Erdoğan Çetesinin Çöküş Kıskacı -Destan Laser

0
692
erdoğan ve kurmayları ile ilgili görsel sonucu

Rojava devrimine saldırma Erdoğan ve çetesinin çöküşünü hızlandıran bir pratik olmuştur. Belki özel savaş yöntemleri ile gerçekleri ters yüz etmeye çalışıp Rojava ya saldırma girişimini başarılı olmuş gibi gösteriyor olabilir lakin durum bunun tam tersidir. Tüm dünya T.C’ nin Kürt düşmanlığını görmüş özgürlük mücadelemizin ne kadar haklı olduğu dünyaca kabul edilen bir hal almıştır.  DAİŞ ile olan ortaklık deşifre olmuş asıl terörist olanın Erdoğan olduğu gerçeği görülmüştür. Dış devletlerin elinde oyuncağa donen TC ‘nin hiçbir itibarı kalmamıştır. İşlediği savaş suçları yüzünden yargılanır duruma gelmiştir.

 İçte yaşanan durum daha vahimdir. Tekeline aldığı Türk medyasında yansıtıldığı gibi değildir gerçeklik. Toplumun büyük çoğunluğu bu soykırım girişimine karsı ve AKP‘nin maskesiz halini görmekten ötürü tepkili. Dipte biriken tepkiler küçük küçük dalgalar halinde de olsa kendisini müthiş hissettirir durumdadır. Olabileceklerin habercisi gibidir.  

Son çırpınışlarını yaşayan AKP faşist rejimin bu günlerde yaşadığı sadece sonul zamanı ifade ediyor. Peki çöküş dediğimiz süreç nasıl gelişti ve neler oldu?

Gerek içte gerekse de dışta tüm politikaları iflas eden T.C. devleti uzun bir zamandır çöküş sürecini yaşıyordu. Zaten ekonomik olarak batan bir ülke konumundan kendini kurtaramayan bir durumdaydı. Dış devletlere hiç bu kadar bağımlı hale gelinmemişti. Türkiye’de özelleşmemiş fabrika şirket kalmamış gibidir. Hatta sadece ekonomik yapılar değil ülkenin toprakları bile satılmıştır. Buna karşın Türk lirasının değeri bir hayli düşmüştür. Devlet hazinesi gün geçtikçe tükenirken bu durumun halka yansıması daha ciddi olmuştur. Zam üstüne zam yaparak halkın ümüğünü sıkılmakta vergileri artırarak milletin üç kuruşuna el koymaktalar.  Sayıları bir hayli fazla olan işsizler ordusuna günde binlercesi eklenerek yoksulluk içinde kıvranılması saymıyoruz bile.  Dış devletlerden kirli çıkarları üzerine aldığı paralarla ekonomisini ayakta tutmaya çalışan bir rejimin ömrü pek uzun olmaz. İktidarını ayakta tutmak için halktan topladığı vergilerle her gün Kürtlerin üzerine onlarca bomba yağdırarak ülke ekonomisini iflasın eşiğine getirmektedir.  Bu durum sadece toplum ve muhalif kesim değil AKP – devlet içinden de yoğunca görülüp rahatsızlık oluşturuyor. Özel savaş medyasının üstünü örtme çabaları da artık sonuçsuz kalmaktadır. Tüm bunlar herkes tarafından görülmektedir. Geçtiğimiz donemde yaşanılanlar bile her şeyi ortaya serer niteliktedir.

Şimdi herkese sormak gerek?

 AKP cephesinde belediyelerin kaybedilmesinden sonra içte yaşadığı çatlaklıklar daha da artmamış mıdır? AKP içerisinden kurmay ekipte dahil binlerce insan istifa etmiş toplumun desteğini kaybeden bir duruma düşmemiş midir? Tek adam rejimi AKP içinde de olmak üzere her kesimde büyük rahatsızlıklar oluşturmuş tepkiler T.C. rejimini tartıştırılır hale koymamış mıdır? Yargı adalet sistemine hiç değinmeye bile gerek yok. Dün Ergenekon’dan yargılananlar bugün ordu başına getiriliyorsa şimdi yargılananlar da bu ülkede her şey olabilir. Bugün Fetö den alınan yarın başkan yardımcılığına gelebilir şaşmamak gerekir. Yeter ki Erdoğan’ın çıkarına uygun olsun.

 Ordu da yaşanan durum daha vahimdir. Özgürlük mücadelesi karşısında savaşma iradesi kırılmış olan orduda üst üste yapılan Fetö operasyonlarıyla çalkantılı bir duruma sokmuştur. Peş peşe istifa eden generaller orduda yaşanan çalkantıyı gözler önüne seriyor. Tabi emperyalist ülkelerden aldığı teknik dışında T.C. açısından savaşa bilen bir orduda bahsetmek mümkün bile değil nitekim bugün Rojava da özgürlük savaşçılarına karşı savaşan ÖSO çetesi ve tekniktir. Onun bile direniş güçleri karşısında hiçbir şekilde savaşamadıkları ortadadır.

Dış politikada içine düştüğü bu son durum TC’nin sonunu kapı aralığından gösterir niteliktedir. İktidara geldiği ilk günlerde Ortadoğu’nun hamiliğine soyunan T.C.’nin şimdi Ortadoğu’da katıl işgalci sıfatlarıyla adlandırılıyor. Kendini halife olarak sunma küstahlığına girerek tüm Arap ve Ortadoğu ülkelerinde eski Osmanlıcık hayaline kapılan Erdoğan şimdi istenmeyen adam terörist adam ilan edilmesi baş aşağı düşüşün ispatı değil midir?

Yani ülke hali darma duman! Sistem kendini sürdüremezlik alarmını hızlıca çalıyor. Çöküş özgürlük hareketinin verdiği mücadele ile artıkça artıyor. T.C. faşizan sistem yüzyıllık ulus devlet hesabının ceremesi altında kaldıkça eziliyor. Geriye çırpınan bir Erdoğan -bahçeli çetesi kalıyor. Ölüm yatağından bile mezarlıktan çıkma görüntüsüyle bahçeliyi ayağa kaldıran gerçek ülkenin çöküş korkusuydu. Tüm iktidarların mutlaka bir gün yaşayacakları tahttan ve taçtan olma korkusu Erdoğan ve çetelerini sarmış sarmalamış. Böylesi zamanlarda asıl akılsız ve tehlikeli olan iktidar sahipleri vahşice yöntemler denemek kadar kendi sonlarını da hazırlayan süreçleri yasar konumda olurlar.  Bugün Rojava ya dönük olan işgal saldırısı da böylesi bir süreci ifade ediyor.

Kendi varlığını Kürtlerin imha edilmesinde gören AKP Kürt soykırımı yapmak amacıyla Rojava ya saldırarak düşüşünü engellemeye böylece işgalci talancılığıyla diktatörlüğünü ebedi kılmayı istiyor. İnsanlık dışı uygulamalarla jenosit denemeleri yapıyor. En son kimyasal silahlarla halkı katletme uçukluğuna girmiştir. Ne yaparsa yapsın direnen taraf olduğu müddetçe bataklıkta çırpınmaktan başka bir şey değildir. Tüm dünya özgürlük savaşçılarını ve Kürtlerin nasıl onuru için direndiğini gördü.   Öyle ki görkemli direnişiyle faşizme geçit vermedi ve tüm dünya halklarının insanlık mücadelesinde sembol oldu.

Yani T.C. Rojava’da yenildi. AKP nezdinde yapılan son çırpınışlar fayda etmediği gibi kendi bitişini de getirdi. TC’nin özel savaş medyasına ve propagandasına kulak vermemek gerekir. Hatta tersten okumak lazım. Öyle baktığımızda gerçekliği daha iyi görmüş oluruz. Doğru hareket etmenin yarısından fazlası doğru görebilmektir. Her ne kadar Rojava savaşımız çok karmaşık ve kaotik bir süreç olarak görülse-de burada en basit olan gerçeklik örgütlü güçlerin doğru hamlelerle büyük kazanacağıdır.

Rojava da yürütülen bu savaş sadece Rojava devrimini korumak ile kalmayacak Bakure Kürdistan devriminin de kapılarını ardına kadar açacak. Çünkü çöken rejim türküye rejimi olacak. Hali hazırda dünya desteğini de arkasına alan biz Kürtlerin bu kadar zayıflamış T.C. devleti karşısında zafer kazanmaması mümkün bile olamaz. Tabi her şeyden önce buna inanmamız gerekiyor. AKP’ yi yıkacağımıza en güçsüz olduğu zamanı yaşadığına hakikatine inanmamız lazım. İste o zaman elimize geçen bu tarihi fırsatları değerlendirmiş oluruz. Kaotik süreçler kimin kazanıp kimin kaybedeceğinin pek belli olmadığı dönemlerdir. Nasıl ki Suriye kaosun dan Rojava devrimi çıktıysa aynı örgütlülük ve hamlesel ruh Rojava kaosundan Bakur devrimini çıkartabilir. Bu kesinlikle çok yakın olan bir olasılıktır. Halkların verdiği mücadelenin gerçek anlamda sonucu belirlediği bu kaosta halkların üzerine çok şey düşüyor. Özelde de Bakur halkımızın önemli bir rolü olduğu şüphe götürmez bir durumdur. O halde 40 yıllık bedel ve acının yarattığı büyük direnişi daha da büyütüp verilen şehitlerin anısına son bir kez daha korku çeperini yıkıp Bakur devrimine doğru harekete geçelim!!!! 

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here