YJA STAR gerillaları kadının dağ ile olan bağını anlatırken, “Bir kadın biraz kendisini, biraz Önderliğin felsefesini tanırsa kıblesinin dağlar olduğunu bilir” diyor ve dağları sistemin kirlerinden arınma ortamı olarak görüyor.
Kürt halkı için dağlar, tarih boyunca üzerlerine çullanan felaketlerin tasallutundan koruyan bir şey oldu, bir sığınak ve mücadele yeri haline geldi.
1978’de başlayan ve bugüne kadar süren PKK mücadelesinin dayanağı da dağlar oldu. YJA STAR gerillaları da burada özüyle buluştu ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ‘herkes dağdan inse de kadınlar dağları terketmemeli’ mesajıyla kadın özgürlük mücadelesini büyüttü.
‘Dağlar bizim kıblemiz’
YJA Star komutanlarından Axin Guyî, dağları Kürt kadınların kendilerini yenilediği alanlar olarak görüyor: “Biz gerçeğimizi nasıl ve nerede kaybettik? Kadının kaybetmesiyle insanlık kaybetti çünkü. Hakikatin nası geri kazanılabileceğini bu dağlarda öğrendik biz. Kölelik gerçekliğini gördük, tarihimizi, kültürümüzü dağlarda öğrendik. Bir kadın biraz kendisini, biraz Önderliğin felsefesini tanırsa vereceği yönün dağlar olduğunu bilir. Evet, dağlar bizim kıblemizdir. Her zaman kendimizi yenilediğimiz, yoldaşlıkla, sevgiyle kutsandığımız yerlerdir. Önderliğin ideolojisiyle kendi gücünün farkına varan kadınlar çoğaldı. Özgür bir ülke için kaygısız, tereddütsüz mücadele ettiler. Sara, Delal, Azê, Berçem gibi yoldaşlar Önderliğin havarileri gibi kadın özgürlük mücadelesini büyüttüler.”
Güçlü bir irade gerektiriyor
Newal Tolhildan, geçmişte dağlarda yaşananların, atalarının hatıralarının kendilerini dağlarda buluşturduğuna ve tarihle bir bağ oluşturduğuna vurgu yapıyor ve dağlarda yaşamanın, yürümenin, söz söylemenin, karşılıklı sohbetin bile düşmana ve verili sisteme büyük bir darbe olduğunun altını çiziyor. Dağlara gelişinin en büyük sebebinin Kürt Halk Önderi ve 40 yıldır onun öncülüğünde yürütülen mücadele olduğunu belirten Tolhildan, şunları vurguluyor: “Dağlarda mücadele vermek her bakımdan güçlü bir irade gerektiriyor. İnsan günbegün kendisini geliştirmeli, değiştirmeli, her zaman derin bir yoğunlaşma içerisinde olmalı. Bu dağlarda bize en büyük gücü veren Zîlanlar, Bêrîtanlardır.”
‘Sistemin kirlerinden arınıyoruz’
“Kendimizi kapitalist modernitenin kafesinden kurtarıp özgür dağlara geldik” diyen Jiyanda Laşer de, hedefinin Sara, Bêrîtan, Delal, Zîlan gibi ölümsüz kişilikler gibi güçlü bir iradeye kavuşturmak olduğunu söylüyor. Dağların kadınlarla özdeşleştiğini dile getiren Laşer, şunları belirtiyor:
“Kadınların özgür düşünceleri yüzlerine yansıyınca dağlar güzelleşiyor. Kadınlar, dağlara layık olmak için her konuda kendilerini eğitiyor, savaşıyor, sistemin kirlerinden arınıyorlar. Önderliğin felsefesi ruhta büyük bir değişiklik yarattı. Tanrıça kültürünü tekrardan var etti. Kadının özgürlüğü gerçekleştikçe toplumun da özgür yaşayacağını gösterdi. Mücadelenin sadece kaba anlamda bir savaş olmadığını veya sadece kendi özgürlüğünü hedefleyen bir mücadele olmadığını, aksine bütün dünya kadınlarının özgürlüğünü esas alan bir mücadele olduğunu gösterdi. Kadına yönelen her türlü saldırı karşısında mücadelemizi her bakımdan daha da büyütüp o kadınlara ulaşma hırsımız daha da büyüyor.”