Türk devletinin işgal saldırıları Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde protesto edildi. Eyleme, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri, Tevgara Jinên Azad (TJA), Barış Anneleri Meclisi üyeleri ile bölgeden çok sayıda kişi katıldı.
POLİSİN KORKUSU: ABLUKA, GBT, ENGELLEME
Sabah saatlerinde kentin tüm cadde ve sokakları TOMA ve polisler tarafından kapatılırken, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İlçe Örgütü binasına gelmek isteyenlere ise Genel Bilgi Toplama (GBT) yapıldı. Üç noktada toplanan kitlenin bir araya gelmesini engelleyen polis, açıklama yapılmasına “izin vermeyeceğini” söyledi. Tüm engellemelere rağmen kitlenin bir bölümü Zagros İş Merkezi önüne gelerek, “İhanet ve işgale karşı, topraklarımızı savunacağız. Yaşasın onur savaşı” pankartını açtı.
Eylemde, “Bê dengî mirin e”, “Kurdistan yek e perçe neke”, “Bijî berxwedana Kurdan” ve “Bimre ixanet, yaşasın özgürlük” dövizleri de açıldı.
‘ASIL SİZ ÇÖKECEKSİNİZ!’
DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, savaşın halkların geleceği için yürütülmediğini belirterek, “Bu iktidar tüm geleceğini Kürt halkına ve diğer halklara düşmanlık üzerinde kurmaya çalışıyor. Bu iktidar, savaş politikalarından beslenmektedir. Kendi bekaları için her gün savaş, katliam ve tecrit politikası peşindeler. Biz de burada savaş politikasının halkların yararına olmadığını bir kez daha söylüyoruz. Yüzyıllık devlet politikasından zeminini alan AKP-MHP iktidarı başta Kürtler olmak üzere halklara, kadınlara, gençlere karşı her türlü tecrit, zulmü, cezaevini ve işkenceyi yürüttüler ve yürütmeye devam ediyorlar. Ama buradan söylüyoruz; bu çöktürme ve savaş politikalarının geldiği aşama kendilerinin çöktüğü aşamadır. Her gün ‘beka sorunumuz’ var diyorlar. Biz çok iyi biliyoruz ki, bu savaş Saray’ın beka savaşıdır. Bu savaş, AKP-MHP’nin devam ettirme savaşıdır, bu savaş, krizi daha çok derinleştirme, Kürt sorununun çözümsüzlüğünü dayatan bir savaştır” dedi.
HALKLARA SAVAŞA KARŞI ÇAĞRI
Yıllardır farklı iktidarların ülkeyi yönettiğini ancak hiçbirinin savaş politikalarından sonuç elde edemediğine dikkat çeken Aydeniz, “Bu iktidarın da bu savaş politikalarından bir yere varmayacağını çok iyi biliyoruz. Bunun için Kürt halkı yıllardır bu politikalara karşı nasıl direndiyse, bugün savaşa, tecride karşı da direnecek, demokratik siyaset ve özgürlük mücadelesini vermeye devam edecektir. Bu savaşta sadece Kürtler kaybetmeyecek, bu savaş Türkiye demokrasisinin de kaybetmesine neden olacak. Bu savaşa hep beraber ‘hayır’ dememiz gerekiyor. Bu savaş en çok Türkiye’nin geleceğini yok ediyor. Bu nedenle savaşa sadece Kürtlerin hayır demesi yetmez. Türkiye halklarının da bu savaşa karşı sesini yükseltmesi gerekiyor” diye konuştu.
İMRALI TECRİDİ VE SİYASİ SOYKIRIM SALDIRILARI
Tecrit politikasının İmralı’dan başlayarak her yere yayıldığını söyleyen Aydeniz, “Bu savaşlar ve tecrit devam ettikçe Türkiye’nin daha çok tecritler yaşayacağı ortadadır. Bu krizlerin sebebi bu savaş, katliam ve milliyetçilik politikalarıdır. Muhalefetin de bu savaşa karşı sesini yükseltmesi gerekiyor. Bu iktidar Kürtlere saldırarak iktidarını yaşatmak istiyor. En son HDP önünde milletvekilimize yapılan müdahale ve tehditler bunun örneğidir. Bu durum onların ne kadar aciz olduğunu bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Kendisini polis olarak tanıtan o zat o sözleri en üst tepeden güç olarak söylemiştir. Kürt halkları bunlara karşı seslerini yükseltmelidir. Kadın siyasetçiye, Kürtlere ve HDP’ye saldırmak kimsenin haddi değildir. Kaybettikçe daha çok saldırganlaşacaklar. Bundan dolayı sonuna kadar mücadele edeceğimizi ve diz çökmeyeceğimizi bir kez daha dile getiriyoruz. Sizin korkulu rüyanız olmaya devam edeceğiz” diye kaydetti.
KDP’YE TEPKİ: İHANET EDİYOR
İktidarın, bunca krizin yaşandığı bir dönemde bu çözüm yerine savaşa sarıldığına işaret eden Aydeniz, şöyle devam etti: “14 Nisan’dan bu yana Güney Kürdistan’da yürüttükleri bu savaş tam da kendi geleceklerini ayakta tutmanın nedenidir. Topluma verecekleri hiçbir şeyi olmayan bu iktidar düşmanlık ve savaşla ayakta tutuyor. Buradan Güney Kürdistan halkına sesleniyoruz; Kürtlerin kazanımlarını korumak tüm Kürtlerin olduğu gibi Güney Kürtlerinin de görevidir. Barzani’nin ailesinin ve KDP’nin Türkiye ile girdiği bu ilişki tam da Kürtlerin kazanımlarını peşkeş çekme girişimidir. Kürdistani düşünmeyen ve hareket etmeyenler kaybetmeye mahkumdur. Bu tutumu kınıyoruz. Türkiye ile girilen bu ilişkiden derhal vazgeçin. Şengal halkının içinde yer almadığı hiçbir çözümü bir Kürtler asla kabul etmeyeceğiz. Şengal halkı kendi geleceğini kendisini belirleyecektir. Onların yanında olmaya devam edeceğiz. Savaşta ısrar edenler, tüm tekniklerine rağmen hatta kimyasal kullandıklarını biliyoruz. Tüm bu hukuksuzluğa rağmen buna sessiz kalan devletler de, insan hakları kurumları da bu savaşın bir parçasıdır.”
DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk ise “Bu savaş, Kürt ve Kürdistan’ın 100 yıllık geleceğini belirleyecek. Bu nedenle AKP-MHP iktidarı Kürdistan’ın dört parçasına saldırıyor. Bu saldırı Kürtlerin yok edilmesi ve topraklarının işgal girişimidir. Bunların amaçları bellidir ve göz önündedir. Bu saldırılar, Kürtlerin diline, kültürüne yönelik saldırılardır. Bu nedenle nerede olursa olsun bunlara ve menfaatleri için bu değerleri satanlara karşı cevap olmalıyız. Yıllardır tüm saldırılarından bir sonuç almadılar. Bunların amacı Kürtleri yok etmektir, buna karşı Kürtlerin birlik olması gerekiyor. Bunlara karşı Kürtlerin bir araya gelmesi ve birlikte hareket etmesi gerekiyor. Kürtlerin, Türkiye’nin hizmetçiliğini yapan KDP’ye karşı tepki göstermesi ve tavır alması gerekiyor. 75 yıl önce Qazi Muhammed bir vasiyet bıraktı. Qazî, ‘Para ve menfaat için halkınızı satmayın. Bir olun çünkü siz güçlüsünüz. Birlik olursanız kazanırsınız’ diyordu. Bugün KDP, Qazî’nin vasiyetini ayaklar altına alıyor. Ama Kürtler onun vasiyetini yerine getirecektir. Halkımızın duruşu geleceğimizi belirleyecektir. Bunun için Güney halkının da artık KDP’ye yeter demesi gerekiyor” diye konuştu.