HDP heyeti, iki kişinin işkence ile helikopterden atıldığı Van’a gitti. HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, “Bu iktidardan merhamet, anlayış dilenmiyoruz. Diz çökmeyeceğiz, bu işin peşini de bırakmayacağız” dedi.
HDP heyeti, Van’ın Çatak ilçesinde köylülerin işkence edilerek helikopterden atılması olayı hakkında incelemelerde bulunmak üzere kentteydi. HDP MYK üyeleri Ümit Dede, Sevtap Akdağ Karahalı, HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, HDP PM üyesi Doğan Erbaş ile milletvekilleri Rıdvan Turan, Muazzez Orhan ve Murat Sarısaç’tan oluşan heyet, işkence gören kişilerin aileleriyle görüştü, tutuldukları hastaneleri ziyaret ederek sağlık durumları hakkında bilgi aldı.
POLİSTEN ENGEL VE ABLUKA
HDP il binasından heyeti karşılamak üzere havaalanına gitmek isteyen partililer, zırhlı araçlı çevik kuvvet polisi tarafından engellendi. Valiliğin yasak kararını gerekçe gösteren polis ile partililer arasında tartışma yaşandı. Görüşmelerin ardından partililer, Ferit Melen Havalimanı’nda gelen heyeti karşıladı. Burada da polis engelliyle karşılayan partililer ile polis arasında yeniden tartışma yaşandı.
Van Bölge Araştırma Hastanesi başhekimiyle görüşen heyet, ardından hastane kapısında açıklama yapmak istedi. Alanı kapatan polisler, heyetin açıklamasına izin vermeyeceklerini söyledi. Bunun üzerine yeniden tartışma yaşandı. Partilileri gözaltına almak isteyen polis ile milletvekilleri arasında kısa süreli arbede yaşandı.
Heyet sonunda basının alınmadığı polis ablukasında basın açıklaması yapmak zorunda kaldı.
‘SAĞLIK DURUMU ÇOK KÖTÜ’
Heyet adına Van Bölge Araştırma Hastanesi önünde açıklama yapan HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, şunları söyledi:
“Başhekim, hazırlanmış olan raporlar ve şu anda yoğun bakımda yatmakta olan yurttaşımızın sağlık durumuyla ilgili bize bilgi verdi. Maalesef bilgiler son derece olumsuz. Tabii ki Allah’tan umut kesilmez ama tıbbi açıdan durumunun çok olumsuz olduğunu söylediler. Aileye de gereken bilgiler verilmiş. Bu yurttaşımızda hem vücut hem kafa travması var. Çok sayıda kırığı var. Dediğim gibi durum tıbbi açıdan son derece olumsuz.
Diğer yurttaşımız bu hastaneden çıkarılmış vaziyette. Fakat yeni aldığımız bilgiye göre diğer hastanede bir tür gözetim altında. İfadesinin alınıp alınamayacağı kontrol ediliyor. Onda da travma olduğu bilgisini aldık. Ailesiyle görüştük. Üzüntülerimizi, bir an önce şifa bulması için dileklerimizi ilettik.
‘VAN VALİSİNE GÖRE KIRIK, KANAMA, HAFIZA KAYBI USULE UYGUN!’
Son derece acı bir olay ve bu olayın peşini bırakmayacağız. Bu olaya baktığımız zaman Van Valisi, aynı zamanda atanmış kayyım olan Vali, yaptığı yazılı açıklamada şu anda yoğun bakımda bulunan yurttaşımız da dahil iki yurttaşımızın usule uygun şekilde alındığını söylüyor. Yani vücut travması, çok sayıda kırık, iç kanama, beyin kanaması, kafa travması bir diğerinde hafıza kaybı bütün bunlar usule uygun şekilde gözaltına alındığı şeklinde laflarla gizlenmeye çalışılıyor.
Usule uygun alınmamışlar, çok açık. İşkence yapılmış ve Van Valisi’nin görevi yapılmış olan işkenceyi gizlemek değildir. Van Vali’sinin görevi yapılmış olan işkenceyi, bu insanlık suçunu açığa çıkarmak, bunu yapmış olanların bunun emrini vermiş olanların hukuken soruşturmaya uğramalarını sağlamaktır. Ama Van Valisi ne yapıyor, olayı örtmeye çalışıyor.
‘İŞKENCE EMRİNİ KİM VERDİ?
Şimdi biz buradan soruyoruz: Bu işkence emrini kim verdi? Bu işkence emrini kim uyguladı? Bu işkence emrini kimler örtbas etmeye çalışıyor? Kimler yaptı? İçişleri Bakanlığı mı sorumludur? Süleyman Soylu’ya soruyoruz. Milli Savunma Bakanlığı mı sorumludur? Hulusi Akar’a soruyoruz. Emri kim verdi? Özel Harekat mı yaptı bu işkenceyi? Emniyet mi yaptı? Kolluk mu yaptı? Sizin yeni JİTEM’iniz mi yaptı? Kim yaptı bu işkenceyi? Yurttaşlarımıza bu davranışı kim yaptı bunu öğrenmek istiyoruz?
‘KÜRDE ZULMEDEN ÖDÜLLENDİRİLİYOR’
Bu işin hukuken de politik olarak da peşini bırakmayacağız. Kürt’e zulmetmek serbest. Kürt’e zulüm edene hiçbir şey yapılmıyor. Ne yapılıyor? Ödüllendiriliyor. Cezasızlık uygulanıyor. Cezasızlık uygulanarak Kürt’e zulmeden ister kolluk gücü olsun, ister özel odaklar olsun onlar ödüllendiriliyor. Yani bu ülkede Kürtler hakka, hukuka sahip değilmiş gibi davranılıyor. Kürtler bu ülkenin insanı, yurttaşı değilmiş gibi davranılıyor. Burada bir basın açıklaması yapmamız dahi engelleniyor. Bir milletvekilimiz yaptığımız açıklamayı çekebiliyor. Basın mensupları buraya alınmıyor. Neden? Çünkü bu iktidar firavunlaştı.
‘DİMDİK AYAKTA DURULACAK’
Bu iktidar zulümle, istibdatla ayakta duruyor. Ve bu zulmün karşısında herkesin diz çökmesini istiyor. Hayır, biz buna asla boyun eğmeyeceğiz ve asla bu zulmün karşısında diz çökmeyeceğiz. Ne Kürt halkı ne Türkiye demokrasi güçleri ne HDP ne siyasal ve toplumsal muhalefet bu iktidarın hukuksuzlukları, adaletsizlikleri ve zulmü karşısında boyun eğecek.
Diz çökmeyeceğiz, bu işin peşini de bırakmayacağız; bunu Vali de bilecek, iktidar da bilecek.
Şunu çok açık söyleyeyim; bu iktidardan merhamet, anlayış dilenmiyoruz. Bir tek yurttaşımızın dahi burnunun kanamayacağı günler için bütün toplumun dimdik ayakta duracağını biliyoruz.”