Heftanîn heft reng e!

0
860

Bir şikeftin içerisinde aylarca, yoldaş sesinden Heftanîn’in heft renk olduğunu dinledim. O türküyü söylediğinin her defasında sesi, yüreğimdeki özlemlere, acılara dokunur, sevgileri çağırırdı. Bir tesadüf mü demeliyim yoksa devrim mücadelesinin dört bir yanda yürütülüyor olmasının güzelliği mi bilemiyorum, heft rengin içerisinde buldum kendimi.

İMERA FERA YEŞİLGÖZ (*)

Heftanîn; örgütümüzün Komutan Ulaş Adalı’nın öncülüğünde, Mehmet Ali yoldaşın komutanlığında, Bayram Ali yoldaşımızın savaş gücünü oluşturduğu Birleşik Özgürlük Güçleri Rasih Kurtuluş Müfrezesinin ilk üstlenme yeri olması nedeniyle tarihi ve manevi öneme sahip. Yoldaşlarımızın ardından DKP/BÖG ve HBDH savaşçısı olarak Heftanîn’e gelmek şahsım adına büyük bir onurdu.

Her tepesi bir renge karşılık gelen Heftanîn’in en yüksek tepesinden, Xantur’dan komşu oldu gözlerime Cudi dağları. Özgürlük gerillalarının destanlar yazdığı Cudi dağları tüm heybetiyle karşımdaydı. Elimde Komutan Ulaş Adalı’nın silahı, selam duruyorum Cudi’ye.

Her Heftanîn gerillasının gönlünde yatan yerdir Xantur. Suyunu yağmurdan, meyveni ağaçtan toplarsın. Güneş kendini Xantur’un üzerinden yükseltir, ay ve yıldızlar en parlak ışıklarını Xantur’a verir.

Xantur’un patikaları zahmettir yürümesini bilmezsen. Rüzgarı üşütür sığınacağın bir kaya olmazsa. Yüksekliği başını döndürür, ayağını sağlam basmaszan. İşte bundandır ki Xantur’un yoldaşlığı bambaşkadır. Yoldaşına yalnızca ellerinle değil, yüreğinle tutunursun.

Dik mi dik bir patikayla başlar zirveye yolculuğumuz. Terimizle sulamak ister toprağını. Gerilla yürür, toprak ıslanır, yeşillenir, çiçek çiçek olur adım atılan her yer. Dönüp baktığımızda arkamıza anlarız yerden ne kadar yükseldiğimizi, göğe ne denli yaklaştığımızı. Yorulunca yoldaşların sofrasında soluk alırız. Benim gibi Xantur’a yeni gelenler “daha ne kadar çıkabiliriz” diye düşünürken, gabardinlerimizdeki ter kurumadan daha patikalara düşeriz yeniden. Yolumuza arkadaş olan yoldaşlar gerek moral güçleriyle, gerekse arazi hakimiyetleriyle güzelce yürütürler yolu.

Güneş dağların arasına sokulmaya başlamıştı bardakta uzatılan suyu içtiğimizde. Kısa bir tanışmanın ardından yeryüzü sofrasına oturmuştuk. Sofrada kimler yoktu ki… Şehit Goran, Şehit Rüstem, Şehit Xabur, Şehit Rojin ve daha onlarca yürekleri zafere sevdalanmış yoldaş. Sofradan kalkarken yılların samimiyetinin dakikalarda gerçekleşen inşasının hayretini ve sevincini duyumsuyorum içimde.

Yeri toprağın örttüğü her yer gerillanın yatağıdır. Uzatıyoruz kendimizi boylu boyunca. Uyuduğum yerin karşısına düşen Siyahkaya (Kirya Reş) karakolunu tanıyorum. Yıllar önce de beni uykusuz bıraktığı olmuştu. Obüs, havan atışları, tank sesleri arasında kapatıyoruz gözlerimizi.

Geceden sabaha Xantur gerillası oluyorum. Öyle ki Xantur hemen içine alıveriyor gerillayı. Gerilla da sarılıyor toprağına, taşına, ağacına tutunuyor.

Günler ilerliyor, yaşamımızla her an biraz daha yaklaştığımızı hissediyoruz zafere.

Çocukluğumuzda gökyüzünde kuşlardan başka şeylerin de uçabildiğini anne-babamızdan öğrenmiştik. Uçak demişlerdi adına. Ne zaman uçak görsek el sallardık içerisindeki insanların da bizi gördüğüne inanarak. Hatta gözümüzden kaybedene değin peşinden koşturduğumuz da olurdu.

Türkiye metropollerinde yaşayan bir aile olduğumuzdan olsa gerek, uçaklardan bomba atıldığını söylemeyi gerekli görmemişlerdi şüphesiz. Oysa Kürdistanlı çocuklar daha oyun yaşlarında öğrenirlerdi bunu. Roboskî’de olduğu gibi ailesini uçak saldırılarıyla kaybeden binlerce çocuk vardır.

Xantur’da henüz haftam dolmamıştı, içinde bomba taşıyan uçaklar saçtılar zulümlerini kalplerimizin en orta yerine. Zafer işareti yaptığı parmaklarıyla ardımızdan el sallayan Baz yoldaş, gözlerinin yeşilini dallara veren Zilan yoldaş, füzesiyle düşmanın cephaneliğini imha eden Havin yoldaş, mücadelenin sorumluluklarını en önde üstlenen Neval ve Aryen yoldaşlar saçılan zulümle ölümsüzleşirken, bedenlerimizin yanı sıra, yüreklerimizde acının basıncıyla savruldu. Geldiğim günde ki sayımızdan beş eksilmiştik, daha sönmemişti ki ateşleri, Gelhat yoldaşın soluğu da Xantur’un esintisine karışıyor.

Tarihlerden 23 Ağustos 2019. AKP-MHP faşizmi, Heftanîn’e yönelik işgal operasyonu başlattı. Özgürlük gerillaları, T.C faşizminin işgal operasyonlarına, Cenga Heftanîn Devrimci Hamlesi ile karşılık verdi. 23 Ağustos 2019 tarihinden bu yana Heftanîn’in her tepesinde destansı direnişler yaratıldı. İşgalci Türk ordusuna özgürlük gerillaları darbe üstüne darbe vurdu. Faşizmin “güvendiği” teknik gücü, Rüstem yoldaşın fedai direnişi, esmer yoldaşın cüretiyle yerle bir edildi. İşgalci kaplanların bacakları kırıldı, pençeleri söküldü. Özgürlük gerillaları ateş kuşları olup gökyüzünde uçmakta.

Heval Rüstem, bilinçte ve eylemde zafere adanmış bir gerilla. Kavgada tereddütsüz bir savaşçı. Yoldaşının yanında sarsılmaz bir güven. Faşizme sıkılan zafer mermisi. Rüstem yoldaş, özgürlüğe kanat açan bir ateş kuşu.

Bir hava saldırısı sonucu yaralanmıştı. Metrelerle sınırlı mesafeyi aşıp yanına varmamız saatlerimizi almıştı. Her iki bacağında da yaraları vardı ve fazla kan kaybetmişti. Yine de “yoldaşlarıma yük olmak istemiyorum” dedi. Yapılan tüm konuşmalar Rüstem yoldaşı ikna etmeye yetmedi. Rüstem yoldaş, iradesini, bedeninde kalan gücünün son demleriyle birleştirdi ve yürüdü. Yaralarını sarmaya başladık. Yaralarını sarıyorduk, ama bizi kendisiyle meşgul ettiğini düşünerek Rüstem yoldaş yaralanmış olmaktan utanıyor gibiydi. Mütevazılık bir duruştu Heval Rüstem’de. Hızlıca iyileşti ve yeniden operasyonlara dahil oldu. Düşman Xantur’a geldiğinde en önde savaşa durdu. Yine yaralanıyor Heval Rüstem. Bu defa yanındaki yoldaşının sırtında geliyorlar bir yere kadar. Daha sonra indirmesini istiyor kendisini. Son kurşununa kadar çatışıyor. Yaralı olarak teslim almak istiyor düşman Rüstem yoldaşı. Ve tam da orada Beritanlaşıyor, Axinleşiyor Heval Rustem. Xantur’un fedaisi oluyor, gerisinde görkemli bir direniş bırakarak, yüreklerimize yoldaşlığını katarak.

Yaşamın coşkusu, gençliğin enerjisi bambaşka bir hal alıyordu Heval Çekdar’da. Öğrenme isteği ile dopdoluydu. Bir eğitim devresi tamamladık birlikte. Hiçbirimiz Çekdar yoldaş gibi tutkulu değildik. Derslerde en çok soruyu soranımız, tartışmalarda en önce söz alanımızdı. Genç sesiyle en güzel devrim türkülerini yoldaşları için söyledi. Mücadelenin her alanına ilgiliydi. Yağmur, kar, rüzgar demeden tüm görevlere en önce gitti. Çalışkandı. Şikeft çalışması ağırdır, Çekdar yoldaş tüm gücüyle, tükenmeyen enerjisiyle çalıştı. Heval Çekdar bu özelliklerini savaşçılığıyla harmanlamayı bilmiş bir gerilla idi. Soluksuz bir savaşımın sürdürücüsü oldu. Düşmanı mevzide de fikirde de yenebilen yenilmez bir özgürlük savaşçısı oldu.

Heval Rojin, kız kardeşim, yoldaşım, fedailik bir özdür. Bu özün yaratıcısı ve taşıyıcısı olabilmek, tüm varlığıyla devrime adanmış bir ruh gerektirir. Devrimci ruh, yaşamımızı ve savaşımımızı örgütler. Rojin Dilbirin, yaşamıyla, savaşımıyla, yoldaşlığıyla devrimci bir kadın. Kendisini sistem içine, gelenekselliğe hapsetmeye çalışan aileye gerçekleştirilen karşı çıkışın ardından, Kürdistan dağlarında kadınların kurtuluşunun eylemi. Uzunca saçları, sımsıcak gülüşü, cüretkâr devrimciliği zaferimizin ihtişamının iz düşümü. “Yaşanan her ölüm erkendir” diyor şair. Şair bu dizeyi, yaşadığı hangi ölümden sonra yazmış bilmiyorum, fakat ben, Rojin ölümsüzleştikten sonra ezberledim. Yetmedi zaman yoldaşlığımıza. Yağmurlar dinmemişti henüz, kar düşmemişti Xantur’a. Yoldaşını kurtarabilme ihtimalinin peşinden koştu Rojin. Kendini bir saniye olsun düşünmeden koştu. Birkaç adım atmıştı henüz, düştü. Bir an olsun aklıma ölüm gelmemişti. Yaşayacaktı. Çünkü Rojin yeni yaşamın adıydı. Müdahale etmeye çalışıyordum, düştüm. Gözlerimi açtığımda, öğrendiğim güneşten sıcak, yıldızlardan aydınlık olan yoldaşımın ölümsüzleştiği oldu. Ardından cephe komutanımız, silahını verdiğinde hissettiğim onuru tarif edebilmemin imkanı yok.

Rojin, yaptığı devrimci atılım ile kadınların kurtuluş kavgasının mor bayrağı oldu. Yaşamıyla, savaşımıyla, yoldaşlığıyla 2017 yılında üç yoldaşıyla birlikte Dar Azza ‘da ölümsüzleşen Kadın Özgürlük Gücü savaşçısı Zahide (Asiye Özlahlan) yoldaşa öyle yakındı ki, günler içerisinde yaşamımın en güzel değeri olmuştu. Rojin, okumaya olan ilgisiyle, savaşta üstlenmek istediği sorumlulukla, sürece cevap olma isteği ile tıpkı Zahide yoldaş gibi capcanlıydı. Yılgınlık nedir bilmez, devrimcinin silahının her şeyden evvel cüret olduğunu pratiğiyle gösterirdi. Yağan yağmurdan topladığımız su ile çay demler, bir kayanın üzerinden zaferimizi düşlerdik. Ve şimdi Rojin ile yoldaşlığımızdan bana kalan zafer düşlerimiz ve zaferimize değin vereceğimiz kavgamızın sözüdür.

Xantur mücadele yaşamımın en öğretici alanlarından biri oldu. Halkların Birleşik Devrim Hareketi’nin mücadele çizgisinin eylemleştiği yerlerden biri oldu. Sade bir devrimci dayanışmanın ötesinde, siper yoldaşlığının inşasıdır Xantur. Stratejik ittifakın mevzisidir. Xantur, komutanlarım, yoldaşlarım mücadelemi daha da ileri taşımışlardır. Yoldaşlığımızda açığa çıkan devrimci değerler daha yetkin bir zafer gerillası olmamız yolunda gücümüz olacaktır. Bu ölümsüzleşen yoldaşlarımıza, geride kalan bizlerin devrim ve yoldaşlık görevidir.

Cengel Heftanîn Direnişi Amaralar’dan Rubarlar’a, Zelaller’den Xaburlar’a özgürlük gerillalarının savaşıyla var oldu. Bu savaşımda bedel ödemekten çekinmiyoruz. Zaferimizin, görkemli direnişler ile kazanılacağını iyi biliyoruz. Bu uğurda, ölümsüzleşen her bir yoldaşımızın direnişiyle, zaferimizin kesinliğine duyduğumuz inanç büyümektedir. İnancımız dağlarda, şehirlerde ve bulunduğumuz her alan da düşman mevzilerinde patlayacak olan bombalarımızdır, kurşunlarımızdır. Zafere kadar hep birlikte!

(*)DKP/BÖG gerillası

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz