Hebûn’un hikayesi – Rohat BARAN

0
882

Komutan Hebûn, 2005 yılında tanıştığım Rojavayê Kurdistan’ın Dêrîk şehrinden bir kadın gerilla. Gördüğüm kadın gerillaların içinde neredeyse en uzun boylulardan biriydi. Edebi metinlerde ya da romanlarda geçen selvi boy var ya, o tam da öyle bir yapıya sahipti. Tanıştığımda 20 yaşındaydı. Uzun, kara saçları belini de geçiyordu. Buğday ülkesinde doğmanın, büyümenin de vermiş olduğu kavurganlıkla yağız ve kuvvetli biriydi. Kalemle çekilmiş gibi kara kaşları, zeytin tanesi gibi kara gözleri vardı. Bir kilometre uzaklıktan bile görülse yapısıyla Kürt kadını olduğunu gösteriyordu. Heybetli, başı dik yürür, başı dik dünyaya bakardı. Binlerce yıldır savaşın yaşandığı coğrafyada çekilmiş acıların mizacında oluşturduğu direngenlik ve mücadelecilik yanında ruhu gibi narin bir yapısı da vardı.

Hebûn’un en büyük hobisi voleybol oynamaktı. Bir keresinde o oynarken izleme fırsatım oldu. Hakkını verme diye bir tabir var ya, gerçekten de oyunun hakkını veriyordu. Arkadaşlarını oyun kurmaya motive etmek ve kolektif ruhla zafer kazanmak için çırpınıp duruyordu. “Oyunda zafer birlikle gelir. Herkes rolünü oynamalı, ama yekvücut, yani bir güç olarak hareket etmeli. O zaman güçlü olunur ve başarı kazanılır” diyordu. Kişiliği oyunda da kendini görünür kılıyordu, akışkandı, cıva gibi yerinde duramıyordu, yaşam doluydu. Yaşamı değerli ve anlamlı görüyordu, ama onu yaratma mücadelesini yürütmeyi daha fazla önemsiyordu ve esas olarak bu konu üzerinde duruyordu. Bu inanç, irade ve kararlılıkla yaklaştığı ve elini attığı her işi severek yaptığı için sonuçta her zaman başarılı oluyordu. Tıpkı voleybol oyunundaki gibi yaşam ve mücadele felsefesi de herkesin kendi özüyle var olduğu, ama bunun bir sinerjiye dönüşmesi için bir olmak gerektiği, yönündeydi. “Zafer böyle kazanılır, başarının sırrı buradadır. Bunun için her ne kadar aynı yaşam felsefesi benimsense de bu felsefeyi aktif kılacak öncü kişilikler gerekir. Herkes doğruyu söyleyebilir, doğru bilgiye sahip olabilir, ama doğru bilgiyle doğru eylemi gerçekleştirecek irade ve öncü olmadı mı, onun ne anlamı var ki” diyordu.

Gerçekten de günümüzde insanlar artık her türlü bilgiyi edinebiliyorlar, internette, sanal âlemde bir tuşa basıp her şeyin şeceresi hakkında gerekli gereksiz bilgi yığınları önüne çıkıyor. Ama bunun yanında bu bilgi birikimiyle insanlar Sokrates’in “doğru bilgi doğru eylemi gerçekleştirir” ahlakının neresindedir diye sorgulanırsa cevap sadece çöküntü olur. Çünkü bu sistem diğer yandan bilginin, sözcüğün, anlamın gücünü de tüketmiştir. Olguculuğun her şeye dışarıdan bakan, gözlemleyen ve üçüncü göz olan hali herkese sirayet etmiştir. Halbuki bir de yönlendiren, sürükleyen, yol açan öncü güç olma gerçekliği bulunmaktadır.

PKK ortaya çıktığı süreçte çok hızlı gelişmesini, büyümesini ve toplumun onları sahiplenmesini temel bir konuya dayandırıyor. İnsanlar ne dediğimize değil, nasıl yaşadığımıza bakıyorlardı, diyor. Dediklerimiz ve yaptıklarımızın örtüştüğünü gördükçe bizi daha fazla sahipleniyorlardı ve kapılarını bizlere açıyorlardı. Gelişme diyalektiği, halkın partisi olma, halklaşma böyle gerçekleşmiş.

2014 yılında Kobanê’nin özgürleştirildiği günlerde ekranlarda tanıdık bir yüz gördüm; Hebûn! Kobanê’de insanlık dışı çete güç DAİŞ’e karşı yürütülen mücadelenin komutanlığını yapıyor. Düştü düşecek denilen yer mikroplardan arındırılıyordu. Bir elinde cihazı (telsiz), bir elinde keleşi aynı heybetle yürüyor ve savaşı koordine ediyordu. Aradan geçen uzun yıllar yüzündeki hatların daha belirginleşmesini sağlamış ve hoş bir olgunluk ortaya çıkarmıştı. Ruhu aynı görünüyordu, moral aynı, heyecan aynı, coşku aynı, ilk gördüğüm günkü gibi sapa sağlam duruyordu. Meğer daha sonra uzun yıllar Bakurê Kurdistan’ın Serhat alanında gerillalık yapmış. Tam emin değilim, ama uzun bir zamandan sonra kadın gerillaların üslenmesi Komutan Hebûn’la başlamış. Bazı adımlar atıldığını gördükten sonra sürekli özlemini duyduğu Botan’a gitmiş. Orada da bir dönem kaldıktan sonra Kobanê’de ihtiyaç olduğunu düşünmüş ve raxtını-silahını alıp Kobanê Direnişine katılmış ve Kobanê’nin özgürleştirilmesinde üzerine düşeni yapmış.

Aradan birkaç gün geçmemişti ki, ajanslarda o tanıdık simayı bir kez daha gördüm. Onun resmi, alt tarafında da “…DAİŞ’e karşı yürütülen mücadelede Komutan Hebûn’u şehit verdik…” cümlesi. Tabii ki ilki değildi, sonuncusu da olmayacaktı, bunu biliyordum, ama yüreğimi dağladı.

Şehid Hebûn niye ya da neden aklıma geldi onu ifade edeyim. Bu yazı 8 Mart’ta yazıldı. Yani Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde. Televizyonlarda YPG’li komutanların, YJA Star’lı kadın gerillaların, yine Kürt analarının ve tüm kadınların konuşmalarını, coşkularını görünce aklıma Komutan Hebûn ve bana anlatmış olduğu hikaye geldi. Bu yazı vesilesiyle hem Hebûn şahsında Kürt kadınının geldiği düzeyini paylaşmak istedim.

Bir 8 Mart günü Zagroslarda bir birim kadın gerilla kendi arasında kutlama yapmak istiyor. Hebûn birimin komutanı. Rojhilatê Kurdistan’ın Makû şehrinden yeni katılan Rojîn, erkek egemen anlayışla şekillenen ve hüküm süren sistemdeki kadın ve erkeğin içinde bulunmuş olduğu sosyolojik yapıyla Önder Apo’nun geliştirmiş olduğu kadın özgürlük çizgisi temelinde şekillenen kadın ve erkek gerçekliğini görmüş ve şok olmuş. Sistemde kadının gözleri kör ediliyor. Evet, kadının evinden çıkmasına bile izin verilmiyor. Erkek ne diyorsa o oluyor. Ama burada öyle değil. Yine televizyonlardan izlediğim kadarıyla kapitalist modernite de çarpık özgürlük anlayışıyla insanları değersiz kılıyor ve sahte özgürlük anlayışlarıyla şekillendiriyor. İnsanların zihnini bulandırıyor; özgürlüğü sanki istediğin her şeyi yapmak olarak ortaya koyarak aslında anlam yitiminin gerçekleşmesini sağlıyor. Özgürlüğün içini boşaltıyor. Ama burada öyle değil, kadın örgütlü güçtür. Hep PKK kadın partisidir deniyordu, bunun ne anlama geldiğinin tam farkında değildim, ancak yaşarken fark ettim. Önemli olan irade olmaktır, irade oldu mu insan özgürlük yolunda öneli bir adım atılmış oluyor. Yaşamı kuran, renklendiren ve yön veren biziz. Haksızlığı kabul etmiyoruz ve öz savunma gücümüzle buna karşı durabiliyoruz. Bunu artık tüm dünya da daha fazla görüyor…

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlanıyor. 8 Mart Kürt kadınları başta olmak üzere tüm kadınlara kutlu olsun. Dünyanın her yerinde kutlamalar yapılıyor, ama hiçbiri Kürdistan’daki kadar güzel değil. Hiçbiri Kürdistan’daki kadar heyecanlı, coşkulu, umutlu ve özgürlük değerleriyle yüklü değil. Çünkü bugün Hebûn ve Rojîn gibi gerillaların verdiği emek ve bedellerle bugünkü düzeye ulaşmıştır. Tüm Kürtler de bu evlatlarının yarattığı değerleri sahiplenmeli ve daha da coşkulu hale getirmelidir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz