Hepiniz hatırlarsınız ki, bizim için “Ömürleri bir ay, iki ay, üç aydır, bundan fazla yaşayamazlar” diyorlardı. Ama şimdi bunların tümünün tersi tarihimizde ispatlandı. Düşmanımız ne denli vahşi, ne denli büyük bir güçle üzerimize gelirse gelsin, sergilediğimiz direniş, bunların tümünü boşa çıkardı. Her gün, her ay, her yıl eskisinden çok daha fazla ilerleme ve güçlenme sağladık. Çoğu kişinin yüreğinde hissedemediği, aklından bile geçiremediği şeyler, şimdi bizde gerçek oldu.
Düne kadar hiç kimse bizi ne halk, ne de ulus sayıyordu. Şimdi tüm dünya bizi tanıyor. “Size hak-hukuk gereklidir” diyorlar. Önce unutulan, kimsenin kabul etmediği bir halktık. Şimdi sizlerde görüyorsunuz ki, içerde-dışarda, dost-düşman hepsi kabul ediyorlar. Bu durum nasıl oldu? Bunu çok iyi anlamak gerekir. Bu kendi kendine, durup dururken olmadı. Düşünce ve çabamızla birlikte çıktı.
Halkımız yeni doğan bir çocuk gibi, yeni yeni kendine gelmektedir. Her şeyden önemli olan sağlam bir yürek, doğru bir düşünce ile doğru yolda yürümeye başlamaktır. Şimdiye kadar yol yapılmış, ilk ve önemli adımlar atılmış, ayrıca geçen günler aylar ve yıllar bizi ilerletmiştir. Önce yol yoktu, işlenen yol yanlıştı, atılan adımlar bizim için değil, başkaları içindi. Ama şimdi öyle değildir, bir araya gelmeler yapılan toplantılar edilen sözler, yapılan geceler tümü kurtuluşumuz içindir, tümü bizim içindir.
Ayağa kalktığımız yıl, düşmanımız, ordusunu tümüyle iktidara getirdi. Biz bir kaç deneyimsiz insan, genç arkadaş, dünyanın en büyük güçlerinin birlikte uyguladıkları tüm yöntemlerini, halkımızın gücüyle boşa çıkardık. 1980 yılında, ’81 yılında, çok ağır yükün altında, Partimize ve halkımıza yeni bir yaşam hazırladık. 1982 yılında Partimizin II. Kongresi, ardından tekrar ülkeye giriş… 1983 ve ’84’te, Parti bayrağı altında yürüyüş ve 15 Ağustos’ta Büyük Direniş Savaşının yeniden başlaması… Yine düşmanın “ömürleri bir aydır, iki aydır” şeklindeki büyük saldırısı ve ardından yenilgisi… Büyük bir çabayla, 1985’te ERNK’nin kuruluşu ve ilanı, HRK’nin kuruluşu, çalışmaları ve savaşı, halkımızın içerde ve dışarda ayağa kalkması, zindanlardaki büyük direniş, tüm bu çabalar bizi birleştirdi. Küçük sular aktı aktı ve tümü birleşerek büyük bir ırmak oldu. Küçük bir pınar büyüyerek Fırat oldu. Şimdi biz güçlüyüz, halkımız şimdi kendisini güçlü sayıyor, yoldaşlar kendilerini güçlü sayıyorlar.
1986’ya, geçtiğimiz yıla ulaştığımızda çok şehitlerimiz vardı. Kürdistan’ın üzerine çok genç, çok kahraman yoldaşlarımızın kanını akıttık. Her kentte, her dağda 20 yaşında, 25 yaşında gençler şehit verdik, kurban verdik. Bunların kanları boşuna akmadı. Onlara verdiğimiz her söz, “Şehitleri anmak yaşamaktır” şiarında somutlaştı. 1986’da onlara verdiğimiz sözü, tam olmasa da yerine getirdik. 1985 yılının sonlarına geldiğimizde düşman “Onları bitirdik” diyordu. Doğrusu, düşmanımız faşist Türk devleti, bin yıldan beri üzerimizde hüküm sürüyor, dışta ve içte işbirlikçileriyle el ele, bizi bir bütün olarak yok etmek istiyordu. Amaç ve inancı buydu. 1985 yılında başkaldırdığımızı kabul ediyor, ancak “Kendilerine öyle bir darbe indirdik ki, bir daha kendilerine gelemezler” diyordu. Ama bizi durduramadılar, durduramayacaklarını biliyorduk.
Evet büyük şehitler verdik, yoldaşlarımız şehit düştüler, ciğerimiz çok yerde parçalandı. Ama direndik ve dayandık. 1986 başlarında, yine büyük şehidimiz yoldaş Mahsum (Agit), kendi adıyla ve önderliğinde güçlü bir direniş yükseltti. Şehit düştüğünde, mücadeleyi daha da güçlendireceğimize söz verdik ve sözümüzü tuttuk.
Bahar, yaz ve sonbahar atılımları sürecinde 15 şehit verdik; düşmanın kaybı ise 500 kişidir. Kürt tarihinde ilk kez böyle bir durum yaşandı. Bizden bir, onlardan 20-30 kişi… Önceleri onlardan 2 kişi ölürken, bizden binlercesi ölürdü; şimdi bunu tersine çevirdik. Bunun için ’86 yılı bizim için çok önemli bir yıldır. Düşman yeni anladı ki bizi artık yok edemeyecek, eskisi gibi öldüremeyecek ve yenemeyecektir.
Kürt halkı eğer başkaldırırsa, direnirse, kurtulabileceğini bu yılda anladı. Bu yılda düşmanın iddia ettiği kadar güçlü olmadığını gördü. Ülkeyi yakından bilen, dolaşan herkes, bir şeye tanık olur: Düşman korkuyor, düşmanın ordusu büyük korku içinde; geceleri dışarıya çıkmaktan korkmakta, gündüz yol alamamaktadır. Bir köyden bir köye gittiğinde, büyük bir korku yaşadığı görülebiliyor. Halkımız bunu gözleriyle görüyor, yüreğinde hissediyor. Tarihimizde ilk kez böyle şeyler olmaktadır. Eskiden bir jandarma veya bir polis gelip halka zulmettiğinde, tokatladığında yanlarına kalmaktaydı. Şimdi ise bir şey yaptıklarında, on kat karşılığını alıyorlar. Bu giderek güçleniyor. İşte yeni tarihimiz bu biçimde yaratıldı. Yeni tarihimiz direniş içinde, Parti çizgisi doğrultusunda 1986’ya bu şekilde yazıldı.
Bundan dolayı, geçen yılın bizim için tam bir bayram olduğunu söylüyoruz. Doğru eksikliklerimiz, çok hatalarımız var, ama yapılanlar da çok görkemlidir. Kazanımlar karşısında bu eksikliklerin fazla bir şey ifade etmediğini söylüyoruz. Tarihimizde ilk kez kendi gücümüzle, inanç ve kararlılıkla yürüyoruz. Bugüne kadar başkaldıranlar bir devlete bağlı olarak, çoğunlukla da dost olmayan devletlere dayanarak büyümeye çalışıyordu. Şimdi biz öz gücümüzle, kendi silahımızla “her şey bize bizim içindir” şiarıyla kendimiz için çalışıyoruz. PKK çıkışını bu şekilde yaptı. Hiç bir Parti veya hareket şimdiye kadar bu biçimde oluşmadı. Kendi gücümüzle ’86’yı yarattık. ’85’i bu biçimiyle geride bırakıp ’86’da yeni bir yaşam yaratacağımıza kimse inanmıyordu. Fakat bu sadece inançta kalmadı, bizim için bir gerçeklik oldu. Halkın umudu şimdi çok güçlüdür. Hepimizin umudu şimdi çok güçlüdür. Ama boşuna değil, tabii dediğimiz gibi bunun sebebi vardır.
Şimdi dostlar eskisinden daha iyi tanıyorlar bizi, Kürtlerin ayağa kalkışının yeni ve kahramanca bir çıkış olduğunu biliyorlar. Yürüyebileceğimize ve haklarımızı alabileceğimize inanıyorlar. Bundan dolayı 1986’da diyoruz ki, kendimizi yeniledik, kirlerimizi büyük oranda temizledik, korkusuz bir yürek, gerçeği iyi gören bir beyin yarattık. Bunlar küçük şeyler değildir. Bu yılda büyük bir şey daha gerçekleştirdik. Partimiz III. Kongresini yaptı. III. Kongre, Partimizin ve Kürdistan halkının bağımsızlık ve özgürlük tarihinde büyük bir dönüm noktasıdır. Kongre şunu ilan ediyor ki, halkımız için ölüm yoktur, Partiye yenilgi yoktur, sürekli ilerlemek vardır. Daha büyük bir şevkle yürütmekte olduğu ispatlandı. Büyük birlik, büyük düşünce, güçlü irade oluştu. Şimdiye kadar hiçbir toplantı böyle güçlü geçmedi. 1986’ın bitiminde bunu da başarıyla gerçekleştirdik.
Düşman, “Parçalandılar, bittiler” vb. yaygalarına rağmen, şimdi biz her yönden geleceğimize baktığımızda, 1987’nin bizim için daha aydınlık olduğunu, birlik ve deneyimimizin güçlendiğini görüyoruz.
Kürdistan’ın tüm kentlerinde, köylerinde ve dağlarında, Partili yoldaşlar, dostlar silahlıdırlar. Onlar her gün faaliyetlerini yürütmektedirler. Her gün düşmandan bazılarını devirmekte, soluklarını kesmekte, onları korkutmakta ve silahlarını ellerinden almaktadırlar. Bu da yeni bir şeydir. Eskiden silahlı mücadelenin 1-2 ay bile sürmesi olanaklı değildi. Şimdi 9 yıldan beridir, silahı bir tek gün bile bırakmış değiliz. Dokuz yıl az değildir. 1925 yılında Şeyh Sait, 1938’de Dersim’de Seyit Rıza hareketleri 2-3 ay kadar sürebildi. Onbinden fazla şehit verdiler, kalanlarda idam edildi, yarısı bile kalmadı onlardan. Fakat bizimki ise, şimdi bizde 15 düşmandan 500 kayıp çıkıyor. Şimdi korkan düşmandır. Birliğini güçlendiren ise, Partimiz ve halkımızdır.
PKK tarihinde, Kürdistan’ın diğer parçalarındaki güçlerin, ’70’de darbe yemesinin ardından ’80 sonrası, ’83’te başlatılan kavgamızla, Kürdistan’ın genelinde Kürtler’in birliğini güçlendirdik, doğru yolu onların da önüne koyduk. Onlarda şimdi biliyor ki, umut hangi yoldadır. Tüm Kürtler, şimdi umudun hangi politik öncülükte güçlendiğini biliyorlar. Bunun için peşinen söylüyoruz, önümüz aydınlanmıştır, şimdi sadece Partili yoldaşlarla yürümüyoruz, yüzbinlerce halk bir araya gelmekte ve bu yola girip yavaş yavaş yürümektedir. Belki henüz savaş cephesinde birleşmemişlerdir, fakat günden güne savaşa yaklaşmaktadırlar. Bundan sonra diyoruz ki, halkımızın her ferdi gücü oranında elinden geleni yapmalıdır. Kimi dil ile, kimi dua ile, kimi el ile, kimi yazı ile herkesin elinden ne geliyorsa, onu yapmalıdır. Eğer bir şey yapamıyorsa, evinin içinde çocuklarını iyi terbiye etmelidir. Eğer canını veremiyorsa, malını verebilir. Eğer çok yoksul ise beş kuruş dahi verebilir, bunu da yapamıyorsa dua edebilir, birlik yaratmaya gücü yetmiyorsa evinde küçük bir birlik yaratabilir, dostlarını bu düşünceye davet edebilir. Bunların tümü çalışmalarımıza birer yardım biçimidir.
Madem ki yenileniyoruz, özgür bir yaşamı yeniden kuruyoruz, o halde herkesin bir damla kanı, bir nefesi, bir sözü bu ortak çabanın içerisinde bulunmalıdır. Dava hepimizindir. Şimdiye kadar kan döktük, yardım ettik, boşa gitti, tüm yaşamımız zor ve zülüm altında geçti. Şimdi tüm bu durumlar ortadan kalkıyor. Bunun için diyoruz ki, Partinin her yıldönümü bayramımızdır. Bundan böyle Partinin tuttuğu yol, yükselttiği bayrak doğruluktur, doğru yaşamdır. Bizi bundan uzaklaştırmak isteyenleri dikkate almamalıyız. İster dostça olsun, ister kötülükle, bizi bu yoldan uzaklaştırmak isteyenleri düşman saymalıyız. Öyle bir gündeyiz ki, birlik olmaktan öte hiç bir şey bizi kurtaramaz. Bunun için herkes elden geldiğince, olanakları elverdiğince bu yola yakınlaşmaya çalışmalıdır, uzaklaşmamalıdır.
Bin yıldan beridir birbirimizden çok uzaklaşmışız, birbirimizi unutmuşuz, birbirimizle aşiret aşiret, ev ev, kardeş kardeş çok kavga etmişiz. Bundan sonra böyle bir şey kabul etmeyeceğiz. En büyük kuvvet birliğimizdir. En büyük birlik Parti politikası altındaki güçtür. Bizler düşmana hizmet etmek zorunda değiliz, düşmana beynimizi ve yüreğimizi satmak zorunda değiliz. Belki düşman zorla, korkuyla bizi şaşırtabilir, ama bunu da bir noktaya kadar yapabilir. Yüreğimizi alamaz, beynimizde hangi düşünce var bunu bilemez ve her dakika da yanımızda olamaz. Belki ayda yılda bir bizi kontrol eder, ama diğer tüm vakitler bizim vaktimizdir. Bu vakitleri ve olanaklarımızı Partinin hizmetine sunabiliriz. Bizden geride kimse dünyada kalmadı. İşte görüyorsunuz, dışarda-içerde, vatanın altında-üstünde her şeyimizi düşman kendisine alıyor. Eskisinden beter talan ediyorlar. Nasıl çalışmalı nasıl ilerlemeliyiz. İnsan hangi sonucu çıkarmalı, bundan açık ki bizim güçlenmemiz gerekiyor. Bizim yaşamımız böyle geçti, çocuklarımızınki bari geçmesin dememiz gerekiyor. Hiç olmazsa çocuklarımız için bir birlik kuralım, bir Parti kuralım, onlar da geçmişteki gibi parça parça, tek tek ölmesinler.
Yurtsever Halkımız!
Yeni ve büyük bir yıla giriyoruz. Yaptığımız hazırlıklar ve aldığımız kararlarla dağdaki yoldaşlarımız büyük bir yıl daha yaratmak istiyorlar.
Düşman yediği darbelerden dolayı kolayca kendine gelemeyecektir, direnişimizi kıramayacaktır. Elimize geçen tarihi fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. Çünkü tarihimizde ilk kez böyle fırsat ele geçmiştir. Mevcut tüm güç ve olanaklarımızı seferber etmeliyiz. Evinde, köyünde, mahallesinde dille, mektupla, her araçla kimin elinden ne geliyorsa bu yolda yapmalıdır.
Diyebilirim ki, şimdiye kadar büyük zorluklar tehlikeler ve olanaksızlıklarla Partimizi ve halkımızı bu yıllara ulaştırabildik. Halkımızı kendisine ve dünyaya tanıttık. Partimizi şerefli ve namuslu bir Parti olarak şekillendirdik, tüm ulusumuzun namusu yaptık. Bunlar basit şeyler değildir, tümümüz büyük bir değer vermeliyiz. Ben ve tüm arkadaşlarım, eskisinden daha fazla çalışacağız. Siz tüm halkımız, bundan sonra yanılmayın, sizi yanıltmak isteyenlere eskisinden daha iyi ve güçlü olarak hakkettikleri cevabı verebilirsiniz ve vermelisiniz de.
Hazırlığımız iyi, cesaret ve fedakârlığımız iyi, hiç bir dönem böyle güçlü değildik. Yine de bu yeni bir başlangıçtır. Bu yeni adımı hep birlikte güçlü bir yaşama çevirelim. Kürdistan bağımsızlık ve özgürlük ağacına hep birlikte su verelim. Bu yıldönümünde tüm halkımız, dostunu, mücadelesini, Partisini tanımalı ve tüm gücüyle elinden geleni yapmalıdır.
Parti Önderliği
Kasım 1986