Kemal SÖBE
HDP’nin kitlesini siyasal ve sosyal açıdan nitelikli bir kitle olarak görmek gerekiyor. HDP kitlesi, düzen partilerinin etkisinin çok uzağına çıkmış, belli bir sosyal-siyasal hedefi olan bir kitledir. Bu politikleşmiş kitle, sistemin etkisini derinden yaşayan kitle gibi, stadyumda futbol topu gibi oradan oraya şutlanmıyor. Mehmet Metiner gibi bir hain, ” HDP’ye kaybettirmek için yeni bir parti kurmak gerekir ” diyor ve ” HDP’nin kapatılmasına karşı değilim ” diyor. HDP’nin kapatılmasına karşı olsaydı, zaten şaşardık. HDP’nin kapatılmasına karşı olmaması, bizi şaşırtmadı. Bu Metiner denen hain, HDP kitlesini ne sanıyor, apolitik bir kitle mi sanıyor! HDP kitlesi onlarca yılın devrimci mücadelesinin bir devrimci ürünüdür ve özgürlüğü haykırıyor. HDP kitlesi, genellikle Kürtlerden oluşsa da, Türkler ve her milletten, kültürden, kimlikten insanlar var ve bu kitle her gün yaşasın halkların kardeşliği ve demokratik cumhuriyet diyor. Demek ki Kürtler erternasyonalize olmuş bir halktır.
Demek ki Kürtler demokratik uluslaşmada başarıyı yakaladılar. Kürtler artık elinin tersiyle bu düzeni itekliyorlar, deviriyorlar. Kürtler devrimci bir nitelik kazanmışken ve yeni bir yaşamın zeminini hazırlıyorken, bazı düzen sözcüleri, TV’lerde, Kürt oyları hakkında atıp tutuyorlar. Kürt yoktur demekten Kürt oylarını tartışmaya kadar gelindi. Kürt yoktur diyenler, Kürt oylarına muhtaç oluyorlar, Kürdistan’a gittiklerinde, Kürt kimliğinden ve Kürdistan’dan söz ediyorlar, anadilde eğitimden söz ediyorlar ama bunların hepsinin, pratiği olmadığı sürece bir oyun olduklarını Kürtler pekala çok iyi biliyorlar. Kürt halkının ulusal-kimliksel-kültürel haklarını savunmayanlar, Kürtlerden ve Kürt oylarından söz edemezler. HDP’yi kapatmakla, HDP’nin kitlesi üzerinde etkili olabileceklerini sanıyorlarsa, büyük yanılıyorlar. HDP’yi kapatamazlar. Çünkü HDP bir çizgidir, bir sistemdir, demokrasi ve özgürlük isteyen herkestir. Düzen sözcüleri, HDP’nin bu gerçekliğini unutuyorlar yada bilmiyorlar.
HDP kapatıldıkça çoğalmıştır. Hem de büyüyerek ve daha çok kitleselleşerek, demokrasinin tek adresi olduğunu kanıtlamıştır. HDP’nin üstüne üstüne gitmeleri, HDP’nin güçlülüğünü gösterir ve HDP düşmanlarının da zayıflığını. Türkiye toplumsal gerçekliğinin HDP siyasetine ihtiyacı var. Yani Türkiye’nin demokrasi sorunu var. Hem de acilen çözülmesi gereken büyük bir demokrasi açlığı var. Türkiye, demokrasiye muhtaçtır. Ve bu demokrasi sorununu gerçek demokratik güçler çözecektir. HDP bu demokrasi ihtiyacını karşılayacak tek güçtür. Tabi HDP sadece HDP değildir. Yani HDP aslında Türkiye’de demokrasi ve özgürlük isteyen herkestir. İşte düzen sözcülerini ve düzenin bataklığında yaşayan MHP-AKP gibi faşist-mafya-çete grupları korkutanda bu gerçekliktir. Türkiye’de yoksulluk, hayat pahalılığı, ekonomik sorunlar ve işsizlik günden güne büyüyor ve mevcut rejiminde bu sorunlara çare olmasına imkan yoktur.
Türkiye halkı, bütün bu sorunların bir rejim sorunu olduğunu ve ancak bir köklü değişimle çözüleceğini anlamaya başlıyor. Düzen partilerinin içi boş klasik vaatlerine artık Türkiye halkı da inanmıyor. Kapitalist düzen partilerinin rant partileri olduğunu anlıyorlar artık. İşte HDP bu koşullarda büyük bir toplumsal güç haline geliyor. Damlaya damlaya göl olur misali, HDP, damlaya damlaya büyüdü. Demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren her parti bedeller verir ama, dünyada HDP kadar bedel veren, şehit veren başka bir parti inanınki bulunmaz. HDP dünyada, her yönden en çok bedeli veren partidir diyebiliriz. HDP kolay kazanılmadı, kolayda kaybolmaz. HDP’nin ideolojik kökleri çok derinlerdedir. Anadolu-Mezopotamya topraklarının demokrasi mücadelesi-geleneği çok eskilere dayanıyor. İşte HDP’nin gücü, onlarca, hatta yüzlerce yıllık demokrasi mücadelesinden geliyor.
Şeyh Bedrettinler, Pir Sultanlar, Mustafa Suphiler, Nazımlar, Sabahattin Aliler, Kemal Pirler, Haki Karerler, Mazlum Doğanlar, Mahsum Korkmazlar, ve daha niceleri, bu demokrasi mücadelesinin sağlam kökleridirler. Bu açıdan, HDP, halkların partisi ve demokrasinin gücü olmayı başarmıştır. Gün gelecek, HDP Türkiye’yi demokrasinin, özgürlüğün ve halkların kardeşliğinin bahçesi yapacaktır. Bu özgür bahçede Kürdistan olacak, halklar barış içinde yaşayacaklar. Kapitalizmin ve katı ulus devletin bataklığında tanınmaz hale gelenler, Kürtleri hala 70 yıl önceki Kürtler sanıyorlar. Bazı aklı eksikler, Kürtleri HDP’den kurtarmak gerekiyor diyorlar. Sanki HDP bir mafya örgütüdür ve Kürtleri esir almış da, Kürtler de bu esaretten kurtulmak istiyormuş gibi konuşuyorlar. Kürtler HDP’de kendilerini görüyorlar. Kürtler demokrasinin ve özgürlüğün özlemi ve hasreti içindeler ve bunun mücadelesini her bedeli vererek yürütüyor.
Yani Kürtler değiştiler, kendilerini keşfettiler, kendilerini buldular. Ama Kürt inkarcı zihniyeti, Kürtlerin bu hakikatini kabullenemiyor. Yani Kütlerin demokrasi mücadelesi verdiklerini kabullenemiyorlar, kabul etmek istemiyorlar. Bundan dolayı, HDP ile Kürtler arasına mesafe koymaya çalışıyorlar, HDP’yi Kürtlerden ve demokrasi isteyen herkesten koparmaya çalışıyorlar ve yalnızlaştırmak istiyorlar. Yani Kürtlere, gelin eski Kürtler olun, kendinizi inkar edin, düzen partilerine oy verin, inkarcı rejimin etkisinde kalın, asimile olun diyorlar. Ama Kürtler kendi ulusal kimliklerini keşfettiler ve bunu halkların kardeşliği temelinde yaşamsallaştırmak istiyorlar. Kürtler, Türkiye halkı, ezilenler, demokrasi güçleri olduğu sürece, HDP daha çok güçlenerek demokratik yaşamın kendisi olacak ve kapitalist düzen partilerini hak ettikleri çöplüğe atacak. Bu açıdan kimse, Kürtlere akıl vermeye kalkmasınlar, Kürtlerin hangi partiye oy verip vermeyeceklerini tartışmasınlar. Bu tartışmalar işe yaramaz. Kürtler, demokratik ulus paradigmasıyla Türkiye’yi demokratikleştirmeye kararlılar ve bunu HDP ile başaracaklar.