Partimizin önderliğinde yükselen ulusal kurtuluş mücadelemiz bugün bütün halkımızın bağrında görülmemiş özgürlük adımlarına yol açarken, en başta da Kürdistan kadını için yeniden yaşama gözünü açma, dirilme ve kurtuluş yoluna girmenin eşsiz fırsatını da yaratmıştır. Hemen belirtilebilir ki, Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesi kadının özgürlük ve kurtuluş mücadelesidir, kadının kurtuluş mücadelesi Kürdistan’ın kurtuluş mücadelesidir. Hiçbir ülkede görülmediği kadar kadının özgürlüğü bir ülkenin özgürlüğüyle bu kadar iç içedir. Toplumun içine düşürüldüğü ağır köleliğin kadının içinde bulunduğu kölelikle iç içe olması, hiçbir ülkede görülmediği kadar ülkemiz için geçerlidir. Bu anlamda ister ulusal kurtuluşta ister toplumsal kurtuluşta olsun, kurtuluşumuz gelip kadının kurtuluşuna dayanır. Kadının da kurtuluşu, tarihi toplumsal koşullar gereği, içinde bulunduğu şartları kavramaya ve buna özgürlük temelinde bir çözüm bulmaya götürür.
Halk olarak tarihte ve günümüzde çokça eleştirilen, hor görülen ve kadın gibidir denilen bir konuma getirilmişiz. Egemenlerin ezilen sınıflar ve ezilen halklar üzerinde yürüttüğü baskı ve sömürünün en katmerlisini kadınlar gibi yaşayan bir halkız. Bu bizi şu ilkeye götürüyor: Kadının kurtuluşu, onun ilke ve eylemi kurtuluşumuzda, halkın öz kurtuluşunda vazgeçilmezdir. Buna değinirken çok iyi biliyoruz ki, kendi adını bile söylemekte zorlanan Kürdistanlı kadın kendi ülkesinden habersiz, Türkiye’de biçare, Avrupa’da bir eşya gibi kapılıp götürülen bir gerçektir. Hiç şüphesiz, madem kurtuluşumuz kadın gerçeğiyle iç içedir, o halde burada da büyük umudu yaratmak ne kadar ağır, dayanılmaz ve çözümsüz gibi görülse de, özgürlüğü burada aramak, buna içten ve oldukça özverili inanarak yaklaşım göstermek esastır.
Değerli ve yurtsever Kürdistan kadınları!
Daha şimdiden, özellikle serhildanlarda göstermiş olduğunuz değeri büyük isyanınızla kurtuluş yoluna en özverili girişi yapmış sayılırsınız. Ulusal kurtuluş mücadelemiz için şu söyleniyor: Kadının cesaretiyle, ilk adımlarıyla, bu anlamda yerini çok iyi tutarak ve saflarını belirleyerek yürütülen bir ulusal kurtuluş mücadelesidir. Bundan gurur duymak gerekir.
Biz her zaman şuna inandık: Eğer Kürdistan kadınına özgürlük imkanı, onun bilinçlenme ve örgütlenme fırsatı sunulursa, en büyük kuvvet kaynağı olması işten bile değildir. Bu inancımız, bugün serhildanlardaki -yarı yarıya, hatta daha fazla- cesaretli ve özverili kadın katılımı ve hareketliliğiyle fazlasıyla doğrulanıyor. Çok bilinçli ve örgütlü olmasa da, hissettiğiniz yurtseverlik duygularınızla bile en önde yürümeye cesaret ettiğiniz bugün ve bu yıl en kararlı yürüyen topluluğun yurtsever kadın topluluğu olacağı anlaşılıyor.
Botan’da, Mardin’de, Amed’de, giderek tüm ülkemizde yürüyen kadın, bugüne kadar en geri, en altta bırakılan, bilinçsizliğe ve kişiliksizliğe mahkum edilen kadındı. Bugün bu kadın, en cesur yürüyüşün sahibidir. Şehitleriyle, her gün onlarca tutuklusuyla, mücadeleye değerli katkılar sunuyor. Türkiye’de ve Avrupa’daki emekçi kadınlar, partimizin özgürlük sloganlarına korkusuzca ve en önde karşılık veren kesim oluyor. Bu, onun partimizin gerçeğine, onun özgürlük yaklaşımına nasıl içten inandığını gösterdiği gibi, kurtuluşu nerede gördüğünü de ortaya koyuyor.
Sizlerin inancını ve duygularını küçümsememek gerektiğine inanıyorum. Şunu da çok iyi biliyoruz ki, yüzyıllardan beri inanç ve duygularınız üzerinde sürekli oynanmış, adeta koca bir dedikodu yığınına dönüştürülmüşsünüz. Erkek egemenlikli toplumun itip kakmasıyla, sizi toplumun bütün etkinlik alanlarından sürmesiyle bu duruma getirilmişsiniz. “Sofradaki yeri öküzümüzden sonra gelir” diye bir halk deyimi vardır. Kadını ahıra kadar indirgeyen bu baskı ve sömürü düzeni gerçek utanmazlığın nedeni olduğu halde, sözüm ona bunu da ters görür. Kadının dedikodusu, kadının eksik hakkı, kadının hafifliği ve düzenbazlığı diye bir iddia ve uygulamayı da sürekli gündemde tutar. Oysa bunun nedeni kendisidir, bundan zarar gören ve saptıran da kendisidir. Bu, insan onuruyla bağdaşmayacak bir durumdur.
Kadın böyle yaratılmamıştır, kadın kendi elleriyle ve isteğiyle bu duruma gelmemiştir. Bu belki de binlerce yıl ötelere dayanan bir durumdur; bütün sınıflı toplumlar tarihi boyunca ne kadar sınıfsal ve ulusal baskı gelişmişse, daha fazlası kadın üzerinde gelişmiştir. Bugün içinde bulunduğunuz ağır kişilik sorunlarınız ve dayanılmaz yaşam koşullarınız kader olmadığı gibi, çok bilinçli, istismarcı, sömürücü ve köleleştirici bir uygulamanın sonucudur.
Partimiz PKK, Kürdistan halkının bugünkü gerçeğini gördü. Kürdistan halkının kadın köleliğinden daha kötü bir yaşama nasıl düşürüldüğünü inceleyip adım adım mücadelesini geliştirerek ortaya koydu. Dolayısıyla partimiz siz Kürdistanlı kadınların anlaşılması için, kadınların sorunlarının ne olduğu, bunların tarihi temellerinin neler olduğu, günün koşullarına nasıl dayandığı sorularına özgürlük ilkesine sonuna kadar bağlı kalarak cevap vermeye çalıştı.
Bugün sizler geniş toplantılar yapıyorsunuz. Oysa düne kadar Kürdistanlı bir kadın izinsiz evinin eşiğinden dışarıya adım atamayacak durumdaydı. Bugün ise dağlara koşuyor, serhildana katılıyor, parti saflarında yıllarca kalıyor. Hiç şüphesiz dünle kıyaslandığında bu büyük bir gelişmedir. Nefret ettiğimiz, lanetlediğimiz, zincirle bağlandığınız düzenin bütün kurum ve kuruluşlarına en çok tepki duyan da, buna karşı mücadeleye özlü ve her şeyiyle katılan da sizler oluyorsunuz. Bunu anlayalım. Partimiz, özellikle Parti Önderliği, oldukça bilimsel ölçütleri de kullanarak, bu çıkışınızı yerli yerine oturtmaya ve en özgürlükçü ifadeye kavuşturmaya büyük önem veriyor. Partimizin tarihi kadar, sizin de bir özgürlük tarihiniz var. Parti tarihi aynı zamanda Kürdistan’da kadın özgürlüğünün tarihidir. Üzerinde çokça oynanan kadın gerçekliğinden, hiç saptırılmaksızın en özgürlükçü topluma gidecek kadın hareketine ulaşma tarihidir.
Halk olarak bizimle ne kadar oynandığını çok iyi bildiğimiz gibi, cins olarak sizlerle de ne kadar çok oynandığını bilen bir Önderlik ve parti hareketiyiz. Bu temelde halkımıza nasıl sadakatle ve dürüstçe, her şeyden önce temel özgürlük ilkesine ağırlık vererek bağlıysak, aynı şekilde size de sadakatle, dürüstlükle ve özgürlük ilkesiyle bağlıyız. Sizlerin de esas almanız gereken ilke ve bağlılık budur. Bu temelde kendinizde inancınızı yaratabilirsiniz. İnanç olmadan hiçbir şey olmaz. Bugün önemli kurtuluş sorunlarınız olduğu kadar, kurtuluşun imkanları da vardır. Bunu bileceksiniz, bildiğiniz kadar kullanacak ve inandığınız kadar daha da büyümeye çalışacaksınız. Ayrıca bileceksiniz ki, inanç yetmez, bir de yapmak gerekir.
Özgücü unutmadan, yüzyılların kaybettirdiklerini bizzat çabalayarak kazanmayı bilmeden, saygın bir yer elde edilemez. Gerçeğiniz nedir, toplumda yeriniz nedir, neyi karşılıyor? Haklı olan kimdi, ne kadar haksızlığa uğramış, gerçek yerinin ne olması gerekir? Bu sorulara layıkıyla cevap vermeden, saygı elde edemezsiniz. Bunu temel almadıkça, özgücünüzü, eyleminizi ve birliğinizi geliştirmedikçe, çok muhtaç olduğunuz kendine güven, kendine saygı ve kendine sevgi gelişemez. Bunun yerine istediğiniz kadar süslenin, istediğiniz kadar bazı bireysel kurtuluş değerleri sergileyin, çok iyi bildiğiniz gibi bunlarla saygı elde edilemiyor. Milyarlarınız da olsa, köşkleriniz de olsa, saygılı bir kişiliğe ulaşmadıkça hiçbirinin anlamı olamaz. Dolayısıyla kendinizi kabul ettirmek için, bireysel olarak renkten renge, kılıktan kılığa girmenize üzülüyoruz. Bunu erkek egemenliği dayatıyor. Toplumdaki egemen erkek sistemi çıkarı dayatıyor ve siz buna bir kat daha kölelikle cevap veriyorsunuz.
Biz baştan itibaren böyle kurtuluşun, aydınlanmanın, yer tutmanın ve otoritenin olamayacağını çok iyi görebilen ve buna tenezzül etmeyen bir partiyiz. Böyle kadın yeri, böyle kadın saygısı, böyle kadın özgürlüğü olmaz. Bunun yerine sizi, kendi yönünüzü ve kendinizi tanımaya, eski yönünüzü beğenmemeye, bu yerden kopmaya ve bunu da bir insan gibi, giderek bir devrimci gibi yapmaya çağırıyorum. Bu iyi bir çağrıdır. Size en layık olanı da budur.
Siz kadınlara en iyi nasıl yardımcı olabiliriz? Parti içinde ve Parti Önderliği olarak, nasıl bir önderlik ve nasıl bir parti oluşturabiliriz? Soylu ve büyük özgürlük mücadelemizde kadına ne verebiliriz? Bunu araştırdık, bunun için mücadele ettik, ordu kurduk ve bugün dağlara daha özgürce çıkabiliyoruz. Dolayısıyla saflara daha güvenerek gelebilir, bugün kendi özgücünüzü ve birliğinizi sağlayabilirsiniz.
Zorlandık, fakat ilkeden taviz vermedik. Ağır sorunlarımızın olduğunu biliyoruz. Fakat doğru tutumumuzdan asla vazgeçmedik. İnsanımıza, kadınımıza, kızlarımıza, eşlerimize özgürlük biçimine layık olmanın yaklaşımı içinde olduk. Bugün görüyorsunuz ki, nerede olursa olsun, çok sevdiğiniz kocalarınız, eşleriniz, dostlarınız, hatta en sevdiğiniz bağlarınız bile size fazla bir şey vermiyorlar. Belki çok kısa süreler içinde en büyük zorlukları bu ilişkilerden görüyorsunuz. Özgürleşmeden gelişen ilişkiler, ne kadar büyük ilişkiler de olsa, hiçbir anlam ifade etmez. Özgürlüğe ve özgürlük savaşına dayanmayan ana baba, ana çocuk, kadın erkek ve dostluk ilişkileri bir hiçtir. Bugün bu kurum ve kuruluşların ilişkilerinde sıkıntı, bunalım ve rahatsızlık çığ gibi büyüyor. Toplumumuzda hiç kimse aile ocağından, birbiriyle ilişkilerinden razı değildir. En çok da sizler kahırlı bir yaşam içindesiniz. Sizin yaşadıklarınızı ben bir gün yaşasam çatlarım. Ben bunun için, çatlamamak için buradayım.
Özgürlük anlayışım, kişilik anlayışım bana her zaman şunu söyledi: İnsan olmak, yaşamak istiyorsan, çatlamadan ve çok düşmeden yaşamak istiyorsan, bir özgürlük atağına giriş! Onu her şeyde esas al, bunun için gerektiğinde hiçbir şeye değer vermeden yürü! Bunu esas aldığım için, sizlere ve genelde halkımızın haline bakarak, özgürlük mücadelesini yürütmeye çalışıyorum. “Başa gelen çekilir, kaderdir” ya da “biraz daha tahammül edelim” demiyorum.
Eğer sizler de bizden bir şeyler anlamak istiyorsanız, en başta Önderliğe bağlılık sloganlarınızı kendiniz için bir güç belirleme, bir tutum olarak görmek istiyorsanız, bütün bu belirttiklerimizi kendinize rehber edinmelisiniz. Bizim tarafımızdan sizler için, kadının özgürlüğü için düşünülen ve yapılanlar az değildir. Denilebilir ki, hiçbir erkeğin düşünmediğini, dillendirmediğini ve davranışına yansıtmadığını biz tartışıyor, ondan da öteye yaşama çekme gücü haline getiriyoruz. Biz sorumsuz insanlar değiliz ve kadına saygının nasıl olması gerektiğini biliyoruz. Bu gerçekleştirmek istediklerimiz kimsenin aklından geçirmediği, görmediği, en güvendiklerimizin dahi zorluklarının yanından bile geçemediği düşünce ve eylem özelliğimizdir. Bunun dışında bir kurtuluş göremiyoruz. Yaşadıklarınızın tahammülsüzlüğünden kurtulmanın gereği açıktır.
Fedakar, cefakar, kendisine her şey layık görülebilen, ama tutarlı ve saygıdeğer bir konuma gelmesine asla yer verilmeyen kadınlarımız!
Bu kaderi veya kördüğümü kıracağız derken amacımız, günlük olarak pratiğimiz bunun en büyük kanıtıdır, garantisidir. Savaşan Kürdistan gerçeği, Kürdistan halkı ve buna öncülük eden bu Önderlik oldukça, sizin kurtuluşunuzun doğru yoldaşıyız. Sonuna kadar da özgürlüğü yakalayacak, bu temelde kaybedilen her şey kazanılmaya yüz tutacaktır. Şimdi önümüzde görevler duruyor. Belli bir planlama, belli bir hareketlilik var ve daha fazlasını yapmak istiyorsunuz. Toplumdan kopuşu daha hızlı yapmak için, yeniden bir örgütlenme ve hareketlenme ihtiyacı duyuyorsunuz. Eksiklikler var, yanlışlıklar var, bunları gidermeye çalışıyorsunuz.
Özellikle ulusal kurtuluşumuzun tarihinde büyük bir hamle olan ve ulusal kurtuluş ordumuzun yeniden inşasında, yeniden savaşında önemli bir yıl olan 1992 yılında 1992 Newrozu’na girerken, ayrıca 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü de göz önüne getirerek yaptığım bu kısa değerlendirmemle de, mesaj sunmak istediğim Avrupa Yurtsever Kadınlar Birliği Genişletilmiş Toplantısı’na, Türkiye metropollerindeki Yurtsever Kadınlar Birliği’nin toplantılarına, en önemlisi de bu yıl gerçekleştirmeye çalıştığımız genel Kürdistan Yurtsever Kadınlar Birliği Kongresi’ne bir açıklık kazandırmak, görevleri ve sorumlulukları konusunda bir çabanın sahibi kılmak istedim.
Bu yıl kadın sorununa ve çözüm yoluna ilişkin harcadığımız çabalar biliniyor. Kadın ve aile sorunu adıyla geliştirilecek bu değerlendirmeler kitap olarak çıkacaktır. Bu kitap, kadın hareketimizin temel alacağı değerlendirmeler ve desteklerle, ilkeler ve pratik yaklaşımlarla yüklüdür. Sorunları ortaya koymak kadar, çözüm yollarını da yakalamak zor değildir ve denilebilir ki, kadın sorununa çözüm yolu hiçbir partiye nasip olmayacak bir derinlikte, bir yoğunlukta partimiz içinde gerçekleşmiştir. Bu yılı bu anlamda mevcut çözümlemelere dayalı olarak, kadın ordulaşması yılı haline de getirmek isteriz. Bir iki yıldır özellikle serhildanlarda yürüttüğünüz kadın hareketliliğini daha da ayrıştırıp örgütleyerek, yeterince bir kadro gücünü oluşturup seferber ederek gerçek bir birlik hareketine dönüştürmek istiyoruz.
Yurtsever Kadınlar Birliği’nin amacı ve programı az çok belirginleşiyor, örgütlemesine doğru da bazı adımlar atılıyor. Biz daha fazlasını bu yıl içinde gerçekleştirmeye çalışacağız. Örgütlülük ve eylemine daha ağırlık vererek çözüm yollarını geliştireceğiz. Serhildanda kadın örgütlenmesi, orduda kadın örgütlenmesi, diğer tüm toplumsal etkinliklerde kadının yeniden örgütlenmesi ilerleme kaydetmelidir. Tarihimizin bu en büyük özgürlük yürüyüşüne kadının da özgücüyle, öz örgütlenmesiyle katılarak saf tutmasını esas alıyoruz. Kadın gücü de muazzam bir ordulaşma gücüdür. Kadın ordulaşması sağlandığında, kendi başına düşmanı yenilgiye uğratabilecek bir ordulaşma olacaktır. Bunu küçümsemiyoruz ve inandığımız kadar gerçeklerimizin de bu olduğunu belirtiyoruz.
Ordulaşan kadın, ordulaşan Kürdistan halkıdır. Ordulaşan kadın, isyan eden Kürdistan halkıdır. İsyana kalkan Kürdistan halkı, zafere ulaşan gerilladır ve her şeyden önce özgürleşen kadın özgürleşen Kürdistan’dır. Bu derin ve temel aldığımız gerçekleri dile getiren ilkeler ışığında, bu yılı kadının kurtuluşunda da yeni bir yıl haline getirmek, özellikle örgütsel ve eylemsel atılımına dönüştürmek için görevlerimizin üzerine yürüyeceğiz.
Sizler Newroz’da yine en önde yürüyorsunuz. Yılbaşından beri Botan’da, Mardin’de, Amed’de yürüyenlerin en ön saflarında kadınlar vardı ve kendilerini feda eden kadınlarımız oldu. Düşmana teslim olmamanın seçkin örnekleri daha şimdiden verildi. Daha dün Bitlis’te Rozalar, Van’da Berivanlar teslim olmamanın en kahramanca örneklerini sergilediler. Karda, fırtınada şehit düştüler. Bundan çıkarılacak tek ders, bu yıl ki atılımımızda kadının yerinin seçkin olacağıdır.
Tüm değerli ve müşterek kadın birlikleri ülke içinde ve dışında özgürlük tutkularıyla kendisini örgütlemeye çalışırken, bu temel gerçeklerimiz ışığında hareket edeceğinize ve gittikçe ilerleme sağlayacağınıza dair inancımız tamdır. Partimizin şimdiye kadar yürüttüğü kadın kurtuluşuna yönelik çabaları daha da artarak sizlere gereken desteği sağlayacaktır. Özgürlüğe kalkmanızı, bağımsız bir birlik hareketine, özgürlük yürüyüşüne katılmanızı biz de coşkuyla selamlıyoruz. Bütün gücünüzle yürümeye, hem de daha da örgütlü ve savaşkan yürümeye devam etmelisiniz. Ortaya çıkan sorunlarınızı daha bağımsız bir düşünceyle ve artan bir çabayla çözmeye devam etmelisiniz. İnanıyoruz ki, kesin kazanan ve kazanması gereken sizsiniz, siz olacaksınız.
Bu temelde yürüttüğünüz bütün çalışmalarınıza, orada gerçekleştirmiş olduğunuz kongrenize, her düzeydeki konferans çalışmalarınıza ve gerçekleştireceğiniz Kürdistan Yurtsever Kadınlar Kongresi’ne üstün başarı dileklerimle birlikte selam ve saygılarımı sunuyorum.
Rêber APO
4 Mart 1992