Teslimiyet çizgisine karşı zılgıtlarla kendini bıraktığı uçurumda tarihi değiştirecek bir sonun başlangıcı oldu. Kadının savaştaki yerini yeniden sorgulatan Bêrîtan, aynı zamanda teslimiyeti reddeden duruşuyla “Bêrîtan çizgisini” yarattı.
“Anlatmadı kalemim daha kavgamı.
Ben diyemedim denilmezi
Gelsin de Abidin çizsin
Bu kavganın resmini
Can bir, dava bir
Yol bir, yoldaş bir
Ve çizdiğin yolda Ölümüne yürüyeceğime söz verirken,
Şiarını haykırıyorum:
“Devrim fırtınalı kişilik ister! Devrim fırtınalı kişilik ister!”
Bêrîtan’ın turuncu defterinden:
Gülnaz Karataş (Bêrîtan), 25 Ekim 1992’de Güney Savaşı’nda, karşısında savaştığı KDP peşmergelerinin eline geçmemek için, son mermisine kadar savaşan Dersimli bir Kürt kadını.
Düşmanının eline geçmesin diye, silahını kayalıklarda parçalayıp kendisini uçurumdan atan Berîtan, Kürdistan ve Kürt kadınının özgürlük mücadelesinde bir dönemeçtir. Kadının özgün-özerk örgütlenmesinin ordulaşmadan partileşmeye, tüm yaşam alanlarında örgütlenmesinin önünü açan militandır.
Teslimiyet çizgisine karşı zılgıtlarla kendini bıraktığı uçurumda tarihi değiştirecek bir sonun başlangıcı oldu. Kadının savaştaki yerini yeniden sorgulatan Bêrîtan, aynı zamanda teslimiyeti reddeden duruşuyla “Bêrîtan çizgisini” yarattı.
Bêrîtan’ın 28 yıl önce ihanete karşı başlattığı direniş zılgıtı ise hala yankılanmaya devam ediyor.
28 yıl önce Kürt’ün acısını ve sevincini içinde barındıran zılgıtla ölüme giden Bêrîtan, henüz lise çağlarından itibaren sıradanlığı hiçbir zaman kabul etmedi; yeri geldi bir coğrafyanın umudu ve geleceği oldu.
Newroz’da Kürt olduğunu öğrendi
‘Özgürlük Komutanı Bêrîtan’, Kürt olduğunu ilk kez 1989 yılında üniversite okumak için gittiği İstanbul’da katıldığı Newroz’da öğrendi ve sonrasında Kürt özgürlük mücadelesini tanıdı.
İstanbul’da kaldığı kısa süre boyunca kenar semtlere umudu götüren Bêrîtan, burada yürüttüğü faaliyetlerde Şilan kod ismini kullanıyordu.
Gittiği her mahallede, her evde bir iz bırakan Bêrîtan, arkasından gelecek çok sayıda Şilan ve Bêrîtan bıraktı aynı zamanda….
Bêrîtan’ı tanıyan herkes, onun en çok iradesinden, başarısından, cesaretinden ve bağlılığından etkilendiğini anlatıyor. Herkeste iz bırakan Bêrîtan, kadınlara olan yaklaşımı ile çok daha belirgin hale geldi. Ondan etkilenen kadınların çoğu onu tanıdıkları isim olan Şilan ismini koydu kızlarına. Daha doğmadan karar verdiler bu isme, kızlarının onun gibi olmasını istedikleri için.
Bir çizgi haline geldi
Kadınların evlerde toplanarak sohbet ettiği ve Kürtçe konuşmanın dahi yasak olduğu bu dönemlerde Bêrîtan kadınlara kadın mücadelesini anlatarak kitaplar okuyordu. Kadınlar Bêrîtan için her zaman daha öncelikli ve önemli oldu. Tanıdığı bütün kadınlarla tek tek ilgilenen Bêrîtan, okuduğu kitapları herkes anlayana kadar anlatıyordu. Bêrîtan’ın dokunduğu kadınlar, Kürt kadın mücadelesine olan bağlarını daha da görünür kıldı. Bêrîtan’ın mücadeleci ve bağlı ruhu Kürt kadınlarının çizgisi haline geldi.
Ardından İstanbul’da gözaltına alındı ve ağır işkencelere maruz bırakıldı. Üzerine ifade verenler olmasına rağmen Bêrîtan’ın kararlı duruşu ve direnişi ihanete boyun eğmedi.
Savaştıkça, severiz
Cezaevinden çıktıktan sonra PKK saflarına katılan Bêrîtan, dağlarda gösterdiği mücadeleyle “Artık Kürdün eski Kürt olmadığını, kadının da köle olmadığını” herkese gösterdi. Katledilen yüzlerce Kürt kadının isyancı ve özgürlükçü ruhu Bêrîtan ile birlikte kendini yeniden var etti. ‘Dersim’in asi kızı’ Bêrîtan, şehit düştüğü savaş olan Güney Savaşı’ndan önce Rubarok Karakol eylemine katılmış ve burada yaralanmıştı. Yarasıyla övünen ve kadının savaşarak güzelleştiğini, bu yaranın kendisine çok yakıştığını söyleyen Bêrîtan’ı anlatan en iyi şiirlerinden biri de bu satırlar olmuştu:
“Savaş gülüm, sıkı savaş, savaştıkça varız biz,
Savaştıkça güzelleşir çoğalır,
Savaştıkça, severiz.
Umuttan, sabahtan,
Ateşin çocuklarından korkan düşmanı
Vurmaya gidiyorum.”
Bêrîtan, 1992 yılında Güney Savaşı olarak tarihe geçen savaşta, kadın iradesinin neleri başarabileceğini bir kez daha gösterdi. Bêrîtan savaşın direniş ruhu oldu ve direnişiyle binlerce kadının umudu oldu. Bulunduğu alanda komutan olan Bêrîtan birliğiyle beraber, günlerce Türk askeri ve peşmergelerle çetin çatışmalar yaşadı.
Henüz 21 yaşındaydı
Özgür Kürt kadın mücadelesinin simgelerinden biri haline gelen Bêrîtan, 24 Ekim 1992 tarihinde ön saflarda katıldığı bu savaşta birliğini savunmaya almak için kendini feda etti. Takımının geri çekilebilmesi için tek başına savaşan Bêrîtan, yanağından, kolundan ve göğsünden yaralanarak, güzelliği kendisine getiren son savaşıyla henüz 21 yaşındayken adını tarihe yazdı.
Herkesin kahramanı oldu
Son mermisine kadar direnmeye devam eden Bêrîtan sonra uçurumun ucuna yürüdü… Dokunduğu tüm kadınların iradesini ve mücadelesini de kuşanarak, kendini uçurumdan aşağı bıraktı. Bêrîtan’ın uçurumdan düşerken çektiği ve Kürt’ün acısını ve sevincini içinde barındıran zılgıt da direnişinin simgesi haline geldi.
Bêrîtan’ın bu direnişi binlerce kadının yüreğinde isyan ateşi oldu. Zarifelerin, Besêlerin çığlığı bu kez Kürdistan’ın başka ucurumlarında yankılanıyordu.
Bêrîtan, yüzlerce kız çocuğunun uyumadan önce dinlediği hikayelerdeki kahraman oldu. Oluşturduğu ‘Bêrîtan çizgisi’ ile adından söz ettiren Bêrîtan, kadınların umudu, yaşam iradesi oldu. Adına şiirler, şarkılar, öyküler yazıldı. Adını taşıyan ve hayat hikayesini anlatan Bêrîtan filmi çekildi. Bêrîtan’dan geriye yazdığı şiirleri, efsanevi direnişi ve ismini yaşayan çok sayıda kız çocuğu kaldı.