İşgalci Türk devletinin askeri operasyonlarıyla son haftalarda gündemde olan Cudi Dağı ormanları sadece yakma ve kesme ile değil meşe ağaçların bir daha yeşermemesi için ağaçları kökünden çıkartılıyor.
AKP’nin işbirlikçi Kürdü Şırnak Milletvekili Rizgin Birlik, ‘Abartılacak orman yangınları yok’ dedi
Kutsal kitaplarda Nuh’un Gemisi’yle ilgili efsanede adı geçen Kürdistan’ın bu dağı Şırnak, Cizre ve Silopi arasında geniş bir alana yayılıyor ve birçok yüksek tepeden oluşuyor.
Gabar Dağı da Cudi’nin karşı yamacında bulunuyor.
Yangınlar nedeniyle #CudiYanıyor etiketiyle sosyal medyada birçok paylaşım yapıldı.
HDP milletvekilleri Cudi ve Gabar Dağı eteklerinde meydana gelen orman yangınlarını farklı soru önergeleriyle Meclis gündemine de taşıdı.
Şırnak özel savaş valiliği 10 Mart tarihinde kent genelinde Şırnak Merkez, Cizre, Silopi, Uludere, Güçlükonak, Beytüşşebap ilçeleri sınırlarında bulunan Cudi ve Gabar Dağı ile Faraşin Yaylası ve Bestler-Dereler bölgelerin dahil olduğu 15 ayrı yerde 31 Aralık tarihine kadar geçici özel güvenlik bölgesi ilan etmişti.
Orman yangınlarının olduğu bölgelere sivil girişi yasak.
HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, soru önergesinde “Özel Güvenlik Bölgesi” ilan edilen Şırnak ve ilçelerinde başlayan askeri operasyonlar sırasında atılan top atışları ve silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) bombardımanlarının 29 Temmuz’da Şırnak merkeze yaklaşık 10 km uzaklıkta Cudi Dağının yerleşim alanlarına yakın bir bölgesinde büyük bir yangına neden olduğunu belirtmişti. Kaçmaz ayrıca her yıl onlarca hektarlık alanın güvenlik gerekçesiyle yapılan operasyonlar sonucunda yanarak kül olduğunu belirtti.
2020 yılı içinde 30 ayrı yangınının çıktığını belirten Hüseyin Kaçmaz, yangınlarının söndürülmesi için Orman Bakanlığı’nın neden herhangi bir girişimde bulunulmadığını sormuş, Türkiye’nin batısı ve doğusunda yaşanan orman yangınlarına aynı hassasiyetle müdahale edilmediğini belirtti.
Yangınların çıktığı bölgelerde 90’lı yıllarda boşaltılmış olan 30’u aşkın köyün olduğu belirtildi. Köye dönüşlere izin verilmese de çözüm sürecinde köylüler, bağ ve bahçelerini onarıp meyve ağaçları dikebilmişler.
HDP’li vekilin önergede sözünü ettiği Gündikê Remo Köyü, 1989 yılında boşaltılan köylerden biri. Köyleri boşaltıldıktan sonra ailesiyle beraber Silopi’ye taşınan köyün eski bir sakini, son yangınlarda bahçesindeki tüm ağaçların yandığını anlattı.
Köylü; bahçesinde ceviz, elma, üzüm, badem, fıstık gibi ağaçlar, sumak gibi farklı bitkiler yetiştirdiğini, bu ürünlerin satışıyla geçimini sağladığını söyledi.
Çözüm sürecinden sonra köye gidişlerine izin verildiğini anlatan Cemil, 2015 yılından sonra köyün yakınlarındaki kömür ocağı faal olduğu süre boyunca bahçeye gidişine izin verildiğini belirtti:
”Yaklaşık bir ay önce Süleyman Sönmez’e ait olan ocak da kapanınca köye gidemez olduk, iki hafta önce yangın çıkmıştı, söndürdük ama birkaç gün önceki yangında bahçemizin tamamı, onlarca ağacımız yandı ve yangını söndürmeye gittiğimizde bize izin vermediler.”
1989’da köy korucusu olmayı kabul etmedikleri için yaklaşık 100 haneli Gündikê Remo köyünün bölgede boşaltılan ilk köylerden olduğunu belirten Cemil, son zamanlarda bölgedeki birçok ağacın korucular eliyle kesildiğini de ekledi, ”Ağaçlarımızın kesilmesini istemiyoruz diye şikayet ettik ama sonuç alamadık” dedi.
Köyleri boşaltılınca batıya göç edenlerin olduğunu söyleyen Cemil, bir gün köye dönebilecekleri umuduyla Silopi’ye taşındıklarını anlattı:
”Köyde bağımız bahçemiz vardı, köy boşaltılmadan önce tarlada buğday, mercimek, arpa eker, bahçedeki meyveleri alıp şehre satmaya giderdik. Çözüm sürecinde köye dönmemize izin verilmezse de bahçe ve bağlarımızı onarmamıza ses çıkarmadılar. Köyde fıstık ağaçlarımız vardı, 2017’de çıkan bir yangında yaklaşık bin fıstık ağacımız yandı, zararımızın tanzimi için resmi başvuru yaptık ama zararımızı tanzimi için herhangi bir şey verilmedi. Son yangınlar ile bahçedeki tüm meyve ağaçlarımız da gitti, sadece bizim değil tüm köyün bahçeleri yandı.”
‘Dağdaki yangınları izliyoruz maalesef’
Yakup Tanış’ın ailesinin Ballıkaya Köyü’nden ayrılma hikayesi de Cemil’in hikayesine benziyor. 1993 yılında daha sekiz yaşındayken Tanış ailesi ve köyün geri kalanı korucu olmayı kabul etmedikleri için köyleri boşaltmak zorunda kalmışlar.
Silopi’ye taşınan aile hala orada yerleşik. Yakup ise sekiz yaşındayken çıktığı köye 23 yıl sonra gidebilmiş.
”Bir doğa harikasıydı” dediği köyüne çözüm süreci döneminde gittiğinde köylülerin bağ, bahçelerinin canlandırılmasına izin verildiğini anlattı.
”İnsanlar o yıllarda köydeki bağ ve bahçelerindeki, ceviz, badem, meyve ve sumak gibi bitkilerle yetiştirmeye, üretim yapmaya başladılar. Bu ürünler birçok ailenin geçim kaynağı oldu” dedi.
Tanış ailesi de köydeki bahçelerini onarmış ama çatışmaların yeniden başlamasıyla köye gidişlerine izin verilmemiş. Yakup Tanış, köydeki bahçelerinin de son yangınlardan zara gördüğü duyumunu aldıklarını söyledi.
Orman Mühendisi olan Yakup Tanış, çözüm sürecinden sonra yeniden başlayan çatışmalı süreç ile bölgede canlanan ve yöre insanına ekonomik bir gelir olmaya başlayan bahçelik ve dağlık alanların yakıldığını ve köylülerin yangına müdahale etmesine güvenlik gerekçesiyle izin verilmediğini anlattı:
”Cudi’nin bir tarafı Şırnak bir tarafı da Silopi’ye bakıyor ve biz dağdaki yangınları izliyoruz maalesef…”
Meşe ağacı bölgede hakim bitki örtüsü. Tanış, bu ağacın kesilse de kökleri üzerinden yeniden yeşerdiğini belirtti, son zamanlarda ağaçların yeşermesin diye kökünden söküldüğünü öne sürdü ve ekledi:
”Buna kıyım da diyebiliriz çünkü ağaçları kesmiyorlar, kökünden kazıyıp çıkarıyorlar ve bölge ağaçsızlaştırılıyor, otlar ve çalışlar yakılıyor.”
Dağlık bölgenin izli mermilerle yakıldığına şahit olduğunu söyleyen Tanış, Cudi’nin yüzeyinde birçok yerin yandığını, yangının yaban hayatına çok zarar verdiğini, doğanın kendini yenilemesinin uzun süre belirtti.
“Çatışmalardan önce köylerde ekolojik bir yaşam vardı, herkes kendi bağını, bahçesini eker, hayvancılıkla uğraşırdı. İhtiyacın fazlası ürünler ilçede satılır karşılığında buğday, un, temel ihtiyaç malzemeleri alınırdı, hayat böyle devam ederdi ama şimdi insanlar boşaltılan köylerinden geriye kalan bahçelerinin yakılmasını izlemek zorunda kalıyor.”
Özgüneş: Köylünün bahçesinin, bostanın yakılmasının PKK mücadelesiyle ne alakası var?
HDP Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş de bölgedeki yangınlara dikkat çekmek için geçen hafta Şırnak HDP il binası önünde üç günlük oturma eylemi yaptı.
Özgüneş Cudi, Gabar, Bestler-Dereler, Besta Hirmiya, Kaymakam Çeşmesi, Beytüşşebap ve Uludere’deki dağlık bölgelerde yıl içinde 30’un üzerinde yangın çıktığını ve yangınların askerler tarafından bilinçli olarak çıkarıldığını belirtti.
”Tüm yangınları askerler çıkardı. Köylülerin bağı, bostanı yakılıyor. Müdahale edilmek istendiğinde yangına değil köylüye müdahale ediliyor” diyen Özgüneş, geçen hafta Cudi’de çıkan orman yangınını söndürmeye giden orman işletmesine ait ekiplerin, güvenlik güçlerince engellendiğini söyledi.
”Amaçları bağ ve bahçeleri etkisiz, köyleri yaşanmaz hale getirmek ve ekolojiyi harap etmek” diyen Özgüneş, Türkiye’nin doğusunda çıkan yangınların görmezden gelindiğini savundu:
”İş Kürt coğrafyasına gelince ateş çıkaran mermiler, top atışları yapılıyor. Bir yerde mesela bir tabur var, çevresinde tüm ormanları yakıyorlar, güvenlik noktaları ve kulelerinin çevresindeki ormanları yakıyorlar.
“Tapusu olan ve ağaçlarının kesilmesine itiraz eden köylüye rağmen ağaçlar kesiliyor, daha uzaktaki yerleri de top atışlarıyla yakıyorlar. Yani bu bir halka ve bir coğrafyaya düşman hukukunu uygulamaktır, Kürt halkına öfkedir. Biz onun için Türkiye ve dünya kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz.”
Özgüneş, Valilik başta olmak üzere resmi makamlarla iletişim kurmaya çalıştıklarını ama telefonlarına yanıt alamadıklarını ekledi:
”Şırnak’ın yüzde yetmiş beş oyunu alıp seçilen üç vekiline cevap vermeyen devletin memuru olan valisi de, görevlileri de ne yazık ki artık sadece bir partinin memuru haline gelmişler ve Şırnak’ın yakılan ormanları için aradığımızda telefonlarımıza yanıt bile vermiyorlar.
“Vatandaşın bağını bahçesini yakıyorlar sonra da PKK ile mücadele ediyoruz diyorlar. Köylünün bahçesinin, bostanın yakılmasının PKK mücadelesi ile ne alakası var. Bu söylem de bu halka ve doğaya olan düşmanlıklarını, kirli politikalarını perdeliyorlar böylece.”
AKP’nin işbirlikçi Kürdü Şırnak Milletvekili Rizgin Birlik: Abartılacak orman yangınları yok
Rizgin Birlik, 90’lı yıllarda babası devlet tarafından öldürülen, yeğeni Hacı Lokman Birlik panzerlerle sürükleyip katledilen bu devletin zihiniyetini savunan şimdiki AKP’nin Şırnak’taki tek işbirlikçi milletvekili bölgede devam eden yangınlarla ilgili HDP’nin yaptığı açıklamaların asılsız ve yalan olduğunu söyledi:
”HDP’nin yaptığı açıklamalar asılsız ve yalan, güç kaybettikleri için yalana sarılıyor ama onların deyimiyle bu yalanlara da edî bes e (artık yeter). Kimse bilinçli olarak yangın çıkarmıyor ama operasyon varsa, çatışma varsa yangın çıkmış olabilir.”
Kendi halkına düşman ve celladına aşık bu milletvekili açıklamasının devamında, Cudi Dağı’nın geniş bir alana yayılan bir dağ olduğunu hatırlattı ve engebeli arazide yangınlara müdahale etmenin kolay olmadığını belirtti:
“Hatay’daki yangına devlet tüm gücüyle ancak bir haftada kontrol altına aldı.
“Yaz mevsimi ve yazın otların kuruduğu zamanda bir kurşun düştüğünde ya da biri ateş yaktığında pekala yangın çıkabiliyor.”