CHP ve BAAS, milliyetçilikten besleniyorlar

0
669

KEMAL SÖBE

TC’nin kurucu partisi olan ve günümüzde bile, kimi çevrelerce derin devletin sivil kolu olarak değerlendirilen CHP, sol görüşlü halktan kesimler tarafından sol olarak biliniyor ve günümüze kadar da destek görüyor. Kürt halkının inkâr ve imha, asimilasyon kıskacına CHP’nin tek parti/devlet iktidarı döneminde alındığını biliyoruz. Kürtlerin kimliksel inkâra ve  fiziki katliama uğramaları, kendisine sol diyen CHP’nin devlet iktidarında olduğu dönemde oldu. Kürtlerden her türlü desteği alan bir parti ve yöneticilerinin Kürt inkarı, bir devlet politikası olarak yüz yıldır korkunç bir şekilde devam ediyor. Bir süre sonra, demokrasi maskesi altında sözde demokrasiye geçişle, CHP, kendi eliyle oluşturduğu bazı kardeş partilerinede hükümet olma ve ülkenin nimetlerinden faydalanma imkanı verdi. Kürt inkârı bir devlet politikası olduğu için, CHP dışındaki diğer düzen parti hükümetleride inkar politikasının takipçisi ve uygulayıcısı oldular. Kürtlerin/Alevilerin ve sol kesimlerin, kendisine sol diyen bu partiye destek vermeleri bu partinin iç yüzünü bilmemekten ve birazda güçlü sol bir partinin olmayışından kaynaklı olarak gerçekleşti. 

1970’lerle radikal sol kesimlerin ortaya çıkışları, PKK’nin tarih sahnesine çıkışı, Kürtlerde ve Alevilerde, sol fikirleri daha radikal tarzda savunanlarda, saflarını netleştirmeye yol açtı ve bu atmosferde de, CHP’nin aslında sol olmadığı sadece sol göründüğü gerçekliği yavaş yavaş ortaya çıktı. Tamda bu süreçlerde yani 1950 sonrasında Arap ülkelerinde de, kendilerine sol diyen ama özünde Arap milliyetçiliği üzerinde şekillenen BAAS tarzında partiler, özellikle devlet ortamında mayalanarak iktidara geldiler. Küçük burjuva sınıfının milliyetçi çizgisiyle devlet iktidarında yer edinen bu zihniyet, Kürtlere zarar verdiği kadar kendi halklarına da zarar vermişlerdir. Bugün ekonomik ve siyasi olarak Türk ve Arap halkları gerçekten çok zor durumdalar ve bir devrimci demokratik değişime ihtiyaç duyuyorlar. İşte bu devrimci demokratik değişimi gerçekleştirecek güç, kuşkusuz PKK’dir. PKK’nin enternasyonal kimliği burada önem kazanıyor. Kendisine sol diyen ve TC’yi kuran zihniyet, Kürt halkının kimliksel kaynaklı isyanlarına “eşkiyalar” diyorlardı.

Aynı dili, kendisini devrimci olarak gören Saddam da Kürt halkının kimliksel kaynaklı isyanları olduğunda kullanıyordu. Milliyetçiliğin iyisi olmaz. Ancak milliyetçiliğin en kötüsü Türk ve Arap ulus devletlerinde görüldü, görülüyor. Kürtlere yapılanlar normal bir düşmanlığında çok ötesine geçen bir katliam ve yok etme durumu olmaktadır. Kendi varlıklarını Kürtlerin fiziki ve kimliksel yok oluşu üzerine kurmak isteyen ve bunda hiçbir kural tanımayan faşizan rejimler var. CHP ve BAAS partilerin siyasi karakterine baktığımızda Türkçülük ve Arap milliyetçiliği ve Kürt düşmanlığı kokuyor. Ve Kürt sorununa yaklaşımlarında aynı zihniyete sahipler. Normal koşullarda birbirine düşman olan bu devletler, Kürtlerin ulusal varlıkları söz konusu olunca, birlikte hareket ediyorlar. Kürtlere, solculara/Komünistlere, Alevilere karşı bir cinayet şebekesi gibi çalışan CHP ve ikiz kardeşleri olarak iktidara getirdiği siyasal İslam ve siyasal milliyetçiliğin Kürtlere yaptıkları tam bir soykırımdir. CHP gerçekten sol olsaydı, Kürtler inkâr edilmezdi, katliamlar olmazdı, Kürdistan adeta Vietnam haline getirilmezdi. Ve bugün TC devleti tarihinin en büyük mafyalaşmasını ve çeteleşmesini yaşıyor. Dünyada hiçbir uluslararası kural ve ilke TC devleti için geçerli olmamaktadır.

CHP’nin sahte sol olduğu, sağ partilerin devletin her tarafında cirit atmalarındandan net olarak belli oluyor. Türkiye’de Türk halkının demokratik kültürü yeterince gelişmediği için, bunu göremiyor. 1972’de Denizlerin idamı meclise geldiğinde CHP’nin çoğunluğu evet, idam edilsinler dediler. Ve HDP’li vekillerin dokunulmazlıkları meclise geldiğinde de CHP ve lideri bay Kemal evet dediler, AKP-MHP faşizmine koltuk değneği oldular. Bir taraftanda, Kürtlerin ayaklarına oy dilenmeye gidiyorlar. Son seçimlerde, Kürtlerin desteğiyle büyükşehir belediyelerini alan CHP, bu desteğin karşılığı olarak, Kürt düşmanlığına devam etti, Başur ve Rojava’ya yapılan saldırılara destek verdiğini açıkladı. Önümüzdeki seçimlerde, CHP Kürtlerden oy beklemesin artık. Kürtlerin, Alevilerin ve ezilen halkların sol söyleme değil, tutarlı sol icraata ihtiyaçları var. Kürt sorununu çözmeyen bir CHP’nin sonu Saddam’ın BAAS’ı gibi olur. Kürt sorununu çözmeyen bir Türkiye’nin Yugoslavya gibi olma riski bile var. Eğer Türkiye, Kürt sorununu kendi inisiyatifiyle PKK’yle çözmeye yanaşmazsa, Türkiye’nin bir iç savaşa kapı açacağını unutmamak gerekiyor.

Türkiye’nin demokrasi anahtarı Kürtlerin elindedir. Eğer Türkiye, Kürtlerin yaratmış olduğu bu demokrasi imkanını doğru değerlendirirse demokratik bir ülke haline gelir ve gelişim yoluna girer. Ama bu güne kadarki inkar ve soykırımda ısrar ederse, sonu Irak ve Suriye gibi olur ve Türkiye iç savaşa sahne olursa, bunun hem bölgede hemde dünyada etkileri ve sonuçları büyük olur. Kürtlerin kaybedecekleri birşeyleri yok ama kazanacakları çok şey var. Aklı başında olanlar, Kürtlerin muazzaman devrimci demokratik değerlerine değer verirler, Kürt ulusal kimliğini kabul ederek kendilerine iyilik yaparlar, kendilerini özgürleştirirler. Çünkü Kürtlerin kimliksel esaretleri ilgili ülke halklarınıda tutsak ediyor, demokrasiye muhtaç hale getiriyor. Kürt  kimliği ve kültürü binlerce yıllık köklü bir kültürdür ve yok etmek imkansızdır. Kürtler şimdi en güçlü dönemlerindeler. Kürtleri kaybedenler hiçbir şey kazanamazlar. Kürtlerle var olanlar, Kürtlere soykırım uygulamaktan vazgeçmeliler. Çünkü Kürtleri kaybedenlerin kaybı çok büyük olur. 

Ama bunun terside mümkün olabilir. Türk ve Arap ulus devletleri emperyalizmin mimarlığıyla kuruldular ve gerçekten bunlar sol ve devrimci olsalardı Kürt halkını kardeş olarak görüp kabul ederlerdi, demokratik olurlardı bu gün Ortadoğu, emperyalizmin at koşturduğu bir alan olmaz ve kan gölüne dönmezdi. 

Sol fikirlerin ve devrimciliğin olduğu yerde, halklar kardeş olurlar ve eşit şartlarda yaşarlar ve her türlü sorun çözülür. Dünyada sorunların birike birike kör düğüme döndüğü yer Ortadoğu’dur. Devrimci-demokratik-sol değerler ve halkların kardeşliği PKK’yle gerçek anlamda gelişiyor. 

Yani Kürtlerin kimliksel varlıklarını kabul edip, Kürtlerden özür dileyenler, demokrasiyi ve birçok siyasi/ekonomik değer kazanabilir. PKK hem Kürtlerin ve hemde bölge halklarının kurtuluş gücüdür. PKK’nin enternasyonal devrimci kimliği bütün halkların kurtuluşunu hedefliyor. PKK saflarına ve Rojava’ya gelen enternasyonal gençler bunun açık bir kanıtıdır. CHP, değil sol, demokrat olmaktan bile uzaktır. CHP’nin altılı masanın en baş ayağını oluşturması, inkar rejiminin ve devletin koruyucusu olduğunu gösteriyor. Bize göre, Türkiye’de yasal zeminde iki parti var. Bunlar HDP ve CHP etrafında hareket eden ama bazende karşı karşıya gelipte iktidar olma kavgasına ve yarışına giren  AKP-MHP-SP-İP ve son yıllarda kurulan birçok düzen partisi. Yani demokrasi mücadelesi veren HDP ve Kürt inkarı üzerinde siyaset yapan Türk-İslam sentezli devlet siyasetini uygulayan CHP ve yandaş partiler.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here