Kürdistan özelinde tüm Ortadoğu’da kadınlar siyasette, eylemlerde, toplumsal gelişmelerde rengini ortaya koyuyor. 5 bin yıllık egemen eril zihniyet sistemini değiştirmek ve kendisine dayatılan köleliği yenmek için yönünü Özgür Dağlara vererek yeniden dirilişi esas alıyor.
PKK saflarına genç kadınların bu kadar yoğun katılımı ve bu saflardaki etki düzeyi kimi çevrelerce politik bir yaklaşım olarak yorumlansa da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın da 45 yılı aşkın mücadele sürecinde kadına dair yaptığı değerlendirmeler ve bugün kadının örgüt ve gerilla içindeki durumu
kadının yerinin tamamen ideolojik ve stratejik olduğu tartışmaya götürmez bir gerçekliktir.
Dikkat çekmek gerekirse kapitalist modernitenin, faşizmin ve eril zihniyetin en fazla şahlandığı dönemlerde yönünü Özgür Dağlara veren genç kadın sayısının da en fazla olduğu dönemler olmaktadır. 12 Eylül Darbesiyle özellikle kadın kimliğine ve değerlerine yönelik saldırılara cevaben Yıldız Durmuş(Şehid Jiyan) Dersim’den, henüz 17 yaşındaki Şehid Rewşen İzmir’den, Suna Çiçek (Besê Dersim) yine Dersim’den, Dılpak Dilsoz Siirt’ten Özgür Kadın Hareketi saflarına katıldı. Bunlar ve daha binlerce genç kadın eril zihniyete karşı kurtuluşu dağlarda aramıştır. Hatırlayacak olursanız 90-91-92-93 süreçleri özelde kadınlar olmak üzere tüm Kürt halkına yönelik faili meçhul cinayetlerin ve soykırım politikalarının en ahlak dışı yürütüldüğü dönemler olmuştur. Buna karşın binlerce genç kadın yönünü özgürlüğe vererek dağlarda öz benliğiyle dirilmenin umudunu yeşerttiler.
Bugün kadına yönelik uygulanan taciz, tecavüz ve cinayetler toplumun en derin sorununu teşkil etmektedir. Kapitalist modernitenin, kadın ile toplumu her yönüyle düşürdüğü gerçekliği göz önündedir. Eril zihniyetle yoğrulan egemen sistem anlayışında, kadın bir metadan ibarettir. Bu noktada PKK öncülüğünde yaratılan Özgür Kadın Hareketi, miadını doldurmuş sisteme karşı genç kadınlar için Özgür yaşam alternatifini yaratmaktadır. Kadına irade kazandırarak, kadını özgürleştirerek toplum özgürleştirilmektedir. Önderlik bir toplumun özgürleştirilmesi görevini kadının irade kazanarak özgürleşerek bu işe öncülük etmesi temelinde bir strateji izlemiştir.
Kadınsız Bir Toplum Hedefleniyor!
Önderlik yeni paradigmasında kadını toplumun dönüşümünde esas güç olarak ele alıyor. Bütün devrim hareketlerinde bu nokta iyi tespit edilememiştir. Hatta cinsiyetçiliğe karşı da ciddi bir mücadele yürütülmemiştir. Toplumun dönüşümü için gerekli olan bu nokta ele alınmayıp ihmal edildi. Birçok hareket egemen sistemin uzantısı olmaktan kurtulamayıp var olan köleliğin sürdürülmesine neden oldu. Hatta özgürlük iddiasıyla ortaya çıkan hareketlerin içerisinde bile bu kölelik devam etmiştir. Özgürlük için yola çıkan hareketler kadın konusunda yetersiz kaldıkları için amaçlarına ulaşamadılar. Çünkü bu hareketler Kadınsız yeni bir toplumu hedeflemekteydiler. Kuşkusuz ki başarısızlıklarının temelinde kadın özgürlük konusu gibi birçok nokta var. PKK ve Özgür Kadın Hareketi bu açıdan kadının özgürlüğü, cinsiyetçi toplumun özgürlüğü açısında herkesten farklı bir gerçekliğe sahiptir. Bilindiği üzere kadının düşürülmesi ile toplumun düşürüldüğü, tarihi bir gerçektir. Önderlik de tarihte yaşanan bu durumu deşifre ederek yeniden çözümledi. Önderliğin savunmalarını baz aldığımızda tarihsel süreç çözümlenirken bu husus temel bir hattır. Bu bakımdan Önder Apo’nun bugüne kadar geliştirdiği savunmalara görüşlere bakarsak toplum için öngörülen özgürlüğün yol haritası diyebileceğimiz bu kaynaklar, kesinlikle kadının özgürlük manifestosu niteliğindedir. Her şeyden daha çok kadının özgürlüğüne dolayısıyla kurtuluşa giden yolun aydınlatılmasıdır. Bu bakımdan aslında Önderlik daha başından bu yana bir halkın, bir toplumun kurtuluşunu başta kadının kurtuluşuna bağladı ve bunun ayrılmaz bir husus olduğuna işaret etti. Toplumu yeniden şekillendirmek kadın özgürlüğünden başlayarak, insanlığı özgürleştirmek gibi bakış açısına dayalı paradigmamızdan hareketle günlük toplumsal mücadele pratiğinde Kürt kadını ön safta yer alarak, bunu ortaya koymuştur.
Dağlara Dönüş Sistemden Kurtuluşun İlk Adımıdır
Toplumların özgürlük sorununa derinlikli bir biçimde eğildiğimizde erkek egemenlikli sistem ve bu sistem temelinde gelişen devletleşme ve iktidarlaşma tarafından insanlığın, büyük bir baskı altına alınmış olduğu görülür. Daha doğrusu insanlığın özünde var olan birey olma, özgür yaşama, paylaşımcı komünal öz; erkek egemenlikli sistem, hiyerarşik devlet anlayışı tarafından tümüyle boğuntuya getirilmiştir. Bunun başlangıç noktası kurnaz ve güçlü erkeğin kadını düşürmesi, egemenlik altına almasıdır. İnsanın insan tarafından sömürüye tabi tutulması sınıfların ortaya çıkmasıyla değil, erkek egemenliğinin kadını egemenlik altına almasıyla başlamıştır. Kapitalist modernitenin bütün ‘özgürlük ve demokrasi’ söylemlerine rağmen bugün insanlığın büyük bir bunalımla karşı karşıya olduğu, bu bunalımın kültürel, sosyal, siyasal ekonomik ve bütün boyutlarıyla yaşandığı bilinen bir gerçektir. Ayrıca kapitalist modernitenin başat kurbanı olan kadınlara var olan sistem içerisinde nefes alabileceği bir alan dahi bırakılmamıştır. Başta genç kadınlar olmak üzere tüm insanlık eğer düşürülmüşlükten çıkmak istiyorsa ve yine yaşanan bu kaotik sistemi aşmak istiyorsa öncelikle Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü paradigma çevresinde bütünleşerek sistemden kopuşun ilk adımı olan dağlara dönüşü esas almalıdır.