Nurettin DEMİRTAŞ
Ona mermi işlemezdi. Palu şalvarını giymiş ve eteğine topladığı taşlarla karakolu taşa tutmuştu.
Taş atan insana silahla karşılık veren bir korkaklık hep vardı bu Romi askerlerinde. Taş attı diye Bertal Dede’yi de silahlarla taramışlar. Şalvarı ve yeleği delik deşik olduğu halde kendisine bir şey olmayınca halk arasında adı evliyaya çıkmış. Dersim’in özünde var zaten…
Üstünde bir gerilla yeleğiyle geziyor. Bir gün gerillaların kampına gidiyor; arkadaşlar yok ama malzemeler duruyor. Bir çay demlemek istiyor. Ceplerini karıştırıyor. Çakmak yok.
Çakmak istemek için aşağı düzlüğe iniyor. Çoban yok, gitmiş. O sıra bir helikopter geçiyor, elini kolunu sallıyor. Onlardan çakmak isteyecek! Helikopterdekiler onu fark ediyor.
Merkezlerine haber veriyorlar: “Bir terörist teslim olacak!” diye. Az sonra iki helikopter alana iniş yapıyor. Bertal Dede yanlarına gidip çakmak istiyor!
Çakmak istemek için helikopter indiren Bertal Dede’yle karşılaşan askerler çılgına dönüyor ve onu dövüyorlar. Bunun üzerine aşiretler karakol komutanına tavır alıyor: “Buradan gidecek!” diyorlar. İş ciddileşince karakol komutanı görevden alınıyor, Dersim’i terk ediyor.
Şimdi durum daha ciddi!
AKP-MHP’nin topyekûn Kürdistan’ı terk etmesi için yeterince sebep var. Bunların iktidarda kaldığı her gün daha fazla zulüm yaşanırken, bu zulme isyan etmemek insanı insanlıktan, dinden-imandan, her şeyden eder. Bu nedenledir ki halkın isyan duyguları en üst düzeydedir.
Her an volkan gibi patlayacak bir hale gelmişken şimdi iktidarın çeşitli oyunları devreye giriyor.
“Erdoğan Oyunları” diyelim adına. Bahçeli yanında olduğu müddetçe Erdoğan oyunları kolay deşifre olur. Yani eskisi kadar kaygı yaratmıyor kimsede. Fakat icraatlarına bakıp çöküşlerinin ne denli yakın olduğunu görmek ve bu tarihi fırsatı heba etmemek gerekiyor.
Neyi tartıştırıyorlar? Buna bakılınca hem niyetleri hem de neredeyse uçurumdan düşmekte oldukları halde son anda neye tutunarak hayatta kalmak istedikleri görülebilir.
HDP bozmasaydı “çözüm süreci” devam ederdi diyorlar. Bol bol seçimi tartıştırıyorlar. HDP’nin binlerce üye ve yöneticisi tutuklu değilmiş gibi davranıyorlar. Ve en önemlisi de kişilikten tamamen arınmış kalemşörlerine “Erdoğan’ın çözüm sürecine tekrar geri dönebileceğini” yazdırtıyorlar; tasfiye oyunlarından başka bir şey olmadığı netleştiği halde, yani “çözüm süreci” diye bir süreç hiç yaşanmadığı halde…
Buna rağmen kim, neden tartıştırıyor? Bunlar ırkçı propaganda bakanı Fahrettin Altun’un başının altından çıkan uydurmalar. “İktidarı yıkmaktan vazgeçin, bu iktidar herkese lazım!” demeye getiriyor!
Demek ki gerçekten bitişin eşiğindeler…
Rojava’da ve her gün dağlarda işledikleri büyük insanlık suçları gözler önündeyken, Önder Apo üzerinde katıksız tecrit sürdürülüyorken, AKP-MHP faşizmini yıkmaktan başka bir şey düşünmek için tek bir gerekçe yok ortada.
Bunu halkın sağduyusu çok iyi bilir. Halkı hafızasız sananlar kibir kulesinin en tepesine oturmuş ahkam kesenlerdir.
Kısacası halkın isyanının önüne hiçbir şey geçemez.
Bertal Dede’yi halkın sahiplenmesi Dersim 37-38’de Türk askerinin bir köydeki tecavüz saldırısına karşı halkın tavrını hatırlatıyor.
Sadece son 6 yılda bu iktidarın yaptıkları soykırım tarihinin tüm kirli tecrübelerini topyekûn bağrında taşıyor. Bu süreç boşuna 2. Lozan Fermanı olarak adlandırılmadı.
İlkini, 15 Ağustos direnişi nasıl parçaladıysa ikincisini de aynı ruhla yürütülen direniş parçalayıp yok edecektir.
15 Ağustos ruhu en net, kesin ve keskin bir zafer ruhudur. O ruh 37 yıldır tüm direnenlerin yüreğinde isyan ateşi oldu. Bu isyan ateşi sadece Kürt halkının özgürlüğü için değil tüm ezilen halkların özgürlüğü için yanıyor.
“Bugün 15 Ağustos
Yeni bir gün doğuyor
Kürdistan dağlarında
Aslanlar savaşıyor
İsyan, isyan, isyan
Ve devrimci intikam…” diye devam eden 15 Ağustos marşında dile getirildiği gibi; şimdi iktidarın ırkçı, faşist, kanlı vahşetinden intikam alma, hesap sorma, isyan etme zamanıdır.
15 Ağustos’un yaratıcısı olan Önder Apo ve büyük komutan Agit yoldaş başta olmak üzere, direnişin kahraman şehitleri bir insanın isterse çok tarihi işler yapabileceğini; imkanların en az olduğu koşullarda bile en büyük devrimci eylemleri gerçekleştirebileceğini; en çirkin duruma düşürülmüş bir halktan en güzel, en özgür bir halk gerçekliğinin yaratılabileceğini kanıtlamışlardır.
Direnmemek, isyan etmemek çirkin kalmakta ısrardır, köleliktir. Direnmek, savaşmak, faşizmi yıkmak tüm özgürlüklerin önünü açar. 15 Ağustos’tan öğrendiğimiz budur.
Bertal Dede çakmak istemek için helikopter indirmeyi normal görüyordu. Şimdi ise normal olan tek şey faşizmi yıkma direnişine katılmaktır.
İsyan etmemek, direnmemek, faşizmi yıkmamak anormaldir, ayıptır, günahtır!
Kafalardaki karakola, zihniyetteki köleliğe sıkılan ilk kurşundan faşizme sıkılacak son kurşuna dek 15 Ağustos yolumuzu aydınlatmaya, yüreğimizi cesaretle doldurmaya, devrimci intikam duygularımızı keskinleştirmeye devam ediyor.