Foza Yûsif: Demokratik ulus projesi devrimsel bir projedir

0
897

PYD Eşbaşkanlık Konseyi üyesi Foza Yûsif, 19 Temmuz Rojava devrimi yıldönümü vesilesiyle devrim sürecinin ortaya çıkışı, şekillenişi ve şu an Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan gelişmelere dair ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.

Devrimin Kuzey ve Doğu Suriye’de amacına ulaştığını belirten Yûsif, “Arap baharıyla birlikte atılan adımlar ve Tunus öncülüğünde devletlere karşı halkın açığa çıkan tepkileri birçok Ortadoğu ülkelerine yayıldı. Bu da Ortadoğu’da yaşanan durumun, değişim ve dönüşüm ne kadar acil bir ihtiyaç olduğunu gösterdi.

Suriye de bu gerçekliğin bir parçasıdır. Suriye’de yaşayan toplulukların demokratikleşme ve adalet gibi sorunları vardı. Suriye’nin köklü değişim ve dönüşüme ihtiyacı vardı. Suriye’de ulus devletin ciddi sorunları içerisinde boğulmuştu. Yüzyıllarca yaşanan sorunlar birikti ve son yüzyıldaki ulus devlet modeliyle Ortadoğu’da yaşanan sorunlar daha fazla derinleşti. Yani temel sorun haline geldiler. Suriye devrimine doğru ve dürüst bir öncülük yapılamadığı için, Suriye halkına karşıt bir devrim haline geldi. Fakat Kuzey ve Doğu Suriye’de bir fark vardı o da Demokratik Özerklik, kadın özgürlüğü ve tüm toplulukların barış içerisinde yaşayabileceği projelerin olmasıydı. Öz gücüne dayandığı için devrim burada gelişti” diye konuştu.

Foza Yûsif ile yapılan röportajın birinci bölümü şöyle:

Tunus’ta işsiz bir gencin eylemi ile başlayan ilk kıvılcım 2012’de Rojava Devrimi ile günümüze kadar geldi. Bu devrim beklenen bir gelişme miydi?

Ortadoğu’da köklü olan birçok sorun var. Bu sorunlar devrimin yol ve yöntemleriyle olmasa, gerekli değişim ve dönüşümleri yapmak çok zordur. 21. yüzyılın başıyla birlikte toplum bu sorunları tahammül edemeyecek düzeye geldi. Köklü bir değişim ve dönüşüme ihtiyaç oldu. Bu duruma karşı defalarca ayaklanmalar ve protestolar gerçekleşti. Fakat gerekli olan amaç gerçekleşmedi.

Suriye’de kuşkusuz devrim ve ayaklanmalar Dera’da başladı. Fakat bu ayaklanmalar sadece bir yerle sınırlı kalmadı ve tüm Suriye’ye yayıldı. Yalnız diğer bölgelerdeki halk ayaklanmaları çizgisinden çıktı. Bu ayaklanmalar üzerinde uluslararası güçlerin oyunları oldu. Bu ayaklanmalar halkın çıkarlarına hizmet edeceğine aksine dış güçlerin ve diğer devletlerin çıkarlarına hizmet ettiğini söyleyebiliriz. Çünkü Suriye Devriminin ciddi bir öncülük sorunu vardı. Fakat Rojava Kürdistan’ında birçok fark vardı.

İlki 2004 yılında Qamışlo kentindeki serhildanın gelişmesi birçok yer için tecrübe ortaya çıkardı. Bir diğeri ise siyasi ve örgütsel bilinç Rojava Kürdistanı’nda daha fazlaydı. Üçüncüsü yani en önemli olanı ise çözümün ve değişim-dönüşümün projesi netti. Bu da Güney ve Batı Suriye bölgelerinde yaşananlar arasındaki farkını ortaya koydu. Yine Kuzey ve Doğu Suriye’de farklı toplulukların yaşaması, Kürtlerin öncülüğünde Demokratik ulus projesi değişim ve dönüşümün yol haritası oldu.

DEMOKRATİK ULUS PROJESİ DEVRİMSEL BİR PROJEDİR

Suriye’nin demokratik bir projesinin olmaması halk ayaklanmalarının da çizgisinden çıkmasına neden oldu. Hatta Suriye halkına karşıt bir duruma düşmesine zemin sundu. Üzülerek söylüyorum ama Guta ve Dera’da ilk olarak başlayan halk ayaklanmalarının amacı adalet, eşitlik ve özgürlük temelindeydi. Sakat bir stratejiyle opozisyonun öncülük etmesi gerekli değişim ve dönüşümlerin yaşanmasını engelledi. Demokratik ulus projesi devrimsel bir projedir. Ve bütün sorunlar için çözüm anahtarıdır. Çünkü bütün toplulukların haklarını garanti altına alıyor. Aynı zamanda demokratik bir sistem üzerinde kendisini oturtuyor. Bu da toplum içerisinde güçlü bir gelişimin yaşanmasını sağlıyor.

Güney Suriye’de başlayan devrim Kuzey ve Doğu Suriye’de amacına ulaştığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu da şöyle bir gerçekliği ortaya çıkarıyor. Mevcut durum iyi görülüp tahlil edildi ve ona göre de doğru bir siyaset yürütüldü. Kuzey ve Doğu Suriye, Suriye’deki bütün Demokratik güçlerin merkezi haline geldi. Aynı zamanda birçok topluluğun yaşadığı bir bölge olduğu için göç eden yüzbinlerce kişinin yönünü vermesini sağladı. Ve burada savunuldu. 19 Temmuz Devrimi tüm topluluklar ve bütün kadınlar için özellikle de Kürt halkının hakları için yeni bir milat olarak tanımlayabiliriz.

19 Temmuz devrimi halklar ve kadınlar için yeni bir milattır. Bu şekilde tanımlamak yanlış olmayacaktır. Bu da öncesinde düşünülmeyen bir şey değildi. Dediğimiz gibi 2004 yılında Kürt halkı esasında taleplerini dile getirdi. Fakat Suriye’nin diğer bölgelerinde karşılanmadığı ve sahiplenilmediği için Suriye Baas rejimi tarafından bastırıldı. Ama halk bu tür bir devrime ve değişim ve dönüşüme hazırdı.

Rojava Devrimi 2012’den bu yana bölgede nasıl bir değişime yol açtı ve Ortadoğu’yu nasıl etkiledi?

Daha önce de belirttiğimiz gibi Ortadoğu’da ciddi devrim sorunları var. Fikir ve ahlak devriminin yanı sıra siyasi sistemde de derinlikli bir değişim gerekliydi. Bunların başında gelen ise kadın ve aile sorunuyla beraber toplumu demokratikleştirme sorunlarıyla bütün Ortadoğu halkları karşı karşıyadır. Tabi ki Suriye’de bu gerçekliğin bir parçasıdır. 19 Temmuz devriminin farkı ise kendini demokrasi esasları üzerine kurmuş olmasıdır. Sadece var olanı eleştirmekten öte alternatif oluşturabilmek ve yerine yenisini oluşturabilmekle farkını ortaya koymuştur.

Özellikle birkaç konuda bu devrimin etkisi daha fazla oldu diyebiliriz. Öncelikle demokratik ulus perspektifiyle bütün kesimlerden oluşan halklar ortak mücadeleyi gerçekleştirdiler. Bu tez ve perspektif bütün halklar için bir alternatif olarak ortaya çıktı. Yani Ortadoğu sorunu için gerekli olan çözüm ulusal birliktir. Tek başına çözüm olamaz ve buna alternatif bir model gereklidir bu da demokratik ulus modelidir. Ciddi anlamda demokratize olmada sorunlar vardı. Ulus devlet modelinde tekliği mecburi kılıyor halbuki demokrasi bütün renkleri, ulusları ve dilleri bir araya toplayan bir modeldir. Bu algı da 19 Temmuz ile değişmiştir. Demokratik özerk sistem ile halk kendi kaderini tayin etme ve kendi yaşamı için karar alma yetkisine dayanarak kendi yaşamını geliştirme fırsatı buldu. Bu esaslar üzerinden bu da bir çözüm ve alternatif haline geldi.

Yine Ortadoğu’da yaşanan birçok sorunun asıl kaynağı kadın ve aile sorunundan başladığı için bunu esas üzerinde durulması gereken bir husus olarak ele aldık. Bu yüzden 19 Temmuz Devrimi ne kadar toplum ve halkların devrimi ise aslında bir o kadar da kadın devrimidir. Bu da bütün dünya üzerinde büyük bir etki bırakmıştır. Çünkü kadın ve aile sorunu çözülmeden diğer bütün sorunlar çözüme ulaşamaz. Bence bu üç sorunun da Ortadoğu ve dünyada büyük etkisi olmuştur. DAİŞ karşısındaki savaşın da büyük etkisi oldu tabi ki. Kürt kızları ve oğulları DAİŞ zulmüne karşı amansız bir mücadele verdi. Tabi Kürtler öncülüğünde bu savaş yürütüldü. Tabi bunun yanı sıra da Arap, Süryani, Ermeni, Asuri halklar bu mücadeleyi ortak yürütüp DAİŞ’I yenilgiye uğrattılar. Bu durum bütün bölge halklarının ortak tarihi başarısıydı. Yine sadece kendi bölgelerini değil bütün insanlığı DAİŞ’in zulmünden kurtardılar. Özgürlük savaşçılarının bu mücadelesi 21. yüzyıla damgasını vurdu diyebiliriz.

DEVRİM TOPLUMSAL KOMÜNALLİĞİN MERKEZİ OLDU

21. yüzyılın gerçek kahramanları aslında Kuzey ve Doğu Suriyeli gençlerdi yani YPG ve YPJ’li gençlerdi ve bunu kimse de inkar edemez. Bütün insanlık üzerindeki tehditler halkların birliği ile burada son buldu. Bu da 19 Temmuz Devrimi’nin yarattığı büyük değerlerden biridir, diyebiliriz. 19 Temmuz direnişi aslında toplumun komünalliğinin bir merkezi haline geldi. Ürettiği değerler bütün kadınlar için bir özgürlük umudu haline geldi ve bütün insanlık için yeni bir yaşam ve alternatif yaratabileceğimizin yeni bir yol açabileceğimizin bir müjdesi niteliğini görmekteydi.

Bu dünya içinde aynı önemi tanımaktadır ki görüldüğü gibi birçok enternasyonal şehidimiz de oldu bu vesileyle Helin, Legerin ve bu topraklara gelmiş savaşmış ve kanını dökmüş olan diğer şehitler şahsında onları da saygıyla anıyoruz. Tabi yine 19 Temmuz Devrimi’nin bir sonucu olarak bu gençlerimiz yönünü bu topraklara döndüler. Rojava aslında insanlığın direniş merkezi oldu. Kobanê, Efrîn, Reqa, Dêrazor bu şehirler insanlığın zulme karşı direnişinin merkezi haline geldi.

Bu bütün insanlığın ortak başarısıydı aslında. Bütün insanlığın ortak mücadelesiyle bu insanlık düşmanı yenik düşürüldü. İnsanlığı fikir, siyasi, kültür yönünden büyük oranda etkiledi. Kültürel olarak da sinema, roman, edebiyat yönünden bütün insanlığın düşüncesinde etki etmiştir. Nasıl ki Fransa Devrimi Avrupa için bir rönesans ise Rojava Kürdistan Devrimi de Ortadoğu’nun rönesansıdır diyebilirim. Çünkü sadece Suriye’de değil bütün dünyada toplumsal bir değişime neden olmuştur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz