Faşizm son yüz yıldır dünyada bir çok ülkede uygulanan bir sistem olmuştur. Faşizm, sadece İtalya ve Almanya’da ortaya çıkmış bir düzen değildir. Almanya ve İtalya’da kısa sürede bir devlet düzenine dönüşmüş, Kıta Avrupa’sını ve dünyayı kasıp kavuran, on milyonlarca insanın ölümüne,
milyarlarca Dolar ekonomik kayba yol açmış ve insanlık tarihine bir kara leke olarak geçmiştir. insanlığın daha iyi şartlarda demokratik koşullarda yaşama ideali ve hedefinin nasıl ki, yüzlerce, binlerce yıllık bir geçmişi varsa, aynı şekilde de baskı ve zulüm karakterli devletlerin de aynı şekilde yüzlerce, binlerce yıllık bir geçmişi vardır. Zaten halkların mücadelesi, baskıcı ve zulüm karakterli
devlet ve sistemlere karşı yapıldı. Faşizm, Krallık, Padihşahlık, Çarlık, hanedanlık ve günümüz
cumhuriyetlerde de uygulanmıştır. Hatta cumhuriyetlerle yönetilen ülkelerde, son yüz yılda daha katmerli ve vahşi şartlarda, beterin beteri denecek devlet ve hükümetlerde uygulanmıştır.
Faşizm, sınıflı sistemlerin toplum üzerinde egemenlik kurma ve genellikle de tek adam ve tek katı merkezi yönetim olup, kendi dışındakileri ortadan kaldırmayı hedefler. Almanya’da Nazilerin böyle bir uygulama ile nasıl bir faşizme ve diktatörlüğe yöneldikleri biliniyor. İtalya’da hakeza aynı tarzda şiddetlice uygulandı. Bir çok Asya, Afrika, ve Güney Amerika ve Ortadoğu ülkelerinde, Afrika, ve Güney Amerika ve Ortadoğu ülkelerinde, Türkiye de dahil, bu sistemler uygulandı, uygulanıyor. Kimi ülkelerde demokratikleşmelerle bu karakterdeki devletler, hükümetler ve sistemler aşıldıysa da, Türkiye’de onlarca yıldır farklı hükümetlerin, baskı ve zulümde, yani faşizmde zirve yaptılar ve son yıllarda da AKP-MHP faşizmiyle baskı ve zulüm tam zirve yaptı ve bütün toplumsal kesimler bundan şikayetçidir.
Faşizm insanlığın başına musallat olan devletin kendisidir. Devlet içinde de bir klik ve grubun kendisini topluma ve yaşama hükmeden, onu istediği gibi yöneten, yönlendiren tek kişi ve aygıtı olmaktadır baskı zulüm sisteminin beş bin yıllık bir geçmiş var. Zulüm ve baskı, toplumları, halkları diktatörlüklerle, Firavunlarla, yönetme, inkar ve imha aslında faşizmin karakteri olmaktadır. Kendi kurdukları sistemi meşru, haklı ve sürekli hatta kalıcı olarak gören bir anlayışla hareket eder, toplumu buna uygun bir dizayna geçirir. Çünkü faşizm, istediği toplum ve insan tipini yaratamadığı, yaratmadığı zaman, kendisini bir sisteme ve rejime dönüştüremez. Yani, faşizmi kuzu postuna gizlemiş kurt olarak değerlendirmek mümkündür. Sınıflı sistemin siyaseten iflası, toplum üzerinde artık etkisini kaybetmesi faşizme yol açar, açıyor.
Her türlü yalanı söyleyip gerçekleri çarpıtırlar. Her türlü katliamı yapıp başkalarına mal ederler. Yalan söylemek, gerçekleri tersyüz ederek halka göstermek, başkalarına olmadık karalamalar yapıp, psikolojik savaş ve katliam yapmak, faşizmin karakteri olmaktadır. Türkiye’de bu rejim,
sistem Kürtler üzerinde yüz yıldır var. devrimci, demokrat kesimler ve halklar da bu sistemden onlarca yıldır zarar görmektedir. Son yıllarda bütün Kürdistan’da Kürt halkı üzerinde, Türkiye’de korkunç bir baskı ve zulüm düzeni var. Aslında Kürdistan’da bu faşist zihniyet hiç eksik olmadı, kendisini beyaz ve kara faşizm olarak farklı zaman ve koşullarda hep var etmiştir. Yani, Kürdistan’da Kürdistan’da yüz yıldır faşizan bir rejim var. Şu anda Kürdistan’da uygulanan AKP-MHP etiketli RTE-Bahçeli faşizmi olmaktadır. Yani, Türk-İslam sentezli ve AKP-MHP etiketli yeşil-beyaz faşizm var.
Tüsk-İslam sentezli faşizmin yüz yıldır nasıl yalan söyleyerek ayakta kalmaya, kendi iktidarlarını meşrulaştırmaya çalıştıkları, Kürdistan’da ne gibi katliam ve baskılar yaptıkları biliyor. Yüz yıldır katliam ve baskılar yaptıkları biliniyor. Yüz yıldır Kürdistan’da uygulanan bu baskı ve zulüm rejimi,
düzeni artık son durağına gelmiş bulunuyor. AKP eliyle şu anda egemen olma savaşı veren faşizm artık yüz yıl önce olduğu gibi, Kürt halkını esir edemeyecek, kendi istediğini yapamayacak, başarılı olmayacaktır. AKP-MHP’nin faşizmi, 1930’ların Almanyası’yla aynıdır. Naziler Almanya’da 12 yıllık
gibi bir sürede dünyanın en katı sistemini kurarak ve süreklileştirmek isteyerek hem kendi sonunu getirmiş, hem dünyaya hem de Alman halkına çok büyük bir zarar vermişti. Şimdi Türkiye’de de AKP-MHP, zaten yüz yıldır var olan ve farklı zamanlar da farklı hükümetlerin-yönetimlerin
eliyle uygulanan baskı düzeni ni,(faşizmi) kendi eliyle, başkanlık sistemiyle daha da ileriye götürüp tam bir diktatörlük kurmuş ve Türkiye’yi daha da beter bir duruma getirmişlerdir.
Unutulmamalı ki, bütün faşist diktatörlükler akıttıkları kanın içinde boğulmuşlardır, kendi sonlarını kendi elleriyle getirmişlerdir. Bugün AKP sadece yalan, baskı ve katliamla ayakta durmaya ve kendi sistemini yaşatmaya çalışmaktadır. Kürt halkının ve Türkiye halkının mücadelesi AKP-MHP’nin
kurduğu ve uyguladığı baskı düzenini hem Kürdistan’da hemde Türkiye’de yıkacak, Türkiye’yi demokratik, Kürdistan’ı ve Kürt halkını da özgürleştirecek.
Aslında, faşizm yalan söylemeden, psikolojik savaşı devrede tutmadan, yalan makinesi olan yandaş medya ve yazar-yalaka takımını kullanmadan yirmi dört saat bile yaşayamaz. AKP-MHP, bunu çok iyi bildiklerinden dolayı, yalan ve psikolojik savaş medyasını ve özel savaşı ardına kadar kullanıyor. Hiçbir ülkede faşizm kalıcılaşamamış ve halkların direnişine çarparak yerle bir olmuş, parçalanmıştır, bitmiştir. AKP-MHP faşizmi ve iktidarları da bu kaderi ve akıbeti yaşayacak, yerle bir olup bitecektir.