HPG Komutanı Armanc: KDP için, artık konuşmayı anlamsız buluyoruz

0
855

HPG komutanlarından Haki Armanc, soykırımcı saldırılar, direniş, İmralı tecridi ve KDP’nin işbirlikçi rolü üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Armanc, tüm yoğunlaşmalarının Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı özgürleştirmek üzerine olduğunu vurgularken, gerilla eylemlerinin artacağını belirtti. Zindan direnişini selamlayan Armanc, “Yine karanlığı, faşizmi yenilgiye uğratacaklardır” dedi. KDP’nin rolüne değinen Armanc, “Gerilla fedai bir güçtür. Hiç kimse gerillanın önünde duramaz. KDP güçleri bunu anlamalı” diye konuştu.

ZİNDAN DİRENİŞİ

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a dönük tecride karşı siyasi tutsakların başlattığı açlık grevlerine dikkat çeken Armanc, şunları söyledi:

“Zindanlardaki tüm arkadaşları, tutsakları saygıyla selamlıyoruz. Mücadeleleri bizim için hep ışık olmuştur. Hareketimizin tarihinde ’80’li dönemlerden bu yana, zindan direnişleri büyük rol oynamış ve mücadele tarihimizde önemli bir yer almıştır. Zor süreçlerde büyük direnişler gelişti ve halkımızın onurunu, değerlerini savundu. Birçok süreçten geçildi fakat, bugün de tutsaklar direnişi esas almakta. Mazlum, Hayri, Kemal ve Saralar’la süregelen direniş çizgisini, pratikleriyle bir kez daha yenileyip, ispatladılar. Milyonlar bu yolun takipçisi oldu. Günümüzde gelişen saldırıları, Önderlik üzerindeki ağırlaştırılmış tecridi kabul etmeyip kısıtlı imkânlarla direniyorlar. Bu bizim için çok önemli bir mesajdır. Bu imkânsızlıklara rağmen çoğu şeyi göze aldılar. Böylesi bir tutum içinde olmak sıradan bir durum değildir. Zindandaki arkadaşlar her zaman olduğu gibi yine özgürlük mücadelesi için öncülük ettiler. Esat Oktay Yıldıran’lara karşı direniş ruhunu geliştirdiler ve yenilgiye uğrattılar. Bugün yine karanlığı, faşizmi yenilgiye uğratacaklardır. Buna inanıyoruz. Bu direniş bizim için de örnek olacaktır. Bizim için de bulunduğumuz süreç itibarıyla, daha fazla sorumluluk alarak ve zindandaki arkadaşların duruşuna layık olacak şekilde mücadele edeceğiz, bu en öncelikli görevimizdir. Kısıtlı imkânlara rağmen direnişten bir an olsun vazgeçmeyen arkadaşlara karşı kendimizi hep borçlu gördük. İmkânların oluşu ve dışarıda olmamıza rağmen, ne kadar görev ve sorumluluklarımızı yerine getirdik? Dolayısıyla bu durum hep gündemimizde yerini alıyor ve öz eleştiri vereceğimiz bir konudur. Öyle ele alıyoruz ve arkadaşlara başlatmış olduğu direnişten ötürü başarılar diliyoruz.”

SOYKIRIMCI SALDIRILAR VE DİRENİŞ

Armanc, soykırımcı saldırılara değinerek, “Kürdistan dağlarında da özgürlük gerillasına karşı geniş kapsamlı operasyonlar başlattılar” dedi ve şöyle devam etti:

“Amaç ve planları Kürt halkını bir soykırımdan geçirmekti. Sadece AKP değil bunun yanı sıra ‘karanlık güçler’, MHP ve ‘kara faşizm’ olarak adlandırdığımız güçlerle de iş birliği yaptılar ve öyle saldırılarını devam ettirdiler. Kürdistan Özgürlük Gerillası da buna karşın zorlu kış şartları ve topyekûn saldırılara karşı Cilo’dan Herekol’a, Kato’dan Cudi’ye ve Amed dağlarına kadar halkımızın savunması, onuru için öz yönetim direnişi için sahaya indiler. Bir mecburiyet olarak gelişti. Çünkü halkımız silahsızdı. Birçok saldırı gelişiyordu halkımıza dönük, fakat halk sesini demokratik yöntemlerle çıkarıyordu. Ama Türk devleti tank,top ve her türlü modern silahlarla halkımıza saldırdı. Süreç gerillanın üslenme süreciydi. Ve zorlu bir süreçti, buna rağmen ihtiyaç görüldü ve gerilla kısmi katılım gösterdi. Türk devleti birçok kez olduğu gibi mevsimi fırsat bulup, avantaj olarak kullanmak istedi. Ve saldırılarını genişletmek adına uygun gördü. Halkımıza dönük gelişen bu saldırı namertçe bir saldırıydı. Şehirlerimiz yıkıldı, şehitlerimiz oldu, halkımız büyük zorluklardan geçti. Fakat gelişen direniş, insanlık tarihi için hep aydınlık olarak görülecek, ‘zulme karşı nasıl direnilir’ sorusuna cevap olarak ele alınacaktır. Özünde diz çöktürme planına karşı, Mehmet Tunç arkadaşın, ‘Diz çökmeyeceğiz. Başımızı eğmeyeceğiz ve direneceğiz. Halkımızın başı dik olsun’ sözleri aslında direnişin ulaştığı doruğu bize gösteriyor. Sözünü söyledi ve sonuna kadar da bu sözünün takipçisi oldu. Sonuna kadar direndi. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm halkımız bu direnişle gurur duymalılar. Ve hiçbir zaman unutmayıp, gelişen direnişin takipçisi olmalılar. Ancak bu şekilde özgür, onurlu ve eşit bir yaşam yaşanabilir. Bunun dışında özgürce yaşamak mümkün değildir. Öncülerimiz hep ‘Direnmek Yaşamaktır’ dediler. Direnişle özgür ve onurlu bir şekilde yaşayabiliriz. Ve 2015-2016 kış sürecinden bahar sürecine kadar bu gerçeği öncülerimiz bize gösterdi ve devam ettirdiler. Bu bizim için bir mesajdır. Zorlu süreçlerde gelişen saldırılara karşı esas alınması gereken bir çizgidir. Bu kahramanlık çizgisi düşmanı kahrediyor, temellerini sarsıyor ve hep derin bir korku içinde kalmasını sağlıyor. Günümüzde bu ruha her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Takipçisi olmamız gerektiği kadar, layık olmamız da gereklidir.”

HEFTANÎN DİRENİŞİ

“Hêftanin, mücadele tarihimizde önemli bir sayfa açtı” diyen Armanc, “Hêftanin’deki gerillalar genel olarak genç arkadaşlardı, eski arkadaşlar değildi. Yani ağırlıklı olarak böyleydi. Düşman yüzyılın tekniği, kendine bağlı kontra ve çeteler, yine farklı devletlerden topladıkları çeteler ve ‘hain Kürt’ yardımıyla son iki yıldır ölçüsüz bir saldırıyı devam ettiriyor” ifadelerini kullandı.

Arman, “Buna karşın Heftanîn gerillası etkili bir eylemsellik ve direniş içerisindeydi” diye ekleyerek şöyle devam etti:

“Son iki yılda, özellikle son süreçte belki düşman yüksek tepeleri tuttu. Fakat her attıkları adımda kan döktüler, bedel verdiler. Hêftanin’de geçen her gün darbe yediler, kayıp verdiler. Bu durum günümüz itibarıyla da devam etmektedir. Bize karşı kullandıkları son model teknolojileri ve onlarca insansız hava araçlarına karşın arkadaşlarımız alanda, düşmanla iç içedir. Arkadaşlar tekniğe karşı savunma pozisyonunda değiller, düşmana karşı hep eylemler gerçekleştirip, düşmanı her adımda karşılamaktadırlar. Zindanlarda, şehir direnişlerinde ortaya çıkan ruh özgürlük gerillasında, özellikle Heftanîn gerillasında somut olarak devam etmektedir. Düşman burada yaşanan kayıplarını açıkça saklıyor. Görüntüler olmasına rağmen, düşman kayıplarını vermemekte. Tabi takip ediyoruz. Düşmanın işgal etmek istediği tüm yerlerde, tepelerde arkadaşlar düşmana ağır darbeler vurdu. Bu direniş devam ediyor. İnanıyoruz ki tuttukları yerlerde kalmak onlar için kabus olacak. Öyle ki uyumaya cesaret edemiyorlar, korkuyorlar. Her gün korkudan etraflarını silahlarla tarıyorlar. Gerillaların her an başlarında olacağından korkuyorlar, öyle yaşıyorlar. Tabii bu durumu ne kadar devam ettirebilirler? HPG’nin yeniden yapılanması çerçevesinde gerilla da yeni dönemin tarzına uygun, profesyonellik gelişiyor. Yeni taktik, tarzlar gelişiyor. Bu daha da gelişecek. Hêftanin’deki arkadaşlar zenginleştirmeye çalışıyorlar yenilikleri, kesin bir biçimde başaracaklardır. Ne kadar klasik tarzı aşarsalar, o denli yeniliklere açık olacaklar. Son iki yılda yaşanan tecrübeler, inanıyoruz ki taktik ve tarzı daha da güçlendirip, genişletecektir. Böylece gelişecek hamlelerle, düşman beton yığınların altına saklanıp ve teknikle korunamayacaktır. Bu kesindir.”

KDP’NİN İŞBİRLİKÇİ ROLÜ

Armanc, KDP’nin tutumuna ise şöyle değerlendirdi:

“PDK içinse, artık konuşmayı anlamsız buluyoruz. Başta bunu söylemeliyiz. Hareketimizin yönetimi, KCK Eşbaşkanlığı, Merkez Karargâh Komutanlığı ve birçok arkadaşımız gelişen durumlardan ötürü çoğu kez açıklama yaptılar ve savaş yanlısı olmadığımızı belirttiler. Bir sorun varsa bunu diyalog yoluyla çözelim. Bu temelde iyi niyetle hep çağrıda bulundular. Yine birçok Kürt kurum-kuruluşu, yazarlar, sanatçılar, siyasetçiler açıklamalar yaptılar. Sorunların diyalog ile çözülmesi çağrısı yaptılar. Genel olarak Kürt halkının tutumu bu yöndeydi. Hareketimizin, halkımızın çağrılarına rağmen PDK gün geçtikçe savaş hazırlığı yaptı. Gerilla alanlarına güç gönderdi. Birçok tepeyi tuttu, son dönemlerde birçok yolu tutmuş durumda. Böyle bir faaliyet yürüttüler, yürütüyorlar. İki gün önce Amediye yakınlarında arkadaşlarımıza ait iki aracı pusuya düşürüp, saldırdılar. Bu gelişme, artık konuşmanın anlamını yitirdiği gösteriyor. Bu yaklaşım ve yapılanlar Kürt düşmanı olan Türk devletine hizmet ediyor. Soykırımcı Türk devletinin istekleri yerine getiriliyor. Bu güçler kimdir? PDK bayrağı var, PDK adına geliyorlar. Resmi olarak bu güç, bazı kişiler tarafından yürütülüyor, yönlendirilip, yerleştiriliyor. Şimdiye dek çok büyük bir sabır göstererek, provokasyonlara geçit vermedik. Bu sabrı belli bir dereceye kadar gösterebiliriz. Bunu söyleyeyim ve somut örnekler de vereyim. Arkadaşlar Heftanîn’de Xantur Tepesi’nde konumlanan düşman güçlerini vurmak istiyor. Eylemin içindeler, arkadaşları gören PDK peşmergeleri hemen düşmana haber veriyor. Kendilerini sözde Güney Kürdistan’ın savunma gücü olarak görüyorlar. Öyle izah ediyorlar. Arkadaşlar geri çekilirken, arkadaşları vuruyorlar. Arkadaşlar bakıyorlar ki PDK peşmergeleri onları vuruyor. Buserê, Kêrê hattını tutan PDK güçleri adım adım arkadaşların yerlerini tarif ediyor. Düşman da toplarla, obüslerle arkadaşları vuruyor. Yani tepeleri tutan, yolları tutan PDK güçleri an ve an düşmana bilgi-istihbarat sağlıyor. Düşman da bundan faydalanarak bizim arkadaşlara saldırıyor. Bu olayı yaşayan arkadaşları gördük. Tepede konumlanan güçlerin düşmana anlık bilgi sağladıklarını ve gidip onları tepeden çıkaracaklarını söylediler. Gerillanın tüm hareket tarzını, konumlanmasını, yerlerini tespit edip düşmana akış sağlıyorlar. Ama yine de hareketimizin dikkati ve hassas yaklaşımı ve halkımızın çağrılarını esas aldık. Türk devletiyle iş birliği yapanlar kimdir, hangi güçlerdir?

‘ÖLEN KİŞİ KONTRADIR’

Yine en son ölen kişi kontradır. Hareketimizden kopup düşmana gitmiştir. MİT onu iyi eğitmiştir. Ardından Roj peşmergesi adıyla bize karşı kullanmaya çalışmıştır. Ölen kişi budur yani. Tepeleri ve yolları tuttukları güçler arasında yüzde yüz MİT elemanları vardır. Yani kılıfları peşmerge olsa, PDK adıyla hareket etseler dahi aynıdır. Şimdiye dek sabırlı yaklaştık. Zordur yani. Biz de yakından takip ediyoruz. Arkadaşlar fedaidir. Kürt Özgürlük Hareketi kaç arkadaşla başladı… Önderlik birkaç arkadaşıyla başladı. Ellerinde hiçbir imkân yoktu. Büyük imkânlara sahip NATO’nun ikinci büyük ordusuna karşı, mücadele kararı aldılar. O ruhla bugünlere kadar geldik. Şu an Kürdistan dağlarında olan özgürlük savaşçıları bu gelenekten geliyor.

Bütün dünya faşizme karşı ayaklanmış, tavır almış ama bazı Kürt güçleri faşizme destek veriyor. Daha önce de Kürt güçleri savaştı ama Kürtler bundan fayda sağlamadı. Erdoğan’ın eli Kürtlerin kanında var, bu Kürt güçleri de peşmerge kılığında buna önayak oluyor, iş birliği yapıyor. Örgütümüz gerçekten peşmergeye saygılı ama bu güçler peşmerge değil, kontravari güçlerdir. İki gün önce arkadaşlarımız o yönden gidiyor ve onlar arkadaşlarımızın içinde olduğu aracı tarıyorlar. Gerilla fedai bir güçtür. Hiç kimse gerillanın önünde duramaz. KDP güçleri bunu anlamalı, daha sorumlu, daha duyarlı yaklaşmalı ve hareketimizden gelen çağrılara kulak vermeliler. Hiç kimse ‘savaş olsun, savaş istiyoruz’ diye bir çağrıda bulunmadı. Herkes savaşa karşı. Bizim örgütümüz de duyarlı ve sorumlu yaklaşarak çağrıda bulunuyor, KDP bunu duymalıdır. Bu savaş işgalci, sömürgeci Türk devletini memnun edecektir. Biz bu oyuna gelmeyiz.”

GERİLLA EYLEMLERİ VE ŞEHADETLER

Armanc, “Kış ayına girdik. Aylardır Kuzey’deki gücümüz operasyonlarla yüz yüze geldi ve eylemlerde çıkardı. Hem kendini korudu hem de savundu ve eylem çıkarttı. Hâlâ eylem çıkartıyor. Yeni tarzda eylemler çıkartıyor” diyerek, şunları da kaydetti:

“Yıldırım adı altında bir operasyon başlattılar ve hâlâ devam ediyor. Bakanları her gün onlarca, yüzlerce sayı veriyor, bilanço veriyor. Hepsi yalan haberler. Gerilla etkili vurunca da geri çekildiler hemen. Her sene ayı şekilde bilanço veriyor ve yalan çıkıyor. 1984 yılından beri, silahlı mücadele başladığından beri bu yalanı söylüyorlar ama işe yaramıyor artık. Utanmadan devam diyorlar. Türkiye halkını inandırmak istiyorlar. Türk devleti gittikçe çöküyor ekonomik anlamda. Ve ahlak yönünde. Özellikle Kürdistan’da devletin yaptığı tecavüzler sürekli gündemde. Bizim de şehadetlerimiz oldu. Hem Egit Civyan arkadaş hem de Yılmaz Dersim arkadaş gerçekten büyük üzüntü yarattı. Bu şehadetlere yoğunlaşıyoruz. Bizim için eleştiri ve öz eleştiri meselesidir. Onlar yıllarca bu örgüte öncülük etmiş öncülerdir. Kuzey’de hem taktiksel anlamda, güvenliğe önem verme açısından daha yenilikçi olabilir. Bizim Kuzey’deki gücümüzün potansiyeli düşünüldüğünden daha fazladır ve bu potansiyel açığa çıkmalıdır. Şehadetler bizim için yenilenme kaynağıdır. Buna çok yoğunlaşmak gerekir. Daha çok tedbir alan bir tarz olmalıdır tekniğe karşı, istihbarata karşı. Ve hesap ederek hareket etmek lazım. Tedbirli hareket etmek lazım. Kuzey’de birçok iyi eylem yapılabilir. Tekniğe karşı, tekniğe rağmen çok etkili eylemler olabilir, bu ispatlanmıştır. Nasıl etkili eylem çıkartacağız, bunu gördük birçok eylemde. Yaratıcı birçok eylem de oldu. Ancak bu şekilde şehitlere layık olunabilir, zindan direnişlerine layık olabiliriz. Bizden, Kürdistan’ın özgürlük gerillasından özgürlük isteniliyor ve Önderliğimizin özgürlüğü talep ediliyor, bunu yerine getirmenin tam zamanıdır.”

İMRALI TECRİDİ

HPG komutanlarından Haki Armanc, İmralı tecridine karşı ise şu mesajları verdi:

“Önder Apo’nun üzerindeki tecrit büyük bir işkenceye dönüşüyor artık ve biz, hepimiz Önder Apo ile kendimizi tanıdık. Hepimiz üzerinde çok büyük bir emeği var. Bundan kaynaklı düşman sürekli onu hedef alıyor. Önder Apo’nun özgürlüğü için her yerde eylemler yapılıyor. ‘Özgürlük Zamanıdır’ hamlesiyle gerilla eylem yapıyor. Biz bunu bir borç olarak da görüyoruz. Gerillanın tüm yoğunlaşması, Önder Apo’yu bir an önce özgürleştirmektir. Bu hem ahlaki anlamda hem de vicdani anlamda görevimizdir çünkü biz hepimiz onun fedaileriyiz. Bu hamleye her şekilde katılacağız. Ve Önder Apo’nun militanları olarak da dönemin görevini yerine getireceğiz.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz