KEMAL SÖBE
Sadece kendiniz için demokrasi ve adalet isterseniz, gün gelir demokrasisiz ve adaletsiz kalırsınız. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın dememek gerekiyor ve bütün haksızlıklara karşı çıkmak gerekiyor. Mazlumlara yapılan haksızlıklara karşı çıkmayanlar, bir gün kendileride haksızlığa uğrarlar ve haksızlığa uğradıkları konusunda şikayetçi olurlar ama başkalarına yapılan haksızlıklara onay verdiklerini unuturlar. İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis ve siyaset yasağı için sokaklara çıkan CHP’liler, adalet ve demokrasi arıyorlar ve kendilerine görede haklılar. Ama adalet ve demokrasiye sadece CHP’lilermi ihtiyaç duyarlar? Yanar döner olmamak ve tutarlı olmak gerekiyor. Özellikle toplumu ilgilendiren siyaset gibi bir alanda ciddi ve tutarlı olmak çok daha önemlidir. Bugün bana yapılana seyirci kalınsan hatta desteklersen, bugün bana yapılanı yarın sana da yaparlar. HDP’li onlarca belediye başkanı görevlerinden alındı, bazıları tutuklandı ve yerlerine kayyum denilen uyduruk memurlar atadılar.
HDP’ye yapılan bu adaletsizlik durumuna, yıllardır bütün düzen partileri ve CHP de dahil destek verdiler seyirci kaldılar. Özellikle kendisine muhalefet diyen bir parti böyle yaparsa, iktidarın koltuk değneği olursa, adaletsizliklere seyirci kalırsa, destek olursa, gün gelir kendileride bu saldırılara maruz kalırlar. Türkiye, iktidar oyunlarının ve ayak kaydırmaların tertiplendiği bir ülkedir. Bundan dolayı hiç kimsenin can güvenliği yoktur ve heran herkesin hayatı tehlike altındadır. Türkiye, aynı zamanda kendine demokrat, kendine müslüman olanların bolca yaşadığı bir ülkedir. Canı yanan avazı çıktığı kadar bağırıyor ama can ağrısı geçtikten sonrada kendi kabuğuna çekiliyor. Kimse kimsenin can ağrısıyla ilgilenmiyor, herkes kendi ağrısıyla ilgileniyor. Adalet ve demokrasi, canımız ağrımasa bile, canı ağrıyanın yanına yer aldığımızda filizlenir, büyür ve bir kültüre, değere dönüşür. Çünkü adalet ve demokrasi toplumsal bir değerdir ve bütün toplumun bu değere sürekli ihtiyacı var. Türkiye’de adalet mücadelesini ve bu uğurda en büyük bedeli Kürtler veriyorlar ve bu mücadeleyi bütün halklar için veriyorlar. Ama bazıları, sadece kendilerine haksızlık yapıldığında sadece kendileri için sokaklara çıkıyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu, HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması için EVET diyor ve sonra, kendi vekili içeri atılıncada sokaklara çıkıyor adalet arıyor. Faşizm koşullarında adaletli olmak, adalet aramak her adamın harcı değildir ve zulüm koşullarında adalet aramak büyük cesaret gerektirir. Bay Kılıçdaroğlu, bir nalına vuruyor bir mıhına vuruyor, bir o yana dönüyor bir bu yana dönüyor ve çoğu kez ne yaptığını kendiside bilmiyor. CHP’liler şimdi bütün Türkiye’de birçok alanda Ekrem İmamoğlu için protestolar yapmaya başladılar. HDP’li vekiller ve belediye başkanları için kıllarını bile kıpırdatmamışlardı. Sahi, adalet ve demokrasi nedir, kimler adalete ve demokrasiye ihtiyaç duyar-lar? Yaşayabilmek için ihtiyaç duyduğumuz bütün insani hakların hepsine adalet ve demokrasi diyoruz. Bu hakların birileri için kısıtlandığını ve yok edildiğini gördüğümüz anda sokaklara çıkacağız ve haksızlığa karşı dik duracağız. Türkiye’de adalet mücadelesi verenler, insan hakları için direnenler hep haksızlığa uğradılar.
Adaletsizliğe uğrayanlar aslında halk için adalet istediler kendileri için değil. Bazıları ise kendi koltukları tehlikeye girince adalet arayıcısı oluveriyorlar. Adalet aradıkları için rejimin zulmüne uğrayanların hepsinin yanında yer almak gerekiyor. Çünkü adalet ve demokrasi için mücadele edenler rejimin direk hedefindeler ve içerideler. İşte bundan dolayı, Türkiye’nin adalet ve demokrasi sorunu var ve bunun için köklü bir mücadele gerekiyor. Sadece size haksızlık yapıldığında sokaklara çıkmayın, bütün ülke için sokaklara çıkın, adaleti inşa edinki bir daha kimseye zulüm yapılmasın. Kürtlere zulüm yapılıyor, Kürdistan her gün bombalanıyor, Kürtlere karşı kimyasal silahlar kullanılıyor, siz seyrediyorsunuz, destek veriyorsunuz ama size zulüm yapıldığında da adalet sever oluyorsunuz. CHP’liler, devletin sözde bekası denilince AKP-MHP’den daha çok kol kanat geriyor rejimin etrafına. AKP-MHP’nin uyguladığı zulmün ve adaletsizliğin arkasında aslında CHP’nin bu ikiyüzlü kirli siyaseti var. CHP gerçekten adaleti ve demokrasiyi savunsaydı ve doğru bir muhalefet yapsaydı, bugün Türkiye bu durumda olmazdı, Kürt sorunu çözülürdü ve Türkiye demokratik bir ülke olurdu. Şimdide kendilerine saldırı ve zulüm oluncada adalet havarisi kesiliyorlar. HDP’lilere saldırı yapılınca neredesiniz? HDP son 32 yılda sayısız bedel verdi adalet ve demokrasi için. Peki ya siz ne yaptınız adalet ve demokrasi için? Bu sistemden neden şikayetçisiniz? Bu sistem sizin geleneksel parti siyasetinizin eseri değil midir? Bu rejimi yüz yıl önce CHP kurmadı mı? Türkiye’nin, içinde bulunduğu bu faşizm ve diktatörlük rejiminden aslında CHP sorumludur…