HPG Basın İrtibat Merkezi şehit gerillalara ilişkin şunları belirtti.
“Partimiz PKK’nin öncü ve fedai militanlarından Wan Eyaleti Komutanı Gever Zafer yoldaşımız ve beraberindeki Andok Tendurek yoldaşımız, 28 Ekim 2018 günü Wan Eyaleti’nin Kato Ortê alanında gerçekleşen hava saldırısı sonucu şehadete ulaştı. Yiğit komutanımız Gever Zafer yoldaşı ve Apocu fedai militan Andok Tendurek yoldaşımızı şehadetlerinin yıl dönümünde saygı ve minnetle anıyoruz.
Gever yoldaşımız, asaleti, yiğitliği ve yurtseverliği ile bilinen kadim Gewdan aşiretinin bir evladı olarak gerilla saflarına katıldı. Gever yoldaşımız, 1993 yılında başlattığı özgürlük yürüyüşünü Zagroslar’dan Botan’a, Kelareş’ten Qendîl’e, Xakurkê ve Xinêre’den, Metîna, Heftanîn ve Wan Eyaleti’ne kadar 25 yıl boyunca kesintisiz bir biçimde sürdürdü. Gever yoldaşımız, hem işbirlikçi ihanetçiler hem de işgalciler ile girdiği çatışmalarda 3 kez ağır yaralanmasına, birçok imkansızlık ve zorluklarla yüz yüze gelmesine rağmen mücadelesini soluksuzca sürdürdü. Bakur’da ve Zap’taki savaşta unutulmaz bir biçimde rol oynayan, birçok başarılı eylem ve devrimci operasyonu gerçekleştiren yiğit ve kararlı bir komutandı. Cesareti ve savaşkanlığıyla tam bir kahramandı. Savaşçılıktan başlayarak manga, takım, bölük, tabur ve eyalet komutanlığına kadar her düzeyde görev üstlenen fedai bir devrimciydi. Kürt halkının bozulmamış kadim kültürünü barındıran Gewdan aşiretinin yiğitliğini kendi şahsında Apocu ideoloji ile harmanlayıp çağdaş bir formasyona kavuşturarak, halkımızın özgürlük mücadelesine büyük katkılar sağlayan Apocu bir komutandı. Gever yoldaşımızın 25 yıllık destansı özgürlük yürüyüşü başta Gewdan aşiretinin yiğit gençleri olmak üzere tüm Kürt gençleri ve biz yoldaşları tarafından örnek alınacak, anısı mücadelemizde daima yaşatılacak ve amaçları mutlaka başarılacaktır.
Serhed halkımızın değerli evladı, Apocu militan Andok Tendurek yoldaşımız, doğup büyüdüğü coğrafyanın kapitalist sisteme bulaşmayan dürüstlüğünü, fedakarlığını ve saflığını kişiliğinde temsil ederek katıldığı özgürlük saflarında kendisini Apocu felsefe ile donatarak bir hakikat savaşçısı olmayı başardı. Gerilla saflarına katıldığı andan itibaren canlı, coşkulu ve amacına olan bağlılığın verdiği heyecanla her çalışmaya koşan yoldaşımız, yetkin bir özgürlük gerillası olarak halkımıza karşı dönem görev ve sorumluluklarını yerine getirerek tüm Kürt gençliğinin örnek alması gereken bir militan haline geldi. Savaşın en zorlu döneminde katıldığı özgürlük mücadelesinde cesareti ile tanınan Andok yoldaşımız, on yıllardır halkımıza karşı soykırım suçu işleyen sömürgeci Türk devletine karşı mücadeleyi, yıllarca direnen halkımıza ödenmesi gereken bir borç olarak gördü ve her onurlu Kürt genci gibi son nefesine kadar fedaice savaşarak halkımıza layık oldu ve mücadele tarihimizdeki yerini aldı. Yoldaşları olarak Andok yoldaşımızın mücadelesine bağlı olacağımızın ve hayallerini gerçekleştireceğimizin sözünü yineliyoruz.
Başta şehit yoldaşlarımızın değerli ailelerine, yurtsever Gewdan aşiretine, Çildêran ve tüm yurtsever Kurdistan halkına başsağlığı diliyoruz. Şehitlerimizin anısını yaşatma ve amaçlarını başarma sözümüzü yineliyoruz.
Şehadete ulaşan yoldaşlarımızın kimlik bilgileri şöyledir:
Kod Adı: Gever Zafer Adı Soyadı: Ali Bor Doğum Yeri: Feraşîn Anne – Baba Adı: Sinem – Mehmet Şehadet Tarihi ve Yeri: 28 Ekim 2018 / Kato |
Kod Adı: Andok Tendurek Adı Soyadı: Mîrhac Karakuş Doğum Yeri: Wan Anne – Baba Adı: Gülçin – Kemal Şehadet Tarihi ve Yeri: 28 Ekim 2018 / Kato |
GEVER ZAFER
Gever yoldaşımız, PKK saflarına katıldıktan sonra kendisini eğitip yetkinleştiren, ideolojide derinleşen, tarih ve toplum bilinci yüksek bir komutanımızdı. Gever yoldaşımız, partimiz PKK’ye yazdığı kapsamlı bir raporda içinden geldiği toplumu, özelliklerini, kişiliğini ve pratiğini çok özlü cümleler ile kaleme almıştır. Gever yoldaşımızı, kendi kalemi ve kelamıyla kendisini şu sözlerle tanıtmıştır:
‘’Aşiretimiz, Ertûş aşiret konfederasyonuna bağlı Gewdan aşiretidir. Ertûş aşireti 12 aşiretten oluşmakta, Wan ve Colemêrg bölgesine konumlanmıştır. Geçmişte gelişen birçok isyana destek vermiş, Kürtçü kimliği ön planda olan örgütlerle ilişkilenmiştir. Gewdan aşireti genelde yakın akrabalardan oluşup sıkı bir bağ içerisindedir. Ailem bu aşiretin önde gelenlerindendir ve sözü aşiret içerisinde geçmektedir. Kurdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi’nin gelişimiyle birlikte Kurdistan genelinde olduğu gibi mensup olduğum aşiret de birçok yönüyle değişmiştir. PKK hareketinin gelişimiyle birlikte büyük yeniliklere gidilmiştir. Daha önce başkaları için çalışan ve devlet oyunlarına gelen aşiret ve aile yapısı, günümüzde kendisi için var olan, yurtseverleşen ve ulusallaşan ileri bir düzeye ulaşmıştır.
Ailemiz Feraşînli’dir. Ben de ailenin beşinci çocuğu olarak Feraşîn’de doğdum. Daha sonra hem aşiretler arası çelişki ve kavgalar hem de düşmanın Kurdistan’daki köyleri yakması sonucunda Feraşîn’den Gever ilçe merkezine göç etmek zorunda kaldık. Ailemin Gever’e yerleşmesinden dolayı ilk şekillenmemi burada aldım. Gever, coğrafik olarak insanlığın ilk yerleşim alanlarından, uygarlığa beşiklik eden, Zagros dağ silsilesinin eteklerinde bulunan geniş ovalık bir araziye kurulmuştur. Ovanın dört bir tarafındaki yüksek dağlar tüm heybetiyle ovanın nöbetini tutuyorlarmış gibi dimdik beklemektedirler. Güneyde Cilo dağları, doğusunda Zagros dağlarının uzantıları bulunmaktadır. Bunlar ovanın etrafında daire çizerek birleşmektedir. Çocukluğum böylesi bir coğrafyada geçti.
Benden büyük kardeşlerim okul okumadıkları ve ailede okulu ilk okuyacak biri olduğum için ilgiyle büyütüldüm. Sevilen ve hoşgörülü biri olduğum söylenirdi. Türkçe ile ilk kez okula gittiğimde tanıştım ve orada öğrendim. Ailenin de beklentisi olduğu için çalışkanlığımla öne çıktım, okula ciddi yaklaştım, öğretmenlerim ve arkadaşlarım tarafından sevilen biri haline geldim. Ancak ilk okulu bitirdikten çocukluk ve doğal toplum ortamı bana daha çekici geldi ve okulu bıraktım. Kendi ayaklarım üzerinde durup bazı işlerde çalıştım, bu da beraberinde kişiliğimde bir olgunlaşmayı yarattı.
Büyüdüğüm yıllarda Gever’de PKK hareketi dışında başka bir akım ve ideoloji olduğunu hatırlamıyorum. PKK ideolojisi, verdiği savaş halk içerisinde konuşuluyordu. Devlet baskısından dolayı gizlice konuşulan bir konuydu. Kurdistan için verilen bir mücadele olduğunu biliyordum. 1989 ve 1990’dan sonra gerilla savaşının tüm bölgeyi kapsaması, serhildanların her yerde yaygınlaşması ve yakın çevremden gerillaya katılımların olması beni bir arayışa götürdü. Arkadaşlarla birkaç kez karşılaşma imkanı bulduğumda kurduğum diyalog ve sohbetler beni etkiledi. Yakın arkadaşlarımın Partiye katılması, gerillaları gördüğümde genç, korkusuz ve savaşkan olmaları, düşmanı vurmaları gerillaya katılma kararını vermemde etkili oldu. Bu temelde 1993 yılının ilkbaharında 20 kişilik bir arkadaş grubuyla Zagroslar’da gerillaya katıldım.
Duygusal olarak etkilenerek yaptığım katılımdan dolayı ilk başlarda çok heyecanlıydım. İlk eğitimimi almak için Xakurkê’ye geçtim. Askeri eğitimlere severek katılıyor, arkadaşların hal, hareket, davranış ve konuşmaları beni etkiliyor, olgunlaştırıyordu. İlk pratiğime Gerdiyan alanında 1994 yılı sonlarında bir bölükte başladım. Eski ve tecrübeli arkadaşlardan oluşan bu ARGK bölüğü ile kısa sürede kaynaştım. 1995 yılı ortalarında KDP ile savaş durumu gelişti, o süreçte ben de manga komutan yardımcısı olarak görev aldım. KDP’nin haince yaptığı saldırı ve çatışmalarda her iki ayağımdan parça alarak yaralandım. 1995 yılı sonunda Xakurkê’de 3 aylık bir ideolojik eğitim gördük ve 1996 baharında Elbak (Başkale) alanına düzenlemem oldu ve burada pratiğe başladım. Çok ciddi zorlanmalar olsa da bunların üstesinden geldim ve 1997’de manga komutanlığı görevine atandım. Üç yıl boyunca Botan’ın Colemêrg ve Elbak alanlarında faaliyet yürüttüm.
1998 yılı baharında Wan’ın Payîzava ilçesindeki bir karakol baskınında iki ayağımdan 6 mermi alarak yaralandım. Tedavi amacıyla Kelareş eyaletine geçtim. Burada hem tedavi gördüm, hem de gerillaya yeni katılan arkadaşların eğitimine yardımcı oluyordum. 1999 yılındaki geri çekilme süreciyle birlikte Qendîl alanına geçtim ve ideolojik eğitim gördükten sonra Şehîdan bölgesinde takım komutanı olarak görev üstlendim. İki yıl boyunca bu görevi sürdürdüm.’’
Gever yoldaşımız, Zagroslar’dan Botan ve Medya Savunma Alanları’na kadar 9 yıl boyunca soluksuz bir biçimde işgalciliğe ve ihanete karşı savaşarak, iki kez yaralanarak kesintisiz mücadele etti. Mücadele tarihimizin zorlu süreçlerini ifade eden bu yıllarda, Gever yoldaşımız azmi, çabası, cesareti, kararlılığı ve korkusuzluğuyla sayısız eylem ve çatışmaya katıldı. Bu çetin süreçten engin tecrübeler edindi. 2002 yılında Mazlum Doğan Parti Merkez Okulu’ndaki eğitim sürecine dahil olarak hem bu engin tecrübelerini yoldaşlarıyla paylaşmaya, pratiğinin muhasebesini yapmaya ve en önemlisi de PKK’de yaşanan paradigma değişimini Rêber Apo’nun savunmaları ışığında güçlü özümsemeye çalıştı. Uluslararası hegemonik güçlerin, bölge ulus-devletlerinin ve onların işbirlikçisi hainlerin PKK’ye ömür biçtiği, dağılacağı günü iple çektiği, PKK değerlerini gasp ve talan etmek için alçakça pusuda beklediği, içimizdeki hain tasfiyecilerin de tüm bunlara çanak tuttuğu bir süreçte Gever yoldaşımız, Rêber Apo ve şehitlere olan büyük bağlılığıyla Apocu çizgide ısrar eden bir militan ve komutan oldu. Bir çizgi devrimci olan Gever yoldaşımız, Önderliğimizin savunmaları ışığında çok güçlü ve tarihi bir kişilik muhasebesi yaparak adeta kendisini şekillendirdi. Gever yoldaşımız, bu eğitim sürecindeki yoğunlaşmasını, iddia ve kararlılık düzeyini şu sözlerle ifade etmektedir:
‘’Önderliğe bağlılık ve en doğru yaklaşım her şeyden önce Önderlik savunmalarını anlamak ve ideolojik anlamda bir derinliği sağlayıp yaşamda, ruhta, duyguda ve düşüncede anı anına yaşayarak olur. Mücadelesine ve yarattığı değerlere sahip çıkıp onu koruyarak, felsefik bakış açısını bilince çıkartarak, o doğrultuda hareket ederek Önderliğe bağlı olunur. Parti kadrosu, Parti gerçeklerini tanımalı, teoriye dayanarak pratik içerisinde anlam ve esaslara göre yürümeli, bunun için tüm çabasını sarf etmelidir. Bağlı ve dürüst olmalı, kendinde zihniyet ve vicdan devrimi yapmalıdır. Bir Apocu militan olarak yeni sürece katılmaya hazırım. Özelikle gördüğüm eğitimle iddia ve kararlılığımı daha da geliştirerek önümüzdeki pratik sürece daha olumlu ve başarılı girmek için eğitimden aldığım gücün beni örgüte ve halka hizmet etmek için ayakta tutacağına inancım tamdır. Hem tecrübe birikimi yönünden hem de ideolojik bilinç bakımından bir düzey yakaladığımı söyleyebilirim. Bu temelde daha iyi ve aktif pratikleşebilmek örgütün uygun göreceği her türlü çalışma sahasında verimli olabileceğim iddiasında ve inancındayım. Tercih olarak; uzun süre Bakur’da pratik çalışmalar yürütmüştüm. Belli tecrübelerim var. Bu alanlarda pratik yapabilirim. Diğer yönlü Partinin istediği ve öngördüğü her alanda yapabileceğim inancını taşımaktayım. Beni çalışma ve pratikten alıkoyacak hiçbir neden yoktur. Başarılı bir pratik sahibi ve militan olacağıma Önderliğe, Şehitlere, Partiye ve tüm halkımıza söz veriyorum.’’
Bu sözlerle çok dürüst, içten ve sade bir biçimde duruşunu dile getiren Gever yoldaşımız, yeni dönemin HPG komutanlarından biri olarak 2002 yılında yüzünü Botan’a döndü. 2004 yılında işgalci Türk ordusuyla girdiği bir çatışmada yine her iki ayağından mermi aldı, yaralandı, ancak bu halde çatışarak ve düşman çemberini parçalayarak düşmanı boşa çıkarmayı bildi. Gever yoldaşımız, gerçekten de çelik gibi iradesi, sarsılmaz kararlılığı, moralli kişiliği ve asla pes etmeyen duruşuyla Apocu ideolojinin militanlarını ne denli güçlü kıldığının en yalın ifadesi oldu. Gever yoldaşımız, 2002 yılından 2010 yılına kadar Botan sahasının farklı bölgelerinde kesintisiz bir şekilde mücadele etti, işgalci düşmana karşı sayısız eylem gerçekleştirdi, mücadelemiz için önemli birçok faaliyeti yürüttü ve başarıların yaratıcısı oldu.
Gever yoldaşımızın mücadelesi, halkımıza cesaret, güven ve umut veren duruşu pratik yürüttüğü tüm alanlardaki halkımızı etkisi altına aldı. Gever yoldaşımız, mücadele saflarına katılımı ve pratiği halkımızı olduğu gibi ailesini ve aşiretini de derinden etkiledi. Gever yoldaşımızın katılımını örnek alan birçok yakın akrabası gerilla saflarına akın etti. Bir kısmı zindanlarda, bir kısmı Kurdistan dağlarında amansızca direnerek mücadele etti. Gever yoldaşımızın amca kızları Pîroze Bor yoldaşımız 1995’te, Evîndar – Aysel Bor yoldaşımız 2016’da Besta’da, amcaoğlu Boran – Agit Bor yoldaşımız 2016’da Besta’da şehadete ulaştı. Bu aileye mensup birçok değerli ve yiğit kadın ve erkek yoldaşlarımız da halen saflarımızda mücadele etmektedir. Gever yoldaşımızın ardı sıra mücadele saflarına akın eden ve şehadete ulaşan bu yoldaşlarımız, Gever yoldaşımızın daha güçlü katılmasına ve mücadelesini yükseltmesine vesile oldu.
Medya Savunma Alanları’na geçen Gever yoldaşımız 2011 yılında Mahsum Korkmaz Askeri Akademisi’nde eğitime dahil oldu. Devrimci halk savaşımızın zirveleştiği bir dönemde pratiğinin muhasebesini yaptı, zafer gerillacılığını geliştirmenin yollarına kafa yordu, tarz ve taktikte yaşadığı sorunların çözümüne odaklandı. Eğitim ortamında hata ve yetmezliklerini cesurca tartışarak bunun özeleştirisini verdi ve büyük bir güç aldı. Eğitimden aldığı sonuçları şu sözlerle dile getirdi: ‘’Birey olarak kendime sürekli en zor olanı seçtim ve en zor alanlarda pratik yapmak istedim. Bundan sonra da yaklaşımım aynı olacaktır. Ama geçmişteki gibi, Önderlik, halk ve hareket karşısında kendi vicdanımı rahatlatan duygusal yaklaşımdan öteye; bilinçli, örgütlü, kolektif, çizgi esasları doğrultusunda başarıyı getiren bir pratiği esas alacağımı söyleyebilirim. Çünkü mücadeleyi zafere götürecek olan sonuç ancak bu şekilde alınabilir.” Bu sözlerle ve eğitimden aldığı güçle devrimci halk savaşı hamlemizi ilerletmek, düşmana darbe vurmak ve büyük başarılar kazanmak amacıyla Zap’a geçti. Zap ve Zagroslar’da mücadele tarihimizin efsane ve öncü komutanları olan Reşîd Serdar, Azad Sîser ve Rojîn Gewdan yoldaşlarımızın komutasında hamle sürecine katıldı. 2011 ve 2012’de Zap’ta düşmana en ağır darbeleri vuran eylemlerde öncü düzeyde yer aldı, cesareti ve duruşuyla tüm yoldaşlarına güven veren bir komutan olarak rol oynadı.
Başarılı bir pratiğin sahibi olan Gever yoldaşımız, daha büyük sorumluluklar almak üzere 2012 yılında PKK Ocağı’ndaki eğitim sürecine dahil oldu. Gever yoldaşımız, PKK Ocağı’nda örgütümüzün tüm mücadele sorunlarına en üst düzeyde yoğunlaşarak, çözüm yollarını tartışarak, Parti yönetimimizin değerlendirme ve tecrübelerinden yararlanarak bu eğitim sürecini de başarıyla tamamladı. Güçlü bir şekilde dönemin öncü bir komutanı olarak pratik sahada görev üstlendi. Rêber Apo’nun 2013 yılında büyük bir emek ve sabırla yaratmak istediği demokratik çözüm sürecini AKP hükümetinin sabote etmesi, boşa çıkarması, her yerde karakol ve kalekollar yapması, halkımıza saldırıp katletmesi ve savaş siyasetinde ısrar etmesi sonucunda gerillanın geri çekilmesinin durdurulmasıyla birlikte Gever yoldaşımız 2014 yılında hareketli tabur komutanı olarak seçkin ve tecrübeli yoldaşlardan bir tabur oluşturarak Botan Sahası’na geçti. 24 Temmuz 2015’te sömürgeci soykırımcı Türk devleti kararlaştırdığı Çöktürme Planı’nı devreye koyup Kürt halkına topyekun saldırınca, Gever yoldaşımız da öncü bir komutan olarak Botan Sahası Hareketli Taburu ile önemli eylemsellikler gerçekleştirdi. 24 – 25 Eylül 2015’te Elkê ilçesindeki tüm düşman hedeflerine dönük gerçekleştirilen ve 75 işgalcinin cezalandırıldığı kapsamlı devrimci operasyonun mimarlarından ve öncü komutanlarından biri olarak rol oynadı. Daha sonra ihtiyaçlar doğrultusunda Wan Eyalet Komutanlığı üyesi olarak görev üstlendi ve faaliyet yürüttü.
Gever yoldaşımız, Kurdistan Özgürlük Gerillası’nın yeniden yapılanma sürecine girdiği, yeni dönem hareket tarzı ve taktiğini uygulama sorunlarının yaşandığı bir süreçte tüm bunlara yoğunlaşmak üzere 2017 yılı sonbaharında Mahsum Korkmaz Askeri Akademisi’nde eğitim sürecine katıldı. Efrîn’de Çağın Direnişi ve Xakurkê bölgesinde çok çetin bir mücadelenin verildiği 2017 – 2018 kış süreci atmosferinde görülen bu eğitim, Gever yoldaşımızın mücadele sorunlarına ve çözüm yollarına daha etkili şekilde eğilmesine yol açtı. Askeri akademide hem kendisini eğitip, pratiğinin özeleştirisini verdi, hem de akademi komutanı olarak yoldaşlarını yeni dönem gerillacılığını uygulamak üzere güçlü bir şekilde hazırladı. Bu eğitimini de başarıyla tamamlayan Gever yoldaşımız, eğitimdeki yoğunlaşma ve iddiasını şu sözlerle kaleme aldı:
‘’Bölgemizde Rêber Apo inisiyatifinde devam etmekte olan süreç, her yönüyle doğrunun, iyinin ve anlamlı yaşamın mücadelesi olarak gelişip, kapitalist modernitenin zirve yaptığı çıkmazı aşmak ve toplumsal hakikat yapısallığında yeni yaşamı inşa ve işlevselleştirme şeklinde gelişmektedir. Bölgemizin kendi hakikatiyle hiçbir zaman bağdaşmamış olan kapitalist modernitenin çelişkisi daha da derinleşmekte ve kaotik girdap her geçen gün daha fazla büyümektedir. Bu durum, bölge halklarına acılar yaşatsa da, bir o kadar da kültürlerin kendi öz kökleri üzerinde yeniden yeşerme ve bu anlamda modernitenin zincirlerinden kurtulma ve özgür-anlamlı yaşamın zeminini yaratmaktadır. Her kaos ortamının kendi bağrında çözüm, hakikat ve iyileştirme olasılığını da taşıdığı bir gerçektir. Ancak çözüm ve hakikat emek ve mücadele olmadan, hakikat mücadelesi verilmeden yaşamsallaşamaz. En somut ve güncel haliyle budur. Dolayısıyla kapitalist modernitenin Kürt halkı şahsında Ortadoğu halklarına yaşatmak istediği kültürel ve fiziksel soykırıma karşı Kürt Özgürlük Mücadelesi en büyük ve iddialı cevap olmaktadır, demokratik ulus ve ahlaki-politik toplum perspektifiyle yaşanan kaos için alternatif umut ve çıkış olmaktadır. Kapitalist modernitenin mahşeri atlılarından olan ulus-devlet, Önderliğimizin demokratik ulus anlayışı ve özgürlük hareketimizin mücadelesi karşısında tarihsel mağlubiyetini yaşamaktadır. Rêber Apo ‘2000’li yıllar, halkların özgürlük bayramı olacaktır’ tespitini yapmıştır. Rêber Apo’nun geliştirmiş olduğu demokratik modernite paradigması vücut bulurken, buna karşı kapitalist modernitenin atağı olan figüran ve paramiliter DAIŞ çeteciliği, Rojava ve Başûr’da hakikat karşısında yenilip tarihe karışmıştır. DAİŞ çeteciliğini aratmayan AKP ve MHP faşizmi de, her ne kadar başta Efrîn ve Bakurê Kurdistan olmak üzere katliam ve saldırılara başvursa da, DAİŞ gibi yenilgiden kurtulamayacağı tartışma götürmez bir gerçektir. Faşist Türk devletinin, neresi olursa olsun halkımızın karşısında elde edebileceği zafer ancak Pirus Zaferi olabilir.”
Bu inanç ve yoğunlaşmayla eğitimini tamamlayan Gever yoldaşımız, 2018 yılı baharında Wan Eyalet Komutanı olarak görev üstlenip yüzünü Bakurê Kurdistan’a döndü. Yaşama gözlerini açtığı Feraşîn zozanlarına, doğduğu topraklara 25 yıllık devrimci tecrübesi ve gerilla komutanı olarak dönen Gever yoldaşımız, hızla pratiğe atıldı. Rêber Apo’ya, şehitlerimize ve halkımıza karşı kendisini borçlu görüp, çok çalışıp devrimci sorumluluklarını yerine getirmeye çalıştı. Gever yoldaşımız, bu duygu ve düşünceyle hareket ederken 28 Ekim 2018 günü Kato Ortê alanında gerçekleşen hava saldırısı sonucunda şehadete ulaştı.
ANDOK TENDUREK
Serhed halkımızın yiğit evladı Andok yoldaşımız, Wan’ın Çildêran ilçesinde yurtsever bir ailede dünyaya geldi. Ailesinin Kürt kültürünü en sade bir şekilde yaşamasından dolayı Andok yoldaşımız da özüne bağlı bir şekilde yetişti. Kurdistan’da yaşayan her Kürt çocuğu gibi Andok yoldaşımız da henüz küçük yaşta düşman gerçekliğini tanıdı. Türk devletinin halkımıza yönelik baskı, işkence ve katliamlarını kurulduğu ilk günden itibaren sistematik bir şekilde sürdürdüğünün bilincinde olan yoldaşımız, kendisini hiçbir zaman Türk devlet sistemine bağlı hissetmedi. Aksine sömürgeci sisteme karşı küçük yaştan itibaren büyük bir öfke duydu. Büyüdükçe düşmana olan öfkesini örgütlemesi ve mücadelenin temel gerekçesi yapması gerektiğinin farkında olarak arayışlara girdi. Özellikle gerillanın 2010 yılından itibaren Devrimci Halk Savaşı stratejisi temelinde düşmana ağır darbeler vurmasından etkilenerek gerillaya hayranlık duymaya başladı. Gerillanın düşmana vurduğu her darbeden büyük moral alan yoldaşımız, arayışlarının doğrultusunu da belirlemiş oldu. Düşmanın halkımıza yönelik soykırım siyasetinin bilincinde olan bir Kürt genci olarak hiçbir zaman Türk devletine güvenmeyen yoldaşımız, her zaman kendisini en zorlu süreçlerde mücadele etmek için hazırladı. Soykırımcı Türk devletinin gerilla karşısında ağır darbeler alması ve yenilginin eşiğine gelmesinden sonra örgütlediği çeteler eliyle halkımızın kazanımlarına saldırması Andok yoldaşımız için dönüm noktası oldu. Özellikle 2015 yılından itibaren gelişen düşman saldırıları, yaşanan şehadetler ve gerillanın düşmana karşı fedaice savaşmasından etkilenen yoldaşımız, onurlu bir Kürt genci olarak artık dağlara ulaşmasının vaktinin geldiğini düşünerek 2016 yılında yüzünü özgürlük mekanı olan Kurdistan dağlarına döndü.
Feraşîn’den gerilla saflarına katılan Andok yoldaşımız, ilk eğitimini de buradaki yoldaşlarından aldı. Bakurê Kurdistan’dan gerilla saflarına katılmasının avantajını en iyi şekilde değerlendirmek isteyen yoldaşımız, bunun için yoldaşlarını can kulağıyla dinledi. Yoldaşlarının onlarca yıllık tecrübelerinden yararlanarak yetkin bir Apocu militan olmayı amaçlayan yoldaşımız, eğitimlere olan ilgisi sayesinde bu amacına kısa sürede ulaştı. Gerilla saflarına katıldığı ilk günden itibaren dürüstlüğü, sistem kirliliğine bulaşmayan saf kişiliği ve temiz yüreğiyle tüm yoldaşlarının sevgi ve saygısını kazanmayı başardı. Dürüst ve samimi kişiliğini Apocu kültür ve ahlakla besleyen yoldaşımız, örnek bir Apocu militan oldu. Aynı zamanda emekçi ve fedakar yapısıyla öne çıkan yoldaşımız, durmak bilmeyen bir katılımın sahibi olarak her çalışmada yer almak istedi. Düşman saldırılarının yoğun olduğu bir süreçte gerilla saflarına katılarak zafere olan inancını gösteren Andok yoldaşımız, bu temelde kendisini askeri anlamda yetkinleştirerek sürece cevap olmanın çabasında oldu. Bunun için her ne kadar akademik düzeyde eğitim alma imkanı olmasa da yoldaşlarının bilgi ve tecrübelerinden yararlanarak birçok gerilla taktiğini öğrendi. Apocu bir özgürlük gerillası olarak düşman saldırılarına karşı geliştirilen eylemlere dahil olmak isteyen Andok yoldaşımız, bunun çok ısrarcı oldu. Düşmana olan derin hıncını eylemlerde göstererek halkımıza karşı sorumluluğunu yerine getirmek isteyen yoldaşımız, bu duruşuyla tüm yoldaşlarına örnek oldu.
Andok yoldaşımız moralli ve istekli katılımı, sürekli gülen gözleri ve sıcak yoldaşlığı ile birlikte mücadele ettiği her bir yoldaşında derin izler bırakmayı başardı. Birlikte hareket ettiği değerli komutanımız Gever Zafer yoldaştan Apocu felsefeyi, gerilla yaşamının tüm inceliklerini ve özgür yaşam tutkusunu öğrenerek zafere emin adımlarla ilerleyen yoldaşımız, gerilladaki her anını dolu dolu yaşayarak anlamlı bir mücadelenin ve yaşamın sahibi olarak şehitler kervanına katıldı. Yoldaşları olarak Andok yoldaşımızın yarım kalan hayallerini mutlaka gerçekleştireceğimizin ve özgür Kurdistanı onun şahsında tüm şehitlerimize armağan edeceğimizin sözünü bir kez daha yineliyoruz.”