Erdoğan varlığını iktidara bağlamış biridir. Demirel, Ecevit, Özal gibi bilinen, tanınan politikacılara benzemiyor. Onlardan kimse yirmi yıl iktidarda kalmadı. En azından usullere göre seçimle geldiler, seçimle gittiler. Darbeler hariç süreç böyle işledi. Ancak Erdoğan’da süreç böyle işlemiyor. Hitler gibi seçimle geldi ama seçimle gitmiyor. İktidarda olmazsa siyasi var olma şansı yok. Erdoğan çıkarılırsa AKP diye bir parti de kalmaz. Tipik faşist bir yapılanma inşa ediliyor.
Faşizme karşı nasıl mücadele edileceği de bilinmez bir konu değildir. Dünyada yürütülmüş zengin mücadele deneyimleri var. Türkiye demokrasi güçleri de buna yabancı değildir. Direniş ve mücadele olmadan faşizmi durdurmak mümkün değildir. Erdoğan 2015 seçiminden sonra açıktan kanlı tertiplere girişmiş ve iktidarda kalmayı öyle başarmıştır. En son 31 Mart yerel seçimlerinde de bütün tertiplere rağmen Erdoğan kaybetmiştir. İstanbul başta olmak üzere büyük belediyeler AKP’nin elinden çıkmıştır.
Mevcut durumda AKP’nin alaşağı edilmesi gerekir. MHP ittifakına rağmen kaybediyor. CHP doğru dürüst muhalefet yapsa AKP’yi sallar ve iktidardan düşürür. AKP’nin ülkeye vereceği bir şeyi kalmamıştır. Ekonomi dibe vurmuş. Adli sistem çökmüş. Basın yerlerde sürünüyor. Ülke sonu görünmeyen savaşa sürüklenmiş. Dış politikası tıkanmış. Kısacası elle tutulur bir yanı kalmamıştır. Üstüne üstlük seçimlerde büyük belediyeleri de kaybetmiş. Skandal boyutunda belediyelere saldırıları var. HDP belediyeleri zorla gasp ediliyor. Salgın hastalık sürecinde belediyelerin halka yardım yapmasını engellemeye çalışıyor. İktidar gözlerini o kadar karartmış ki, vatandaşlarını düşman görecek ve her şeyi iktidara endeksleyecek çukurlara yuvarlanmışlardır. Darbe tezgahlarından tutalım vatandaşlarını iç savaşla tehdit edecek noktaya gelmişler.
Bu çürümüşlük ve tükenmişliğe rağmen AKP nasıl iktidarda kalıyor? Bu önemli bir sorudur. Türkiye’de demokrasiden yana olan bütün güçlerin bu soruya cevap bulması gerekir. Görünen ve bilinen cevap CHP’nin gerçek anlamda muhalefet yapmamasıdır. Kürtlere karşı yürütülen savaş CHP’nin adeta elini kolunu bağlamış. CHP tabanın talebine rağmen AKP karşısında ciddi bir çıkış yapmıyor. Devletin Kürt karşıtlığı CHP’yi de AKP’nin arkasında sıraya koyuyor. Bütün partiler AKP’nin uzantısı durumuna geliyor. Böyle olmasa Erdoğan ne yaparsa yapsın başta kalamaz.
CHP, HDP dahil diğer demokratik güçlerden destek istedi. Yerel seçimlerde HDP ve diğer güçler CHP’ye destek verdi. İstanbul, Ankara gibi şehirler AKP’nin elinden alındı. Ancak CHP deyim yerindeyse bu oyları ve iş birliğini murdar etti. Halkın verdiği oylara sahip çıkmıyor. Böyle bir CHP halka nasıl güven verecek ki, seçimlerde oy istesin veya alabilsin? Bu haliyle CHP, AKP’ye çalışıyor. Normalde AKP meşruiyetini yitiriyor. Çünkü kitle tabanı eriyor. Bu durumda muhalefetin yelkenlerini şişirip demokrasi taleplerini ve rüzgarını arkasına alması gerekir. Böyle olursa AKP’nin yapacağı hiçbir şey kalmaz. Yasadışı ve demokrasiye aykırı her girişimi ömrünü kısaltmaktan başka bir işe yaramaz. Bilinsin ki, AKP halkın başına bu büyük belaları açıyorsa bunun en büyük sorumlularının başında CHP gelmektedir.
Faşizmi reddetmek Grup Yorum üyelerinin şahsında bir zirve oldu. Bu yüksek iradenin ve büyük ruhun görülmesi ve hakkının verilmesi gerekir. Faşistlerin nasıl sırtlarının sıvazlandığını ve insanlıktan çıkarıldığına da tanık olunmakta. Düşünün ki, bu ülkenin çocukları inançları uğruna ölüme gidiyorlar. Ama onlar gibi düşünmeyen faşist güruhlar cenazelerini bile bu topraklara kabul etmeyiz, diyebiliyorlar. Bu kadar ipini koparmışlık ancak devlet desteğiyle olabilecek bir durumdur. Burada da ağır bir şiddet ve saldırganlık, tehdit vardır. İktidar gibi düşünmeyenlerin mezarları tahrip edilir, mezar sahibi olmalarına izin verilmez.
İbrahim Gökçek, Helin Bölek ve arkadaşları ölüm orucuna başladıklarında arkalarında büyük bir örgütlerinin ve halk desteğinin olmadığının bilincindeydiler. Buna rağmen faşizme cepheden karşı durdular. Mevzileri bedenleriydi. Silahları da iradeleri ve inançlarıydı. Bölek ve Gökçek eylemlerine cezaevinde başlamışlardı. Tahliye edildiler. Eylemlerine son verebilirlerdi. Kimse de yadırgamazdı. Ancak onlar direnişlerini dışarıda da sürdürdüler ve olağanüstü bir irade ve yüksek bir ruhla ölüme kadar faşizme karşı durdular. CHP dahil, farklı hesaplar yapanlar, kaygı güdenler bu direnişçilerin fedaice çıkışlarından ve adanmışlıklarından ilham almalıdırlar. Dağlardan zindanlara, Hakkari’den İstanbul’a kadar yaşamını fedaice halka adayanlar bu ülkenin geleceğini aydınlatıyor.