KDP’nin Kürdistan’daki son yıllardaki pratiklerine baktığımızda, ‘Düşmanına aşık’ olduklarını görebiliyoruz. Fakat Başur’da gerilla ve halkın direnişi KDP’nin maskesini de düşürdü.
Kürt toplumunda geçmişte kullanılan sözler bugün hala çok anlamlı. Tarihle, direnişle, yardımlaşma ile, doğa ile, gerçekler ve yaşam ile ilgili anlamlı Kürtçe atasözleri var. Bu atasözlerinden bir tanesi de Kurmê darê ne ji darê be dar kurmî nabe. (Ağacı kemiren kurt ağaçtan olmazsa ağaç kurtlanmaz.) Bu söz düşmana kendini satan işbirlikçi ve ihanetçiler için söylenen bir söz. Çok geçmişe gitmeye gerek yok yakın tarihe bakalım ve bu sözün ne kadar yerinde olduğunu göreceğiz.
Özellikle KDP’nin Kürdistan’daki son yıllardaki pratiklerine baktığımızda, durumu Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın şu sözleri ile izah edebiliriz: “Kürtler düşmanına aşık.” KDP bu sözü hak eden pratikler içerisinde. En son sosyal medyada bazı fotoğraflar yayınlandı. Bazı peşmergeler gerilla tarafından düşmana karşı döşenen mayınları topluyor. Bu görüntüler KDP ve Türk devletinin işbirliğini herkese gösteriyor. Şüphesiz konu sadece bu değil. KDP’nin pratikleri saymakla bitmiyor.
Güney Kürdistan’da MİT elemanlarının rahat hareket etmeleri ve gerillaya en ufak bir erzağın ulaşımını engellemek için tüm yolları kapatmaları KDP ile işbirliği içinde olmalarının başka bir boyutu. Herhangi bir yerde saldırı olduğunda bu işbirliğin bir planı sonucu olmadığını kim bilebilir. Bu kesimler halka yaptığı düşmanlığı Kürt maskesi ile örtüyor.
HÜKÜMET GÜNEY’DE KÜÇÜK BİR TÜRKİYE YARATMAK İSTİYOR
Diğer taraftan herkes Türk devletinin sisteminden faşist sistem diye bahsediyor. Sadece demokratik ve özgürlükçü kesimler değil, faşistler de bunu böyle dile getiriyor. Fakat Güney hükümeti Türkiye’deki sistemi Başur’da kurmak ve küçük bir Türkiye yaratmak istiyorlar. Türk devletinin faşist şefi Türkiye için ne plan yaparsa, Güney hükümetinin desteği ile Güney için de bu planları gerçekleştiriyor. Türkiye’de koruculuğu geliştirip, korucuları askeri operasyonlarda en önde kullanıyorlar. Güney’de de bunu gerçekleştirme çabaları var.
Türkiye’de gerillanın direnişi hedef alınıyor, Güney’de de hükümet yetkilileri gerillayı suçlayarak direnişi hedef alıyor. Türkiye’de özgürlük isteyen herkes zindana atılıyor, Başur’da da bu durum yaşanıyor. Türkiye’de kadınlar tecavüze uğruyorlar, katlediliyorlar, özgürlükleri ellerinden alınıyor, Başur’da da böyle bir durum yaşanıyor. İnsan düşmanına bu kadar mı aşık olur ve halkını hedef alr? Şu an Başur sınırında gerilla efsanevi bir direniş sergiliyor. Her gün eylem yapıyor, çatışıyor ve şehit veriyor. Halk arasında da Xalid Abdulrehman gibi kahramanlar da var. Kani Masi’ye bağlı Kani Mezin köyünde şehit düştü. Kısacası halk ve gerilla Başur’un işgaline karşı direniş mevzilerindenler.
Artık düşmanın kuyruğuna takılan işbirlikçilerden hesap sorma vakti gelmiştir. Halk tarafından yargılanmalarının vakti de geldi. Zaten halk da böyle bir şey istiyor. Fakat güvenlik kurumları ve Türk polisi gibi hareket eden peşmergeler halkı tutuklayıp zindanlara atıyor, gerçek mermilerle saldırıyor ve baskı altına alıyor. Bu kadar yoldan çıkma, bu kadar düşmana benzeme ve bu kadar açık bir şekilde hainlik nasıl yapılabiliyor? Herkes artık bu pratiklerden bıkmış durumda. Bir tarafta büyük bir direniş, diğer tarafta büyük saldırılar var. Fakat ne yazık ki 2. cephede yer alan işbirlikçiler var. Şüphesiz direniş devam edecek ve işgal asla başarıya ulaşamayacaktır. Artık KDP’nin maskesi düştü. Gerilla ve halkın direnişi ile bu faşizm yıkılacaktır. İşbirlikçiler kendilerini yaşatacak bir alan bulamayacak.