DAİŞ’in ikinci ismi Türkiye’de yakalandıysa…

0
260

DOĞAN ÇETİN

Irak Başbakanı Mustafa Kazımi, Irak istihbarat güçlerinin geçtiğimiz günlerde DAİŞ’in eski lideri Ebubekir el-Bağdadi’nin yardımcısı ve mali sorumlusu olan Sami Casim’in ‘yurt dışında’ yakalandığını duyurmuştu. Ancak söz konusu ülkenin neresi olduğu açıklanmadı. Yapılan bu operasyon ve bugüne kadar nerede nasıl saklandığı şaibeli olan Casim’in tutuklanması basında beklenmediği kadar geniş yer aldı. Mustafa Kazimi sosyal medya hesabından duyurduğu operasyonu yapanları da “kahraman” olarak niteledi. Bu operasyon neyin nesiydi? En önemlisi de bir başka ülke hangisiydi ve bu ülkeden neden ses seda yoktu?

Bu gelişme uzun süredir Hulusi Akar eliyle Türkiye’nin bölgede başını çektiği siyasi askeri ve ekonomik yanları olan diplomasi trafiğinin bir sonucu muydu?

Daha gerilere gidelim.

11 Ağustos 2020 tarihinde Iraklı bir heyet PKK yetkilileriyle görüşme halindeyken TSK’ya bağlı SİHA’lar tarafından saldırı düzenlenmiş, bu saldırıda Iraklı 2 komutan yaşamını yitirmişti. Bu durumun ardından Irak Türkiye’ye nota vererek bu saldırıyı “düşmanca tutum” olarak niteledi. Ardından Iraklı yetkililer Türkiye’nin ülkelerindeki askeri varlığını ve süren operasyonlarını gündemlerine alarak açıklamalar yaptı ve bu konuda ikna için Arap müttefiklerinden destek istedi.

O sıralarda Türkiye can havliyle, PKK’yi tasfiye etme niyetiyle Medya Savunma alanlarına yönelik giriştiği askeri operasyonlarda oldukça zor durumdaydı. Üstelik uluslararası hukukta Irak toprakları üzerinde cereyan eden bu askeri operasyon hem Güney Kürdistan’ın hem de Irak halkının oldukça canını sıkıyordu.

Aynı günlerde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın önce Bağdat’a, ardından Hewler’e gitme programı vardı. Ancak Irak yönetimi, “protesto” için bu ziyareti iptal ettiğini duyurunca, Akar gidemedi.

Bu saldırı öylesine ve alelade yapılmış bir saldırı değildi. İki Iraklı yetkilinin böyle bir görüşmede vurulmasının tehdit yanı kadar içerdiği mesajlar vardı. Bu olay ardından Türkiye ile Irak arasında içeriğinin tüm detaylarıyla hala ortaya çıkmadığı bir ilişki peyda oldu. Nitekim saldırının ardından Irak -Kazimi- ile Türkiye arasında görüşme trafiği sıklaştı.

Konu üzerine Akar’ın çabaları bitmedi. Uzun bir süredir Türkiye’nin dış politikasına da eklemlenmiş olan KDP, geçtiğimiz yıllarda Türkiye lehine PKK karşıtı yaptığı diplomatik atılımlara benzer şekilde yeni bir hamle için bizzat Akar tarafından görevlendirildi. Uluslararası alanda planlanan bu atılımın ana konusu bu kez Şengal’di. KDP’nin Şengal konusunda uluslararası alanda geliştirdiği diplomasi trafiğinin ardında Türkiye vardı. Türkiye bu diplomatik hareketi tüm imkanlarıyla destekleyerek Şengal’e yönelik bir işgal hazırlığı planlıyordu. Ve sonuçta bu girişim Hewler ile Bağdat yönetimlerinin BM gözetiminde 9 Ekim 2020’de imzaladıkları Şengal antlaşmasıyla sonuçlandı. Anlaşmanın tam da Önder Abdullah Öcalan’a yönelik geliştirilen uluslararası komplonun yıldönümünde imzalanmış olması içeriğe dair ipuçları taşıyordu. İçerik olarak anlaşma Türkiye’nin de yardımıyla KDP’nin Şengal’i işgaline uluslararası zeminde kapı aralıyordu. 

İlginç olan daha iki ay öncesinde iki üst düzey yetkilisinin ölümüyle sonuçlanan saldırı ardından Bağdat yönetiminin bu anlaşmanın tarafı olmasıydı. Bölgesel konjonktürde Türkiye’nin değirmenine su taşıyacak olan bu anlaşmanın ardında büyük bir “al gülüm ver gülüm” pazarlığının olduğu açıktı. Ardında daha geniş uluslararası bir çıkar ilişkisi ağı olsa da görünen kısmıyla Ankara-Bağdat-Hewler hem alan hem de veren taraftı.

17 Aralık 2020 tarihinde ise besbelli ki yeni “al-ver” pazarlıkları için Irak Başbakanı Kazımi kalabalık bir heyetle Türkiye’yi ziyaret ederek Erdoğan ile görüştü. Bu görüşmede ekonomik ve kültürel ortak bazı anlaşmalara gidildiği belirtilse de bir gündem de Kazimi’nin yaklaşan Irak seçimleri temelinde kendi kişisel gündemiydi. Tabi bir de bu masaların esas konusu olarak PKK’nin ele alındığı da basına açıkça deklere edildi. Türkiye’nin Irak’ı da yakından ilgilendiren Güney Kürdistan üzerindeki planları ve Medya savunma alanlarında bir süredir sürdürdüğü ve daha da genişletmek istediği işgal operasyonlarının bu görüşmelerin esasını oluşturduğu şüphe götürmezdi. Nitekim bu görüşmenin ardından Irak’ın Türkiye’nin sınırları içerisinde yapmış olduğu operasyonlara dair sesi gittikçe kesildi. Kazimi ve Irak hükümeti sessizliğe büründü. Yeni bir “al-ver” hamlesi zaman geçirilmeden pişirilmeye başlandı. 

Akar’ın Irak ve Güney Kürdistan’a yönelik planları kapsamında yapmak istediği ziyaret de bu toplantıda planlandı. Milli Savunma Bakanı sıfatıyla Akar, 18 Ocak günü başlayan ve üç gün süren bir ziyaret gerçekleştirerek yoğun bir diplomatik trafik içine girdi. Türkiye Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler eşliğinde üst düzey bir güvenlik heyetine başkanlık eden Akar, mevkidaşı Irak Savunma Bakanı Cuma el-Ceburi ile ayrıntılı bir görüşme gerçekleştirdi. Ardından Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih, Başbakan Mustafa El-Kazımi ve İçişleri Bakanı Osman El-Ganimi olmak üzere pek çok yetkiliyle de görüşmeler gerçekleşti. Ardından Hewler’e geçen Akar buradaki ziyaretinde de Mesud Barzani, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani ve Başbakan Mesrur ​​Barzani ile bir araya geldi. Bu görüşme trafiği bölgede dikkatleri üzerine çekmişti. Bu görüşmelerin sonucu olarak PKK hareketine yönelik operasyonlara ilişkin rızalar tazelenirken, desteğe dair somut planlamalara gidildi. Tüm bunların sonucu olarak da “Irak ve Türkiye arasında ortak sınır güvenliği anlaşması” adıyla bir anlaşma kamuoyuna duyuruldu. Bu tarihten bu yana Türk ordusunun ağır teknik saldırılarının yanı sıra açıkça kimyasal silahlar kullanarak genişletip yaydığı, KDP’nin ise artık PKK’ye yönelik açtığı açık savaşla da desteklenen yeni işgal harekatları gündeme girdi. Beklenen bu tip sonuçlarının yanı sıra bu mekanizmanın ve anlaşmanın karşılıklı nasıl işleyeceğine ve sonuçlarına dair daha somut veriler ortaya çıkmadı. Ta ki yakalanan DAİŞ’li yöneticinin Türkiye’de yakalandığı iddiasına dek!

Şimdi tekrar bugüne dönüp sorumuzu yineleyecek olursak eğer; Kazımi’nin sanal medya hesabıyla paylaşımının ardından gündeme düşen ve IŞİD eski lideri Ebubekir el-Bağdadi’nin yardımcısı ve mali sorumlusu olan Sami Casim’in ‘yurt dışında’ yakalanmasıyla sonuçlanan bu operasyon neyin nesiydi? En önemlisi de bir başka ülke hangisiydi ve bu ülkeden neden ses seda yoktu?

Iraklı bazı yetkililerin açıklamaları ve konuya ilişkin bazı önemli basın kuruluşlarında gündeme gelen iddialar o ülkenin Türkiye olduğunu işaret ediyor. Türkiye ise eğer, kafamızdaki sorular çoğalıyor. Türkiye’nin böyle bir operasyonu kendi imkanları ve istihbaratıyla yapabilme gücü yok muydu? Bu operasyon Türkiye ile ABD’nin arasının bu kadar da gerildiği bir dönemde iyileştirici bir jest olamaz mıydı? Bu fiyakası bol operasyon, neden Irak’a hediye edilmişti? En önemlisi absürt bir iddia ile DAİŞ’e karşı mücadelede en aktif güç olduğu yalanını sık sık ısıtan, basit bir DAİŞ üyesinin bile tutuklanmasından pay çıkarmaya çalışan Türkiye, hiç olmazsa operasyondaki desteğine dair neden iki kelam etmiyordu?

Şimdi gelelim en önemli soruya; Tam da Irak seçimlerinin arifesinde Kazimi için büyük bir jest olarak yorumlanıp, Kazimi’nin ardındaki destekleyici olarak ABD’ye de dış politikada göz kırpmak olarak anlaşılabilecek bu adım ne karşılığında atılmıştı? Son bir ayda Kazimi’ye destek anlamına gelen Biden’in kendisini Beyaz Saray’da ağırlaması ve Macron öncülüğünde Irak’ta gerçekleşen Bağdat Konferansı ardından Kazimi’ye böyle bir jest akıllıca olsa da bunun Kazimi ve Bağdat açısından karşılığı neydi?  Yoksa Türkiye bir süredir Güney Kürdistan toprakları içinde şehirlere kadar taşan, çeşitli infazlar, suikastlar ve komplolar biçiminde yeni bir biçim alan ve bunu yayarak devam ettireceği anlaşılan bu saldırıların ederi bu muydu? Daha da kötüsü Türkiye önümüzdeki süreçte yapacağı bazı özel operasyonları, bir başka ülkenin kendi ülke sınırları içinde yapmasına göz yumduğu bu operasyon izninin üstüne mi bina edecek?

Türkiye’nin ne verdiği kısmen anlaşılıyor ama alacakları yeni tehlikelerin habercisi değil mi? 

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here