İşgalci Türk devletinin ve çetelerinin birçok görevini yerine getiren MİT’in şebeke sorumlusu, dikkat çekici itiraflarda bulundu.
Türk MİT’inin sorumlusu olan “Küçük general” lakaplı Mihemed Casim Hesen Ebû Esaf, 28 kişiden oluşan istihbarat grubunu yönetiyor.
“Küçük general’in ajanlaşma hikayesi 2017’de Türkiye’ye gidip ailesinin yanına yerleştiğinde başlar. Küçük general Türkiye’de, Türk devletine çalışan bir çete olan Eli Mihemed Hemûd (Ebû Heyder Neimi) ile görüşür.
TÜRKİYE’DEKİ AJAN KAMPINDA EĞİTİM GÖRDÜ
Ebû Heyder Neimi’nin kendisine sözde ‘Özgür Suriye Ordusu’nda Türk MİT’i ile çalışma önerisinde bulunduğunu belirten Ebû Esaf, bu öneriyi hem para hem de Kuzey Suriye’deki Kürt varlığına karşı duyduğu kin nedeniyle kabul ettiğini söyledi.
Plan, Ebu Esaf’ı hapse atmaktı. Çünkü Türkiye’ye gitmeden önce meşru müdafaa görevini yapmıştı. Bu nedenle iktidar Esaf’a tutuklama kararı verecekti ve Esaf daha önce QSD’de yer alıyordu.
Ebû Esaf plan dahilinde 22 gün Hilvan’da cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Cezaevinden çıktıktan sonra Ebû Heyder Neimi ile görüşen Ebû Esaf, ajan kampına yerleşti.
Mersin limanında büyük parka yakın olan kampta, onlarca Suriyeli kadın, erkek ve çocuk bulunuyordu.
‘KAMPTA DAİŞ ÇETELERİ VE ÇOCUKLARI DA KALIYORDU’
Kampta birçok kez çocuk gruplarının Türk MİT’inden eğitim aldığına şahit olduğunu belirten Ebû Esaf, daha sonra bu çocukların yetim ve göçmen çocuklar olduğunu fark ettiğini ifade etti. Ebû Esaf, MİT’in 6 ve 7 yaş aralığında olan bu çocukları ilerde verdikleri görevleri yapmaları için eğittiğini aktardı.
Eski DAİŞ çetelerine eğitim verdiğini açıklayan Ebû Esaf, bu çetelerden bazılarının işgal edilen Girê Spî’nin Siluk ilçesinde olduğunu, hala çetelerin vahşi uygulamalarını uyguladıklarını ve hatta kıyafetlerinin bile aynı olduğunu belirtti.
Ebû Esaf, kendisine eğitim verenlerin DAİŞ ismini kullanmamasını, bu ismi unutması gerektiğini ve yerine ‘İslam Devleti’ni i kullanmasını istediklerini kaydetti.
Ebû Esaf, Türklerin DAİŞ’lileri dost ve kardeşleri olarak gördüğünü sözlerine ekledi.
‘KAMPTA 3 AYDA BİRÇOK EĞİTİM AŞAMASI VAR’
Ebû Esaf, kampta ajan eğitimlerinin 86 gün sürdüğünü ve 3 aşamadan oluştuğunu belirtti.
Türk MİT’inin başında olan ve Suriyelilerin çeteleştirilmesi çalışmalarını denetleyen kişinin adının Ali olduğunu söyleyen Ebû Esaf, “Ali, Urfa Araplarındandır. Annesi Suriyelidir. Yanında İbrahim Ehmed (Ebû Şuca), Mehmud Eqbe, ve Ehmed Tirkî gibi çete grupların sorumluları vardı” dedi.
Ali, Ebu Esaf’a “Küçük general” ismini verir ve istihbarat çalışmalarını geliştirmesi halinde kendisine daha büyük görevler verileceği vaadinde bulunur.
Eğitimde diğer ajan ve çete adaylarıyla Kürtçe ve Türkçe dersleri gördüklerini belirten Ebû Esaf, eğitim almasına rağmen bu dilleri iyi konuşamadığını dile getirdi.
Ebû Esaf eğitim sürecinin ilk aşamasında 15 kişi, ikinci aşamasında 20, üçüncü aşamasında ise 40 kişiden oluştuklarını aktardı.
Ebû Esaf, eğitimin ilk aşamasında, noktaları belirleme, fotoğraf çekme ve çalışma esnasında nasıl güvenlik tedbirlerini alacakları konusunda eğitim gördüklerini ifade etti.
Eğitimin ikinci aşamasında, çalışma grubu olmadığında yalnızca başına nasıl çalışacağı konusunda eğitim aldığını söyleyen Ebû Esaf, üçüncü aşamada ise eğitim gören herkesin toplandığını ve herkesin aldığı göreve göre eğitim gördüğünü aktardı.
KÜRT KARŞITI PROVOKASYON
Türk devleti, eğitim verdiği çetelere, Türk devletinin Müslümanların ilk savunucusu olduğunu, Kürtlerin Araplara ve İslam’a karşı düşman olduğunu aşıladılar.
Ebû Esaf, konuşmasına şöyle devam etti; “Eğitim verenler, bize QSD üniformalı savaşçıların DAİŞ bayraklarına nasıl ateş açtıklarını gösteren fotoğraflar gösteriyorlardı. Ancak fotoğraflarda savaşçıların yüzleri belli olmuyordu. Eğitim verenler, ‘Bakın Kürtler ne kadar DAİŞ’in temsil ettiği İslam’a karşıdır’ diyorlardı. Eğitim verenlere göre DAİŞ Kürtlerden daha merhametli ve onlarda Kürt davası yok.”
Derslerde, istihbarat çalışmalarını yürütmek için komutanlara ve özellikle Kürtlere nasıl yaklaşılacağı üzerinde durulurdu.
SAHA ÇALIŞMASININ BAŞLANGICI
“Küçük general”e eğitimi tamamlandıktan sonra bin Türk lirası verilir. Ebû Esaf, Türkiye topraklarına girdikten 4 ay sonra Suriye’ye geri döner. Ancak bu sefer farklı bir isim ve görevle.
Türk MİT’i Ebû Esaf’ı Suriye ve Girê Spî’ye ulaştırır. Girê Spî, “Küçük general”in ajanlık yaptığı ilk yer olur.
Ebû Esaf, Girê Spî’de Türk MİT’ine kurum, askeri nokta ve kişiler hakkında bilgi sızdırır.
MİT, Ebû Esaf’ı sözde “Özgür Suriye Ordusu” içerisinde resmi olarak kaydetti ve aylık 600 lira maaşa bağladı. Esaf’ın maaşı Urfa’aki ailesine gönderiliyor.
Ebû Esaf, başlangıç olarak kendisine verilen bin Türk lirası ve 50 bin Suriye lirasıyla bir telefon ve Türk hattı satın alır.
Seed Siwêş El Bethawi, Ebû Heyder Neimi ve MİT’çi Ali, zaman zaman Ebû Esaf ile görüşüp, perspektif verir.
EYN ÎSA’YA GİDİŞ
Girê Spî’nin işgal edilmesinden sonra, Eyn Îsa’ya giden Ebû Esaf, ajanlık faaliyetlerine burada devam ederek, nokta, kişi ve hareketler hakkında bilgi sızdırır.
İşgal güneye doğru ilerlerken, işgal altındaki bölgelere giden Ebu Esaf, Xirbet Riz köyünde Ebû Heyder’in Abdunasir Neimi isimli kuzeninin evinde Ebû Heyder Neimi ve MİT’çi Ali ile bir araya gelir ve ajanlık süreçleri üzerinde değerlendirmeler yapar.
Ebû Esaf yaptıkları görüşmeyi şöyle anlattı; “Ebû Heyder ve Ali, çalışmalarımı ilerletmemi istedi ve ilk tehdidinde bulundu. Bana, ‘Eğer bize ihanet edersen, seni bir kurşunla öldürürüz’ dedi.”
Ebû Esaf, 3 gün burada kaldı ve bu süre zarfında ajanlık ve işgal konusunda perspektif aldı.
Ebu Esaf’tan, M4 karayolu üzerinde Um Beramil kontrol noktasından Eyn Îsa’ya kadar olan bölgede QSD’ye ait kontrol noktalarının, Şam hükümet güçlerinin kontrol noktaları da dahil olmak üzere, bölge içindeki tüm askeri ve idari noktaların yer aldığı bir görüntü çekmesi istenir.
İSTİHBARAT GRUBUNUN KURULMASI VE YÖNETİLMESİ SÜRECİ
Çalışmalarında ilerleme kat etmesi, MİT ve çetebaşları ile işbirliği yapmasının ardında ikinci sürece giren “Küçük general” artık yönetim ve istihbarat gruplarını görevlendirmede yer almaya başlar.
Selah Hesen Abdullah, Raşid Hesen Şerif ve Hesen Mihemed İbo, herkesten önce Ebû Esaf ile çalışmayı kabul etti. Her üçü de Eyn Îsalıydı ve Ebû Esaf tarafından noktaları bulmak, fotoğraflarını çekmek ve Türk istihbaratına göndermekle görevlendirildiler.
Daha sonra bu grup ilerledi, birkaç hafta önce güvenlik güçleri tarafından tutuklanan sayıya ulaştı.
KUNDAKLAMA VE CEPHE BOŞALTMA GİRİŞİMLERİ
“Küçük general” yalnızca bilgi toplayıp, fotoğraf çekmiyordu. Aynı zamanda savaşçıları cephelerden boşaltması için Türklere yardım ediyordu.
Cepheleri bırakıp gitmeleri için savaşçılarla konuştuğunu aktaran Ebû Esaf, “QSD güçlerinin zayıflaması ve ön cephelerdeki güçlerin dağılması için savaşçılarla konuşuyordum. Tanıdığım birkaç genç, planlı bir şekilde bir bir noktalarından kaçtılar” dedi.
Geçtiğimiz yaz savaş hatlarına yakın yerlerde yurttaşların tarlaları yakıldı. Yangınların başlangıç noktaları işgal edilen bölgeler olurken, birçok tarım arazisi de çetelerin yaptığı top atışları sonucu çıkmıştı.
Ebû Esaf, “Benden, tarlaların yanması için savaş hatlarına yakın bölgelerden ateş açmamı istediler. Çoğu zaman ateş ettiğimde çeteler farklı yerlerden ateş açarak bana yardım ediyorlardı. Böylece ateşin nerden açıldığı belli olmuyordu” ifadelerini kullandı.
‘İŞGAL EDİLEN BÖLGELERE BOMBA GETİRİYORDUM’
Ebû Esaf Türk istihbaratına gereken bilgi, belge ve fotoğrafları gönderdikten sonra, istihbarat, Esaf’ı Eyn Îsa patlamalar ve bombalı saldırılar için görevlendirdi.
Bu süreçte, istihbarat grubunun diğer üyeleri fotoğraf, nokta yerleri gibi bilgileri MİT’e ulaştırmaya devam etti.
Eyn Îsa’da 3 patlama gerçekleştirdiğini, patlamalardan birinin de güvenlik güçlerinin ilçe girişindeki kontrol noktasında gerçekleştirildiğini belirten Ebû Esaf, mayın almak için işgal bölgelerine geçtiğini söyledi.
Ebû Esaf, mayın taşırken iki yolu kullandığını, bu yollardan birinin Şergirak deposuna yakın olduğunu, diğerinin ise Eyn Îsa’nın doğusunda uluslararası M4 yolu üzerindeki Sekiro köyü olduğunu aktardı. Ebû Esaf, kullandığı patlayıcıların dijital düzenekli olduğunu ve uzaktan patlatıldığını söyledi.
Ebû Esaf bazen mayın almaya gittiğinde Ali, Seed Siwêş El Bethawi ve Tirki El Esaf’ın kendisine verdiği emirle geri dönüyordu. Ebû Esaf, çoğu zaman gece saatlerinde işgal bölgelerine geçiyordu.
İstihbarat grubu üyeleri, gerçekleştirdikleri patlama başına 200 ile 400 arası dolar alıyordu.
ANHA