- HDP, Kürt sorunu ve Türkiye’nin demokratikleşme sorununun içiçeliğini de kendi bünyesinde yaşayıp temsil ediyor. Yani Kürt sorunu-Ortadoğu sorunu içiçeliğini Türkiye somutunda simgeliyor.
Ortadoğu’nun neresine baksanız etnik-mezhep temelli siyasal çelişki ve çatışmalar görürsünüz. Bunun sebebi, Ortadoğu’nun toplumsal yapısının kendisi değil, bu yapının yüz yıldır sıkıştırılmaya çalışıldığı ithal ulus-devlet modelidir. Bu toprakların kültürel dokusunu bozan suni sınırlar üzerinde yüz yıldır kan dökülüyor. Sadece Kürdistan veya Filistin’de değil; Lübnan’dan Irak’a, Suriye’den Yemen’e ve daha birçok yerde etnisite, din ve mezhebe dayalı inşa edilen çelişki üzerinden, kördüğüm halini almış çatışmalar giderek büyüyor.
Ortadoğu halklarına kader diye kabul ettirilmeye çalışılan bu kördüğümü aşmanın tek yolu, demokratik temsil ve katılıma dayalı siyasal ve toplumsal bir sistemin geliştirilmesidir. Kürt sorunu ile Ortadoğu sorununun etle tırnak gibi içiçe geçtiğine dikkat çeken Önder Abdullah Öcalan, bu konudaki çözüm önerisini Demokratik Ortadoğu Konfederasyonu veya Ortadoğu Demokratik Uluslar Konfederasyonu olarak somutlaştırmıştır. Ki bölge çapında yaşanan kriz ve kaostan çıkış olarak çözüm modeli geliştiren tek Ortadoğulu önder ve düşünür, Önder Apo’dur. Başka da, bütün bölgeyi kapsayan bir çözüm modeli geliştirilmiş değil.
Ortadoğu’da kriz ve kaostan çıkılması, otoriter ve antidemokratik rejimlerin aşılması, yerine demokratik ve katılımcılığa dayalı yönetimlerin geliştirilmesi için öncelikle demokratik uluslaşmaya ihtiyaç vardır. Yani kapitalist modernite güçlerinin son 100-150 yıldaki müdahaleleri sonucu yıpranan ve bozulan, bin yıllara dayalı komşuluk ve dostluk ilişkilerinin yeniden inşa edilmesi gereklidir. Zira küresel hegemon güçler ve onların yerli işbirlikçileri en çok da halkların toplumsal ilişki sistemini bozarak, sürekli kriz ve kaos üreten kendi sistemlerini geliştirebilmişlerdir. O nedenle demokratik ulus aynı zamanda kapitalist modernitenin Ortadoğu üzerindeki her türlü müdahaleciliğini boşa çıkarmanın ve önlemenin de yegane aracıdır.
(Eksiklikleri olmakla birlikte) Ortadoğu’da demokratik ulusun en fazla somutluk kazandığı siyasi yapılardan biri HDP’dir, hatta HDP en başta gelenidir. Mesela burada sırf farklı etnik, dini, mezhepsel (hatta toplumsal) grupların temsiliyetinin sağlanıyor olması değildir. Bundan ziyade hem katılım hem de temsiliyetin demokratik karakteridir. Yoksa hem Türkiye hem de Ortadoğu’nun tümünde devlet iktidarındaki siyasi yapılar, göstermelik olarak bastırdıkları etnik-mezhep kimliklerine mensup kişileri vitrinlerine koymayı ihmal etmez.
Bununla birlikte HDP, Kürt sorunu ve Türkiye’nin demokratikleşme sorununun içiçeliğini de kendi bünyesinde yaşayıp temsil ediyor. Yani Kürt sorunu-Ortadoğu sorunu içiçeliğini Türkiye somutunda simgeliyor. Hem faşist TC devleti hem de ilkel milliyetçiler tarafından bunca saldırıya uğratılmasının bir sebebi de budur. Oysa günümüz Ortadoğu ve dünya gerçeğinde ancak bu yaklaşım Kürt sorununu kalıcı bir çözüme kavuşturabilir. Başûr’da yaşanan durum ve Irak merkezi devlet ile çelişkiler bunu net bir şekilde gösteriyor.
Aslında bir demokratik çözüm partisi olan HDP, hem yapısı hem de deneyimleri ile Ortadoğu’daki birçok kesime ilham veren bir modeldir. Eşbaşkanlık sisteminden tutalım demokratik katılımcılık pratiğine kadar birçok konuda büyük ilgi uyandırıyor. Bu temelde halihazırda Ortadoğu’da ilişki içinde olduğu siyasal güçlerin ötesinde de demokratik ilişki ve ittifaklar geliştirebilir, bu şekilde bölgede de öncülük yapabilir. Bundan hem kendisi güç kazanır hem de güç verir. Faşizmin bunca ağır saldırılar geliştirdiği bir dönemde karşı ataklar hayati olabiliyor. Tekçi sistemin imha saldırıları karşısında HDP’nin vereceği bir yanıt da Ortadoğu çapında demokratik ittifaklaşma olabilir.