KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim 1998 yılında başlayan Uluslararası Komplo’nun yıldönümü dolayısıyla ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan şahsında gerçekleştirilen komplonun temelinin Kahire toplantısı ile atıldığını hatırlatan Bayık, o toplantıda hem Arapların, hem de Kürtlerin parçalandığını belirtti. Kapitalist modernite sisteminin bu parçalanma üzerine inşa edildiğini vurgulayan Bayık, Ortadoğu parçalandığında Kürt halkının inkar edildiğini, haklarının yok sayıldığını söyledi.
Avrupa kurumlarının geçtiğimiz ay gerçekleştirdiği toplantıya da değinen Bayık, o toplantıda Türk devletine tekrar 1 yıl süre tanınmasına ilişkin şu ifadeleri kullandı: “Avrupa Konseyi’nin Türk devletine 1 yıl daha süre vermesinin anlamı; Rêber Apo’ya yönelik işkenceye devam edebilirsinizdir, PKK’yi ortadan kaldırmak, Kürtleri tasfiye etmek istiyorsanız yapabilirsiniz demektir. Aldıkları karar buna hizmet ediyor.”
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın ANF’ye verdiği röportajın birinci bölümü şöyle:
“Uluslararası Komplo Rêber Apo şahsında Kürt halkına, Ortadoğu halkına ve insanlığa karşı yürütülüyor. Uluslararası Komplo 26 yılı geride bıraktı 27. yılına giriyor. Rêber Apo şahsında halkımıza, Ortadoğu halkına ve insanlığa büyük bir zulüm edildi. Rêber Apo, bu komploya karşı tarihi bir direniş yürütüyor. Bu vesileyle Rêber Apo’ya selamlarımı ve hürmetlerimi sunuyorum. Rêber Apo’ya verdiğimiz sözü yineliyorum. Uluslararası Komploya karşı Halit Oral şahsında geliştiren direniş yeni bir direniş çizgisini belirledi. Sadece parti kadroları değil, Kürdistan halkı da bu çizgide yer aldı. Bugün insanlık da bu çizgide yer alıyor. Bu direniş çizgisi her geçen gün daha da gelişiyor, başarılı oluyor ve günümüze kadar da devam ediyor. Rêber Apo şahsında halkımıza, Ortadoğu halkına, insanlığa karşı büyük baskı, zulüm ve işkenceler yapıldı. Bu yüzden Rêber Apo direnişiyle, halkımızın, Ortadoğu halkının ve insanlığın değerlerini esas aldı ve temsil etti.
KOMPLO TECRİT İLE DEVAM EDİYOR
Rêber Apo’ya yönelik komplo yapıldıysa, bu komploda hala ısrar ediliyorsa, bugün komplo mutlak tecrit ile devam ediyorsa, bunun sebebini çok iyi anlamamız lazım. Çok iyi anlamamız için de kapitalist modernite sisteminin yaklaşımını, işgalcilerin sistemini, devletlerin, iktidarların sistemini anlamamız gerekir. Eğer bunların Kürtlere karşı yaklaşımlarını çok iyi anlamazsak, Uluslararası Komployu ve şu anki tecridi iyi anlayamayız. Bunun temeli Kahire toplantısında atıldı. Kahire toplantısında Ortadoğu’ya ilişkin bir siyaset yürütüldü. Ortadoğu parçalandı, hem Araplar, hem de Kürtler parçalandı. Bu parçalanma üzerinden kapitalist modernite sistemini oturttular. Ortadoğu’da bu parçalanmayı yaptıklarında Kürt halkını inkar ettiler, Kürt halkı artık yok dediler. Ortadoğu siyasetinde, kapitalist modernite sistemi siyasetinde artık Kürtlere yer yok dediler. Bu yüzden soykırım, imha siyasetini esas aldılar. Bu yüzden Kürtleri geliştirdikleri sistemin dışında bıraktılar. Bunun anlamı; artık Kürtlerin hiçbir hak, hukuku yoktur.
O tarihten günümüze kadar soykırım siyaseti yürütülüyor. Eğer bunu çok iyi anlamazsak Kürtlere karşı geliştirilen kanunları anlayamayız. Bilindiği gibi birçok kanun çıkarıldı; mesela Şark Islahat Planı, Tunceli Kanunu, Takriri Sükun ve bunlarla bağlantılı birçok kanun çıkarıldı. Tüm bu kanunların amacı Kürtleri nasıl ortadan kaldırabiliriz idi. Türk devleti şuan kanunlarını Kürtlere yönelik soykırım kanunları olarak çıkarıyor. Türkiye’de Kürtlere tek kanun var; iktidara gelen herkesin Kürt soykırımını esas alması lazım. İktidarda olanların da soykırım siyasetini devam ettirmesi ve sonuç alması gerekir. Bu siyaseti esas almayanlar hiçbir zaman ne iktidara gelebilir, ne de iktidarda kalabilir. AKP-MHP’yi iktidara getirdilerse ve iktidarda kalmalarını sağlıyorlarsa Kürt soykırımını tamamlamaları içindir. Bu yüzden iktidarda tutuyorlar. AKP-MHP iktidarlarını tamamen Kürt soykırımı üzerinden sürdürüyorlar.
KAHİRE TOPLANTISI İLE KÜRTLERİN HAKKI, HUKUKU YOK SAYILDI
Türk devleti soykırım siyaseti esas alınarak kuruldu, bunun üzerinden siyaset yürütülüyor bu yüzden Kürtlere yaptıkları her şeyi kendilerine hak görüyorlar. Kürtlere yönelik katliamlar yapıyorlar, her şeyi yasaklıyorlar, zindanlara atıyorlar, zindanlarda öldürmeyi, işkence etmeyi esas alıyorlar, Kürtlerin doğasını talan ediyorlar, yerlerinden göç ettiriyorlar, bütün bunları yapmayı kendilerinde hak görüyorlar. Çünkü Kürtlere karşı soykırım siyaseti yürütüyorlar ve sonuç almak için de bu siyasetlerinde ısrar ediyorlar. Bu Türk devletinin gerçeğidir. Türk devleti Uluslararası Komplonun gelişmesini kendisi için bir fırsat olarak gördü. Bu fırsattan faydalanabilirim, Kürtlere karşı yürüttüğüm soykırım siyasetine devam ederim ve hedefine de ulaştırabilirim dedi. Uluslararası Komplo da her anlamda Türk devletine yardım etti. Çünkü kapitalist modernitenin geliştirdiği sistem Kürtlerin soykırıma uğraması ve imha edilmesi üzerineydi. Türk devleti de bu siyaseti yürüttüğü için her anlamda Türk devletine yardım ettiler. Bunu çıkarları için yapıyorlardı. Türk devleti de bu destekle amacına ulaşmak istiyordu.
İmralı sistemi tamamen gayrimeşru bir sistemdir, tamamen Gladio’nun geliştirdiği bir sistemdir. 26 yıldır İmralı’da Gladio’nun kanunları uygulanıyor. Orada hiçbir hukuk yok. Çünkü Kürt halkı için hak, hukuk yok. Kahire toplantısıyla Kürtleri hak, hukuktan yoksun bıraktılar. Hakkı, hukuku gasp edilen bir halk ve hatta o halka sahip çıkan, o halk için demokrasi, özgürlük mücadelesi yürüten de bu güçler tarafından suçlu ilan ediliyor. Bu yüzden Rêber Apo ve PKK’nin yürüttüğü mücadeleyi kendilerine karşı görüyorlar, suçlu görüyorlar. Bu yüzden Rêber Apo’ya ve PKK’ye sınırsız bir şekilde düşmanlık yapıyorlar, bu yüzden hiçbir hak, hukuk, adalet tanımıyorlar. Rêber Apo İmralı’da çok zorlu koşullarda, imkansızlıklar içinde bu sisteme karşı durdu. Yani Gladio sistemine karşı durdu. Tarihi bir direniş geliştirdi. Kürtlerin değerlerini, insanlık değerlerini temsil etti, savundu. Tamamen bu temelde bir yaklaşım sergiledi. Bundan dolayı kendisini çözüm gücü yaptı. Hem Kürt halkı, hem Ortadoğu halkı, hem de insanlık için yaptı bunu. Sorunlarını nasıl çözeceğini esas aldı.
Bu sorunları çözmek için de Uluslararası Komployu kim yaptı, komploda kim yer aldı, bunların hepsini değerlendirdi. Bu değerlendirmelerinde sonuç çıkardı, kendini yeniledi. Kendi şahsında Kürt halkını yeniden yarattı. Bu yüzden Kürt halkı için, kadınlar için, insanlık için yeni bir paradigma geliştirdi. Bu paradigmayı Kürt halkına, Ortadoğu halkına ve insanlığa teslim etti. Umutlarını bu şekilde yeşertti. Komploda ısrar etmeleri, tecrit uygulamalarının sebebi Rêber Apo’dan korkmalarıdır. Fikirlerinden, konuşmalarından korkuyorlar. Çünkü; sadece Türkiye siyaseti üzerinde değil Ortadoğu ve dünya siyaseti üzerinde de etkili oluyor. Kürt halkını, halkları etkiliyor, moral veriyor, umut veriyor, çözüm yolunu gösteriyor. Bu yüzden komplocular, hain Kürtler, işgalciler Rêber Apo’dan korkuyor.
KÜRT HALKI BARZANİ AİLESİNİN GERÇEĞİNİ GÖRDÜ
Türk devleti Kürt halkını soykırımdan geçirmek, Kürt, Kurdistan adına ne varsa ortadan kaldırmak istediği için Umut Hakkı’nı kabul etmiyor. Çünkü dediğim gibi daha Kahire toplantısında Kürt halkı inkar edildi ve dünya sistemi dışında bırakıldı. Kürt halkına hiçbir hak vermediler, Kürt halkının yaşama hakkı yok dediler. Sistemlerini bu temelde geliştirdiler. Türk devleti de bu sistem üzerinden Lozan’da kuruldu. Bu yüzden Türk devleti Kürtleri ve haklarını kabul etmiyor. Bu yüzden Rêber Apo’nun Umut Hakkı’nı kabul etmiyorlar. Rêber Apo’nun yaklaşımı turnusol kağıdı gibidir, herkesin gerçekliğini ortaya çıkarıyor. Rêber Apo’nun İmralı’da yürüttüğü direniş hem tüm Kürtlerin gerçekliğini ortaya çıkardı, hem ihanet, işbirlikçi çizgisinin ne olduğunu, yurtseverlik, devrimci çizgisinin ne olduğunu her şekilde ortaya çıkardı ve herkesin anlamasını sağladı. Bu yüzden Kürtler arasında Barzani ailesinin gerçekliği anlaşıldı.
Bu Kürt halkı için büyük bir kazanımdır. Çünkü Kürt halkı şimdiye kadar bu ailenin Kürtler için mücadele ettiğini düşünüyordu. Fakat ortaya çıktı ki; bu aile çıkarları ne ise onu esas alıyor. Bu yüzden Kürt halkının düşmanlarının yanında yer alarak Kürtlere karşı çıkıyorlar. Önderlik sadece Kürt hainlerini ortaya çıkarmadı aynı zamanda kendisine sosyalistim, demokratım, aydınım, özgürlük, demokrasi istiyorum, faşizme, soykırıma karşıyım diyenlerin de gerçekliğini ortaya çıkardı. Kim gerçekten bu değerlere sahip çıkıyor, kim bu değerlerin altına saklanıyor ortaya çıktı. Yine dünyada kim Kürtlerin dostu, kim düşmanı, kim neden Kürtlere düşmanlık yapıyor bu da ortaya çıktı. Çünkü Rêber Apo ömrü boyunca bunun için mücadele etti. Kurdistan’da ihanet ve yurtseverliği, ölüm ve yaşamı ortaya çıkarmayı esas aldı ki Kürt halkı dünyada da kim dostu, kim düşmanı bilsin diye. Önderlik tüm yaşamı boyunca mücadele geliştirmeyi esas aldı. Bu mücadelede hem Rêber Apo, hem Kürt halkı, hem de PKK çok büyük acılar yaşadı, büyük bedeller ödedi ama amacına da ulaştı.
AVRUPA TÜRK DEVLETİNİN PKK’Yİ TASFİYE EDECEĞİNİ HESAPLADI
Avrupa kurumları geçtiğimiz ay bir toplantı yaptı. O toplantıda Türk devletine 1 yıl süre verdiler. Halbuki Avrupa 2014 yılında böyle bir karar almıştı; Rêber Apo’yu yargılayan mahkeme doğru bir yargılama yapmamıştır, yeniden yargılanması lazım. İmralı’da Rêber Apo’ya işkence yapılıyor, tüm hakları ayaklar altına alınmış. Fakat Avrupa Konseyi aradan 10 yıl geçmesine rağmen bir karar almadılar. Neden karara almadılar, Avrupa Konseyi neden 10 yıl boyunca kararlarının arkasında durmadı? Çünkü Türk devleti Rêber Apo, PKK ve özgür Kürtlere karşı bir karar almıştı, o kararı da pratiğe geçirmişti. Bu karar da ‘Çöktürme Planı’ idi. Yani Kürt ve Kürdistan adına ne varsa ortadan kaldırmaktı. Rêber Apo ve PKK’yi tamamen ortadan kaldırmaktı. Bu temelde karar aldıkları için Avrupa Konseyi ve onlara bağlı kurumlar da Türk devletinin bu kararını esas aldılar. Bu kararın sonucunu beklediler.
Türk devletinin PKK’yi tasfiye edeceğini, Kürt halkının soykırımdan geçireceğini hesapladılar. Bu plan gerçekleştiğinde Rêber Apo’nun Umut Hakkı’nı da gündeme getirmelerine gerek kalmayacaktı. Bu yüzden Türk devletine yardım da ettiler. Hem komploda, hem de komplodan sonra her anlamda Türk devletine yardım ettiler. Çünkü Türk devleti Lozan’da, Lozan ittifakıyla kabul edildi. Bu ittifak da Kahire toplantısında yer alanlarda oluşan bir ittifaktı. Ortadoğu’yu paramparça edenler, Ortadoğu’da, dünya sisteminde Kürtlere yer vermeyenler, Kürtleri inkar edenler, haklarından, hukuklarından maruz bırakanlar Lozan’da kararlarını uyguladılar. Fakat Rêber Apo’yu sahiplenme çok büyük olunca, PKK ve PKK’nin dostları mücadele edince, Avrupa’nın Türk devletinden beklentileri gerçekleşmedi. PKK’nin tasfiyesi, Kürt halkının soykırımı tamamlanmadı, sıkıştılar ve bu yüzden bir kez daha aldıkları kararı tartışmak zorunda kaldılar.
DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜĞÜN KENARA ATILDIĞI BİR YERDE FAŞİZM GELİŞİR
Türk devletine 1 yıllık süre verdilerse, bu da Türk devletinin isteği ile oldu. Çünkü Türk devleti herkese PKK karşısında, Rêber Apo’nun geliştirdiği mücadele karşısında birçok adım attığını ve tasfiyeyi, soykırımı sonuca götüreceğini söylüyor. Bu yüzden 1 yıl daha müsaade istediler. Avrupa Konseyi bundan dolayı 1 yıl daha süre tanıdı Türk devletine. Bunun anlamı; Rêber Apo’ya yönelik işkenceye devam edebilirsinizdir, PKK’yi ortadan kaldırmak, Kürtleri tasfiye etmek istiyorsanız yapabilirsiniz demektir. Aldıkları karar buna hizmet ediyor. Yani Avrupa asıl kararına sahip çıkıyor. Türk devletinin Rêber Apo, PKK ve Kürtlere uyguladığı karar Kahire toplantısında alınan karardır. Türk devleti bu temelde soykırım ve tasfiye siyaseti yürütüyor. Türk devleti sadece Kürtleri değil soykırımdan geçirmiyor. Türkiye’de farklı uluslardan halklar, inançlar, kültürler vardı hepsini soykırımdan geçirdi. Sadece Kürtler kaldı, Kürtleri de ortadan kaldırmak istiyor. Türkiye’nin tüm imkanlarını bu temelde kullanıyorlar.
Avrupa tarihinde birçok demokrasi ve özgürlük mücadelesi gelişti. Bu mücadeleler sonucunda birçok değer ortaya çıktı. Avrupa şimdi bu değerleri ayaklar altına alıyor. Avrupa halklarının bunları görmesi ve kabul etmemesi lazım. Buna karşı durmalılar. Yıllarca mücadele ederek kazandığımız değerleri ayaklar altına alamazsınız, bu değerlerin sahibi biziz demeliler. Değerlerine sahip çıkmalılar. Çünkü Avrupa her geçen gün bu değerlerden uzaklaşıyor, bu değerleri ayaklar altına alıyor. Bu yüzden Avrupa’da faşist hareketler büyüyor. Çünkü hukuk, adalet, demokrasi ve özgürlüğü bir tarafa bırakırsanız orada faşizm gelişir. Bugün Avrupa’da faşist partiler her yerde büyüyorsa sebebi budur. Bu yüzden faşizme karşı duran, haksızlığa, zulme karşı duran, demokrasi için, özgürlük için, sosyalizm, adalet için mücadele Avrupa halkları bunu görmelidir.
Kapitalist modernite sistemi nasıl ki Rêber Apo şahsıdan insanlığa, insanlık değerlerine karşı duruyorsa, demokrasiye, özgürlüğe, adalete, eşitliğe karşı duruyorlarsa, tüm dünyada da demokrasi, özgürlük, adalet ve eşit yaşam mücadelesi büyütülmelidir. Eğer dünyada kapitalist modernite siteminin temsilcileri, o sistemdeki iktidarlar, halklara karşı, kadınlara, gençlere, işçilere karşı, köylülere, demokrasi güçlerine karşı duruyorsa, yıllarca verdikleri mücadele sonucu elde ettikleri değerleri ayaklar altına alıyorsa bu güçlerin de bunu seyretmemesi lazım. Buna karşı durmaları, değerlerine ve geleceklerine sahip çıkmaları lazım. Bugün Rêber Apo insanlık değerlerine, demokrasi, sosyalizm ve özgürlük değerlerine sahip çıkıyor. Bundan dolayı bu güçlerin de Rêber Apo’ya sahip çıkması gerekir. Komploya, tecride karşı durun, demokrasi ve özgürlük mücadelesini yükseltin. Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması için mücadelenin büyütülmesi gerekir.”
Devam edecek…