“Zaten AKP-MHP tüm rakiplerini yok edilmesi gereken bir düşman gibi görmektedir. Bu nedenle de her yol ve yöntemi kullanmayı mübah saymaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir seçim görülmemiştir” diyen KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Serxwebun Gazetesi’ne yaptığı değerlendirmede şunları belirtti:
“Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir seçim görülmemiştir. Diktatörler seçim yapmaz! AKP-MHP de aynı anlayıştadır. Sadece özel savaş gereği dünyayı ve toplumu aldatmak için biçimsel bir seçim yapmayı, ama ne yapıp edip iktidarını da bırakmamayı hedefliyor. Bu nedenle sadece iç ve dış siyasi güçlerde değil, toplumda da bu iktidar gitmez düşüncesi var. Bu düşünce yersiz bir düşünce değildir. Çünkü bu seçim bir iktidarın düşüp başka bir yönetimin gelmesi gibi görülmüyor. Miadı dolmuş zihniyet ve politikalarının tarihin çöp sepetine gideceğinden korkuyorlar. Dolayısıyla bu seçim Türkiye’de seçimle iktidarların değişip değişmediğinin kanıtlanacağı bir seçim olacaktır. Demokrasi güçleri açısından önemli olması buradan kaynaklanmaktadır. Eğer demokrasi güçleri sağlam durur ve AKP-MHP iktidarının yönetimi yeniden gasp etmesine izin vermezse, bu Türkiye siyaseti için önemli bir süreç ortaya çıkarır.
TÜRKİYE’NİN DEMOKRATİKLEŞMESİ MÜCADELE İLE OLACAKTIR
Bu seçimle Türkiye’nin demokratikleşeceğini ve Kürt sorununun çözüleceğini beklemek yanılgı olur. Türkiye’nin demokratikleşmesi sancılı ve mücadeleyle olacaktır. Çünkü köklü bir Kürt düşmanlığı, gerici bir zihniyet ve bunun yarattığı toplumsal gerçeklik ve devlet yapılanması var. Bunlar sadece bir seçim ve yeni hükümetle pazarlık temelinde aşılacak konular değildir. Kürt sorunu söz konusu olduğunda pazarlıklarla sonuç alınacağını sanmak ve buna göre politika yapmak ve söylem tutturmak büyük bir yanılgıdır. Böyle bir beklenti içine girmek Türk devlet gerçeğini ve onun yarattığı sistemi anlamamak olur. Seçimle, faşizm bir mevzi yenilgisi almış olacaktır. Tümüyle yenilgisi ise mücadelenin sürekliliğiyle olacaktır. Eğer Türkiye halkıyla Kürt halkının özgürlük ve demokrasi güçlerinin mücadelelerindeki ortaklıkları daha fazla büyütülürse o zaman demokrasi mücadelesi gelişir. Özcesi; Türkiye’ye demokrasi ancak mücadeleyle gelir. Kürt halkının özgürlüğü de bu mücadelenin etkili ve güçlü aktörü olmakla sağlanır.
HDP BİR KİMLİK PARTİSİ DEĞİL
Bu seçimde HDP çizgisinde etkili mücadele verilmesi gerekir. HDP ne Kürt, ne Alevi ne de başka bir toplumsal kesimin partisidir. Türkiye’de radikal demokratikleşme isteyen herkesin partisidir. Bu çerçevede aynı zamanda Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, ekolojistlerin, emekçilerin, gençlerin, farklı ezilen etnik ve inanç toplulukların partisidir. HDP’yi bir kimliğin partisi haline getirmek, HDP çizgisine yapılacak en büyük kötülük olacaktır. Bu açıdan HDP çizgisinde mücadele yürütenlerin HDP’yi herhangi bir kimliğin partisi yapmak isteyenlere karşı tutum göstermeleri gerekir.
İTTİFAKI DARALTACAK SÖYLEM VE YAKLAŞIM İÇİNDE OLUNMAMALI
HDP, kapatılma ihtimali yüksek olduğundan seçimlere Yeşil Sol Parti ile girme kararı almıştır. Eğer HDP kapatılırsa HDP çizgisini Yeşil Sol Parti’nin sürdüreceği görülmektedir. Ekolojiye vurgu yapması açısından da ismi önemlidir. Yeşil Sol Parti, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın önemli bileşeni haline gelmiştir. Türkiye İşçi Partisi dışında tüm partiler Yeşil Sol Parti çatısı altında seçime girmektedir. TİP, Emek ve Özgürlük İttifakı şemsiyesi altında seçime ayrı girecektir. Aldığı oylar Emek ve Özgürlük İttifakı’na yazılacak ama Yeşil Sol ve Türkiye İşçi Partisi kendi aldıkları oy düzeyinde vekil çıkaracaklardır. Kuşkusuz biz Türkiye İşçi Partisi’nin Yeşil Sol çatısı altında seçime girmesini isterdik. Bu, Emek ve Özgürlük İttifakı için daha iyi sonuç verebilirdi. Ancak TİP kendi logosuyla seçime girmek istemiştir. Böyle olmasaydı daha iyi olabilirdi. Ancak irade ve karar onlara aittir. Bu nedenle artık ayrı girmesine bir şey diyemeyiz.
Umarız ayrı olarak seçime girmesi ne Yeşil Sol’a ne TİP’e zarar verir. Bizim için önemli olan Emek ve Özgürlük İttifakı’nın güçlenmesidir. Seçimden sonra bu ittifakın daha da güçlenmesi ve genişlemesidir. Seçimi önemsiz görmüyoruz ancak Emek ve Özgürlük İttifakı esas olarak bir demokrasi mücadelesi ittifakıdır. Bu açıdan bu ittifakı daraltacak hiçbir söylem, yaklaşım ve tutumu doğru bulmayız. Soykırımcı sömürgeci Türk devleti Kürt özgürlük ve demokrasi güçleri ile Türkiyeli demokrasi güçlerinin bir araya gelmesini istememektedir. Bunun için özel savaş yürütmekte; Kürt özgürlük güçleri ile Türkiyeli demokrasi güçleri arasındaki ilişkiyi koparmak için her yolu denemektedir. Bu açıdan TİP’in seçime ayrı girmesini ittifakı dağıtmak isteyenlere zemin sunacak ve fırsat verecek biçimde ele almamak gerekir.
Sanal medyada bazı iyi niyetli yaklaşımla söylemde bulunanlar olsa da AKP trolleri ve MİT’in Emek ve Özgürlük İttifakı’nı parçalamak için tahrik ve provoke edici paylaşımlarda bulunduğunu herkes bilmelidir. Bunu dikkate alarak bu tür şeylere zemin olacak söylem ve tutumlardan kaçınmak gerekir.
LİSTEDE BİR ERMENİ ADAYINA YER VERİLEBİLİRDİ
Bu seçimleri Türkiye demokrasi güçleri ile Kürt halkının özgürlük ve demokrasi güçlerinin daha fazla ortaklaşması süreci haline getirmek esas alınmalıdır. Türkiye’nin demokratikleşmesini isteyen her kesime seslenmek gerekiyor. Faşizme karşı mücadeleden söz ediyorsak ortak mücadele ve tutumun en geniş yelpazede olması önemlidir. Deprem, eğilim yoklaması ve ön seçim gibi süreçlerin gerçekleşmesine imkan vermemiştir. Ancak listelere baktığımızda olabildiğince farklı kesimlerin temsiline yer verilmiştir. Belki daha geniş yelpazede farklı kesimlere yer verilmesi gerektiği söylenebilir. Kurdistan’daki listelerde Türkiye demokrasi güçlerinden bazılarına yer verilebilirdi. Bir Ermeni adaya yer verilmemesi eleştiri konusu olmuştur. Başka eleştiriler de olabilir. Ancak listeler kesinleştikten sonra bunların tartışılmasının anlamı yoktur. Artık bundan sonraki seçimlerde bu eleştiriler dikkate alınarak listelerin hazırlanması duyarlılığı gösterilmesini sağlamak önemlidir.
KÜSME, KOPMA, TEPKİ DUYMA OLMAZ
Zaten demokrasi güçlerinin, demokratik güçlerin ben ya da biz milletvekili olmalıydık yaklaşımı olamaz. Daha iyi temsil önerileri olabilir. Ama bunlar küsme, kopma, tepki duyma gibi tutumlara gerekçe olamaz. Artık herkesin tüm gücüyle çalışması gerekir. Yeşil Sol Parti’nin seçimden en güçlü biçimde çıkmasını sağlamak; Tayyip Erdoğan’ı da düşürmek doğrultusunda oy kullanmak ve en güçlü biçimde bir sonuç almak önemlidir. Bu açıdan bu seçimin sloganı, Tek Yol Yeşil Sol olmalıdır.
Türk devletinin seçim yaklaştıkça provokasyonlarını ve saldırılarını artıracağını görmek gerekir. Bunun karşısında halkın örgütlü davranması ve geri adım atmaması gerekir. Kurdistan’da gazeteci, sanatçı, avukat ve siyasetçilerin tutuklanması nasıl bir ortamda seçim yapmak istediklerini göstermektedir. AKP-MHP faşist iktidarı özellikle Kurdistan’da ‘taşları bağlayıp köpekleri serbest bırakma’ politikası yürütmektedir. Bu tür saldırılar bir yönüyle de Kürt halkının özgürlük ve demokrasi güçlerinin tüm baskılara rağmen sindirilememesine yönelik bir öfkenin de ifadesidir. Bugün Türkiye’de demokrasi güçleri hala ayaktaysa, faşizme karşı bir duruş gösteriyorsa, bunda Kürt halkının özgürlük mücadelesinin belirleyici etkisi vardır.
Kürt halkı ile Türkiyeli demokrasi güçleri büyük bedeller ödeyerek, mücadeleleriyle AKP-MHP faşist iktidarını yıkılma noktasına getirdiler. Eğer kararlı mücadele edilir; seçimde sandıklara da iyi sahiplenilirse bu iktidarın kaybetmesi kaçınılmazdır. Kaybetmesine rağmen iktidarı bırakmazsa bu durumda demokrasi güçleri direnerek bu faşist iktidarı yenilgiye uğratma mücadelesi içinde olmalıdırlar. AKP-MHP iktidarının seçim günü ve sonrası saldırılar yapacağı söylenmektedir. Zaten faşist cepheden her gün birileri çeşitli biçimlerde bu bir seçim değildir; artık başka yollardan gereği yapılmalı, diye ortaya çıkmaktadır. Bu açıdan bu yola girmek isteyenlere karşı hazırlıklı olmak ve onların bu yollara başvurma cesaretini duruşlarımızla kırmak gerekir.
Yazının tamamını okumak için:
http://serxwebun.info/naverok/demokras-g-ler-n-n-b-rl-ve-m-cadeles-bu-kt-dara-kaybett-recekt-r