Ulusal birliğin sağlanması için siyasi partilerin bir araya gelmesinden ziyade bu bilinci toplumda inşa etmeden yana olduklarını belirten DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, “Kürt halkının mücadelesi, birlik önünde engel olan güçleri aşacak bir pozisyondadır” dedi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Kürt ulusal birliğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Birlik ve ittifak için toplumda bilinç oluşturulmasından yana olduklarını kaydeden Bayındır, Kürt siyasi partilerinin ve örgütlerinin artık bu duruma göre tutum alması gerektiğini ifade etti. Bayındır, Kürt ulusal birliği çalışmalarının uzun yıllardır gündemde olduğunu, bunun için 31 Mart 2019 yılında yapılan seçimler öncesi içerisinde 9 Kürt siyasi partinin bulunduğu seçim ittifakı ile ilk adımın atıldığını belirtti.
Seçim ittifakı sonrası Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerden kaynaklı Kürt halkının ulusal çıkarları ve gelecek kaygılarından dolayı Türkiye’de ulusal birlik için önemli girişimlerde bulunduklarını belirten Bayındır, bunun için toplantılar, çalıştaylar ve komisyonlarla bu zemini yakalamaya çalıştıklarını kaydetti.
TOPLUMSAL BİLİNÇ
“Ulusal birlik toplumsal bilinçle olmalı” belirlemesinde bulunan Bayındır, birlik ve ittifak için siyasi partilerin bir araya gelmesinin değil, bu bilincin toplumda inşa edilmesinden yana olduklarını dile getirerek, temel hedeflerinin bu olduğunu vurguladı. Bayındır, “Siyasi partilerin ve örgütlerin bu zemin üzerinde bir araya gelmesi, bu gerçekliği ortaya koyuyor. 2014 yılında IŞİD’in Kobane saldırısında bütün dünyadaki Kürtlerin Kobane’yi her yönüyle savunması, Kürt halkında ulusal bilinci ortaya çıkardı ve bu bilinç gittikçe artık stratejik bir düşünceye dönüştü. Sadece partiler arasında bir birliği sağlamayı hedef olarak almıyoruz” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE KDP İLİŞKİLERİ
KDP’nin Türkiye ile olan ilişkilerine dikkat çeken Bayındır, “Özellikle Türkiye’nin Güney Kürdistan’a işgal girişimleri ve KDP ile Türkiye’nin ilişkilerinin çok daha derinleşmesiyle beraber, bu durum birlik için engel pozisyonu ortaya koydu. Bu durumdan kaynaklı topluma öncü olma durumumuzdan uzak olduğumuzu net bir şekilde ifade etmek gerekiyor. Her şeye rağmen ilişkilerimiz devam ediyor, diyalog sürecimiz sürüyor, fakat bu konuda bunun ulusal birliğe verilme boyutunu ve pratik adımlarının atılması, yine toplumsal ayağının örülmesi noktasında halen ciddi bir mesafe almadığımızı da görebiliyoruz. Bunun nedeni KDP’nin Türkiye olan ilişkileridir” ifadesinde bulundu.
KDP’SİZ DE BİRLİK GERÇEKLEŞEBİLİR
Birliğin toplum temelinde gerçekleşebileceğini belirten Bayındır, şöyle devam etti: “Kürt toplumunda bu birlik elbette KDP’siz de gerçekleşebilir. Bugün yaptığımız siyasal değerlendirmelerde, hangi koşullar ve şartlarda olursa olsun, bu düşüncenin karşısında olan gücü ilahi ulusal birlik çalışmasının içine koymak gerekiyor diye bir düşünceyi Kürt toplumunun önüne koymak gibi haksızlığı biz yapamayız. Bugün Kürt halkında ulusal birlik gelişmiştir. Elbette Kürt halkında ulusal gelecek kaygısı her zamankinden fazladır. Artık Kürt halkının mücadelesi, bu birlik önünde engel olan güçleri aşacak bir pozisyondadır. Bugün KDP ise, KDP aşılacak bir pozisyona gelmiş demektir. KDP’siz ya da başka bir güç olmazsa olmaz, Kürt geleceği sağlanamaz diye bir gerçeklik söz konusu değil. Bugün siyasi partiler ve örgütler güçlerini halktan alıyorlar.”
KDP’NİN POZİSYONU
KDP’nin de giderek otoriterleşen ve kendi halkına her yönüyle baskı uygulayan bir durumla siyasi pozisyon aldığını söyleyen Bayındır, KDP’nin gelinen süreçte artık kendi politikalarını Kürtlerin beklentilerine göre uyarlaması gerektiğini dile getirdi. Bayındır, aksi takdirde Kürt halkının gözünde KDP’nin “aşılması gereken bir güç, dönemini bitirmiş bir güç” olarak duracağını kaydetti. Bayındır, “Kürt halkının gözünde ulusal birliğin önünde en büyük engelin KDP olduğu gerçeğini artık halk gözlemleyebiliyor. KDP’nin pratik adımlarını gözlemleyerek görüyor. Artık toplumda gittikçe ‘KDP’siz de birlik sağlanabilir’ görüşü yaygınlık ve ağırlık kazanıyor. KDP Kürt halkının tam kazanımlarının karşısında bir yerde duruyor. Bu anlamıyla hem siyasal hem de politik yönüyle sıkışmış bir KDP gerçeği karşımızda. Tamamen kendi geleceğini, hanedanlığını, aşiret geleceğini, Türk devletiyle olan ilişkilere bağlayan bir KDP durumu söz konusu. Kürt halkı böylesi yakıcı tarihsel bir döneme ve eşiğe gelirken, KDP’nin tutumu halk tarafından ulusal birliğin önünde engel olarak görülüyor. Elbette KDP içerisinde bulunan bu yaşananlara karşı duran kesimlerin olduğunu da biliyoruz. Bundan dolayı da KDP içerisinde bir bütünlüğünde olmadığını görüyoruz” diye konuştu.
BİRLİKTE MÜCADELE
21’inci yüzyılda Kürt halkının statü, özgürlük ve geleceği talepleri karşısında siyasi partilerin buna göre tutum almaları gerektiğinin altını çizen Bayındır, tersi bir tutum içerisinde olan siyasi parti ve örgütlerin halk nezdinde meşrutiyetini kaybedeceğini vurguladı. Bayındır, sözlerini şöyle tamamladı: “Bugün artık Kürdün önünde bir yaşam, özgürlük, statü ve gelecek sorunu var. Bu gerçekliğe gelmeyen kurumların ve örgütlerin Kürdün geleceğinde yer edinmesi çok mümkün değil. Ne bir KDP’nin ne de tek başına herhangi bir parçada bir örgütün tüm Kürt halkının bir bütün olarak geleceğini belirleyebilecek bir pozisyonda olmadığını net bir şekilde görmek gerekiyor. Ulusal birlik tüm Kürdistan’da umut, inanç ve moral kaynağı ortaya koyuyor. Bu anlamda enseyi karartmaya ve karamsar olmadığımızı çok net biçimde görmek gerekiyor. Tüm bunları söylememiz olası tehlikeleri minimalize etmektir. KDP Kürt halkının geleceğini karartan Türkiye ilişkilerinden vazgeçmeli. Kürt halkı ve güçleri ulusal birliğini sağlarsa kendi hedeflerine ulaşabilecek bir durumu açığa çıkartır. Kimsenin tek başına kazanabileceği bir sürecin içerisinde değiliz. Ancak birlikte mücadele edersek hem statü hem de özgürlüğü elde etme durumu ortaya çıkarır.”