HDP, kapitalist düzen partileri ve TBMM – Kemal SOBE

0
833

Bir ülkede mevcut siyasal sistem kendini siyasi temsilcileriyle var eder. Bir sistem kendisini
sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal ve çok yönlü olarak var edip ortaya koyar.

Ancak sınıflı toplumun düzenleri genellikle anti toplumcu olup, toplumun üstünde çok yönlü egemenlik kuran, toplumu adeta toplum olmaktan çıkaran bir karaktere sahiptir.

Geleneksel devlet aygıtı, toplumu kendi belirlediği siyasi ve kültürel çerçevenin içinde tutmak, toplum üzerinde her yönlü hakimiyet kurup toplumu denetlemek için çeşitli siyasi parti ve grupları devreye koyar. Bu partiler genellikle devletin belirlediği siyasal çerçevenin içinde kalıp, bu belirlenen siyasal işlevleri yerine getirmekle yükümlüdürler.

Devletin belirlediği çerçevenin, alanın dışına çıkmayan ve devletin resmi ideolojisini eksiksiz,kusursuz, harfiyen uygulayan, hatta çoğu kez devletten daha çok devletçi olan bütün bu siyasi gruplara ve organizasyonlara düzen partileri diyoruz. Türkiye kurulduğu günden bugüne kadar anti demokratik ve milliyetçi, tekçi bir siyasal çizgiye sahip olduğu için başta Kürt sorunu ve emek sorunu olmak üzere bir çok sorununu çözmemiş, kendi halklarıyla sürekli bir siyasi iç savaş yaşamıştır.

Bu onlarca yıllık siyasal geçmişten günümüze kadar adı geçen devlet etiketli düzen partileri devlet arpalığından beslenip belli aralıklarla siyasi vitrine konulup mevcut rejimin değirmenine su taşıma işlevi görmüşlerdir. Kapitalist-sermaye ve düzen partileri her ne kadar hala toplumdan hala belli bir destek, güç ve oy alsalar da toplumun partileri olduğunu, topluma hizmet ettikleri anlamına gelmezler.

Meclis-ler toplumsal sorunların konuşulduğu, tartışıldığı ve ülke sorunlarına çözümün bulunacağı bir işleve sahip olması gerekirken, Türkiye’de meclis hiç bir zaman toplumsal iradenin temsil edildiği bir siyasal alan olmayıp, rant, rüşvet, ihale, talan, çapul ve toplum karşıtı olan bir karaktere sahip olduğundan dolayı, 1920’ler’den bugüne kadar HDP hariç karanlık ruhların gezip dolaştığı bir mekan olmuştur.

Türkiye’de halkların ne gibi koşullarda yaşadığı anlaşılırsa işte o zaman TBMM’de günümüze kadar nasıl bir rol oynadığı, neler yapıldığı ve düzen partilerinin ne gibi bir rolleri olduğu net bir şekilde anlaşılır. TBMM’de başta Kürt sorunu olmak üzere toplumsal sorunlar ilk kez HDP’nin girişimiyle tartışılmaya Başlanmıştır. HALKLARIN DEMOKRASİ PARTİSİ TBMM’de demokrasinin ışığı ve en dinamik gücü olacak.

Uzunca bir aradan sonra Türkiye’de demokrasi güçlerinin vermiş olduğu mücadele sonucu belli demokratik değerler birikmiş, bir sisteme ve alternatife dönüşmüştür. Demek ki akan suların önünü kapatmayla akan dereler durdurulamazmış. Artık hiç bir güç HALKLARIN DEMOKRASİ PARTİSİNİ durduramayacaktır. Çünkü HALKLARIN DEMOKRASİ PARTİSİ Türkiye’de mevcut düzen particiliğini yıkıp geleneksel siyasi dengeleri değiştirecek, Türkiye’de yeni bir siyasi atmosferin gelişmesine ön ayak olacak.

Türkiye’de mevcut geleneksel devlet aygıtı artık AKP dışında yaslanacağı ve ömrünü uzatacağı başka bir düzen partisini bulamayacaktır. AKP denen partinin devletin içine bu kadar girmesine, yerleşmesine izin verilmesinin ve ardına kadar her türlü desteğin ve imkanın verilmesinin sebebi budur. Bundan dolayı AK parti iktidarının uzunca zaman devlet vitrininde önemle bekletilmesinin sebebi budur. Yani bence devlet AKP’leşti.

Artık bütün düzen partileri miadını doldurmuş müzelik olmuşlardır. Ancak Türkiye’de toplumun bir bölümü hala AK Partiden bir çok şey yapabileceğini beklemekteler. Yada mevcut devlet AK partiye hala bir şeyler yapabilecekmiş gibi bir rol vermeye devam edip AKP ile durumu idare etmek istiyor. Ama nereye kadar? Yolun sonu da var. Ne mevcut devlet nede AK parti mevcut haliyle yoluna devam edebilir.

Çünkü seçim meydanlarında toplumsal talepleri dillendirerek halktan oy alma, çalma döneminin sonuna geliniyor. İnsanlar düzen partilerinin kendilerini kandırdıklarını artık anlıyorlar. Bundan sonra önemli olan bütü demokrasi güçlerinin HDP’de birleşerek büyük bir güç olup mevcut iktidarı ve iktidar odaklarını etkisizleştirip, devrimci demokratik güçlerin iktidara gelmesini sağlayıp, halklarımızı bu faşizan yarasa sisteminden kurtarmaktır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz