtlük o denli sahtedir. “Türklük” nasıl ki, Beyaz Tükler için bir sermaye ise, Barzani/KDP içinde Kürtlük aynı biçimde bir sermayedir. Güç ve iktidar olmanın, servet biriktirmenin, aile ve dar çevresini korumanın bir aracıdır.

Barzani aile geçmişi yakın bir tarihe dayanır. Nereden geldiklerine ilişkin farklı değerlendirmeler olsa da Kürdistan’ın yerlisi olmadığı ve dışarıdan geldikleri nettir. Güney Kürdistan’da bulunan Kürt aşiretlerinin geçmişe dayanan köklü bir geçmiş tarihleri vardır. Ancak Barzaniler bir yere kadar gidip kaybolmaktadır. Barzani aile seceresinin çok az bir kısmı bilinmektedir. Tarihleri kopuktur ve gizlenmiştir. Önce Duhok/Amediyé bölgesinde yoğunlaşırlar. Daha sonra o dönem adı Zé olan Zap suyu kenarına giderek Bılé ve Duré köylerine yerleşirler. “Zap suyu kenarındaki aile “malbata ber zé” ve daha sonra “Barzani ailesi” şeklinde ifade edildi. Barzani ailesinin en büyük destekleyicisi Yahudiler ve İsrail’dir. Mesut Barzani her yıl gizliden Tel Aviv’i en az bir defa ziyaret eder. Ziyareti özellikle saklı tutulur.  KDP’nin kuruluşundan bu yana en büyük destekleyicisi İsrail olmasına karşın bu ilişkiler itinayla saklanır. Barzani/KDP’nin TC, İran ve Irak devletleriyle ile girdiği ilişkilere genellikle bilinmektedir. Fakat İsrail ile olan ilişkiler ve işbirliği perde arkası yürütülmektedir. Barzani ailesi islam Nakşi tarikatını bir kamuflaj olarak kullanmaktadır. Melle ve Şeyh unvanlarıyla görünüm sağlarlar, fakat özde tıpkı Karaim ve Sebetayıstlar gibi Yahudiliği yaşarlar. Örneğin Barzani ailesinden kimse hacca gitmemiştir, çünkü Kâbeleri Mekke değil Kudüs’tür. Her yıl Ağlama duvarını gizliden ziyaret ederler. Barzani ailesinden Yahudi’ler de tanınan birçok Haham vardır. İsrail’de tanınmış Barzani Hahamları vardır ve ölenlerin mezarları İsrail’dedir. Barzanilere karşı çıkmış ve çatışmış, halende çelişkili olan Bradost aşiretleri lideri Reşidé Lolané Barzanilere ilişkin; “bunlar gerçek Müslüman değil Yahudi’dirler, Kürdistan toprağını kirletmektedirler” şeklinde değerlendirmelerde bulunmuştur. Bu gerçeği Güney Kürdistan’da çok sayıda kişi bilmekte ve dillendirmektedir. Barzanilerde islami inanç-kültür çok biçimsel ve yüzeyseldir. Nakşi tarikatı kisvesiyle Kürtlere sızmış Yahudiler savı birçok yönüyle doğrulanmaktadır. Barzaniler kendilerine yöneltilen “ihanet” eleştirilerini umursamaz ve kabul etmezler. Çünkü kendileri Kürt kavminin bir parçası değildirler ve onları aile çıkarı için kullanmaktadırlar. Çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapıyorlar. Yahudi inancında varlığını korumak ve amacına ulaşmak her şey mubahtır anlayışı Barzanilerde çok belirgindir. Aile varlığını korumak ve hakim kılmak için yapmadıkları şey kalmamıştır. Bu Yahudi tüccarlığın bir özelliğidir. Örneğin; Barzaniler Ezidileri asla kendi halkı olarak görmemiştir, Ezidi eliyle yapılan yiyecek-içecekleri çoğu Güney Kürdistanlı “haram” diyerek almazlar ve KDP’nin Şengal’de yaptığını ihanet olarak saymazlar. Barzaniler Kürtlüğün ulusal-toplumsal değerlerini, ahlakını, kültürünü, duygusunu, sevincini ve acısını yaşamazlar.

Türkiye’deki Yahudilerin Nakşi tarikatı maskesiyle hareket etmeleri tesadüf değildir. Erdoğan’da Barzani gibi Nakşi tarikatı üyesidir. Erdoğan’ın Gürcü Yahudi’si olduğunu açıklayan bilgiler bulunmaktadır. Erdoğan-Barzani ittifakı da bir rastlandı değildir ve sadece politik ve ekonomik çıkarlara dayanmaz. Yahudiliğe dayanan ideolojik bir geçmişi vardır. Benzer ilişkiler İsrail’le de yaşanmaktadır. İsrail’in TC ve KDP ile olan ilişkileri aynı zamanda ideolojik ve stratejiktir. Türk-ulus-devleti birinci proto-İsrail olurken, Barzani’yle düşünülen Kürt ulus-devletçiğide ikinci proto-İsrail anlamındadır. İsrail’in Barzani’leri sadece Araplara karşı intikam alma aracı olarak kullandığı yönündeki iddialar gerçeği ifade etmemektedir. Küresel Karaim Yahudiliği benzer şekilde farklı isimler ve birçok etnik kimlik altında kendini örgütlemiştir. Aralarında güçlü bağlar vardır. İdeolojik, politik ve ekonomik, güçlerini kullanarak dünyanın gidişatına yön vermektedirler. Dünya savaşına yön veren güçlerin başında gelirler. Mason ve Karaim tarikatı Türkiye’de de oldukça etkindir. Türk devletinin asker, siyaset ve bürokratik kademelerinde yer alan kişilerin çoğu Sebatayist, Karaim ve Mason üyesi Yahudilerdir. İslam ve “Türklük” maskesiyle kendini kamuflaj etmektedirler. Suni “Beyaz Türk” kimliğinin yaratılmasında Yahudiler belirleyici bir yere sahiptir. Yahudilik aynı şekilde islam Arap, fars ve Kürt halkı içine sızmışlardır. Kürtlerdeki ayağının Barzani ailesinin olduğunu gösteren çok sayıda kaynak bulunmaktadır. İsrail’in KDP’ye her türlü desteği sunması bir amaç doğrultusundadır. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı ve PKK’yi hedef alan her komploda İsrail neden aktif rol oynamıştır? Neden sadece Öcalan ve PKK’nin kapitalist sistemle çelişmesi değildir. Esas amaç Barzani ailesine önderlik düzeyinde Kürdistan’da alan açıp hakim kılmaktır. İsrail, PKK’ye karşı aynı desteği Türk devletine de vermektedir. Kürt Özgürlük mücadelesine karşı TC’ye en büyük desteği İsrail sağlamıştır. İsrail, Kürtlerin öz iradesi ve demokratik bilinciyle Kürdistan ve Ortadoğu’da güç olmasını istememektedir. İsrail’in “Kürt devletine karşı değiliz” söylemi kendisine bağımlı, Barzanilerin hükmünde kurulacak olan adı Kürt ama özü başka bir şey olan KDP devletini ifade etmektedir.

Dedikleri gibi Kürt sayılsalar bile Barzani ve KDP Kürtlüğün en geri yönü olan milliyetçi, işbirlikçi feodal ve küçük burjuva sınıf geleneklerini esas almıştır. Zihniyeti derebeyi feodal ağa zihniyetidir, ataerkil kültürle şekillenmiştir. İktidarcıdır, kadına yaklaşımı geridir ve yobazcadır. Demokrasi bilinci geridir ve antidemokratiktir. Tarih ve düşman bilinci gelişmemiştir. Ahlak/vicdan ilkeleri çok geridedir. İdeolojik ve politik açıdan temelsiz olduğundan öz bilinci ve iradesi çok zayıftır. Daima kendisini yönetecek yabancı yönetimlere, büyük efendilere ve başka akıllara ihtiyaç duymuştur. Bu özellikler Barzani/KDP’yi süper hain, uşak ve teslimiyetçi bir güce dönüştürmüştür. Barzani ve KDP ulusal birlik değil, ulusu ele geçirmek, Kürdistan’ı gasp etmek istiyor. Kürdistan’ın tek hakimi, ağası, efendisi olmak istiyor. Barzaniler ve KDP’yi küresel ve bölgesel sömürgeci güçlerin Kürdistan ve Kürt halkına yönelik komplosu olarak tanımlamak gerekir. KDP gerçeği komplo gerçeğidir. KDP yönetimi 25 yıldır fiili olarak Güney’de devlet imkanlarına sahip olmuştur. Büyük siyasi, diplomatik, askeri ve maddi imkanlara kavuşmuştur. Bu imkanların hiçbirini Kürt halkına sunmamıştır. Diğer parçalarla paylaşmamış ve Kürt ulusunun hizmetine sokmamıştır. Olanakları Güney halkıyla bile paylaşmamış ve halkı açlık sınırında tutmaktadır. Onlarca şirket ve yüz milyarlarca serveti Barzani ailesi ve etraflarındaki azınlık kesimlerce paylaşılmıştır. Gerçekleştirdiği hiçbir yanlışın ve ihanetin özeleştirisini vermemiş, tersine kendini eleştirenlere karşı saldırgan durumda olmuştur.

Barzani ve KDP, işbirlikçi, milliyetçi Kürt egemen feodallerin ve küçük burjuva sınıfının uzantısıdır. Bileşim olarak parti politika ve yönetimleri feodal ve aşiret ağalarının ayrıcalıkları üzerine oturtulduğundan dış güçlerce kullanılmaya uygun bir özelliği vardır. Kendini “Kullandırtma” tarzı KDP’yi oluşturan kesimlerin en temel özelilerinden biridir. “Kullandırtma” ilişki olarak büyük tarzı gönüllü bir işbirlikçilik ve ihanet çizgisinin gelişmesine yol açmıştır.  Bunu fark eden bölgesel ve uluslararası güçler KDP’yi hem Kürdistan hem de Ortadoğu düzleminde özel olarak ele alıp değerlendirerek Bağımsız Demokratik Birleşik bir Kürdistan’a karşı en aktif şekilde kullanarak kendi sistemlerinin bir aracına dönüştürdü.

Emperyalist güçler tarafından bir model şeklinde desteklenen Barzani KDP eksenli “Kürt ulus-devletçiliği” ikinci Proto-İsrail olarak tasarlanmıştır. 1923 sonrası Türklük maskesi altında nasıl ki, bir Türk ulus-devlet projesi geliştirilmişse, 1945 sonrası da benzer projenin ikinci basamağı KDP üzeri hayata geçirilmiştir. İsrail’ in kalıcı güvenliği için birinci proto-İsrail Türk ulus-devleti yetersiz görülünce ikinci Proto-İsrail olarak Kürt ulus-devletinin inşasına ihtiyaç duyulmuştur. CHP ile gerçekleştirilen birinci Proto-İsrail Türk ulus-devleti, Kürtlerde KDP üzeri gerçekleştirilmek istenmektedir. Bu projeye uygun olmayan, tehlike yaratan Kürdistan’daki tüm devrimci, demokratik yurtsever Önderlik ve örgütlemelerin etkisizleştirilmesi bu planın temel bir politikası olmuştur. Bu görev öncelikli Barzani ailesi ve KDP’ye verilmiştir. KDP’nin işbirlikçi, komplocu ve ihanetçi geleneği bununla bağlantılıdır. Şeklen Kürt ancak özde Kürt karşıtı bir zihniyetle şekillenen Barzani ve KDP bağımsız ve demokratik bir Kürditan’a karşıtlık temelinde ve Kürdistan’ı denetleme aracı olarak kurulmuştur. PKK öncülüğünde gelişen Devrimci Halk Savaşına karşı geliştirilen komplolar aynı politikanın bir gereğidir. ABD, İsrail, Türkiye ve KDP güçlerinin NATO ile birlikte PKK’nin üzerine gelmeleri ve uluslararası komploya yönelmeleri, PKK Önderliğinin esaretiyle oluşturulan İmralı sistemi yine bu proje ve ittifak sonucu gelişmiştir.

Barzani ve düşünme diyalektiğinde ihanet belirleyicidir. Barzani ve KDP parçacıdır.  Ulusal olan her şeyi kendi ailesi ve parçası için feda edebilir. Barzani ailesi demek KDP demektir. Barzani ailesi için nasıl ki, partiler tasfiye dilmişse, KDP içinde gerektiğinde Kürdistan tasfiye edilebilir. Barzaniciliğe göre KDP demek Kürdistan demektir. Kürdistan ise Güney demektir. Güney ise Hewler-Duhok demektir. Barzani ve KDP kafasında oluşan bu kurgu tüm parçalara dayatılmaktadır. Bu düşünceye uymayan herkes ve her güç Barzani/KDP’ye göre “Kürdistan karşıtıdır” ve düşman kategorisinde değerlendirilir. Barzani ailesi normal bir aile, KDP ise normal hiçbir siyasi partiye benzemez. KDP, Barzani ailesi üzerinden örgütlenmiş zorla, bastırmayla, sindirme ve yok etme yöntemleriyle iktidar olmuş mafya tarzı bir örgütlenmedir. KDP bir bakıma Barzani aile şirketidir. Kendi yararına ve çıkarına olmayan hiçbir işe girmez. Çıkarı varsa pratikte gösterdiği gibi tüm Kürdistan’ı satacak denli süper hain olmayı aile çıkarı gereği politika sayar. KDP anlayışında Kürdistan sadece Behdinan’ dır. “Bana mal olmayanı yok ederim” anlayışıyla davranmaktadır. Barzani ve KDP parça çıkarı için tüm Kürdistan ve Kürtleri kurban edecek kadar   ilkesiz ve ahlaki değerlerden yoksundur. Güney halkı yurtseverdir ve çok ağır koşullarda kalmış ve bedeller ödemiştir. Barzani ve KDP Güney halkı üzerinde adete terör estirmektedir. Baskı, tutuklama, işkence, katletme, işsiz bırakma, sömürme, sürgün etme, yıllarca mahkeme etmeden zindana kapatma gibi zorba yöntemlerle halka faşizm uygulamaktadır. Güney Kürdistan’da Barzani ve KDP siyasetini eleştiren, Türk işgaline karşı duran çok sayıda yurtsever demokrat, aydın, gazeteci, yazar ve aşiret ileri gelenleri mafyavari yöntemlerle kaçırılmış, işkenceyle katledilip kaybedilmiştir. Barzani ailesi ve KDP, çevresinde işbirlikçi, gerici aşiret ağalarını ve bu sınıf anlayışındaki kişileri toplayarak aile saltanatını ve despotik iktidarını kurmuştur.

Barzani ve KDP İşbirlikçi-İhanet Çizgisi Kaybetmeye Mahkumdur

Barzani aile saltanatı oligarşik KDP iktidarı Güney halkı içinde katlanılamaz bir hale gelmiştir. Kürtlük adını kirletmekte, Kürdistan’ı Türk ordusunun postalları altına ezdirmekte, Peşmergenin gerçek yurtseverlik sıfatına hakaret etmektedir. Kürt özgürlük peşmergesini Suriye’de Libya’da, Azerbaycan’da Türk devletinin paralı çetesi gibi kullandırmaktadır. Özgürlük için çok ağır bedeller ödemiş Güney halkı yurtseverdir ve Barzani aile hükümranlığına karşıdır. Fakat Barzani/KDP güçlerince bastırılmaktadır. Bölgesel Kürdistan parlamentosu formalitedir ve herhangi bir işlevi yoktur. YNK, GORAN ve diğer partilere politikaların belirlenmesinde söz hakkı tanınmamaktadır. Tevgera Azadi gibi muhalif güçlere sürekli baskı uygulamakta ve yasaklamaktadır. Kürdistan’da demokratik siyasetin gelişmesine izin vermemektedir. Barzani ve KDP, Türkiye’de uygulanan AKP-MHP faşizminin benzerini Güney’de taklit etmektedir. KDP üst yönetimi özelliklede Barzani ailesi her şeyde söz ve karar sahibidir. Barzani ve KDP Kürdistan’ı sömürgeci Türk devletine bağlı bir koloni haline getirmiştir. Türk devletiyle yaptığı anlaşmalarla askeri işgali meşrulaştırıp kalıcı hale gelmesin sağlamıştır. Parlamento dışında petrol kaynaklarını Türk devletine pazarlayan elli yıllık gizli anlaşmalarla Güney’i Türk sömürgeciliğinin hizmetine sunmaktadır.  Benzer içerikte KDP’nin ekonomik ve askeri alanı kapsayan Türk işgalciliğini meşrulaştıran ve kalıcı hale gelmesini sağlayan çok sayıda gizli anlaşma yaptığı artık herkesçe bilinmektedir.

Kürdistan jeo-politik konumu nedeniyle stratejik durumdadır ve 3. Dünya savaşının ortasında yer almaktadır. Bu yüzden Kürtler en fazla stratejik düşünmesi gereken bir halktır.  Belirsizlikler içinde devam eden 3. Dünya savaşı Kürtler için hem avantaj hem de dezavantajlar ortaya çıkartmıştır. Ortaya çıkan tarihi fırsatları değerlendirme, ülke ve ulus olarak konumunu kalıcılaştırma, varlığını öz yönetim temelinde statüye kavuşturma imkanları vardır ve bu kaçırılmaması gerek tarihi fırsattır. Eğer bu tarihi fırsat ulusal birlik değerlendirilmezse ya eskisi gibi statüsüz ve sömürgeleştirilmiş bir halk olarak kalacak ya da soykırımla yok edilecektir.

3. Dünya Küresel ve bölgesel güçler büyük bir öneme sahiptir.  Ancak Kürtler için çok daha stratejiktir. Küresel ve bölgesel güçler birtakım kayıplar yaşayabilirler. Kazançlarının veya iktidarlarının bir bölümünü paylaşabilirler, fakat Kürtler için soykırıma uğrama, varlıklarını kaybetme gibi çok tehlikeli bir durum söz konu olabilir. Bu bakımdan politik, diplomatik ve askeri açıdan ulusal birlik sağlanarak ortak bir stratejiyle hareket etmek Kürtler için bir zorunluluktur. Her parçanın özgünlüğü olsa da Kürtler üzerindeki soykırım siyasetinin parçalanması ancak dört parçadaki Kürtlerin bir araya gelerek ortak ulusal stratejide buluşmalarıyla gerçekleşebilir. Soykırım siyaseti aşılmadan hiçbir parça özgür olamaz ve kalıcı hale gelemez. Ulusal stratejiye gelmeyen, sabote eden, parçacı ve dar çıkarlarla hareket eden işbirlikçi, hain kesimlere karşı radikal tutum almadan ulusal strateji gerçekleştirilemez. Barzani ve KDP çizgisi aşılmadan Kürtlerin büyük kaybedeceği gerçeğiyle Barzani ve KDP işbirlikçiliğini de bu stratejik bakış açısıyla ele alıp değerlendirmek gerekmektedir. Zira Kürtler için yarın çok geç olabilir. Tarih akış halindedir ve bugün sunduğu fırsatları yarın ortadan kaldırabilir.

Daha ilk çıkışında dört koldan, sömürgeci devletler, sol maskesi altında gizlenmiş sosyal sövenler ve KDP destekli işbirlikçi ajan provokatörlerin saldırıları altında kalan Abdullah Öcalan ve PKK’nin temsil ettiği Özgürlük çizgisi kahramanlık örnekleriyle eşsiz direnişlerle dört parça Kürdistan’da demokratik bilinçle yeni bir toplumsal hakikat ortaya çıkartmıştır.  Tüm saldırı ve komplolara rağmen Öcalan PKK’yi günümüze taşımakla kalmamış, geliştirdiği paradigmayla PKK’yi çağın gerçekliğine göre yenilemiş, dönüştürmüş ve yenilmeyecek tarzda İnsanlık Hareketi haline getirmiştir. Bunun da ötesine geçerek Öcalan ve PKK enternasyonal karakteriyle evrenselleşerek tüm ezilen insanlığın özgürlük hareketi mertebesine gelmiştir. PKK Önderliği Kürt Halk Önderliğinden Halklar Önderliğine geçmiştir. İdeolojik, felsefik ve politik açıdan kapitalist modernitenin yarattığı kriz-kaos ve toplumsal sorunlara karşı çözüm gücü olan, alternatif düşünce ve modeller geliştiren evrensel bir Önderlik gerçeği Öcalan şahsında yaşanmaktadır. Öcalan ve PKK hakikati artık hiçbir gücün yok edemeyeceği, yolunda ilerlemeye devam eden toplumsal bilinç, özgüç-irade, yaşam tarzı ve ruha dönüşmüştür. Öcalan Önderliğinde Kürtler nasıl ki, yok almaktan kurtulmuş ve bugünlere gelmişse işbirlikçi çizgiyi yenecek ve özgürlüğe de varacaklardır.

Kuşkusuz KDP çevresinde olan herkes işbirlikçi ve hain değildir ama bu süreçte KDP’de kalmak ve ona hizmet etmek onun ortağı olmak anlamına gelir. Her yurtsever Kürdün KDP ihanet çizgisinden ayrılması ve ona karşı tavır alması gereken bir dönemden geçilmektedir.  Barzani ve KDP ihanet çizgisi sökülüp atılmadığı veya toplumsal düzeyde etkisiz kılınmadığı müddetçe ihanet ve komplolar eksik olmayacak, Kürt halkı yara almaya ve tarihi fırsatları kaçırmaya devam edecektir. Bundan ötürü işbirlikçi ve ihanet çizgisine karşı Demokratik Ulusal Birlik aciliyet kazanan tarihi bir görev olmaktadır.  KCK’nin “Tecride, Faşizme, İşgale Son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı” hamlesi Kürt soykırımın gerçekleştirmek isteyen işgalci ve sömürgeci devletlere karşı olduğu kadar, sömürgeciliğe zemin sunan Kürdistan’daki işbirlikçilik ve ihanete karşı mücadeleyi içermektedir. Bu mücadele işgalin, ilhakın ve ihanetin yaşandığı Güney Kürdistan sahası için daha fazlası geçerlidir. Güney halkı daha fazla aydınlatılarak KDP etkisinden çıkarılmalıdır. Barzani ve KDP işbirlikçiliği Güney Kürdistan başta olmak üzere dört parçadaki yurtsever Kürt aydınları, partiler, örgütler, sanatçılar, yurtsever aile ve aşiret liderleri KDP işbirlikçiliğini halk nezdinde teşhir ve tecrit ederek oluşturacakları toplumsal baskıyla etkisiz hale getirebilirler.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz