CHP ve Kürt sorunu

0
196

Kemal SÖBE

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt sorununu HDP ile çözebiliriz dedi. Olumlu bir söylem ama pratikleşmesi gerekiyor. Daha önceleri de kimi liderler tarafından buna benzer açıklamalar yapılmıştı. Ancak, Kürtlere yönelik inkar ve imha operasyonları her alanda devam etti. Kürtlerin onlarca yıldır büyük bir ulusal demokratik mücadeleyi başarılı bir şekilde yürütmeleri, Türk devletini, Kürt yoktur diyemez hale getirmiştir. Bazı dönemsel hükümetler, Kürt sorununun çözümünden bile, taktik amaçlı ve oy hesabı yaparak söz ettiler. Çözümden en çok söz eden ve bir şeyler yapacakmış gibi görünen ve halkta bir beklenti yaratan en çokta AKP hükümeti oldu. Hükümetler içinde en çokta özel savaşı devrede tutan yine AKP-MHP olmuştur. Kürt halkına Türkiye şehirlerinde saldırılar, linçler ve öldürmeler yine AKP-MHP döneminde oluyor ve eğer Kürt sorunu çözülmez de, bu inkar ve soykırımlar artarsa, bu sivil faşist saldırılarda artar. Dikkat edilirse, devletin operasyonları arttıkça, sivil faşist saldırılarda eş zamanlı olarak artıyor.

Devletin yüzyıllık inkar ve imha zihniyeti, Türk halkını da devlete benzetmiş durumdadır. Türk halkı özel savaştan derince etkilenmiş durumdadır. Türk halkına baktığımızda, devletin özel savaş zihniyetini görebiliriz. Dünyada ulus devletin milliyetçi etkilerini en çok yaşayan halk, Türk halkıdır. Devletin Kürt halkına yaklaşımı değişmediği sürece, Türk halkının yaklaşımında bir değişim olmayacaktır. Çünkü Türkiye’de devlete körü körüne ve bağnazca yaklaşan ve bunu iliklerine kadar yaşayan bir toplumsal hakikat var. Bunun kırılması bir devrim sorunudur. Türk halkının neresine bakarsanız bakın, milliyetçiliği, tekçiliği ve özel savaş rejiminin etkilerini ve özelliklerini göreceksiniz. Yoksa bir rejim sadece silahla-zorla ve yalanla nereye kadar varlığını devam ettirebilir? Son yıllarda, ekonomik ve sınıfsal nedenlerden dolayı, Türk halkından bir değişim isteği görünse de, sorun devletin bekası sorunu olunca, Türk halkı devlete ve özel savaşa toz kondurmuyor. 

Yani Türk halkı, devletin bekasını hala kendi bekası olarak görüyor. Türk halkı doğuştan böyle değildi, bu durum sonradan oldu ama bunun değişimi çok kolayca kendiliğinden olmaz. Bizim amacımız Türk halkını kötülemek değil tabi ki. PKK nasıl ki Kürt halkını devletin etkisinden kurtardıysa ve demokratik bir duruş kazandırdıysa, Türk halkını da devletin etkisinden kurtarıp demokratik bir duruşun sahibi yapmak istiyor. PKK Kürtleri sevdiği kadar, Türk halkını da seviyor, değer veriyor. Biz bundan dolayı, PKK’ye halkların hareketi diyoruz. CHP içinde zaman zaman, Kürt sorununu dile getirenler oldu, oluyor ama bunlar kişisel görüşten öteye geçemiyor, parti politikasına dönüşmüyor. CHP’nin parti politikası deyip geçmeyelim. Ve CHP’yi başka bir partiyle karıştırmayalım. CHP devlet üzerinde etkili bir partidir. İş Bankası’nın hisselerinin ve devletin içinde birçok mülkü ve hissesi olduğu düşünülürse, CHP’nin normal bir partinin de çok ötesine geçen bir siyasi devlet oluşum olduğu görülecektir.

CHP hükümet değil ama devlet iktidarındadır. CHP hükümet değilse de, meclise bile girmese bile, sürekli aktif ve hareketlidir, yönlendiricidir, geleneksel devlet üzerinde etkide bulunuyor. CHP devlettir. CHP eğer Kürt sorununu, isterse çözebilir yada çözmenin her türlü siyasal ortamını ve zeminini hazırlayabilir. CHP parti olarak Kürt sorununun çözümünü kabul ederse, devlet içinde de bir yumuşama olabilir. Çünkü Kürt sorunu tarihsel alarak aslında CHP sorunudur. CHP Kürt sorunu benim sorunumdur ve ben çözeceğim derse, devletin diğer kurumları da çözüme hayır demeyebilirler. Ama bunu bir bütünen parti olarak söylemeleri gerekir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun tek başına böyle söylemesinin bir önemi yok ve bir etkisi olmaz. Parti olarak CHP eğer olağanüstü bir toplantı yapar da, Kürt sorununu tartışırlarsa, o zaman Türkiye’de siyasi iklimde bir yumuşama olabilir. Çünkü şimdiki gidişat ve koşullar, Türkiye’nin kaderini belirleyecek nitelikte farklı koşullardır. 

Tabi ki Kürt sorununu hangi siyasal güçlerle çözmekte önemlidir. Kemal Kılıçdaroğlu, HDP’yle Kürt sorununu çözebileceklerini söyledi. Bunun için öncelikle, samimi ve ciddi olmak gerekiyor. HDP kuşatma ve saldırı altındayken, kapatmakla karşı karşıyayken, yöneticileri ve üyeleri, çalışanları baskı altında ve zindandayken, nasıl olacak bu çözüm işi? CHP’nin yapması gereken, HDP’nin rahat politika yapmasını sağlamaktır. HDP’nin kapatılmasına karşı çıkmaktır. HDP, Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin bütün sorunlarının çözümü kapsamında, her zaman CHP’yle ittifaklar kurmak ve birlik olmak istemiştir. Ancak CHP hep inkarda ve tekçilikte ısrarcı olup, AKP-MHP’nin değirmenine su taşıdı. Bundan uzaklaşması ve Türkiye’nin bütün sorunlarını masaya yatırması gerekiyor. Hem tekçilikte ve inkarda ısrar etmek hem çözümden söz etmek, operasyonlara destek vermek hem de Kürt sorununun çözümünden söz etmek çelişkidir.

Ve böyle derin çelişkilerin olduğu bir muğlak ortamda, Kürtler, CHP’nin söylediklerine nasıl inanacaklar? Devlet şimdi bütün Kürtlere ve Kürdistan’a karşı savaş açmış durumdadır. CHP önce, Kürtlere ve  Kürdistan’a yapılan bu saldırılara ve operasyonlara karşı çıkacak. Ancak bunu yaparsa, Kürt sorununun çözümünde samimi olduğuna inanılabilir. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu ve diğer siyasi güçler ve liderlerin hepsi, Kürt sorununun çözümünde, başaktörün Abdullah Öcalan ve PKK olduğunu çok iyi biliyorlar. Kürt sorununu çözmek isteyenler, Abdullah Öcalan’ı ve PKK’yi göz ardı edemezler. Kürt halkının varlığını kabul etmek isteyenler, Abdullah Öcalan’a ve PKK’ye meşru değiller diyemezler. Çünkü Kürt sorununu çözmek, Kürtlerin siyasi temsilcilerini de yasal ve anayasal olarak kabul etmek demektir. Kürt halkı, PKK’yi kendi temsilcisi ve Abdullah Öcalan’ı kendi lideri olarak kabul ediyor. Kürt sorununu çözmek isteyenlerin, önce bu gerçekliği bilmeleri gerekiyor.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here