Farklı bedenlerde özgürlüğe aşık, direnişçi kadınların ruhlarının taşıyıcıları olmalıyız

0
216

Arjîn PÊŞENG

Özgürlük sesi Cizre’de, Şırnak’ta, Nusaybin’ de arşa yükselirken, bu ses Kürdistan topraklarına yayılıyor, her gün ayrı bir yerde özgürlük meşalesi yakılıyordu. Bu meşalenin yakıldığı bir yer de Silopi’idi. 7 den 70 ‘ e her kes bu direnişe kendini adamış, Silopi sokakları kendisini yok sayan düşman ile mücadele ediyordu. Biz de varız diyorlardı, hep vardık ve var olmaya devam edeceğiz. Günü gelmişti düşmanı bu topraklardan atmanın, faşizmle bürünmüş gökyüzü, toprakla, sular, ağaçlar…doğa kendine ait olanı arıyordu. Artık tahammülü kalmamıştı kan avcısı potinlerin toprağına basmasına, Botan’dan gelen rüzgarın tenlerine çarpmasına, gökyüzünde parıldayan gök kuşağının karanlık bulutlarla kapanmasına.

Çocuklar düşmanın tanklarına taş atarken, gençler düşmanın toplarına, tüfeklerine karşı silahlanırken kendilerini doğuran, dünyaya getiren analarından emdikleri sütün helali uğruna savaşıyorlardı. Çünkü analar faşizmin karanlığı altında doğum sancısı çekmiş, çocuklarını faşizmin gölgesinde büyütmüştü. Her gün dili için, kültürü için hakaretlere uğrayan analar düşman karşısında boyun eğmemiş, yılmadan çocukları ile Kürtçe konuşmuş, Kürt olma bilinci ile çocuklarını büyütmüştü ve büyüttükleri bu çocukların Kürt özgürlük mücadelesi uğruna bedenleri Silopi’nin toprağına düşerken ellerindeki kına tepsisi ile halaya durmuş, zılgıt sesleri ile çocuklarının bedenlerini Silopi’nin özgür toprağı ile örtmüşlerdi.

Kendi çocuklarına hakkını helal eden analar, kendileri de en ön saflarda yer almış ve heybet, giydikleri yöresel elbiselerde timsalini bulmuş, zafer işareti ile ellerini havaya kaldırdıkları parmakları derinliklerde yaşadıkları kadının özgürlük çığlığını barındırıyordu. Bundandır ki öz yönetim direnişlerinde kadının düşman gerçekliği karşısında duruşu mücadeleye büyük bir güç kazandırmıştı. Bu direngen kadınlardan olan Pakize Silopi’de doğmuş, kendisine temizliğin, saflığın anlamı olan Pakize ismi verilmişti. Kürtçe ninnilerle büyüyen, Kürtçe dengbêjlerle tarihini tanıyan Pakize TC devletinin sömürgesi olan bir kadın, bir halk olmayı kabul edemezdi. Kobani’deki direniş, yüreğinde büyüyen özgürlük tutkusunun dışa vurum noktasıydı. Artık Pakize Silopi’de en ön saflarda yer alıyor, etrafında toplanan kitleler ile sömürgeci TC faşizmine baş kaldırıyordu. Direneceğiz haykırışı Silopi sokaklarında yankılanıyordu. Pakize’yi özgürlük mücadelesinde yalnız bırakmayan ve Önder Apo’nun yarattığı kadın olma bilinci ile kendisini yetiştiren Sêvê ve Fatma Silopi’de yürütülen özgürlük mücadelesinin öncüleri oldular. Jin jiyan azadî sloganını dilinden düşürmeyen, kadın özgürlük mücadelesi için bir çok çalışmada aktif olarak çalışma yürüten Sêvê ve Fatma Önder Apo’nun kadını yaratmadan toplum yaratılmaz bilinci ile yaşamlarını Önder Apo’nun kadın özgürlük mücadelesi çizgisine adamışlar ve bu uğurda faşist TC hükümeti tarafından tutuklanmışlar, mücadelelerini zindanda da sürdürmüş ve faşizme boyun eğmemişlerdir.

Sakine’nin özgürlük tutkusuna aşıktı Pakize, Sêvê ve Fatma. Faşizme karşı Sakine gibi direngen, keskin, baş eğmeyen bir kadın militan olmaktı amaçları ve Sakine’ye bağlılığın kadın özgürlük mücadelesine bağlılık olduğu bilinciyle yaşadılar. Bundan ötürü Paris’te Sakine, Ronahî ve Rojbîn’e uzanan kanlı eller bu üç direnişçi kadına da uzanacaktı. TC faşizan hükümet kadın öncülüğünde öz yönetim direnişlerinin özgürlükle sonuçlanacağını bildiğinden Pakize, Sêvê ve Fatma’nın bedenine 19 mermi yağdırdı. Bu üç bedene atılan mermi Önder Apo’nun yarattığı kadın özgürlük mücadelesine atılan mermilerdir. Ve yine bugün Paris’te Evin Goyi’ye atılan mermi de aynı kanlı ellerin tetiğinden geçmektedir. Özgürlük için mücadele eden bütün halklar özel de Kürt halkı unutmasın ki yerde yatan bedenler Kürt halkının özgürlük mücadelesi, Önder Apo’nun yarattığı kadın kurtuluş çizgisidir. Bu nedenle başta kadınlar olmak üzere Kürt halkı olarak Sakine,Ronahî,Rojbîn, Pakize, Sêvê,Fatma , Evin Goyi olmalıyız. Farklı farklı bedenlerde özgürlüğe aşık olan bu mücadeleci, direnişçi kadınların ruhlarının taşıyıcıları olmalı ve faşizan TC hükümetinden bu katliamların hesabını sormalıyız.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here