Hamleyle zafere ve özgürlüğe doğru

0
824

Sema ÇELİKBİLEK

Bütün devrimlerde başlatılan hamleler o dönemin ruhunu ve önemini ortaya koymuştur. Her hamle kendi içinde devrimi yaratarak öncülük rolünü üstlenmiştir. Devrimlerin başarıya ulaşmasının en önemli ayaklarından biride o dönemin anlam ve önemini vurgulayan direniş hamlelerin başlatılmasıdır.

Kürt Özgürlük Hareketinin verdiği direniş başta bütün dünya kadınları olmak üzere dünya halklarına öncülük ve model olmuştur.  Bütün dünya halkları tarafından özümsenen Kürt Halk önderi Abdullah Öcalan’ın felsefesi Avrupa halkları tarafından akademiler ’de ders verilmeye başlandığı bu dönemde Kürtlerin geldiği aşamayı net bir şekilde ortaya koymaktadır. İşgalci Türk devletinin bütün soykırım politikalarına karşı direnişi en üst seviyeye çıkartan Kürt özgürlük hareketi zaferin ışıklarıyla özgür bir güne uyanmanın arifesindedir.

Zaferin zılgıtları Haftanin’de yankılanırken, soykırımcı Türk devleti ise Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye edeceğine o kadar kendini inandırmış ki bütün askeri, siyasi ve ekonomik gücünü Kürt Özgürlük Hareketi’nin tasfiyesi için kullanarak bütün barbarlığıyla saldırmakta.  AKP-MHP iktidarı Kürt Özgürlük Hareketi’ni etkisizleştirdiğinde tüm Kürtleri de soykırıma uğratacağına anıyor. Bu nedenle bütün politikalarını Kürt soykırımına endekslemiş durumda. Bu soykırım saldırısına karşı Kürtlerin birliği ve 12 Eylül günü KCK’nin, Tecride, İşgale ve Faşizme Son! Özgürlüğü Sağlama Zamanı!’ şiarıyla başlattığı direniş hamlesiyle Türk devletinin bu soykırım politikasına en iyi cevap olacaktır. Başlatılan hamle kapsamında yapılan eylemler iktidarda büyük bir korku uyandırmıştır. KCK’nin başlattığı hamle dört parça Kürdistan ve Kürtlerin yaşadığı bölgelerde sahiplendi. Kürt halkı tarafından sahiplenen direniş hamlesi, Bakur’un, Başûr’un, Rojava ve Rojhilat’ın değil, dünyadaki tüm Kürtlerin faşizme ve soykırıma verdiği cevaptır.

Kürtlerin hamle kapsamında direnişlerle verdiği cevap, Türk devletinin korkusu rüyası haline gelmiştir. Çünkü Türk devleti ve AKP-MHP iktidarı içerde ve dışarda en zayıf ve en krizli dönemini yaşamaktadır. İktidarın toplumsal tabanı en fazla bu dönemde daralmış ve AKP-MHP iktidarına karşı sesler yükselmeye başlamıştır. Türk devletinin izlediği soykırım ve işgal politikası başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye’de yaşayan halkları da büyük bir kaosun içine sürüklemiştir. Türk devleti ve AKP-MHP iktidarı Türkiye’de yaşayan bütün halkları düşman olarak görmekte ve bütün soykırım politikalarını da ona göre devreye koymaktadır.

Faşist Türk devleti ve soykırımcı iktidarı, Türkiye’de yaşayan halkları, Alevileri, emekçileri, kadınları, gençleri, demokrasi isteyen herkesi hedefine koymuştur. İktidarın yürüttüğü bu düşman politikası Türkiye’de yaşayan halkların iktidara ve Türk devletinin barbar zihniyetine karşı duruşunu netleştirmiştir. Bugün AKP-MHP’nin belli tabanı dışında Türkiye’de yaşayan halkların yüzde 60’ı iktidara karşıdır. Yani Türk devletinin politikaları sadece Kürtleri, Türkiye halklarını değil, Ortadoğu halklarını da hedef almaktadır, onlara da düşmanlık yapmaktadır. Bu bakımdan Ortadoğu halkları da hatta Ortadoğu’daki mevcut iktidarlar da Türk devletinin politikalarına şiddetle karşı çıkmaktadır.

Türk devletinin içinde olduğu kriz ve kaos bütün dünya ülkeleri tarafından bilindiği halde, iktidarın güdümünde olan Türk medyası algı operasyonlarıyla halkları kandırmaya çalışmaktadır. AKP-MHP iktidarı algı operasyonlarıyla ‘Vatan Millet Sakarya’ ve ‘Beka’ gibi söylemlerle milliyetçi kesimi galyana getirerek, iç çatışma ortamını yaratmaya çalışmakta. Türkiye’de Kürtlere, kadınlara, iktidara muhalif kesimlere yönelik yapılan ırkçı ve şöven saldırıların altında iktidarın yürüttüğü düşman politikası yatmaktadır. İç çatışma demek Saray şefi Erdoğan ve AKP-MHP iktidarı için zaman kazanma ve bu çatışma ortamı üzerinden ömrünü uzatma demektir.  

Sadece iç politikada değil dış politikada çatışma ortamını yaratmaya çalışan saray şefi Erdoğan ve faşist Türk devleti Suriye’de büyük bir bataklığın içindeyken, yönünü Libya’ya verdi. Libya’da bataklığın içine saplanırken, saplandığı bu bataklıklardan çıkmak için bu seferde yönünü Azerbaycan’a verdi. Suriye’deki çetelerini önce Libya daha sonra Azerbaycan’a gönderdi. Ancak Erdoğan’ın gönderdiği çeteler de Türk devletini ve Erdoğan’ı bataklıktan kurtaramadı ve kurtaramayacaktır.  Kendi yarattığı bataklıkların içinden çıkamayan Türk devleti bütün ekonomisini savaşa harcadığı için Türkiye’deki halklar açlık sınırına gelmiştir. Türkiye’deki halklar açlık sınırı yaşarken, Erdoğan’ın ekonomi bakanı Türkiye ekonomisinin iyi gidiyor söylemine herhalde kimse inanmamıştır. Doların 8.29 yükselmesiyle birlikte Türk TL’si de Türk devleti gibi baş aşağı yuvarlanmaya başladı. Hem ekonomik hem siyasi anlamda baş aşağı yuvarlanarak bataklığa saplanan Türk devleti ve Saray şefi Erdoğan’ın iktidarı son dönmelerini yaşadığı ortadadır. Bunun için Kürt halkı ve Türkiye halklarının vereceği mücadele halkların kaderini netleştirecektir.  Hamle kapsamında verilen direniş özgürlüğü ve zaferi beraberinde getirecektir.

Bunun için KCK’nin Tecride, İşgale ve Faşizme Son! Özgürlüğü Sağlama Zamanı! hamleye sahip çıkmak, Önderliğe, özgürlüğe, zafere, kendi özüne ve kendi kimliğine sahip çıkmak demektir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz